maları, onların bedensel ve zihinsel açı-
dan gelişimini sağlarken, onları toplumda
daha kabul edilebilir bireyler haline de
getirmektedir.
Bu durum çocuklar tarafından da kolay-
lıkla fark edilebilmektedir. Spor yapan ço-
cuk, hareket ettiğinden bedensel olarak
gelişmekte, yaşıtlarıyla kaynaşmakta ve
bunlar onun sosyal gelişimini de olumlu
yönde etkilemektedir. Yine spor yapmak,
çocukların saldırgan davranışlarını ve
enerjilerini spora yönlendirerek, onları
bir grup/takım çalışması içinde, sosyal
hayattaki değerlere daha uyumlu bir ya-
şam deneyimine davet etmiş olmaktadır.
Bu durum onların, sosyal olarak daha ka-
bul edilebilir olmalarını ve aynı zamanda
sosyal ilişkiler içinde kendilerini gerçek-
leştirmelerini ve ifade edebilmelerini de
kolaylaştırmaktadır.
Sporun çocuklara kazandırdıklarını kı-
saca değerlendirmek gerekirse şunlar
söylenebilir: İnançlar, değerler, kurallar,
disiplin, rekabet, yardımlaşma, sorumlu-
luk, uyum, sosyal etkileşim, bağlılık, itaat,
kendini ifade edebilme ve gerçekleştire-
bilme, yeteneklerini beceriye dönüştüre-
rek özgüven ve içsel motivasyonunu ge-
liştirebilme.
Spor etkinlikleri ve spor oyunlarına
katılan çocukların bunlardan neler bek-
lediğine bakılırsa da, şunlar söylenebilir:
Eğlence, keyif alma, yeterlilik sağlama ve
ulaşılmak istenen hedeflere odaklanabil-
me (örneğin, başarma hedefi, kazanma
hedefi gibi), bir gruba dahil olma ve o
grubun önemli bir parçası olma, sağlıklı
ve zinde olma, tanınma, kabul ve onay
görme.
Kendi gelişim süreçleri içinde bir yan-
dan da spor yapan çocuklar, bu dönem-
de kendilerine iyi bir liderlik yapılabilirse,
hem sosyal hayatta, hem de sporun için-
de çok önemli değerler geliştirebilmek-
tedirler, örneğin ‘fair play’ davranışı, etik
değerler, ahlaklı ve dürüst bir insan olma
gibi. Yine bu süreçte, öz saygı, öz disiplin,
içsel motivasyon ve özgüven geliştirme
gibi özellikler iyi bir antrenörlük ve lider-
likle çocuklara kazandırılabilmektedir.
Çocuğun gelişimi ve iyi antrenörlük
Spor yapan çocuk ve gençlerin yukarı-
da özetlenen gelişim süreçleri içinde en
önemli yardımcıları, elbette aileleri, öğ-
retmenleri ve antrenörleri olacaktır. Bu
yüzden çocuk ve gençlerin her bir yaş
grubu içindeki gelişimlerinin yakından
izlenmesi ve onlara bu her bir yaş gru-
bunun gerektirdiği iletişim, öğrenme ve
öğretme süreçlerinin gerçekleştirileceği
bir ortam yaratmak burada önem kazan-
maktadır.
İyi antrenörlük, çocukların içlerindeki
potansiyeli ortaya koyma arzusunu ve en
iyiyi gösterebilme hevesini geliştirir, do-
layısıyla performanslarını artırır ve bu da
onların futboldan keyif almalarını sağlar;
bu aynı zamanda onların insani özellikle-
rinin gelişimine de katkıda bulunur.
Çocuklar, “mini-yetişkinler” değildir.
Çocukların spor içindeki gelişimlerine
önderlik edecek antrenörlerimizin, onları
iyi tanıması, çocuk ve gençlerin iç dünya-
larında yaşadığı çatışmaları, iniş-çıkışları,
çelişkileri anlayabilmesi ve onlarla nasıl
iletişim kurabileceğini iyi bilmesi gerek-
mektedir. Futbol oyunu ve futbol eğitimi
doğru yönetilebilirse, aynı zamanda ço-
cuk ve gençlerin kişisel gelişim süreçle-
rini de pozitif yönde etkilemekte ve bu
yaş gruplarının gelişimi için çok elverişli
bir ortam oluşturabilmektedir. Çocuklar
futbol ortamında sürekli olarak farklı et-
kilerin altında kalarak, yeni mücadeleler,
sosyal çevreler, olaylar ve gelişmeler, yeni
deneyimlerle karşılaşmaktadır. Futbol
antrenörleri bu yüzden, kendi değerleri-
ni, tutumlarını felsefelerini netleştirmeli
ve çocuklar üzerinde ne kadar önemli
olduklarını anlamalıdırlar. Bu aynı zaman-
da, antrenörlerin kendi önemlerinin de
farkında olmalarını gerektirmektedir.
Spordaki rekabet ve çocuğun reaksiyonu
Hayatın içinde olduğu gibi sporda da
bir rekabet ortamı bulunmaktadır. Çocuk
sporları da elbette bu rekabet ortamını
bir şekilde içinde barındırmaktadır. Bura-
da önemli olan, hem tek başına rekabet
kavramının, hem de spor etkinliklerinde
rekabetin bulunmasının yanlış bir şey ol-
madığının anlaşılmasıdır. Önemli olan bir
diğer konu ise, rekabetin nelerden oluş-
tuğu ve spor içerisinde ne şekilde ve ne
amaçla değerlendirilerek kullanıldığıdır.
Sporda, özellikle elit sporlarda reka-
bet yüksek oranda yaşanmaktadır, bu
elit sporun doğasında vardır. Ancak, bir-
çok sosyal etkinlikte olduğu gibi sporda-
ki rekabetin de psikolojik olarak olumlu
ve olumsuz etkileri olabilmektedir. Spor
oyununun içindeki rekabet eğer yüksek
oranda değilse, bu durum spor ortamını
motive edici ve eğlenceli bir düzeye çeke-
bilmektedir.
Böylelikle spor ortamı, potansiyelin
ortaya çıkarıldığı, performansın geliştiril-
diği, yapılan çalışmaların, harcanan çaba
ve emeğin sonucunun alınabildiği ve bu
sonuçların da bireyi içsel olarak motive
ettiği bir özelliğe taşınmaktadır. Dolayı-
İnsan bu gelişim süreci içinde kendi iç
dünyasında, Ben neyim? Ne gibi yetenek-
lerim var? Neleri yapabilirim? Ne yapma-
lı, ne yapmamalıyım? Değer yargılarım
neler? gibi sorulara cevap arar. Birey
kendini doğru tanıma olanağı bulduğu
ve içindeki bu çatışmaları çözebilme an-
lamında çevresinden olumlu bir destek
aldığı ölçüde, iç dünyasındaki bu çatışma-
ları daha kolay atlatır.
Bireyin benlik gelişimi, sosyalleşme sü-
recinde ortaya çıkmaktadır. İnsan doğdu-
ğu andan itibaren, dünyaya gözlerini açtı-
ğı toplumun ve sosyal yapının kendisine
öğrettiklerini benimsemesi ile toplumsal
kimliğe ulaşmaktadır. Bireyin çevresiy-
le olan iletişiminin, kendi iç iletişimi ile
uyum içerisinde olmadığı durumlarda,
bireyin sosyal gelişimi de sorunlu olmak-
tadır. İç iletişim ve çevreyle ilişkilerinde-
ki iletişim sürecindeki iletiler birbiriyle
uyumlu olduğunda ise, bireyin sosyal ge-
lişimi de, toplumla ve çevresiyle uyumu
da sağlıklı olacaktır.
Sosyal uyum, sosyal gelişim sürecinin
bir uzantısıdır ve bu anlamda, gelişimin
diğer yönlerinden ayrı düşünülemez. Bi-
reyin duygusal gelişimi, fizyolojik gelişimi
ve değişimi, zihinsel etkinlikleri ve bütün
bunların benlik kavramıyla olan ilişkisini,
özellikle ergenlik döneminde yakından
gözlemlemek mümkün olmaktadır ve bu
süreçte ortaya çıkan sorunlarda ergen bi-
reye yardımcı olmak gerekmektedir.
Ergenlik
Ergenlik, yetişkinliğe ilk adım evresidir.
En genel anlamda çocukluk ile yetişkinlik
arasındaki geçiş sürecidir ve hepimizin
kendi yaşam deneyimleriyle bildiği gibi
bireyin yaşamındaki “oldukça hassas” bir
dönemi kapsamaktadır. Kız çocukları er-
keklere göre bu döneme daha erken gi-
rerler ve erkeklere göre daha hızlı gelişim
gösterirler; ancak her iki cins arasındaki
bu farklı gelişim süreci yaklaşık 17 yaşla-
rında eşitlenir.
Birey, ergenlik döneminde benlik ara-
yışına girerek, sadece ben kimim? so-
rusuna değil, “Neye inanıp, neye değer
veriyorum” sorularına da cevap arayışı
içindedir. Duygusal oluşumların, zihinsel
değişimlerin, fiziksel gelişim ve olgunlu-
ğun bileşimini oluşturan ve bireyin bütün
bu arayışlar içinde kendini gerçekleştir-
meye çalıştığı ergenlik döneminde insan,
üçlü bir sahiplenme çabası içindedir:
Ergen, yeni bedenine sahip çıkma çaba-
sındadır, çünkü büyümektedir;
Ergen, düşüncelerine sahip çıkma ça-
basındadır, çünkü artık geçmiştekinden
farklı düşünmeye başlamıştır;
Ergen, dürtüsel kapasitesini sahiplen-
me çabasındadır, çünkü önceden hiç his-
setmediği değişimler yaşamakta ve farklı
dürtüler içinde bocalamaktadır.
Ergenlikteki bu üçlü sahiplenmenin
son aşamalarında, soyut düşünme yer-
leşir; gelecek, meslek seçimi, evlilik gibi
kavramlar gündeme gelir çünkü birey
artık bunlarla baş edebilecek olgunluğa
ulaşmıştır. Bu son aşamada, bağımsızlık
duygusu gelişmekte, bireyin artık kendi
kararlarını almayla ilgili çelişkileri azal-
maktadır; dolayısıyla birey kendi yaşamı-
na dair gerçekçi çözümler üretmeye baş-
lamaktadır.
Bu üçlü sahiplenme gerçekleştiğinde
ise ergen artık yetişkin olur. Ergenlik, bire-
yin kendi içindeki bu sorgulamaları içeren
oldukça zor bir uyum dönemini kapsar.
Burada sadece ergen için bir uyum dö-
neminden söz etmek yeterli değildir; bu
süreçte anne-baba, öğretmenler (ve spor
yapan çocuklar için de antrenörlerin) de-
ğişen, gelişen ve dönüşen ergene uyum
sağlamak, sınırlarını, kurallarını, iletişim
biçimini ve neyi, nasıl öğreteceğini bilme
anlamında kendilerini de yeniden yapı-
landırmaları gerekecektir.
Çocuğun gelişiminde sporun önemi
Çocukların spor etkinlikleri içinde yer
almaları veya spor yapmaya başlamaları,
çoğunlukla sporun çocuklar için faydalı
olduğunu düşünen büyüklerinin teşviki
ve yönlendirmesiyle gerçekleşmektedir.
Bu etkinliklere katılmaya başlayan çocuk-
lar, bu katılım başlangıçta kendi istekleri
dışında gelişse de, (spor ortamının kendi
gelişimleri için gerekli ve önemli olan bir-
çok süreci içinde barındırması sebebiyle)
bütün bunlar onların içsel dürtülerini de
harekete geçirmekte ve çocukların spor
faaliyetlerini sürdürmelerini kolaylaştır-
maktadır.
Spor etkinliklerinin doğasındaki zor-
luklar, rekabet ve mücadele, aynı şekilde
bireyin hayatının içindeki gelişim süreç-
lerinde de vardır ve bu yüzden de çocuk
sporları, iyi yönetilebilirse çocuğun sağ-
lıklı gelişimi için elverişli bir sosyal ortam
da yaratmaktadır. Çocukların spor yap-
Futbol Gelişim
54
55
Futbol Gelişim