TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Jaap Uilenberg: "Denge kuran hakem başarılı olur" 31.12.2009
Jaap Uilenberg: "Denge kuran hakem başarılı olur"

UEFA Hakem Komitesi'nin Hollandalı üyesi, Türk hakemliğini yakından izliyor. Çünkü sorumlu olduğu 5 ülke arasında Türkiye de yer alıyor. Hakemin başarı sırlarını açıklarken, "Ailesi, mesleği ve hakemlik görevi arasında doğru bir denge kurması gerekiyor. Sadece iyi dengeyi kurabilen hakemler başarılı olur. Hakem öğrenmeye açık ve kendi kendisini eleştirme olgunluğuna sahip olmalı. Ve tabii ki hakemlik camiası dışından gelecek eleştirileri de göğüsleyebilmesi gerek" cümlelerini kuruyor.

Günümüzde futbol seviyesi, oyunun hızlı oynanışı ve taktiksel anlayışlar nedeniyle bir hayli yükseldi. Bu değişikliğin hakemlere ne tür etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?

Günümüz futbolunu on yıl öncesiyle bile karşılaştırmak mümkün değil. Artık daha yüksek hızda oynanan futbolda daha fazla fiziki temas oluyor. Oyuncuların fizik kondisyonları yükseldi, medya baskısı arttı. Tüm bunların hakemlere büyük etkisi oldu. Artık hakemin, hem fiziksel anlamda hem de mental anlamda kendisini en üst seviyede tutması gerekiyor. Yaşanan değişim, hakemlerin pozisyon alma ve hareketlenme gibi teknik yönlerini de etkiledi.

Bir hakemin fiziksel, mental ve oyun kuralları bilgisi bakımından başarılı olması için gerekli olan nedir?

Ailesi, kendi mesleği ve hakemlik görevi arasında doğru bir denge kurması gerekiyor. Sadece iyi dengeyi kurabilen hakemler başarılı olur. Öğrenmeye açık ve kendi kendisini eleştirme olgunluğuna sahip olmalı. Ve tabii ki hakemlik camiası dışından gelecek eleştirileri de göğüsleyebilmesi gerek.

"İdeal hakem"i nasıl tanımlarsınız?

İdeal hakem diye bir kavram yoktur. Herkes üst seviyeye ulaşmak ve hakemlik karakterini oturtmak için kendi yolunu çizmelidir.

Baskı sadece Türkiye'de yok

Türkiye'de hakemlerin medya ve kulüpler tarafından yoğun baskı altında tutulduğunu biliyorsunuz. Bu tür bir ortamda hakemlerin psikolojik hazırlıkları nasıl olmalı?

Böyle bir ortam sadece Türkiye'de yok. Üst seviye liglerin hepsinde hakemler, medya ve kulüplerin baskısıyla karşılaşır. Hakemliğe başlayan ve zirveye yükselmeyi hedefleyen hakemler, bunu göz önüne almalı ve bu baskının işlerinin bir parçası olduğunu bilmeli. Doğru ve âdil yorumları, olumsuz olsa bile dikkate almalılar. Haksız ve gerçeklikten uzak yorumlara ise kulak asmamalılar.

Türkiye'deki hakem eğitimi ve gelişimiyle ilgili düşünceleriniz neler?

Burada özellikle son yıllarda hakem eğitimi ve gelişimi konusunda birçok çalışma yapan Türkiye Futbol Federasyonu'nun hakkını teslim etmek gerekir. Artık organizasyonel anlamda da Türkiye, UEFA Hakem Konvansiyonu'na üye oldu. Bu da UEFA'nın Türkiye'deki hakemlik müessesesinin organize ediliş şeklini onayladığı anlamına geliyor. Bu üyelik, birçok yükümlülüğü de beraberinde getiriyor. Türkiye de doğru yolda ilerliyor.

Türkiye, UEFA Hakem Konvansiyonu'na üye olduğuna göre, bu Türk hakemliğini nasıl etkileyecektir? Bu konu, İtalya, İspanya ve İngiltere gibi ülkelerin konvansiyona üye olmaması nedeniyle Türk medyasında geniş şekilde yer almadı, Federasyonun başarısı tam olarak anlatılamadı.

Bu ülkelerin üye olamaması bir şeyi açık olarak gösteriyor. Organizasyonel yapılarında bir sıkıntı olduğu belli. Sözünü ettiğiniz bütün ülkeler konvansiyona üyelik konusunda çalışmalar yapıyor. Hatta İtalya üye oldu bile. İngiltere de yapacağı değişikliklerle 2010'da konvansiyona aday olacak. Unutmayalım ki futbolun ilerlemiş olduğu Almanya, Fransa ve benim ülkem Hollanda da bu konvansiyona üye.

Türkiye uzun yıllar çalışmamış!

Türkiye Futbol Federasyonu, Merkez Hakem Kurulu ve Futbol Geliştirme Merkezi, Türkiye'de hakemlikten sorumlu olan kurumlar. Aralarındaki dayanışma ve projeleri konusunda ne düşünüyorsunuz?

UEFA Hakem Komitesi üyesi olarak ben 5 ülkeden sorumluyum. Bu ülkelerden bir tanesi de Türkiye. Bilgileri içeriden alabiliyorum ve projelerle ilgili söyleyebileceklerim hep pozitif. Yalnız, unutulmamalı ki hakemlik konusunda uzun yıllar yeterli derecede çalışma yapılmamış. Bu da Türk hakemlerinin kalitesi üzerinde olumsuz bir etki oluşturmuş. Bu durum, onların Avrupa hakem camiasındaki yerlerini de negatif yönde etkilemiş. Ama mevcut MHK ve FGM birlikte çok iyi çalışıyor. Bunun olumlu etkisi olacaktır ama bu biraz zaman alacaktır. Gerçekten Türkiye'den çok umutluyum.

Türkiye'de hakem seçimi ve aday hakemlerin hazırlanması konusunda en önemli faktörler hangileri? Hakemliğe hangi yaşta başlanmalı? Boy/kilo oranı ne olmalı? Hangi mesleği yapanlar hakemlik için en elverişli kişilerdir?

Bunlar çok zor sorular. Şüphesiz hakemliğe başlamak için en iyi yaşlar 15-16. Genç takımların maçlarını yöneterek işe başlarsınız. Samimiyetle söyleyeyim, ideal bir meslek ya da boy/kilo oranı yok. Avrupa'da uluslararası maç yöneten hakemlere bakın, hepsinin meslekleri farklı. Bazıları uzun, bazıları ise kısa boylu. Hakemliğe yatkın olup olmadığınızın doğuştan gelen yeteneklerle de ilgisi var.

Hakemlikte başarıyı getiren etkenlerden bir tanesi de deneyim. Avrupa'daki hakemlerle Türk meslektaşlarını karşılaştırdığınızda ne gibi yorumlar yapabilirsiniz?

Hakemlikte daha çok maç yönetmekle deneyim kazanılır. Üst klasmandaki hakemler neredeyse her hafta karşılaşma yönetmelidir. Yetenekli genç hakemler için de aynı şey söylenebilir. Bu şekilde otomatik olarak tecrübe kazanırlar. Tabii zamanla da ilgili olan bir konu bu. Türkiye geçmişe nazaran adım adım iyiye gidiyor. Bunun da hakemlik standardına olumlu etkisi olacaktır.

En iyi sistem yarı profesyonellik

"Profesyonel hakemlik" kavramına nasıl bakıyorsunuz? Bunu Hollanda'da hayata geçirmek gibi bir planınız var mı? İngiltere'yi incelediğinizde size göre olumlu-olumsuz yönleri neler?

Hollanda'da tam profesyonel hakemlik kavramı yok. Hollanda'da hakemler yüzde 50 kendi işleriyle, yüzde 50 de hakemlikle ilgileniyor. Bence en iyi sistem yarı profesyonel olanı. Böylelikle hakemleri ayda 2-3 kez toplantılara çağırabiliyoruz. Hakemler, her gün idman yapabiliyor ve maçlara hazırlanabiliyor. Ayrıca, başka bir işleri olması iyi bir şey, çünkü hakemliği bıraktıktan sonrası için de hazır olmalılar.

1974 Dünya Kupası'nda düdük çalan Doğan Babacan ve 1996 Avrupa Şampiyonası'nda görev alan Ahmet Çakar dışında büyük turnuvalarda görev alan başka Türk hakemi olmadı. Bu neden kaynaklanmış olabilir? Neden Türk hakemliğinin düzeyi hem milli takım hem de kulüp takımlarında aşama yapan Türk futbolunun seviyesinin altında kaldı?

FIFA hakemlerinde son yıllarda sürekli değişiklik yaşanması, doğru mentörlük ve eğitim programlarının uygulanmamasını buna gerekçe olarak gösterebiliriz. Şimdiki MHK farklı ve iyi bir felsefe ile çalışmalarını sürdürüyor. Hakemlerle bire bir, yüz yüze görüşüyorlar. Adeta bir terzi itinası ile çalışıyorlar. Bu şekilde hakemler mutlaka aşama kaydedeceklerdir. Bunu yapmak için zaman ve doğru insanlarla çalışmak gerekli. Türk hakemlerinin önümüzdeki yıllarda ciddi adımlar atacaklarına inanıyorum. Bu sene UEFA Avrupa Ligi'nde çok iyi maçlar çıkardılar. Cüneyt Çakır da UEFA U21 Şampiyonası finallerinde İsveç ile İngiltere karşılaşmasında mükemmel bir performans sergiledi.

En yakın ne zaman bir Türk hakemini önemli turnuvalarda düdük çalarken görebileceğiz?

Unutmayın ki Avrupa 21 Yaş Altı Şampiyonası, milli takımlar seviyesinde UEFA'nın ikinci önemli organizasyonu. Bu büyük turnuvada Cüneyt Çakır çok iyiydi. Şimdi öncelikli hedef UEFA'da "Premier Hakem" kategorisine bir hakemi çıkartmak. "Premier Hakem" olacak kişi Şampiyonlar Ligi maçı yönetebilecek seviyeye ulaşmış olacak. 2010 yılı için benim dileğim bu.