TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Serhat Akyüz: "Futbol genlerimde var" 1.01.2007
Serhat Akyüz: "Futbol genlerimde var"

O aileden futbolcu. Bir dönem Trabzonspor ve Galatasaray formalarını da giyen Saffet Akyüz'ün yeğeni. Kuzeni Süleyman profesyonel futbolcu, 11 yaşındaki kardeşi Kubilay ise Galatasaray'ın altyapısında bir yıldız adayı. İstanbulspor'dan Çaykur Rizespor'a uzanan futbolculuk kariyerinde solbekten sağbeke, stoperden ön liberoya kadar bir çok mevkide forma giydi. Olimpik Milli Takım'da 6 kez oynadı. Bugün 22 yaşında. A Milli Takım için büyük bir hırs taşıyor ve "Fatih Hoca'yı asla rahat bırakmayacağım, 'Burada bir Serhat var, onu unutma' diye sonuna kadar mücadele edeceğim" diyor.

Bir dönem Trabzonspor ve Galatasaray'da oynayan Saffet Akyüz'ün yeğeni olarak biliniyorsun. Futbola başlamanda onun da katkısı var herhalde.

Saffet ağabey babamın kuzeni. Futbola başlamamda değil ama sonrasında katkısı oldu. 12 yaşımda amatör kümede Bayrampaşa'nın Terazidere takımında oynuyordum. Bir sezon oynadıktan sonra İstanbulspor'un seçmelerine katılmak istedim. O dönemde Saffet ağabeyim de İstanbulspor'da oynuyordu. Seçmeyi kazandım ve o aşamadan sonra da Saffet ağabeyimin desteğini gördüm.

Ailende başka futbolcular da var mı?

Amcamın oğlu Süleyman Akyüz, 2.Lig'de Zeytinburnuspor ve Bozüyükspor'da oynadıktan sonra amatör kümede futbol hayatını sürdürüyor. 11 yaşındaki kardeşim Kubilay Akyüz de Galatasaray'ın altyapısında oynuyor. Yani genlerimizde futbolculuk var.

Futbola başladığın dönemde de bugünkü mevkiinde mi oynuyordun?

Hayır, o dönemde forvet oyuncusuydum. 17 yaşımda bir sakatlık geçirdikten sonra 15 ay kadar futbol oynamadım. Yattığım yerde 20 santim uzadım. Geri döndükten sonra hocam bana "Türkiye'de stoper eksikliği var, seni o mevkide deneyelim" dedi. Gönüllü değildim çünkü özelliklerim vardı, iyi çalım atardım. Ama hocama da karşı gelemedim.

"Maddi sıkıntı bana yaradı"

İstanbulspor'un A takımına çıkışından söz edelim biraz.

Aslında çok büyük bir kısmetti. O dönemde takımın başında Aykut Kocaman vardı. Kulüpte maddi sıkıntı olduğu için Saidou sakatlanınca yerine transfer yapamadılar. Aykut Hoca da altyapıdan beni çağırdı, Galatasaray'la oynadığımız hazırlık maçında çok iyi oynayınca da "Artık bizimle birliktesin" dedi.

Rizespor'a transferin nasıl gerçekleşti?

Benimle ilgilenen başka takımlar da vardı ama Rizespor'un teklifi cazip geldi. Hem memleketim Trabzon'a yakın olması hem de iki yeğenimin Rize'deki üniversitede okuması bu teklifi kabul etmemde etkili oldu.

Geçtiğimiz sezon oldukça az oynadığını biliyoruz. Birçok maçta oyuna sonradan girmiştin. Bu sezon ise takımın banko oyuncusu oldun? Neler değişti bir sezonda?

Geçtiğimiz sezon ilk geldiğimde de banko oyuncuydum. Zaten Hagi'nin yardımcısı olduğu dönemde beni Galatasaray'a isteyen Metin Yıldız Rizespor'un başındaydı. Beni Rizespor'a getiren de o olmuştu. Beş maç ilk on birde oynadıktan sonra kırmızı kart gördüm. Oynamadığım dönemde teknik direktör değişikliği oldu. Takım da iyi gidince kadroyu bozmadılar. Sonra yeniden oynamaya başladım ama Güvenç Kurtar'la ters düşünce yine yedek kaldım

Neden ters düştün Güvenç Kurtar'la?

Fikirlerimiz birbirine uymadı. Herhalde ben ona hitap edemedim ve aramızda biraz açıklık oldu. Saffet Susiç'in gelmesiyle yeniden sürekli oynamaya başladım.

"Stoper oynamak isterim"

Bir de seni çok farklı mevkilerde izledik. Stoper, sağbek, solbek ve şimdi de ön libero. Nasıl adapte oluyorsun bu kadar değişikliğe?

İstanbulspor'da ön libero olarak başlamıştım. Bursaspor'la oynadığımız çok hayati maçta Uche sakattı, Nuri ağabey de maçta sakatlanınca onun yerine oyuna girdim ve sağbek oynamaya başladım. Üç dakika sonra da Saffet ağabey sakatlanınca bu defa stopere geçtim. Karşımda ise 1.90'ın üzerindeki Osterc vardı. Bir hafta sonra Trabzonspor karşısında da stoperde başarılı olunca o mevkide kaldım. Bence en başarılı olduğum mevki stoper. Çünkü ön libero oynamak için farklı özellikler gerekiyor. Çok koşman ve mücadele etmen lazım. Benim koşmak ve mücadele etmekle ilgili bir problemim yok ama sert ve agresif yapımla yine de kendimi stoper mevkiine daha yakın görüyorum.

Kendini dışarıdan bir gözle değerlendirdiğinde eksiklerini nasıl sıralarsın?

Aslında dünyadaki her futbolcunun eksikleri vardır. Hele Türkiye'de eksiği olmayan futbolcu yok bence. Benim de topu oyuna sokma konusunda eksiklerim var ve bunu gidermek için çaba harcıyorum.

"Gördüğüm kartlar pozisyon gereği"

Çok fazla kart gören bir oyuncusun. Bu sezonun ilk yarısında 5 sarı ve 1 kırmızı kart gördün. Bu durumu neye bağlıyorsun?

Takım olarak bir sorunumuz var. Forvete attığımız toplar çok çabuk geri geliyor. Rakibi ilk karşılayan oyuncu da ben oldum için kart görme riskim fazla. Yani kasıtlı hareketlerden değil, pozisyon gereği oluşan faullerden dolayı kart görüyorum.

Lige çok kötü başladınız ve 5 hafta galibiyet almadınız, ondan sonraki süreçte ise bir çıkışınız var. Art arda Galatasaray'ı ve Trabzonspor'u yendiniz. Sonrasında yeniden inişe geçtiniz. Bu istikrarsızlığın nedeni neydi?

Trabzonspor'u Avni Aker'de tarihimizde ilk kez yendik. Galatasaray'ı Rize'de 20 sene üzerine mağlup ettik. İyi bir çıkış yakaladık ama sonra Kayseri Erciyesspor maçında o kadar çok gol kaçırdık ki, maç 0-0 berabere bitti. Bundan sonra her maça final havasında çıktığımız için hep stres altındaydık. Zor gol yiyen ama zor da atan bir takımız. Bir gol yiyince telafi etmemiz çok zor oluyor. Bu yüzden de maç kaybediyoruz.

Rizespor çok sık teknik direktör değiştiren takımlardan biri. Geçtiğimiz sezon 3 teknik adamla çalıştınız. Bu sezonun ikinci yarısına da üçüncü teknik direktörle giriyorsunuz. Bu durum futbolcuları nasıl etkiliyor?

Tam teknik adamla diyalog kurmaya, onunla iletişim sağlamaya ve isteklerini algılamaya başlıyorsunuz, değişiklik yapılıyor. Rizespor gerçekten çok zor bir kulüp. Özellikle şehir olarak çok zor.

"Rize'de futbolcu olmak zor"

Nedir bu zorluklar?

Şehirde bir yere gidemiyorsun, sürekli futbolla meşgul olduktan sonra kafanı boşaltabileceğin bir yer yok. İmkânlar çok kısıtlı. Futbolcular parasal yönden hiçbir zorluk yaşamıyor ama yaşam standartları açısından mutsuzlar. Bu da sahaya yansıyor. Mesela ben Güvenç Kurtar'la anlaşamıyordum, diğer futbolcu da başka bir hocayla anlaşamıyor. Kulüp de sürekli teknik adam değişikliği yapıyor.

Ama teknik adam değişikliklerinin istikrarsızlığı, istikrarsızlığın da başarısızlığı getirdiği ortada.

Zaten bir takım olman için başındaki insanı sevmen ve ona saygı duyman gerekiyor. Biz bu sevgi ve saygıyı Saffet Susiç'le yakalamıştık. Şimdi o gitti, Rıza Çalımbay geldi. Ben Rıza Hoca ile hiç çalışmadım ama hem kişilik hem de meslek bilgisi açısından kaliteli birisi olduğunu biliyorum. Yine de yeni bir teknik adama ısınana kadar zaman geçecek. Bence teknik adamlara biraz daha tolerans gösterilmesi lazım.

Söz şehirden açılmışken, devam edelim. Sen Trabzonlu olduğun için Rize'ye adapte olmakta zorluk çekmezsin. Ama sanırım yabancı oyuncular için bu konu daha büyük bir problem.

Evet, yabancılar için çok zor. Şehirde bunalıyorlar. Mesela kız arkadaşını alıp bir yere çıkamazsın. Şehirde gidebileceğimiz bir cafe bile yok. Bir tane sinema var, oraya gidiyoruz. Ama insanlar çok iyi. Sevdiklerini tam seviyorlar.

Aslında bu tip şehirler oyuncunun kendisini sadece futbola vermesi açısından bir avantaj değil mi?

Ben bu görüşe karşıyım. Futbolcunun biraz rahat olması lazım. Sürekli futbolla yaşanmaz ki. Bazen de düşüncelerini dağıtman gerekiyor. Bunu yapamayınca sürekli kafanda bir şeyler kuruyorsun.

"Sadece Altan'la olmaz"

Ligin en az gol atan takımlarından birisiniz. Fazlasıyla Altan'a endeksli bir hücum aksiyonunuz var gibi görünüyor. Oysa iki tane de yabancı forvete sahipsiniz.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türkiye'nin en iyi oyuncularından birisine sahibiz. Altan ağabey gerçekten çok yetenekli. Ancak hücum yönünden ona ayak uydurabilen sadece Emrah ağabey var. Tolga ağabeyin sağbeke gelmesinin ardından Emrah ağabey öne kaydırılınca hücum gücümüz biraz daha arttı. Ama iki kişiyle de hücum edilmez ki. Santrforlarımız Dia Cire ve Jelic henüz takıma adapte olamadı. Bizim tecrübeli, oyuna ağırlığını koyacak oyunculara ihtiyacımız var. Takımda herkes genç, hep mücadele etmekle olmuyor. Biraz da pas alışverişini güçlendirmemiz lazım.

Aslında gelen yabancıların yerli oyunculardan daha kaliteli olması lazım. Rizespor'un eksiklerinden biri de bu galiba.

Çok doğru. Rakip takımların yabancı oyuncularımızdan çekinmesi lazım. Yabancı oyuncunun maça ağırlığını koyması gerekiyor. Ancak bizim yabancı forvetlerimiz henüz bu düzeyde değil. Sorunumuz da bu zaten. Eğer hücum aksiyonlarını zenginleştirip gol problemimizi çözebilirsek herkes çok daha farklı bir Rizespor izleyecek. Mücadele açısından da defansif beceri açısından da bir eksiğimiz yok çünkü.

"Maddi açıdan hiç sıkıntı yaşamadık"

Rize şehrinin zenginleri genellikle kendi takımlarını desteklemek yerine İstanbul takımlarında yöneticilik yapmayı tercih ediyor. Aslında bir güç birliği sağlansa Rize'nin beşinci büyük olabilecek bir potansiyeli var gibi duruyor.

Rizespor'un beşinci büyük olması için kulübün hiç kimseye ihtiyacı yok. Çünkü Başkanımız Ekrem Cengiz gerçekten çok büyük bir adam. Kimseye ihtiyacı da yok. Zaten kulübün maddi açıdan hiçbir sıkıntısı yok.

Ama daha üst sıralara oynayabilmek için daha iyi oyuncuların transfer edilmesi gerekmez mi?

Oyuncuyu seçme konusunda problem var. Ben bugüne kadar bir teknik direktörün transfer yaptığını görmedim. İnşallah Rıza Hoca istediği transferleri yapar. Ondan önce Saffet Susiç de Güvenç Kurtar da kurulu takımlara geldi. Metin Yıldız geldiğinde de transferler bitmişti. Bu noktada bir yanlışlık var. Yoksa maddi açıdan Fenerbahçe'den bile eksiğimiz yok.

Benim söylemek istediğim güç birliği sadece maddi katkı anlamında değildi. Şehrin bir bütün olarak takıma sahip çıkmasından söz ediyorum. Şu anda Rize şehrinden tam destek aldığınızı düşünüyor musun?

Takım iyi gittiği zaman tribünler doluyor ama istikrarsız sonuçlar alınca taraftarların da canı sıkılıyor. Rize'deki insanlar fanatiklik derecesinde takımlarına bağlı. Kötü sonuçlara dayanamıyorlar. Ben de Trabzonsporluyum ve Trabzonspor yenilince ağlayabiliyorum. Bizim taraftarlarımız da aynı duyguları taşıyor. Onlara hak veriyorum.

"İlk tercihim Trabzonspor olur"

"Trabzonspor'u tutuyorum" dedin, gelecekle ilgili hedeflerin arasında Trabzonspor'da oynamak var mı?

Şu an için her şey erken ama eğer Trabzonspor'dan bir teklif alırsam tercihimi o yönde kullanacağım.

Kupa maçında Ricardinho'yla karşı karşıya oynadın. O bir dünya yıldızı. Sen nasıl değerlendiriyorsun Ricardinho'yu? Ligimizde o ayarda başkan futbolcular da var mı?

Ricardinho çok yetenekli bir oyuncu. Top ayağına yakıyor. Bizim maçımızda mükemmel de bir gol attırdı. Onun hakkında fazla yorum yapmaya gerek yok. Ligimizde o ayarda bir Alex var. Ona yakın bizim takımda Altan ağabey var. Onun kadar olmasa da Ankaragücü'nde Ceyhun var.

Futbol dışındaki yaşantından söz eder misin biraz da.

Futbolun dışında çok fazla vaktim olmuyor ama fırsat buldukça sinemaya giderim. Rize'de üniversitede okuyan kuzenlerimle vakit geçirip bir şeyler öğrenmeye çalışırım. Adeta bir okul ortamındayım. Eskiden hiç kitap okumazdım ama onların sayesinde okumaya başladım.

"Fatih Terim'i zorlayacağım"

Daha önce Olimpik Milli Takım'da oynadın. Dolayısıyla A Milli Takım için aday futbolculardan biri sayılırsın. O takımı izlerken kendini formaya ne kadar yakın hissediyorsun?

Raşit Çetiner beni Olimpik Milli Takım'a aldı ve 6 maç oynadım. A Milli Takım'da forma giyenler de karşı karşıya oynadığım arkadaşlar. Kuvvet ve çabukluk olarak onlardan bir eksikliğim yok. Sanırım biraz daha tecrübe kazanmam gerekiyor. Ama Fatih Hoca'yı asla rahat bırakmayacağım, zorlayacağım ve "Burada bir Serhat var, onu unutma" diye sonuna kadar mücadele edeceğim.

Teknik direktörler sanki genç oyunculara şans verme konusunda biraz daha cesur davranıyor artık.

Evet, bunu Rizespor'da da izlemek mümkün. Son maçta Fatih diye 1987 doğumlu bir arkadaşımız oynadı. Yasin, ben, Ferdi, Cemil, Enes gibi oyuncular 20-22 yaşlarındayız. Eğer Rizespor bu kadroyu korursa ileride çok daha başarılı olacaktır.

Rizespor ilk yarının sonunda düşme hattının çok yakınında kaldı. İkinci yarıdan beklentilerin neler?

İlk yarıda 17 takımla da oynadık ve düşme hattının üzerinde kaldık. Umarım ikinci yarıda da en azından bu tablo değişmez. İkinci yarının başında Antalyaspor ve Sivasspor'la oynayacağım ilk maçlar çok önemli. Ama bizi Rize'de yenmek çok zor. İlk yarıda sahamızda kaybettiğimiz maçlarda çok talihsizdik. Hep son dakika gollerine boyun eğdik.