TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Hakemliğimizin anatomisi 30.06.2009
Hakemliğimizin anatomisi

Türk hakemliğinin en önemli sorununun istikrarsızlık, en önemli eksikliğinin de deneyim ve olgunluk olduğu görülüyor. Bunları aşmak için atılan adımlar da UEFA Referee Convention projesine dâhil olmak ve hakem sayılarını hakemlikte ileri ülkeler seviyesine çekerek deneyim ve olgunluğu artırma çabası oldu. Dünya hakemliğinin önemli merkezlerinden sayılan Almanya ile Türk hakemliği arasında yapılan bir kıyaslama, oldukça çarpıcı sonuçları ortaya koyuyor ve hakemliğimizin 1.5 yıllık dönemde geldiği noktayı gözler önüne seriyor.

Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan

Türkiye ligleri tarihinin en çekişmeli sezonlarından biri geride kaldı. MHK olarak hakemlik açısından sağlıklı bir değerlendirme yapmamız gerekirse şu soruları sormamız gerekir:

· Yola hangi ilkelerle çıktık?
· Uygulamalarımız ilkelerimizle ne kadar bağdaştı?
· Yolun neresindeyiz?
· Rotamızda yapmamız gereken düzeltmeler var mı?

İlkelerimizi belirleyen sorular

1- Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası ve Şampiyonlar Ligi'nde niçin Türk hakemi yok?

Takip edenler hatırlayacaklardır; ilkelerimizin belirlerken bazı sorular sormuştuk. Örneğin, "Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası ve Şampiyonlar Ligi'nde niçin Türk hakemi yok ?"

Bu sorunun klasik cevabı, "Sayın Şenes Erzik yeteri çabayı göstermiyor, uluslararası yetkililere isim fısıldamıyor"du. Bizim cevabımız ise "Türk hakemliğinde güvenilir, istikrarlı bir yapı ve yeteri kadar dış ilişki yoktur" şeklindeydi.

Kendi verdiğimiz cevabı kabul ederek yola çıktığımızda attığımız ilk adım, UEFA'nın tüm Avrupa'da hakem eğitiminde ve yapılanmasında standart sağlamayı amaçlayan, "Referee Convention" ismiyle anılan projesine katılmak için başvuruda bulunmak oldu.

Bu konudaki bazı önemli detayları kamuoyu ile paylaşmak istiyorum.

Bu konuyla ilgili olarak 24 Haziran 2008 tarihinde yapılan ilk toplantıdan sonra çok önemli gelişmeler sağlandı. Hatta ilerlemeler o kadar hızlı oldu ki, UEFA Hakem Sorumlusu Yvan Cornu, 19 Mayıs 2009 günü İstanbul'da yapılan toplantıda, "Bu kadar hızlı ilerleme karşında kuşkuya düştüm. Ancak bizzat yakından incelediğimde bu üyelik için gerçekten hazır olduğunuzu gördüm" ifadesini kullandı. Bu sözlerin önemini anlatmak için İspanya ve Polonya gibi ülkelerin önünde çok daha uzun bir yol olduğunu belirtmek isterim.

UEFA'ya göre bu konudaki tek engel "Gözlemcilerin hakem kurulu sorumluluğunda olmaması"ydı. Bu konuyla ilgili TFF'nin 12 Haziran 2009 tarihli Genel Kurulu'nda UEFA'nın istediği değişiklikler yapılarak üyelik için sorun yaratacak bir durumun kalmaması sağlandı.

"UEFA Referee Convention Projesi" güvenilir, istikrarlı bir yapı oluşturacaktır ve yeteri kadar dış ilişkiyi şimdiden sağlamaktadır. UEFA'nın bu ay yapacağı toplantıda bu projeye dâhil olacağımızı umuyoruz. Bu adımın, Türk hakemlik tarihindeki en önemli gelişme olduğunu söyleyebilirim.

2- Futbolun ana unsuru hakem mi?

İlke belirlerken sorduğumuz bir başka temel soru, "Hakemlerin var oluş nedeni nedir? Futbolun ana unsuru kim?" oldu. Bu sorunun cevabına göre popülist davranarak hakem toplumunu hoşnut etmekle, radikal kararlar alıp onların gözünde sevimsiz olmak arasında bir tercih yapmak gerekiyordu.

Bizim cevabımız, "hakemliğin önemli ama ana unsur olmadığı" şeklindeydi. Bunun sonucu olarak, klasmandaki hakem sayısı 917'den 646'ya indirildi ve MHK hakemlerin gözünde sevimsiz oldu. Peki, bu sayı indiriminin nedeni neydi?

İyi hakemin temel unsurları deneyim ve kişilik

Bilindiği gibi, iyi hakemlikte en önemli unsurlardan 2 tanesi "deneyim" ve "kişilik"tir. Deneyim, hakemin yönettiği maç sayısıyla, kişilik ise hakemin (insanın) yaşı ile ilişkilidir. Hakem sayısının azalması, her bir hakem için sezon içinde yöneteceği maç sayısının artması, dolayısıyla deneyiminin artması anlamına gelmektedir. Bu konuda ölçülebilir değerler vardır ve nerede olduğumuzu takip edebiliyoruz.

Futbol hakemliğinde dünyanın en ileri ülkelerinden biri olan Almanya'yı ölçü alarak bir kıyaslama yapmak mümkün.

2007-2008 sezonundan 2009-2010 sezonu başına kadar olan listeleri karşılaştırdığımızda dikkat çekici bazı noktaları şöyle özetleyebiliriz:

· 2007-08 sezonunda sadece Turkcell Süper Lig için açıklanan kadro 35 kişidir. Şimdiki adı Bank Asya 1. Ligi olan lig için de 36 kişilik ayrı bir kadro açıklanmıştır. Dolayısıyla, her iki lig için açıklanan kadro 71 kişi iken, Almanya Bundesliga 1 ve Bundesliga 2 için açıklanan kadroda 42 hakem vardır. Bunların 19 tanesi Bundesliga 1'de maç yöneten hakemlerdir.

· Sezon başında, deneyimi ifade eden kendi liginde yönettikleri maç ortalamaları dikkate alındığında, Bundesliga 1'deki 93.5 maç ortalamasına karşılık, Turkcell Süper Lig'de 29.1 ortalama görülüyor. Bu ortalamalar, Bundesliga 1 hakemlerinin Turkcell Super Lig hakemlerine oranla (93.5/29.1=) 3.2 kat daha deneyimli olduğunu gösteriyor.

· Aynı tablolardaki yaş ortalamaları karşılaştırıldığında, Bundesliga 1 hakemlerinin Turkcell Süper Lig hakemlerine oranla (38-33=) 5 yaş daha olgun olduğu gözleniyor.

· 2008-09 sezonunda Turkcell Süper Lig ve Bank Asya 1. Ligi'nde toplam 34 hakem görev aldı (Almanya'da toplam 42). Bu 34 hakemden 25 tanesi Turkcell Süper Lig'de görev yaptı.

· 2009-2010 sezonu için tahmin yapabilmek amacıyla bu sezonun sonundaki tabloları karşılaştırmak yanıltıcı olmaz. 2008-2009 sezonu sonundaki tablolar incelendiğinde deneyim oranları ve olgunluk farkının azaldığı görülecektir. İki sezon önce 3.2 olan deneyim oranı ve 5 olan olgunluk farkı, önümüzdeki sezon için (102.7/45.7=) 2.2 ve (39-35=) 4 olarak tahmin edilebilir.

· Deneyim ve olgunluk ortalamalarının istikrarla yükseldiği ve belirli bir noktadan sonra artamayacağı çok açık olarak görülmektedir. Almanya'nın bugün geldiği noktanın yıllar süren istikrar sonucunda olduğu düşünülürse, oradaki ortalamaların nihai hedef olarak kabul edilmesi gerekir.

· Bundesliga 1 hakem kadrosunun 2 yıllık tabloları incelendiğinde bir hakemin (Markus Merk) yaş haddinden hakemliği bıraktığı, 2 sezonda sadece 2 hakemin (Deniz Aytekin ve Guido Winkmann) kadroya katıldığı dikkat çekmektedir.

· Turkcell Süper Ligi'nde deneyim ortalaması bir sezonda (45.7-33.5=) 12.2 maç artmıştır.

İlke-uygulama ilişkisi

Buraya kadar olanları özetlersek, Türk hakemliğinin en önemli sorununun istikrarsızlık, en önemli eksikliğinin de deneyim ve olgunluk olduğu görülüyor. Bunları aşmak için atılan adımlar da UEFA Referee Convention projesine dâhil olmak ve hakem sayılarını hakemlikte ileri ülkeler seviyesine çekerek deneyim ve olgunluğu artırma çabası olmuştur.

Çok basit bir hesapla, istikrar konusunda ödün vermemek koşuluyla, 4 yıl sonra Turkcell Süper Lig hakemleri Bundesliga 1 hakemlerini yakalamış olur. Hesabın temeli de şuna dayanıyor; her yıl deneyim ortalaması 12.2 maç artarsa, 4 yıl sonra 4x12.2=48.8 maç artmış olacak. Bu artış miktarını bu günkü ortalamaya ilave edersek 45.7+48.8=94.5 maç ortalaması ve 39 yaş ortalaması elde ederiz ki, bu konudaki hedefimize ulaşmış oluruz.

Bu hedefe ulaşabilmek için futbol ailemizin tek yapması gereken, istikrar konusunda destek olmaktır.

Rotamızda yapmamız gereken düzeltmeler

* Türk hakemliğinin yeni rotasını belirleyen etkenlerin başında UEFA gelmektedir. UEFA'nın hakemlikteki temel anlayışı "sadece karar veren kişi"den "oyunu yöneten kişi"ye doğru yönelmiştir. Türk hakemliğinin de yeni anlayışı "oyunu yöneten kişi" olmalıdır. 2009-2010 sezonuna hazırlık seminerlerinde ve önümüzdeki dönemde tüm eğitim çalışmaları bu yönde olacaktır.

* Hakemlikte ileri ülkeler incelendiğinde, yapılanmanın küçük bölgelere ayrıldığı görülmektedir. TFF de 15 yönetim bölgesine ayrılmış olmasına rağmen, hakemlik alanında bu yapılanma 9 bölge üzerinden sürdürülmektedir. Bu yapılanmanın da diğer birimlerde olduğu gibi daha küçük alanlara ayrılması gerekmektedir.

* İvedilikle el atılması gereken bir başka konu, hakem talimatları ve yönetmelikleridir. TFF Hukuk Kurulu tarafından UEFA ve belli başlı ülkelerin hakem talimatları tercüme edilmiş ve incelenmiştir. İncelenen tüm talimatların ortak tarafı kısa, öz olmaları ve özellikle klasman belirleme ve hakem atamalarında yetkiyi tamamen hakem kurullarının sorumluluğunda bırakmalarıdır. Bir başka deyişle, "klasmanları ve atamaları hakem kurulları yapar, bundan dolayı kimsenin Tahkim Kurulu'na itiraz hakkı yoktur".

* Ülkemizde hakemlikle ilgili yaşanan en önemli sorunlardan bir tanesi "amatör kümelerden profesyonel liglere yükselme"deki yetersiz denetim ve uygulamalardır. Bölgesel Hakem Kurulları bu yetersizliği ortadan kaldırmak üzere tasarlanmıştı. Ancak, yöresel sorunlar nedeniyle bu uygulamanın önümüzdeki dönemde merkezden yapılması daha uygun görülmektedir.

* 2008-09 sezonunda HiF hakemliği uygulaması başlamış ve oldukça fazla bir yol kat edilmiştir. Profesyonel liglerde görev yapacak hakemleri daha kısa yoldan yetiştirmek için faydalanılması gereken yerlerden en önemlisi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarıdır. Fiziksel şartları hazır olan bu öğrencilerden uygun olanlarına hakemlik bursu verilmesi ve teşvik edilmesi, denenmesi gereken yollardan biridir.

Yurtdışı ilişkilerimiz

Onursal başkanımız Sayın Şenes Erzik'e yıllardır yapılan haksız bir eleştiri var. Sanki hakemliğimizde her şey düzgün gidiyor da eksik olan tek şey Sayın Erzik'in UEFA'da yetkili kişilere isim fısıldaması.

Gerçekte Sayın Erzik, Türk futbolunun her birimi için çok değerli bir potansiyel. Hakemlikle ilgili tüm önemli konularda ve özellikle yurtdışı ilişkilerde bu değerli büyüğümüzün bilgisine başvurulmuş ve onayı alınmıştır. Son 1 yıl içerisinde UEFA yetkilileri tarafından ülkemize pek çok ziyaret yapılmıştır. Bunlardan en sonuncusuna burada özellikle yer vermek istiyorum.

2008-09 sezonunun son haftasında UEFA Hakem Komitesi'nin önemli isimlerinden biri olan Jaap Uilenberg ülkemize gelerek Silivri kampına katılmış ve son hafta görev yapacak hakemlere sunum yapmıştır. Aynı kampta, Haziran 2009'da İsveç'te yapılacak olan U21 finallerinde görev alacak olan Cüneyt Çakır'a tavsiyelerde bulunmuştur. Daha sonra, Galatasaray-Sivasspor maçında Cüneyt Çakır'ı izleyerek ertesi gün kendisiyle birlikte görüntülü maç analizini yapmıştır.

Bu olayı, Türk hakemliğine yapılan en faydalı katkılardan biri olarak değerlendiriyorum.

TFF Başkan ve Yönetim Kurulu'nun Sayın Onursal Başkanımızla birlikte Türk hakemliğine verdikleri büyük desteğe bu vesileyle bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Türk hakemleri de bu çabaların karşılığını yakın gelecekte uluslararası alanda vereceklerdir.

2008-09 sezon değerlendirmesi

2008-09 sezonunun en objektif değerlendirmesinin gözlemci raporlarına göre yapılabileceğini düşünüyorum. Bu raporlar, kamuoyunun değerlendirmeleri ile de paralellik göstermektedir. Örneğin, ilk yarının son bölümlerinde kamuoyunda hakem hataları gündeme gelirken, bu durumun gözlemci raporlarına da yansıdığını söyleyebiliriz.

2008-09 sezonunun gözlemci raporlarına göre grafikleri aşağıdadır. Değerlendirmeyi bunlar üzerinden yapabiliriz.



Gözlemci notu grafikleri izlendiğinde;

· İstisnasız olarak her ligde bitişe doğru hakem performansları yükselmiştir,
· Liglere göre en yüksek not ortalaması Bank Asya 1. Lig'dedir,
· Turkcell Süper Lig'de notlar 20. haftadan sonra sadece 1 kez (26. Hafta) ortalamanın (8.118) altında kalmıştır.
· Sezonun son haftalarında oynanan, amatör kümelerden 3. Lig'e terfi maçlarının finalleri dâhil tüm play-off maçlarını üst klasman hakemleri yönetmiştir.