Turnuvada Kamerun’dan sonra
önemli sürprize imza atan bir diğer
takımsa Kosta Rika’ydı. Tarihinde
ilk kez Dünya Kupası’nda boy gös-
teren Orta Amerika temsilcisi; Bre-
zilya, İskoçya ve İsveç’le birlikte yer
aldığı C Grubu’nda Avrupalı rakiple-
riyle yaptığı iki maçı da kazanarak,
Brezilya’nın ardından ikinci sırayı
aldı ve Sambacılarla birlikte grup-
tan çıkmayı başardı. Öte yandan
önemli bir sürprizin yaşanmadığı
gruplardan D Grubu’nda Federal
Almanya, Yugoslavya ve Kolom-
biya, E Grubu’ndan da İspanya,
Belçika ve Uruguay ikinci tura
çıkan diğer takımlar oldu.
İtalya 90’da ilk turun en çekişmeli
grubuysa İngiltere, Hollanda, İrlanda
ve Mısır’ın yer aldığı F Grubu’ydu.
Grupta sonmaçlar öncesinde
herkes birbiriyle berabere kalmıştı
ve ikişer puanla sıralanmaktaydı.
Sonmaçlardaysa İngiltere, Mısır’ı
tek golle geçerek grubu lider bitirdi
ve rakibini de son sıraya itti. İrlanda
ile Hollanda arasındaki maçın da 1-1
sona ermesi iki takıma da ikinci tur
için gerekli vizeyi getirmişti belki
ama puanları, averajları hatta attık-
ları goller eşit olunca kimin ikinci,
kiminse üçüncü olacağının belirle-
nebilmesi için kura çekilmesi
gerekti. Kura neticesinde de İrlanda
ikinci sırayı alan taraf oldu. Böylece
İrlanda ikinci turda Romanya’nın
rakibi olurken Hollanda ise Federal
Almanya ile eşleşti.
Son iki Dünya Kupası’nda final
oynayan Almanlarla son Avrupa
şampiyonu Hollanda arasındaki
maç, ikinci turun en dikkat çekici
iki karşılaşmasından ilkiydi. Federal
Almanya, ev sahipliğini yaptığı
EURO 88’in yarı finalinde Hollanda
tarafından kupanın dışına itilmiş ol-
manın acısını İtalya’da çıkaracak ve
rakibini Klinsmann ile Brehme’den
gelen gollerle 2-1 mağlup edecekti.
Ronald Koeman’ın son dakikadaki
penaltısı, Hollanda için yeterli olma-
mıştı. İkinci turun diğer devmüca-
delesindeyse Brezilya ile Arjantin
karşı karşıya geliyordu. Brezilya ilk
turdaki üç maçını da galibiyetle
kapatmışken Arjantin bir tek
SSCB’yi mağlup edebilmişti belki
ama ilk turda ve hatta bumaçın
büyük bir bölümünde ortalarda
görünmeyen Maradona’nın bitime
10 dakika kala aniden ortaya çıkıp
Caniggia’nın önüne harika bir pas
atması sonucunda Arjantin genç
golcüsüyle maçtaki tek golü bula-
cak ve adını çeyrek finale yazdıran
taraf olacaktı.
İlk turun sürpriz ekibi Kamerun,
ikinci turda da şaşırtmaya devam
ediyordu. Kolombiya ile karşılaşan
Afrika temsilcisine zaferi getiren
isimse, tıpkı Romanya maçında ol-
duğu gibi ikinci yarıda oyuna giren
Roger Milla’ydı. Karşılaşmanın nor-
mal süresi ve uzatma bölümünün
ilk devresi golsüz tamamlandıktan
sonra 38’lik yıldız ikinci uzatma
devresinin başında sahneye çıkmış
ve dört dakika içinde iki kez rakip
fileleri havalandırarak -ki bunlar-
dan birini de Kolombiya’nın şovmen
kalecisi Higuita’nın ayağından topu
kapmak suretiyle kaydetmişti-
takımının 2-1’lik galibiyetinde
başrol oynamıştı. Bu turdaki diğer
mücadelelerdeyse Çekoslovakya,
Kosta Rika’yı 4-1, İtalya, Uruguay’ı
2-0, Yugoslavya, İspanya’yı 2-1,
İngiltere, Belçika’yı 1-0mağlup
etmiş, İrlanda’ysa Romanya’yı,
golsüz biten 120 dakika sonrasında
penaltılarla devirmeyi başarmıştı.
Buna göre çeyrek final eşleşmeleri
de İtalya-İrlanda, Federal Almanya-
Çekoslovakya, Arjantin-Yugos-
lavya ve Kamerun-İngiltere
şeklinde gerçekleşmişti.
Çeyrek finalin ilk üç karşılaşması,
futbol açısından bir hayli tatsızdı.
İtalya, İrlanda’yı; Federal Almanya
da Çekoslovakya’yı tek golle
geçerken, Yugoslavya ile Arjantin
arasında 120 dakikası golsüz sona
eren eşleşmeden gülerek ayrılan
taraf, penaltılarla son şampiyon
oldu. Ancak turun Kamerun ile İn-
giltere arasındaki sonmaçı, önceki
karşılaşmalardaki futbol fakirliğini
unutturacak kalitedeydi. Maçın ilk
yarısını İngiltere, David Platt’in
golüyle 1-0 önde tamamlarken
Kamerun’da her zaman olduğu gibi
ikinci yarıda Roger Milla oyuna gir-
miş ve maçın seyrini değiştirmişti.
İhtiyar kurt önce 61. dakikada bir
penaltı yaptırmış ve Kunde’nin atışı
gole çevirmesiyle fark bire inmişti.
Milla dört dakika sonra da bu kez
Ekeke’ye bir asist yapınca Kamerun
2-1’lik üstünlüğü ele geçirmişti.
Ancak penaltı kazanma sırasının
İngilizlere geçmesiyle birlikte işler
de yeniden değişecekti. Önce bitime
yedi dakika kala, sonra da uzatma-
ların ilk yarısının sonunda olmak
üzere iki penaltı kazanan ve ikisini
de Lineker’in ağlara yollamasıyla bir
kez daha öne geçen İngiltere, maçı
da bu skorla tamamlayarak, şampi-
yon olduğu 1966’dan sonra ilk kez
son dörde kalma başarısını gösterdi.
Kamerun ise belki de turnuvanın
en çok alkış alan takımı olarak
ülkesine dönüyordu.
İtalya 90’ın yarı finalinin, aynı za-
manda kupa tarihine “penaltılar
yarı finali” olarak geçtiğini de söyle-
yebiliriz. Zira iki maçta da nihai
netice 11 metreden belirlenmek
zorunda kalmıştı. İtalya ile Arjantin
arasındaki ilkmaçta, İtalyanlar kar-
şılaşmanın ilk yarısını Schillaci’nin
golüyle 1-0 önde tamamlasa da
ikinci yarının ortalarında Caniggia,
Arjantin’inmaça tutunmasını
sağlamıştı. Bu gol aynı zamanda
İtalya’nın turnuvada o ana kadar
kalesinde gördüğü ilk goldü ve
ev sahibi ekibin file bekçisi Walter
Zenga da 517 dakikalık gol yememe
süresiyle kupa tarihine geçmişti.
Sonrasında skorda daha başka bir
değişiklik olmayınca da iş penaltı-
lara kalmıştı. Buradaysa gülen taraf,
4-3’le Arjantin oldu. Benzer se-
naryo, Federal Almanya ile İngiltere
arasındaki yarı final müsabaka-
sında da yaşanacaktı. Orada da 120
dakika Brehme ve Lineker’in karşı-
lıklı golleriyle 1-1 sona ermiş ve
Almanlar rakiplerine penaltılarda
4-3’lük üstünlük sağlayarak finale
kalmıştı. Böylece kupa tarihinde ilk
kez üst üste iki final aynı takımlar
arasında oynanacaktı.
Finalden bir gün önce oynanan
üçüncülükmaçında İtalya, İngil-
tere’yi 2-1 yenerek en azından şeref
kürsüsüne çıkmakla teselli bulur-
ken, maçta takımının galibiyet go-
lünü kaydeden Salvatore Schillaci
de altı gole ulaşarak turnuvayı gol
kralı olarak tamamlıyordu. 8 Tem-
muz’daki Federal Almanya-Arjan-
tin finaliyse dört sene önce yine iki
takım arasında oynanan ve beş gole
sahne olan finali mumla aratacak
kadar yavan bir maçtı. Hatta çoğu
kişiye göre bumaç, kupa tarihinin
o ana kadarki en sıkıcı finaliydi.
Arjantin tamamen gol yememeyi
düşünen bir oyun ortaya koyarken
ikinci yarının ortalarında Mon-
zon’un atılmasıyla birlikte iyice
kendi ceza sahasına gömüldü. Öyle
ya da böyle bu strateji de tutacak
gibiydi çünkü Almanların da önemli
bir gol pozisyonu yoktu. Ancak bi-
time beş dakika kala Völler ile Sen-
sini arasındaki mücadelede Völler’in
yerde kalması üzerine Meksikalı
hakemCodesal tartışmalı bir bi-
çimde penaltı noktasını işaret etti
ve atışı kullanan Brehme’nin köşe-
den ağları bulmasıyla birlikte Fede-
ral Almanya tarihinin üçüncü dünya
şampiyonluğunu kazandı. Almanlar
böylece Brezilya ve İtalya ile birlikte
kupaya en çok uzanan takım olu-
yordu. Bir Dünya Kupası finalinde
bir Güney Amerikalı karşısında
sahadan zaferle ayrılan ilk Avrupalı
olma başarısı da cabası…
60
61
Almanları kupaya götüren
penaltı golünün sahibi Brehme