TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
M. Çoğum: "Bir topum, bir de gitarım" 1.01.2007
M. Çoğum: "Bir topum, bir de gitarım"

15 yaşında amatör takımından Genç Milli Takım'a seçildi. 16 yaşında İskenderun'daki evinden ayrılıp Dardanelspor formasını giymek üzere Çanakkale'nin yolunu tuttu. Galatasaray'a transferi gündeme geldi ama Gaziantepspor daha çabuk davranınca kendini Güneydoğu'da buldu. Tüm genç kategorilerinde oynadığı Milli Takım'da Ümit seviyesine yükseldi. Şimdi A milli formayı giyeceği günleri bekliyor. Bir gitar tutkunu. Fikret Kızılok ve Cem Karaca parçalarını çalıp söylüyor. Rock müziği seviyor.

İskenderunlusun ama futbola Çanakkale Dardanelspor'da başladın. Birbirinden çok uzakta iki şehir. Nasıl oldu Dardanelspor'la buluşman?

İskenderun'da amatör takımda oynarken önce Adana karmasına, ardından da Riva'daki seçmelerde Genç Milli Takım'a seçildim. Amatör takımda oynarken iki defa 15 Yaşaltı Genç Milli Takım'da yer aldım. Daha sonra da Çanakkale Dardanelspor beni transfer etti. Beni keşfeden, yaşadığımız bölgede futbolcu taraması yapan Erol Keretli ağabeydi. Dardanelspor'a gittiğimde 16 yaşındaydım.

O yaşta memleketinden ve ailenden uzakta yaşamak zor olmadı mı?

Özellikle ilk dönemlerim çok zor geçti. İskenderun'dan Çanakkale'ye 20 saatlik bir otobüs yolculuğuyla gitmiştim. Yol hiç bitmeyecekmiş gibi gelmişti. Ama takımdaki arkadaşlarım da genellikle benim gibi uzak yörelerden geldikleri için paylaşacağımız çok şey vardı. İlk bir ayı atlattıktan sonra çok iyi arkadaşlıklar kurdum.

Ailenin futbolcu olman karşısındaki tavrı neydi? Senin o kadar uzakta yaşamana nasıl izin verdiler?

Genç Milli Takım'a seçildiğim zaman Gaziantepspor da beni istemişti. Ancak lisede okuyordum ve annem Gaziantep'e gitmeme izin vermemişti. Liseyi bitirdikten sonra benim okuldan çok futbola önem verdiğimi görünce ailem kararı bana bıraktı ve ben de Dardanelspor'a gittim. Orada 6 sezon oynadım.

"Aslında Galatasaray'a gidecektim"

Gaziantepspor'a transferin nasıl gerçekleşti?

Aslında ben de Hasan Kabze ve Fevzi'yle birlikte Galatasaray'a gidecektim. Ancak o dönemde Gaziantepspor'un başında bulunan Nurullah Sağlam beni izlemiş ve beğenmişti. Gaziantepspor daha ciddi davranınca buraya geldim.

"Galatasaray'a gitseydim daha iyi olurdu" diye düşünüyor musun, yoksa Gaziantepspor'da olmak gelişimin açısından daha mı faydalı oldu? Çünkü şu anda ilk on birinde oynadığın bir takımdasın.

Galatasaray'a da gitseydim en azından Hasan Kabze kadar şans bulacağımı biliyordum.

Seni farklı mevkilerde oynarken görüyoruz. Kendi açından değerlendirdiğinde hangi mevkide daha verimli olduğunu düşünüyorsun?

Çift stoperden biri olarak da oynadım, ön libero olarak da görev yaptım, sağbek ve solbek olarak da forma giydim. Ama en faydalı olduğum yerin defansın ortası olduğunu düşünüyorum.

Uzun yıllar Ümit Milli Takım'da takım arkadaşın Bekir'le birlikte oynadınız. Ama artık yenilenen kadroda yoksunuz. Ümit takım, A Milli Takım'ın arka bahçesi, ancak gereken sıçramayı yapamadınız. Neydi bunun sebebi?

Herhalde kulübümüzdeki performansımızla ilgili bir şeydir. Biraz daha çalışmamız gerekiyor sanırım.

Peki, sen kendine baktığında ne gibi eksikler görüyorsun? İnsan zaman zaman kendisiyle ilgili muhasebeler yapar, senin muhasebenden çıkan sonuç ne?

Hava toplarında biraz daha iyi olmam gerekiyor. En iyi özelliğim ise sakin olmam. Bunun yanında sezgilerim iyi, çabuk ve süratli oyuncular kategorisine girebilirim.

"Oyun diye başlıyoruz, iş savaşa dönüyor"

Ümit Milli Takım son dönemde hep yüzüp yüzüp kuyruğuna geldiği anda kaybetti, baraj maçlarına takıldı. Bu durumu sadece futbolda değil, diğer branşlarda da yaşıyoruz. Bir final sendromumuz mu var? Nedir bunun sebebi?

Biz işe başlarken hep oyun diye başlıyoruz, sona yaklaştığımızda ise iş oyundan çıkıp savaşa dönüşüyor. Çok büyük bir baskı oluşuyor üzerimizde. Benim de oynadığım bir Yunanistan maçı vardı mesela. Arada politik sebeplerden doğan bir gerginlik de yaşanıyordu. Arkadaşlarımla birlikte maça hazırlanışımız "Bu işin dönüşü yok, mutlaka kazanmak zorundayız" şeklindeydi. Tek düşündüğümüz şey sadece kazanmaktı. Ama maça çıktığımızda bunun stresini çok fazla yaşadık. O stres altında bir şeyleri başarabilmek mümkün değil.

Bu baskı dışarıdan mı geliyor, yoksa kendi kendinize mi kafanızda fazla büyütüyorsunuz?

Bazen kendimiz yapıyoruz, bazen de hocalarımızdan kaynaklanıyor. Rakibiniz Yunanistan'sa mesela, dışarıdan da bizi baskı altına alacak yorumlar yapılıyor.

Aslında birilerinin sizi "bu bir oyun" diye uyarması gerekmez mi?

Uyarılar oluyor ama biz Türk insanı olarak fazla duygusalız. Her şey iyi olsun istiyoruz. Ancak iyi yapmak isterken yüklendiğimiz baskı kötü sonuçların doğmasına yol açıyor.

"Kadroda istikrarı yakalayamadık"

Gaziantepspor birkaç sezon önce UEFA Kupası'nda son derece başarılı maçlar oynadı ama sonrasında bir çözülme yaşadı. Bunun sebepleri neler?

Ben o dönemi yaşamadım ama biliyoruz ki Gaziantepspor'un o sezonlarda oturmuş ve sürekli yan yana oynayan bir kadrosu vardı. Ben iki sezondur bu takımdayım ve kadroda çok sayıda oyuncu değişti. İskelet bir kadromuz olmadı. Futbolcuların uyumu da önemli. Yeni gelen oyuncuların takıma uyum sağlayamaması ve eski takımlarındaki performansını Gaziantepspor forması altında sahaya yansıtamaması da bunda etken olabilir.

Gaziantep sanayileşmiş ve zengin bir kent, kulüp de tesisleşmesini tamamlamış, altyapısından futbolcu üreten bir kulüp. Gaziantepspor potansiyel bir şampiyonluk adayı gibi duruyor. Sen Anadolu'dan bir şampiyon çıkabileceğini düşünüyor musun?

Anadolu'dan bir şampiyon çıkmasını çok istiyorum. Dünyanın bütün ülkelerini gezin, genel olarak şampiyon çıkaran şehrin dışında Başkent veya bir başka merkez şehirden de mutlaka şampiyon bir takım vardır. Maalesef Türkiye'de bunu yaşayamadık. Gaziantepspor, Ankaragücü, Ankaraspor, Gençlerbirliği gibi takımların da şampiyonluğu hedeflemesi ve bu hedef doğrultusunda yürümesi gerekiyor. Ama başka destekler de önemli.

Sence bu takımlar adına eksik olan nedir?

Kulüplerin maddi açıdan biraz daha fazla güçlü olması, taraftarların takımlarına biraz daha fazla destek vermesi gerekiyor. Futbolcular ve yöneticiler, "Hadi biz şampiyon olalım" diyerek bu hedefe ulaşamaz. Paranın ve futbolcu kalitesinin yanında şehir olarak şampiyonluğa motive olmak gerekiyor.

"Maça gelmek değil, destek vermek önemli"

Şehir desteğini yeterince arkanızda hissetmiyor musunuz? Taraftarlarınız sizin yanınızda değil mi?

Maçlara geliyorlar ama 30 bin kişilik stadı doldurup hiçbir şey yapmamak var, bir de 50 bin kişilik statta 10 bin kişinin tezahürat yapması var. Gaziantepspor taraftarı daha çok "izleyen taraftar" kategorisine giriyor.

Gaziantepspor sezona çok iyi başladı ancak arkasını getiremedi. Fenerbahçe karşılaşmasından başlayarak arka arkaya 5 maç kaybettiniz. Ters giden neydi?

Aslında Fenerbahçe maçının ilk yarısında çok iyi oynamıştık. İkinci yarıda bir gol yememize rağmen oyun disiplinimizi bozmadık ve beraberliği yakaladık. Ancak yediğimiz ikinci golün ardından direncimiz düştü ve toparlamamız mümkün olmadı. Kötü gidişi sadece bu maça bağlayamayız ama bir kere düşüş başladığında toparlamak gerçekten zor oluyor.

Takımda bir ağabey, bir lider oyuncu eksikliği var gibi görünüyor. Saha içinde işler kötü giderken "Hadi ayağa kalkalım" diyebilecek bir oyuncu eksikliği hissediyorsunuz sanki.

Takımda uzun süredir oynayan, yaşı büyük ve Gaziantep'in yapısını çok iyi bilen bir oyuncumuz olsa daha iyi olabilirdi.

Zenga sezonun ilk yarısı bittikten sonra düzenlediği son basın toplantısında Bekir'i ve seni eleştirdi. Havadan ve yerden atılan her topta zaaf yaşadığınızı söyledi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?

Bu hocamızın tespiti. Antrenmanların genelinde her mevkiin oyuncularını ayrı ayrı çalıştırıyor. Bizim eksikliğimizi tespit ettiğine göre bundan sonraki antrenmanlarda bu eksikleri gidermeye dönük çalışmalar uygulayacaktır.

"Tercihim dörtlü savunma"

Önce dörtlü defans oynuyordunuz. Sonradan savunma zaaflarınız nedeniyle üçlüye döndünüz ve Kirita sizin arkanızda sarkık libero oynamaya başladı. Senin savunma tercihin hangisi?

Aslında performansınız yüksek olduğu zaman üçlü veya dörtlü oynamak pek fark etmiyor. Ancak üçlü sistemde kanat oyuncularına çok fazla yük biniyor. Bence dörtlü sistem daha rahat. Alanın genelini kapattığınız için daha faydalı bir sistem. Ama dediğim gibi öncelikle sizin kişisel olarak yüksek performans göstermeniz gerekiyor.

Zenga aynı toplantıda takımda forma için mücadele olmadığını söyledi. Alternatifsiz olmak futbolcuyu rehavete mi sürüklüyor?

Hayır, ben kendi açımdan birileriyle rekabet etmeyi düşünmeden performansımı yükseltmek için özel antrenmanlar yaparım. Zenga göreve geldikten sonra antrenman programımız değişti. Saha antrenmanından önce fitness salonunda 1 saat süren bir çalışma yapıyoruz. Saha antrenmanının ardından da ben kendim için aldığım özel programı uyguluyorum. Bu özel antrenmanda kuvvet, çabukluk, sıçrama ve koordinasyon konusunda kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

"Yerli-yabancı ayrımı yok"

Takımdaki arkadaşlık ilişkileriniz nasıl? Yabancı oyuncularla tam anlamıyla kaynaştığınızı söyleyebilir misin?

Aslında bizim yerel basın da bu konunun çok üzerine gidiyor. Seremonide bir fotoğraf çekmişler, yabancılar bir tarafta, Türk oyuncular diğer tarafta. Bunu da aramızda bir sorun varmış gibi değerlendirdiler. Ama böyle bir şey kesinlikle yok. Mesela bir tatilde ben 5-6 arkadaşımı İskenderun'daki evime götürdüm. Aralarında Diawara da vardı.

Aslında lisan meselesi, yabancı-yerli oyuncu yakınlaşmasını bir ölçüde önlüyor. Çünkü insan ne kadar yakın olmak istese de lisanını bilmediği birisiyle kolay iletişim kuramaz.

Mesela bizim bir Sırp oyuncumuz var, Drincic. Türkçe bilmediği gibi İngilizce de bilmiyor. Ben ona Türkçe öğrenebilmesi için Türkçe-Sırpça bir sözlük aldım. Meksikalı De Nigris de Arjantinli Zurita ile konuşuyor doğal olarak. Bu, ortak lisan bilmelerinin bir sonucu.

Bu kadroyla ikinci yarıda neler yapabileceğinizi düşünüyorsunuz? Hedefleriniz ne?

Şu anda 12. sıradayız. Üst üste beş maç yenilmeden önce ise beşinci durumdaydık. Yeniden aynı noktaya çıkmak istiyoruz. Bu sezon takımların gücü birbirine çok yakın. Kimin kimi yeneceği belli değil. Maç günü performansınız ve biraz da şansınız sonuçları belirliyor. Ama iyi niyetle çalışıp çok isterseniz başarırsınız diye düşünüyorum.

"Örnek aldığım oyuncu Desailly"

Bugüne kadar etkilendiğin ve kendine örnek aldığın bir oyuncu var mı?

Marcel Desailly'yi çok beğenir ve sürekli takip ederdim. O da önce ön libero olarak futbola başlamış ve daha sonra defansın ortasında görev yapmış bir oyuncu. Sadece futboluyla değil, insani yönüyle de örnek alınması gereken birisi.

Evet, Desailly geçtiğimiz aylarda Afrika'ya gidip yardım faaliyetinde bulunmuş ve tüm dünyayı da bu kıtaya yardım etmeye çağırmıştı. Senin de bu tip çabaların var mı?

Elbette, imkânım olursa he zaman birilerine yardım etmek isterim. Bazen kazandığımız maçlardan sonra ya da toplu aldığımız paraların ardından biz de takım olarak muhtaçlara yardımda bulunmaya çalışıyoruz.

Gelecekle ilgili neler planlıyorsun? Mesela 3 yıl sonra nerede olacağını düşünüyorsun?

Öncelikle A Milli Takım'da oynamak istiyorum. Çünkü Milli Takımların tüm kategorilerinde oynadım ve önümde sadece orası kaldı. Tabii Türkiye'de başarı için dört büyük kulüpten birinde oynamak gerekiyor. Ben de o kulüplerden birinde oynamayı istiyorum.

Avrupa'da oynamak gibi hayallerin var mı?

Önce dört büyüklerden birine gitmem gerekiyor. Sonrasını ise oradaki performansım belirler. Merdivenleri adım adım çıkmak gerekiyor.

A Milli Takım deyince, sen Ümit Milli Takım'da oynarken Can Arat yoktu. Ama bugün sen kulübünde banko oynayan bir futbolcu olarak A Milli Takım'da yer almazken, Can kulübünde yedek oturmasına rağmen ay-yıldızlı formayı giyiyor. Bunu düşünmek seni motive ediyor mu?

Motive ediyor tabii ama Can benim arkadaşım ve onun da oynamasından mutluluk duyarım. Bu örneğe baktıkça "Benim de şansım var, ben de A Milli Takım'da oynamayı başarabilirim" diye düşünüyorum.

"Gitar çalar, şarkı söylerim"

Gaziantep'teki yaşam nasıl? Günlerini nasıl geçiriyorsun?

Antrenmanların dışında futbolun içindeki arkadaşlarımla dolaşmak yerine dışarıda yeni bir çevreyle birlikte olmayı seviyorum. Genellikle öğrenci kafelerine giderim. Ayrıca gitar çalarım. Çanakkale'deyken 4-5 arkadaşımız gitar çalıyordu, ben de onlardan öğrenmiştim. Hatta bir müzik grubumuz vardı.

Gaziantep'te de bir müzik grubunuz var mı?

Hayır, şimdi ben çalıp söylüyorum, onlar da dinliyor

Hangi tür müzikle ilgileniyorsun?

Rock dinlerim. Ağırlıklı olarak da eski tür müzikten hoşlanırım. Fikret Kızılok gibi, Cem Karaca gibi eskilerin şarkılarını çalıp söylerim.

Bütün defans oyuncuları saha içinde sert insanlar gibi görünür. Futbolun dışındaki hayatında kendini nasıl tanımlarsın?

Çok samimi olmadıktan sonra fazla konuşan bir insan değilim. Sakin bir hayatım var ve kimsenin işine karışmam. Çok fazla sorunum olsa da sürekli içime atan bir insanım. Aslında kötü bir durum ve senede bir patlıyorum. Ama insanlara her gün zarar vermektense senede bir defa vermek daha iyi herhalde.