Türkiye - Yunanistan - Özel Maç - page 16-17

Yunan futbol tarihini yazmak demek aslında 2004 yılını milat
kabul eden bir ülkenin enkaz altındaki futbol hikâyelerini
hatırlamak demek. Çünkü Yunanistan’da futbol ve tarih
kelimeleri en fazla 2004 Haziran’ından sonra daha anlamlı
olarak bir araya geliyor. O gün Yunan tarihinin gelmiş geçmiş
ve belki de gelecek en büyük futbol hikâyesi yazıldı. Her
Yunan futbol tarihini yazma girişimi için bu gerçek
vazgeçilmez önemde.
Aslında birçok başka ulus gibi Yunanlılar da futbolu, ilk defa
kendilerinin oynadığı ve bulduğu bir spor olarak tanımlıyor.
Milattan önce 2000 yıllarında ‘Episkiros’ adından bir ayak
oyunu keşfeder Yunanlılar. ‘Faininda’ da derler aynı oyuna.
Genelde erkeklerin oynadığı bir oyundur ama kadınlara da
kapalı değildir. Episkiros’un en büyük özelliği çıplak oynanan
bir oyun olmasıdır. Hangi cins oynarsa oynasın bu kural
değişmez. Bugün Yunanistan Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde
o dönemi simgeleyen heykeller bulunmaktadır. Hatta topu
ayağıyla kontrol etmiş ve muhtemelen futbol eğitimi veren
bir adam heykeli dahi vardır. NitekimAvrupa Şampiyonu
olmuş olan Yunanistan takımı da aynı simgeyi
Apoletli hayal kırıklığı
EURO 2004’te bütün dünyayı şaşkına çevirerek Avrupa şampiyonluğu apoletini omuzlarına
takan Yunanistan Millî Takımı, bugün büyük bir krizin içinde. EURO 2016 elemelerine
seri başı olarak giren Komşu, grup sonuncusu olarak bir ilki başardı! Faroe Adaları’na
iki maçta da yenilirken, tek galibiyetlerini son maçlarında Macaristan karşısında
alabilmeleri ve elemelerdeki 10 maça üç farklı teknik adam yönetiminde çıkmaları,
yaşadıkları krizin boyutlarını gözler önüne seriyor.
Yunanistan Futbolu
kullanmaktadır. Episkiros daha sonra Romalılar tarafından
da benimsenmiş ve adı ‘Harpastum’ olarak değiştirilmiştir.
Bugünün modern futboluna en yakın antik futbolun
Yunanistan’da oynandığı söylenir. Aslında hentbolun ve
futbolun bu kökten geldiği ve Harpaston ya da Harpastum’un
bu oyunun ilk hali olduğu iddia edilir.
Antik futbol öyküsünü bir kenara bırakırsak, Yunanistan’da
futbolun, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, yüzyıl başında
yeşermeye başladığını görürüz. 1926’da kurulur Yunan
Futbol Federasyonu. Zaten 19. yüzyılın sonundan itibaren
futbol oynanmaktadır Atina ve Selanik sokaklarında. 1927’de
FIFA üyesi olur Yunanistan. 1954’te ise UEFA’nın kurucu
federasyonlarından biridir.
Küçük bir ülke olmasına rağmen tarihinden gelen sportif
kimliği Yunanistan’ı tüm spor dallarında iddialı olmaya zorlar.
Ama futbolda başarıya giden yol uzun ve engebelidir. Önce lig
mücadelesine odaklanır Yunanlılar. AEK, Olympiakos,
Panathinaikos her sene zorlu şampiyonluk mücadelesi
verirler. Bu takımlardan AEK’nın tarihi, Türkiye için de önem
taşır. Çünkü AEK takımı İstanbul’da kurulmuş, mübadele
yıllarında ise Atina’ya gitmiştir.
Dünya futbolunda uzun bir süre, gücünden ziyade
organizasyon yetenekleriyle öne çıkmıştır Yunan futbolu.
1973 ve 1987’de Avrupa Kupa
Galipleri Kupası finali, 1983’te
Avrupa Şampiyon Kulüpler
Kupası finali ve son olarak da
1994’te Şampiyonlar Ligi finali
Atina’da oynanmıştır.
Yine de 2004’e kadar
azımsanmaması gereken
başarıları da vardır
Yunanistan’ın. 1960 ve 1980’de
Avrupa Şampiyonası’na giderler.
1994’te ise tarihlerinde ilk kez
Dünya Kupası’na katılmışlardır.
Bunlar dışında Şampiyonlar Ligi
gediklisi takımları vardır ve
futbol arenasında her zaman yer
almıştır Yunanistan...
2004’ün sürpriz şampiyonu
2004 yılından önce herhangi biri
çıkıp, Yunanistan’ın bir gün
Avrupa Şampiyonu olacağını
söyleseydi, ona futbolla
basketbolu karıştırdığını
söylerdik. Türkiye’nin Dünya
Kupası’ndaki üçüncülüğünden
bile daha büyük bir sürprizdi
Yunanistan Millî Takımı’nın EURO 2004 şampiyonluğu. Ama
tüm beklenmedik başarılarda olduğu gibi, altını kazıdığınızda
bu başarıda da akla uygun gelen bir inanç ve başarı öyküsü
yakalamak mümkün. Her şey Otto Rehhagel’in Yunanistan’ın
başına geçmesiyle başladı. Öyle bir dönemde geldi ki Rehhagel
Yunan futbolunun başına, birçok imkânı ve potansiyeli de
elinde buldu. Her şeyden önce dünya futbolu artık Yunanistan
gibi takımları da ümitli yapmaya yeten bir niteliği haiz hale
gelmişti. Öyle ki çok koşan, iyi mücadele eden ve akıllı
oynayan her takım başarı şansı yakalamaya başlamıştı.
Bununla da kalmıyordu. Kulüpler bazında Yunan futbolu
Avrupa’da önemli bir çıkış yakalamıştı. Özellikle üç büyük
kulüp olan AEK, Olympiakos ve Panathinaikos önemli
başarılara imza atıyordu. İşte bu ortamda yakalanan takım
anlayışı ve sinerji getirdi EURO 2004’ü Yunanistan’a.
Turnuvanın en iyi futbolunu oynamadılar asla. Ama en işlevsel
ve en akıllı oynayan takım oldukları da kesindi. Şampiyonluğa
uzanan yolda devrilen Fransa, Çek Cumhuriyeti ve Portekiz
hep aynı formüle kurban gitti. Ve Yunanistan Avrupa
şampiyonu oldu. Olmakla kalmadı ekol/idol oldu. Makullüğün,
tevazuun, haddini bilen bir başarının idolü.
2006’da hayal kırıklığı
Ne var ki, sürprizler çok uzun
sürmez ve ortak özellikleri kalıcı
olmayı başaramamalarıdır.
Tıpkı geçmişteki Hırvatistan ve
Bulgaristan örneklerinde olduğu
gibi Yunanistan’ın çıkışı da bir
sonraki büyük turnuvaya yani
2006 Dünya Kupası’na
yansıyamadı.
Yunan Millî Takımı, 2006
Almanya elemelerinde Ukrayna,
Türkiye, Danimarka, Arnavutluk,
Gürcistan ve Kazakistan’ın da
bulunduğu 2. Grup’ta yer aldı.
Başlangıç, Yunanistan için bir
şoktu. Rehhagel’in öğrencileri,
Tiran’da Arnavutluk’a 2-1
yenilmekten kurtulamamıştı.
Ardından evlerinde Millî
Takımımızla 0-0, Kiev’de de
Ukrayna ile 1-1 berabere kaldılar.
Son Avrupa şampiyonu, Dünya
Kupası elemelerindeki ilk üç
maçından sadece 2 puan
çıkartabilmişti. Galibiyetle
tanışmaları için grubun en zayıf
takımı olan Kazakistan’la
17
16
1,2-3,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13,14-15 18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,...44
Powered by FlippingBook