Page 94-95 - TamSaha 123. Sayı

Basic HTML Version

23 milyon euroya Chelsea’ye gide-
cekti.
Kulübü derin krizden çıkaran kişi, bir
Atletico efsanesi olan Luis Arago-
nes’ti. La Liga’ya tekrar yükselme yo-
lunda her türlü denemeyi yapma kre-
disi bulunan Aragones, henüz 17 ya-
şındaki Fernando Torres’i hücum hat-
tının en ilerisine yerleştiriverdi. Ara-
gones’in ilk denemesinde takım birin-
ci lige temelli geri dönerek Gil krizini
atlattı ve Torres de 19 yaşında kap-
tanlık pazubandını taktı. “Çocuk” (El
Nino) 2007 yazında Liverpool’a
transfer olurken artık büyümüş ve Av-
rupa’nın en korkutucu forvetlerinden
birine dönüşmüştü. Chelsea ve Milan
maceralarının ardından artık bir
“Adam” olarak Vicente Calderon’a
geri döndü Torres.
Atletico’nun kâşifleri
Kulübün bugünkü kadrosunda Koke,
Gabi ve Mario Suarez gibi gayet gözde oyuncular Atle-
tico Madrid’in altyapısından yetişti. Ayrıca Lucas ve Sa-
ul gibi yeni forma şansı bulmaya başlayanlar da futbol
topuna Vicente Calderon’un çimlerinde âşina olanlar-
dan. Atletico’nun Barcelona misali salt yetiştirici bir ta-
kım olduğunu söylemek biraz zor olsa da kulübün ol-
dukça verimli çalışan keşif ekibinin başarısını arka pla-
na atmak da yanlış. İşte bu özellik, Atletico’nun forvet
geleneği ile birleşince, Sergio Agüero ve Diego Costa
gibi bugün Premier Lig’i sallayan gol silahları ortaya çı-
kıveriyor.
18 yaşındaki bir genç yeteneğe en fazla kaç para bon-
servis bedeli ödenebilir ki? En son Manchester United
19 yaşındaki Wayne Rooney için Everton’a 37 milyon
euro vermişti fakat Rooney’nin daha o yaşta yaptıkları
onu çok özel bir noktaya getiriyordu. Üstelik aynı ülke
sınırları içinde adaptasyon sorunu da olmayacaktı. Ne
var ki Arjantin’in Independiente takımında top koşturan
18’lik bir kapalı kutu için 22 milyon euroyu gözden çı-
karmak fazla riskliydi. Henüz o güne dek çıktığı 56
maçta 23 gol atmış olması cesaret vericiydi ama o yaş-
taki bir gencin kıta değiştirerek transfer yapması yine de
soru işaretleri doğuruyordu.
Sergio Agüero’nun kırmızı-beyazlı formayı ilk kez giy-
diği 2006-2007 sezonunda Vicente Calderon tribünleri
Fernando Torres’i (en azından geçtiğimiz aya kadar)
son kez izleyecekti. Teknik direktör Javier Aguirre de
bu genç delikanlıya genelde oyunun sonlarında yer ve-
riyor, o da 42 maçta attığı 7 golle yaşına göre fena bir
başlangıç yapmıyordu. Sezon sonunda Torres Liverpo-
ol’a giderken bir daha onun gibisinin gelmeyeceği ka-
nısı hâkimken Agüero herkesin aksine düşünüyordu.
Torres, Atletico formasıyla bir sezonda en fazla 21 gol
atabilmişken, Agüero, Torres’ten sonraki ilk sezonunda
27 gole ulaşıverdi. İlerleyen üç sezon da pek farklı ol-
mayınca tribünler Torres’i pek de fazla aramadı. Kısa-
cası 2011 yazında Agüero’nun 45 milyon euro ile
Manchester City’ye geçmesi sürpriz olmadı.
Diego Costa’nın zirveye yürüyüşü Agüero kadar çabuk
ve keskin değildi. 19 yaşında Atletico’ya transfer olana
dek Braga ve Panefiel formalarını giymişti. O günden
sonra da olgunlaşması için yine Braga, Celta Vigo, Al-
bacete, Valladolid ve Rayo Vallecano’da oynayan Cos-
ta’nın kalıcı olarak Atletico’ye tekrar gelişi 24 yaşını
buldu. O güne dek çeşitli takımlarda toplam 47 resmî
golü bulunan Costa nihayet beklenen patlamayı yaptı
ve sadece iki sezonda Atletico’ya 56 gol hediye etti. 38
milyon euroya transfer olduğu Chelsea’de de geç gelen
çıkışını sürdürüyor.
Potansiyel fayda
11 milyon euroya geldiği Manchester United’da sınıfta
kalışının ardından Diego Forlan’ın Villareal’e geçişi sa-
dece 3 milyon euro bedelle sessiz sedasız olmuştu. Fa-
kat orada üç sezonda attığı 59 gol ve takımıyla bir kez
Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale çıkışı, Forlan’a hak et-
tiği saygıyı kazandırıyordu. Yine de kimse onun uğruna
21 milyon euro gibi fazlaca bir bedel hayal etmiyordu.
2007 yazında Atletico Madrid 28 yaşındaki oyuncuya
böylesine yüksek bir fiyat verince beklentiler iyice bü-
yüdü. Zira o, Torres’in boşalttığı koltuğa oturmaya geli-
yordu. Ama Forlan daha gollerine yeni başlıyordu.
Genç Agüero ile olgun Forlan birbirlerine daha mü-
kemmel uyum sağlayamazdı. Agüero ihtiyacı olan tec-
rübeyi Uruguaylı’da bulurken Forlan da kendisini hız
ve dinamizm bakımından tamamlayan bir arkadaş
edinmişti. Atletico formasını beraber giydikleri dört se-
zon boyunca Agüero’nun 94 golüne karşılık Forlan 96
kez fileleri sarsmıştı. Kardeş gibi olan bu ikili neredey-
se golleri bile eşit olarak paylaşmıştı. Sonuç olarak For-
lan, uğruna ödenen ve aşırı bulunan 21 milyon euro-
nun hakkını bu gollerin yanı sıra birer UEFA Kupası ve
Süper Kupa ile verebilmişti.
2011 yazında Forlan ve Agüero ikilisini yolcu eden At-
letico Madrid’in elinde onların yerini doldurmaya yete-
cek kadar para vardı. 25 yaşındaki Falcao için Por-
to’nun kapısını çaldıklarında tok satıcı kulüple yapılan
pazarlıklar 40 milyon euroda nihayet buldu. Porto’nun
altın dönemlerinden birinde başrol oynayan Falcao, el-
bette jübilesini Atletico’da yapmayı hedeflemiyordu
ama Madrid’den daha büyük denizlere sıçramak için
sıradışı işler yapmalıydı. Nitekim bunda zorlanmadı bi-
le Falcao. Henüz ilk sezonunda Porto ile yakaladığı
Avupa Ligi zaferini tekrarladı. İki sezon boyunca 91
maçta attığı 70 gol onun adını Avrupa’nın elit takımla-
rıyla yan yana getirse de Falcao tam 60 milyon euro
karşılığında Monaco’yu tercih etti. Kısacası bu işten de
kârlı çıkan, onun yerini Diego Costa ile dolduran Atle-
tico Madrid oldu.
Y›ld›z transferler
Gerektiğinde oyuncu yetiştirebilen, kimi zaman da al-
dığı kaliteli futbolcuyu daha da parlatabilen bir kulü-
bün zaman zaman yıldız transferler yapma gibi bir lük-
sü de olmalı. Atletico Madrid bu hakkını önce David
Villa, son olarak da Mario Mandzukic’ten yana kullan-
dı. Her iki futbolcu da kulüp bazında kazanılabilecek
her şeyi sırasıyla Barcelona ve Bayern Münih’te elde
ederek Madrid’in yolunu tuttu. Hatta Villa’nın kişisel
müzesinde ekstradan Avrupa Kupası ve Dünya Kupa-
sı’na dair birer altın madalya da bulunuyordu.
Kırmızı-beyazlı formayı giydiğinde 32 yaşına gelmiş
olan David Villa, kariyerinin son dönemecinde kendin-
den bekleneni fazlasıyla yerine getirdi. 47 maçta attığı
15 gol ve takım arkadaşları ile çabucak gelişen uyumu,
Atletico’ya La Liga şampiyonluğu ve Avrupa ikinciliği
yolunu açıyordu. 28 yaşındaki Mandzukic ise daha
şimdiden Villa’nın istatistiğini geride bırakmış durum-
da. Hırvat forvet özellikle Şampiyonlar Ligi’nde takımı-
nın gol yükünü çekmeye devam ediyor. Bugün kulübün
golcü geleneğini sürdürmek adına kulübede şans bek-
leyen genç Raul Jimenez ve Angel Correa’nın özellikle
Mandzukic ve Torres’ten öğreneceği çok şey var.
18 yıldır Atletico Madrid hücum hattının ileri ucu par-
lıyor. Yine de kulübün bu bölgeye hiç ama hiç ölü bir
yatırım yapmadığını söylemek yanlış olur. 2005 yazın-
da Chelsea’den 9 milyon euroya transfer edilen Mateja
Kezman, Londra’daki vasat performansına rağmen ikin-
ci bir şansı hak ediyordu. Ne var ki Sırp forvet Vicente
Calderon’da geçirdiği tek se-
zon süresince Torres ve genç
Agüero’nun gölgesinde kala-
rak sadece 10 gol bulabildi
ve Fenerbahçe’nin yolunu
tuttu.
Aşırı harcamalar ve yolsuz-
luklar sonucu küme düşse
de, tekrar yükseldiği La Li-
ga’da ilk etapta bocalasa da,
bugün hak ettiği yeri buldu
Atletico Madrid. Christian
Vieri ile başlayan ve bugün
Mandzukic ile esmeye de-
vam eden etkili golcü rüzgâ-
rı, dünya futboluna Torres,
Agüero ve Diego Costa gibi
değerler kazandırdı. İster alt-
yapıdan yetişsin ister başka
takımdan gelsin, Atleti-
co’nun 9 numaralı formasını
giyen, önünde sonunda dün-
ya çapında bir isim olmayı
başardı.
TamSaha
95
94
TamSaha