Geçtiğimiz sezon bir 2. Lig oyuncusuyken bu sezon Süper Lig'de forma giyiyor. Pendikspor'da gösterdiği performans ona önce Genç Millî Takımların, ardından da Antalyaspor'un kapılarını açtı. Henüz 19 yaşında ve artık bir Ümit Millî Takım oyuncusu. Sürati ve top tekniğiyle dikkat çekiyor, sol ayağını çok iyi kullanıyor, her iki kanadın yanında orta sahada ve sol bekte görev yapabiliyor. Çalışmaktan bıkmayan, karşısına çıkan engellerden yılmayan ve dünyaya pozitif bakan yapısıyla onu güzel günler bekliyor.
Röportaj: Selim Şakarcan
Bu sezon Medical Park Antalyaspor'da çıkış yapan oyunculardan birisin. Futbola nasıl ve ne zaman başladın?
17 Nisan 1992 Gebze doğumluyum. Daha sonra Pendik'e taşındık. Babam inşaat ustası, annem ev hanımı. Bir de ablam var. Futbola başlamam biraz enteresan oldu. Sokakta futbol oynarken bir antrenör görmüş, beğenmiş. Beni destekleyeceğini söyledi. İlk önce Trabzonspor Futbol Okulu'na gittim. Daha sonra futbol okulu Dolayobaspor ile birleşti ve ben de 12 yaşımda ilk lisansımı Dolayobaspor'da çıkarttım. İki yıl burada oynadıktan sonra Pendikspor çok emek sarf ederek beni kadrosuna kattı. Pendikspor'da da 6 yıl oynadım. İki sene önce ilk profesyonel maçıma Türk Telekomspor'a karşı çıktım. O dönemde takımın başında Sinan Yücer vardı. Çok iyi bir kamp dönemi geçirdim. Kampın sonunda da Sinan Yücer hocamız bana güvendi ve şans verdi. A takımda oynadığım ikinci yılımda yani geçen sezon, kendisine çok şey borçlu olduğum, Fenerbahçeli eski futbolcu Abdülkerim Durmaz teknik direktörümüz oldu. Abdülkerim Hocamız da bana çok güvendi ve oynatacağını söyledi. Alp Pehlivan hocamızla beraber özgüvenimi kazanmam için ellerinden geleni yaptılar. Ben de her zaman pozitif düşünceye sahip olduğum ve yeteneklerime güvendiğim için hocalarımın da desteğiyle iyi bir sezon geçirdim. 28 maçta 9 gol, 12 asistle ligi tamamladım. Bu iyi sezonun ardından transfer gündeme geldi. Geçen sezonun sonunda birçok takım benimle ilgilendi ama bana verdiği güven nedeniyle en dikkat çeken teklifi Mehmet Özdilek Hocamdan aldım. Antalya'ya ilk gittiğim gün beni çok iyi, çok sıcak karşıladılar. İlk gün Antalyaspor'un benim için doğru kulüp olduğunu düşündüm ve şimdi de çok mutluyum. Performansımın da giderek arttığını düşünüyorum.
Kariyerinde bugünlere gelmende kimlerin desteği oldu?
Ailem maddi imkansızlıklardan dolayı bana çok fazla destek olamadı. Annem benimle çok ilgilenirdi. Babam işi nedeniyle maçlarıma gelemezdi ama, "Futbolcu olmak istiyorsan, her zaman yeteneklerini ve gücünü sahaya yansıtmalısın" derdi. Ben de babamın bu sözünü aklımın bir köşesine yazmışımdır, her maça çıkarken düşünürüm. Pendikspor'da özellikle Erkan Başsoy Hocamın bana çok desteği oldu. Üzerimde emeği çok büyük. Antrenman önceleri veya sonraları benimle özel olarak çalışırdı, ekstra antrenmanlar yapardık. Özgüvenimi kazanmamda çok büyük payı vardır. Maddi-manevi her konuda bana yardımcı oldu. Ben de onu mahcup etmediğimi, onun emeğinin karşılığını verdiğimi düşünüyorum. İyi yerlere geleceğimi hocam bana hep söylerdi. Allah'ıma çok şükür, bugünlere geldim. Pendikspor kulübüne de teşekkür etmek isterim, bugünlere gelmemde çok destekleri oldu.
Futbola hangi mevkide başlamıştın?
Futbola sol bekte başladım. Daha sonra Dolayobaspor'da Davut Hoca beni sol açıkta oynatmaya başladı. Dolayobaspor'daki ikinci sezonumda amatör ligde şampiyon olduk. Bu şampiyonluk benim yükselmemi sağladı ve sol kanat oyuncusu olarak Pendikspor'a transfer oldum. Erkan Hocam beni sol bekte de çok oynattı. Her zaman hangi mevkide oynuyorsam elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Hatta sol bek ve sol kanat dışında az da olsa orta saha, forvet arkası ve sağ kanat gibi faklı mevkilerde de oynadım.
İnönü Stadı'nda Beşiktaş ile oynadığınız maçta 67. dakikada oyuna girmene rağmen, o kadar kısa sürede, 3-4 farklı mevkide oynadın. Sol kanatta maça başladın, sağ kanada geçtin, daha sonra da forvet arkası ve son olarak da orta sahada maçı bitirdin.
Evet, Mehmet Özdilek Hocam bana çok güveniyor. Neler yapabileceğimi, takıma nasıl katkı sağlayabileceğimi biliyor. Ben de onu mahcup etmemeye çalışıyorum. Her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya ve kendimi geliştirmeye çabalıyorum.
Büyük kulüplerin altyapısında yetişmemene ve Genç Millî Takımlarda çok az forma giymene rağmen, kariyerinin son bir senesinde hızlı bir yükseliş yaşadın. Bunu nasıl değerlendiriyorsun?
Tabii ki ülkemizde büyük kulüplere gösterilen ilgi, altyapılarına da yansıyor. Genç bir futbolcunun büyük kulüplerin altyapısında kendisini göstermesi daha kolay. Bu durum avantajlı gözükse de A takım yaşına gelindiğinde, A takımda şans bulma konusunda dezavantaja da dönüşebiliyor. Bence büyük hedefleri, taraftar ve medya baskıları olmayan takımlarda genç bir oyuncunun kendini gösterme şansı daha fazla. Pendikspor'da U19 takımıyla Türkiye Şampiyonası finali oynadık. Takımımızda çok yetenekli oyuncular vardı. Şimdi bir çoğu daha iyi takımlarda, daha üst liglerde oynuyor. İyi oyuncular mutlaka kendilerini gösteriyor. Ben de Antalyaspor'a transfer olarak doğru yaptığımı düşünüyorum. İlk geldiğim günden beri Antalyaspor'da çok mutluyum. İlk günümde Mehmet Özdilek Hocamla tokalaştığım an pozitif bir güç, bir enerji aldım. Burada şans bulacağımı ve başarılı olacağımı hissetmiştim.
Millî Takım'a ilk ne zaman çağrıldın? Neler hissettin?
İlk olarak U18 Millî Takımı'na çağrıldım. Temmuz 2010'da deplasmanda Estonya ile oynanan hazırlık maçlarında forma giydim. Davet ilk geldiğinde çok mutlu olmuş ve sevinçten ağlamıştım. İlk maçta sonradan oyuna girmiş, ikinci maçta ise ilk 11'de başlayıp 90 dakika oynamıştım.
U18 yaş kategorisine kadar hiç Millî Takımlara davet edilmediğin için ümidin kırılmış mıydı? Yoksa her zaman, bir gün oynayacağını düşünüyor muydun?
Hiçbir zaman yerinde sayan bir kişi olmadım. Her zaman pozitif düşündüm ve ilerisini hesap ettim. Ümidimi kesmiş olsam belki de bugünlere gelemez ve hiçbir zaman millî formayı giyemezdim. Çağrılmama nedenimi her zaman kendimde aradım, kimseyi suçlamadım. Millî Takım'a seçilmek için gerçekten farklı olmalısınız. Bir de İkinci Lig'den Millî Takım'a seçilmek daha da zordu. Pendikspor'da performansım giderek artıyordu ve takımıma geçen sezon sağladığım katkıyla Millî Takım'a çağrıldım.
Antalyaspor'a transfer olduğun dönemde U19 Millî Takımı'nın Romanya'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası Finalleri aday kadrosuna davet edildin. Ancak kadro 18 kişiye inerken dışarıda kaldın. Tam da kariyerinin en başarılı ve mutlu dönemini yaşarken finallere gidememek sende hayal kırıklığı yarattı mı?
Hem Antalyaspor'a transferim, hem de o güne kadar sadece iki kere millî formayı giymeme rağmen, finallerin geniş kadrosuna davet edilmem beni çok mutlu etmişti. Çok büyük bir umutla gitmiştim kampa ve 4-5 günlük kamp dönemini de çok iyi geçirdiğime inanıyorum. Tabii ki hocamızın kararıydı, saygı göstermek lâzım. Ben de öyle yaptım. Aslında çok üzülmedim, çünkü "Her şeyde bir hayır vardır" dedim ve iyi performans göstermeme rağmen hatayı kendimde aradım. Her zaman bir kapı kapanırken başka bir kapı açılır. Ben de hemen takımım Antalyaspor'un kampına katıldım.
Takımının kampında daha uzun süre bulunmak yeni sezon öncesi senin için iyi olmuştur. Millî Takım kadrosu açıklandıktan sonra Antalyaspor kampında seni nasıl karşıladılar?
Takımdaki özellikle ağabeylerim ve hocalarım moralimi bozmamam gerektiğini, önümde daha uzun bir kariyerim olduğunu ve her zamankinden daha çok çalışmam gerektiğini söylediler. Ben de onların desteğiyle çalışmaya devam ettim, takımımla iyi bir kamp dönemi geçirdim. Ligdeki performansımla da Ümit Millî Takım'ın Kasım ayındaki kampına davet edildim.
Takım arkadaşlarınla ilişkilerin nasıl?
Takımda herkes bana çok yardımcı oluyor. Aramızda Necati Ateş, Ömer Çatkıç ve Ali Tandoğan gibi çok kariyerli futbolcular var. Tecrübeli ağabeylerimiz her zaman bana ne yapmam gerektiği konusunda destek veriyor.
Yeteneklerinden, özelliklerinden biraz bahseder misin?
En zor tarafı da bu. Ailemde de benden bahsedildiğinde hep kaçarım oradan, utanırım. Yetenekli ve çabuk olduğumu düşünüyorum. Her zaman ileriyi, hücumu düşünürüm. Topu alırken bile ileriye doğru hamle yaparım, topu hemen hücuma taşımak isterim. Bir de gol atmaktan çok asist yapmayı seviyorum.
Evet, geçen sezonki performansından da belli. 28 maçta 9 gol, 12 asist.
Evet ama her zaman daha çok çalışıp üstüne koymak, daha iyisini yapmak lâzım. Önümde de uzun bir kariyer var. Eskiden ülkemizde bir futbolcu 30 yaşını geçince futbolu bırakırdı ya da bıraktırılırdı. Ancak şimdi 35 yaşına kadar, hatta daha da fazla futbol oynanıyor. Buna örnek olarak Antalyaspor'dan ağabeyim Ömer Çatkıç'ı söylemek istiyorum. Ömer ağabey çok çalışıyor, antrenman öncesi ya da sonrası her zaman ekstra çalışmalar yaparak gençlere çok iyi örnek oluyor.
Geçen sene liseyi bitirdin, eğitimine devam etmeyi düşünüyor musun?
Evet geçen sene liseyi bitirdim, bu sene de üniversiteye hazırlanıyorum. Antalyaspor'la 5 yıllık sözleşmem olduğu için Akdeniz Üniversitesi'nde okumak istiyorum.
Hedeflerin, hayallerin neler?
Futbola ilk başladığımda hep bir kulüpte oynamak isterdim. Dolayobaspor'a başladığımda hep bir üstünü hayal ettim. Bize en yakın profesyonel takımlar Pendikspor ve Kartalspor'du. Hem evime yakın olduğu için hem de daha çok istediğim için Pendikspor'a transfer oldum. O dönemki ilk hedefim de Pendikspor A takımında oynamaktı. Yaklaşık 4 yıl altyapıda oynadıktan sonra Pendikspor A takımının hazırlık kampı kadrosuna alındım. Sinan Yücer Hocam bana şans verdi. Oynadığımız bütün maçlarda gol attım ve çok iyi bir performans gösterdim. O sezon genelde sonradan oyuna giriyordum. İkinci sezonumda daha da geliştirdim kendimi ve çok iyi bir performans sergilediğimi düşünüyorum. Zaten o sezonun ardından Antalyaspor'a transfer oldum. Şimdi ilk hedefim Antalyaspor'da düzenli oynamak ve kalıcı olmak. Daha sonra da Avrupa'ya transfer olmak istiyorum. Tabii ki en önemli hedeflerimden biri de A Millî Takım'da oynamak.
Hangi oyuncuları beğeniyorsun?
Cristiano Ronaldo'yu çok beğeniyorum. Koşu stilimin ona benzediğini söylerler. Boş vakitlerimde maç izlerim. Genelde kendi mevkiimdeki oyuncuları takip ederim. Özellikle Ronaldo ve Messi'nin maçlarını izliyorum.
Hedefinin Avrupa'da futbol oynamak olduğunu söylemiştin. Aklında bir lig ya da takım var mı?
Temposundan ve hızlı oynanmasından dolayı İngiltere Ligi'ni beğeniyorum. Oradaki hızlı futbola ayak uydurabileceğime inanıyorum. Tabii ki İspanya da olabilir ama İngiltere her zaman daha çok istediğim bir lig. Takım olarak da Manchester City'yi beğeniyorum. Renkleri çok güzel ve takım çok iyi futbolculardan kurulu.
Genç oyuncuların takımlarında şans bulmaları konusunda ne düşünüyorsun? Her ne kadar yabancı sınırlaması fazla gözükse de bu sezon genç oyuncular, özellikle Ümit Millî Takım'daki oyuncuların çoğu takımlarında ilk 11'de forma giyiyor.
Türkiye'de çok yetenekli oyuncular olduğuna inanıyorum. Bunu eski kulübümden de biliyorum. Orada da çok yetenekli genç oyuncular var. Büyük kulüpler de dâhil, artık gençlere daha fazla şans verildiğini düşünüyorum. Önemli olan bu şansı iyi değerlendirmemiz. Futbolun bize kazandırdıkları neticesinde şımarmamalı ve her zaman daha çok çalışarak başarılı olmalıyız.