TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Musa Araz: "Ayaklarım yerden kesilmiyor" 4.11.2017
Musa Araz: "Ayaklarım yerden kesilmiyor"
Geri
İleri
Bursa kökenli bir ailenin üç evladından biri olarak İsviçre'de doğdu. Futbol altyapısını Basel'de aldı ve U15'ten U21'e kadar İsviçre Millî Takımlarının formasını giydi. Sezon başında geldiği Atiker Konyaspor'da Süper Kupa zaferiyle başladığı sezonda harika bir çıkış yakaladı. Süper Lig'de defansif orta sahadan bir forvet arkası oyuncusuna dönüşürken, Atiker Konyaspor'un tarihindeki ilk Avrupa Ligi galibiyetinde ilk golü atarak tarihe geçti. "Nerden geldiğimi biliyorum ve bunu hiçbir zaman unutmuyorum" diyen genç oyuncunun en büyük hayali ise A Millî Takım formasını giyebilmek.


 17 Ocak 1994 İsviçre Fribourg doğumlusun. Öncelikle öğrenmek istediğimiz nasıl bir çocukluk geçirdiğin?

Evet, Fribourg doğumluyum. Çocukluğum hep İsviçre'de geçti. 15 yaşına kadar hep Fribourg'daydık. Daha sonra Basel'e gittik. Sadece tatillerde ailemle birlikte memleketimiz olan Bursa'ya geliyorduk. Çevremizde çok Türk vardı. Hedefim bir gün mutlaka çok sevdiğim futbolu Türkiye'de oynamaktı. Bunu başardım. Çok mutluyum.

Ailen İsviçre'ye ne zaman göçtü? Onları tanıyabilir miyiz? Annen, baban, varsa kardeşlerin şu an neler yapıyorlar?

Babam fabrikada işçi olarak çalışıyor. Annem İsviçre'de bir üniversitede temizlik
görevlisi. İki ablamdan biri bir eczanede diğeri de bir firmada çalışıyor.

Futbola olan ilgini ve yeteneğini kim keşfetti ve yeşil sahalara ilk adımı nasıl, nerede attın?

5 yaşındaydım. Mahalle arkadaşlarımla beraber hep futbol oynardık. Mahallemizde bir çocuk vardı. Haftanın 2-3 günü Fribourg'da bir kulübün altyapısına gidiyordu. Bir gün "Nereye gidiyorsun?" diye sordum. O da futbol oynamaya gittiğini söyledi. Babası benim de gelip gelmeyeceğimi sordu. Ben de seve seve kabul ettim ve çok sevdiğim futbola kulüp altyapısında başlamış oldum.

Basel'in altyapısında oynadığını görüyoruz. Nasıl bir altyapı eğitimi aldın?

Basel'e geldiğimde 15 yaşındaydım. Gerçek anlamda çok profesyonel bir kulüp. Oraya gittiğimde sadece Fransızca konuşuyordum. Almanca öğrenmeye başladım ve 6 ay sonra çok iyi Almanca konuşmaya başladım. Basel altyapısı için okul ve eğitim çok önemliydi. Haftanın her günü eskiden futbol oynamış kaliteli ve bilgili antrenörler eşliğinde antrenmanlar yapıyorduk. Tesisler ve antrenman yapılan sahalar başta olmak üzere futbolcu olmanız için her türlü imkân vardı. Bu da kendinizi geliştirme adına önemli bir fırsattı.

Basel'de 7 yıl geçirdin. Sana neler kattı ve sonrasında Le Mont'a transferin nasıl gerçekleşti?

18 yaşına kadar Basel'in U21 takımındaydım. Daha sonra Murat Yakın beni A takıma aldı. Gençtim ve takım gerçekten kaliteli oyunculardan kurulu olduğu için çok az oynama fırsatım olmuştu. Kulüp yönetimi genç oyuncuları tecrübe kazanmaları adına kiralık olarak başka kulüplere gönderebiliyor. Le Mont'a gittim. Orada her maçta oynadım. Kendimi gösterdiğimi düşünüyorum. Bu benim adıma gerçekten çok iyiydi.

Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın büyük ihtimalle bugün futboldan koptu ama sen bu noktaya gelmeyi başardın. Seni diğerlerinden ayırıp bugün futbolcu olmanı sağlayan faktörler nelerdi?

Çocukluğumdan beri futbolcu olmak benim için hayatımın en önemli hedeflerinden biriydi. Bu düşüncemi hiçbir zaman unutmadım. Önce İsviçre'de, ardından da Türkiye'de oynamak ve sonrasında da Avrupa'da forma giymek hedefimdi. İlk iki hedefim gerçekleşti. İnşallah üçüncü hedefime de göstereceğim performansla önümüzdeki yıllarda ulaşırım.

Le Mont'un ardından Winterthur'a transfer olduğunu ve 1 sezon burada kaldığını, ardından 1 sezon da Lausanne Sports'ta forma giydiğini görüyoruz. İsviçre'de bu kadar çok takım değiştirmenin sebebi neydi?

Bu durum orada normal karşılanan bir durum. Çünkü genç oyuncuların kendilerini geliştirmeleri ve tecrübe kazanmaları için oynamaları ve maç sayılarını arttırmaları gerekir. Ben de böyle yaptım. Gittiğim takımlarda oynadığım maç sayıları fazla oldu. Bu da benim hem İsviçre'nin değişik yaş gruplarındaki milli takımlarına gitmeme hem de tecrübe kazanmama büyük fayda sağladı.

Avrupa'da büyüyen her Türk çocuğu bir gün millî takımı seçme ayrımına geliyor. Sen İsviçre U21 Millî Takımı'nda da forma giydin. Bu konudaki tercihlerin neler ve bu tercihleri hangi kriterlere bakarak belirliyorsun?

İsviçre'de U15'ten U21'e kadar tüm yaş gruplarında millî takımlarda oynadım. Bu her futbolcunun hayalidir. Orada millî takımlarda herkesi tanıyordum. Altyapı eğitimi daha sağlam temeller üzerinden yapıldığı ve davranışlar kendinizi çok iyi bir birey olarak hissettirdiği için İsviçre'de millî takımlarda oynamak güzeldi. Ama yurt dışında yaşayan ve futbolla ilgilenen her Türk futbolcunun hedefi ve hayalidir A Millî Takım formasını giymek.

A millî forma hakkındaki düşüncelerin neler? Türkiye'den bir teklif aldığında nasıl bir karar vereceksin?

Az önce de söylediğim gibi yurt dışında olan her Türk oyuncunun hedefidir bir gün A Millî Takım formasını giymek. Bu inanılmaz güzel bir duygu ve gurur verici bir durum. Ben de inşallah bir gün ay-yıldızlı formayı giymek ve Türkiye için, ülkem için mücadele etmek istiyorum.

İsviçre'deki kariyerine baktığımız zaman her takımda 20 maçın üzerinde forma giymişsin ve istikrarlı bir oyuncusun. Bu durumdan yola çıkarak kendi futbolunu hangi seviyede görüyorsun? Beğendiğin ve eksik bulduğun yönlerin neler?

İsviçre'de daha defansif bir oyun oynuyordum. Buraya geldiğimde daha çok ileriye dönük oynamaya başladım ve goller attım. Açıkçası bu durum daha çok hoşuma gitti. Geliştirmem gereken yönlerimin olduğunu biliyorum. İsviçre'de her takımda 20 maçın üzerinde oynadım. Tecrübe kazanmak için bu şart. Oynadığım takımlarda daha çok takım başarısı için belirlenen bir sistem dahilinde mücadele ediyordum. Buraya geldiğimde daha çok topla oynayabilmeye başladım. Goller atıyorum, pozisyonlar hazırlıyorum. Bu da benim hoşuma gidiyor.

İsviçre'de yoluna devam ederken karşına Atiker Konyaspor çıktı. Konyaspor'a gelmeden önce Türkiye'de forma giyme ihtimalini nasıl değerlendiriyordun? Ligimizi takip ediyor muydun?

Tabiî ki de kendime çizdiğim hedeflerden biri bir gün gelip ülkemde oynamaktı. Konyaspor ile bana bu fırsat geldi. İsviçre'de çevremizde Türkler çoktu. Televizyon yayınlarından dolayı çok fazla maç izleme imkânımız yoktu. Sadece derbi maçları izleyebiliyorduk. Ama Türk futbolunun yapılan transferlerden dolayı bir yükseliş içerisinde olduğunun herkes gibi ben de farkındaydım.

Atiker Konyaspor ile yolun nasıl kesişti? Transfer hikâyeni öğrenebilir miyiz?

İsviçre'de ligler başlamıştı ve biz 4. hafta maçlarını oynuyorduk. FC Zürih maçı öncesinde Konyaspor'dan bir transfer teklifi gelmişti Bülent Akın aracılığıyla… Her şey bir anda çok hızlı gelişti. Beş-altı gün içerisinde görüşmeler sonuçlandı ve takımın Avusturya kampına katıldım.

Atiker Konyaspor'a gelişinle birlikte Beşiktaş karşısında Süper Kupa şampiyonluğu yaşadın. Genç yaşta böylesine önemli bir kupayı kaldırmak nasıl bir duygu?

Evet, haklısınız. Geldikten çok kısa bir süre sonra herkesin gözünün üzerinizde olduğu bir kupa maçına çıktık. Her futbolcunun hayali şampiyon olarak kupa kaldırmaktır. Çok heyecanlıydık. Çok güzel bir mücadele oldu. 2-1 kazanıp şampiyon olmuştuk. Kaç futbolcuya böyle güzel şeyler nasip olur ki? Ben bu güzel duyguyu çok kısa bir sürede yaşamıştım. Tarif edilmesi imkânsız ve hayatım boyunca unutamayacağım güzel bir duyguydu.

UEFA Avrupa Ligi'nde üç maçta forma giydin. Uluslararası arenada boy gösterme tecrübesini bize nasıl anlatırsın?

Çok önemli bir tecrübe. Çocukluğunuzda izlediğinizde ve müziklerini dinlediğinizde hayalinizi süsleyen Avrupa arenasında oynamak, 1-2 sene öncesinde 2. Lig'de mücadele ederken Avrupa maçlarında sahaya çıkmak… Çok güzel duygular. Bununla birlikte kulüp tarihinin ilk Avrupa galibiyetinin bizim dönemimizde alınması, benim o maçta gol atmam, taraftarımızın önüne ilk kez çıkmamız ve onların bize verdiği muhteşem destek hiç unutulmayacak hatıralar.

Atiker Konyaspor'da artık düzenli olarak forma giyiyorsun. Röportaj yaptığımız bugüne kadar üç gole imza attın. İstikrarlı çıkışını nasıl değerlendiriyorsun?

Benim için gerçek anlamda önemli olan, takımın başarısı. Takım başarılı olduğunda siz de başarılısınız demektir. Geldiğim zaman açıkçası bu kadar istikrarlı bir performans göstereceğimi ve sürekli oynayacağımı düşünmüyordum. Her maç oynamak bir futbolcu için gerçek anlamda pozitif bir durum. Oynamayı hak ettiğimi düşünüyorum. Nerden geldiğimi biliyorum ve bunu hiçbir zaman unutmuyorum. Ayaklarım yerden kesilmiyor. Daha sağlam yere basıyorum.

Süper Lig'de ve dünyada kendi mevkiinde beğendiğin oyuncular kimler?

Küçüklüğümden beri takip ettiğim ve bana göre mevkiimin en iyi Türk oyuncusu Emre Belözoğlu. Bize karşı da İstanbul'daki lig maçında gerçekten çok iyi oynadı. Çok iyi bir profesyonel ve çok iyi bir rol model. Dünyada ise herkes Ronaldo ve Messi diyebilir ama ben tercihimi kendi mevkiimden ve Luka Modric'den yana kullanıyorum.

Süper Lig'de oynanan futbolu Avrupa'nın büyük ligleriyle kıyaslarsak nerede olduğumuzu söyleyebiliriz?

Süper Lig'de oynanan futbol kesinlikle Avrupa'nın diğer liglerinden aşağı kalmaz. Üst düzeyde bir futbol oynanıyor. Taraftarın ilgisi birçok ülkeye göre çok yüksek. Taraftarlar takımlarına gönülden bağlılar. Futbol burada hayatın bile önüne geçebilecek düzeyde çok seviliyor. Türkiye'de bazen saha içerisinde taktikten çok sertlikler oluyor. Ancak aşırıya gitmediği sürece bunu kötü bir durum olarak görmüyorum.

Kulübünle 2022'ye kadar sözleşmen var ve futbol kariyerinin daha çok başındasın. Gelecekte kendine nasıl bir kariyer planlıyorsun?

5 yıllık sözleşme sürem içerisinde Konyaspor için elimden gelenin en iyisini yapmak tabiî ki öncelikli düşüncem. Daha sonra Avrupa'da oynamak herkes gibi benim de hedefim. Bununla birlikte Türkiye için ay-yıldızlı formayı giymek istiyorum. İnşallah oynadığım süre içerisinde bu hedeflerimin hepsine ulaşırım.

Yıllarca Avrupa'da yaşamış bir Türk olarak, Türkiye'deki hayata uyum sağladın mı? Konya'da nasıl bir hayatın var? Neler yapıyorsun?

Zorluk çekmedim. Çünkü İsviçre'de bulunduğum çevrelerde Türkler çok fazlaydı. Burada olmaktan dolayı gerçekten çok mutluyum. Uzun zamandır birlikte olduğum kız arkadaşımla birlikte Konya'ya geldim. Kendisi burada Türkçe öğreniyor. Yeni aldığımız bir köpeğimiz var. Fırsat buldukça gezmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi seviyoruz. Birlikte yemek yapıyoruz. Doğru bir tercih yaptığım ve Konya'ya geldiğim için mutluyum.

Hobilerin neler?

Yemek yapmayı, Play-Station oynamayı seviyorum. Tenis, masa tenisi, kısacası içerisinde topun olduğu her sporu yapmayı ve izlemeyi seviyorum.

Bizim unuttuğumuz senin eklemek istediğin bir şey var mı?

Dışarıda gezdiğim zaman gösterilen ilgiden dolayı Konya'da Konyaspor'un ve futbolun çok sevildiğini iyi biliyorum. Alınan 5 maçlık cezadan dolayı lig maçlarında seyircimizden mahrumuz. Ancak en kısa sürede onların desteğini yanımızda yeniden göreceğimiz günlere kavuşacağımızı biliyoruz. Taraftarlarımız için kazanmak ve başarılı olmak istiyoruz. Ligdeki kötü gidişimize son verip hem lig hem Avrupa Ligi hem de Türkiye Kupası'nda iyi sonuçlar alacağımıza inanıyoruz. Taraftarlarımızın ve camiamızın da bu konuda bize güvenmesini istiyoruz.

Geri
İleri