TamSaha 125. Sayı - page 62-63

Haddizatında; bumevkie daha genç bir muhacim
konulabilirdi...” diyerek Fenerbahçe’nin kendi
bünyesinden oyuncularla daha başarılı olacağının
üzerini çiziyordu. Her müsabakanın bir şekilde
Galatasaray-Fenerbahçe rekabetine bağlanmasına
alışkın olmakla birlikte, millî hislerin en dorukta
olduğu, Cumhuriyet’in daha dün (mecazen değil
gerçekten dün) ilân edildiği bir vakitte, Nihad Bey
üzerinden polemik yapılması bu rekabetin ne kadar
dehşetli olduğunu bir defa daha öğretti bendenize.
Bununla beraber bumüsabakada
“tarihin içinden gelen onca fişenke
rağmen” iki güzide kulübün rekabetini bir kenara
koyup bu yazının esas karakteri olan
Fenerbahçe’den, bilhassa Üstad Zeki Rıza Bey’den
bahsetmek istiyorum.
Zeki Rızalı Fenerbahçe hakikaten çok kuvvetli bir
takımdı. Fenerbahçe’nin hangi milletten, hangi
kuvvetten takımla bir maçına rast gelseniz, hatta
Altınordu veya Galatasaray ile oynadığı zamanlarda
dahi bu kıymetli oyuncusu sayesinde bir adımöne
çıktığı muhakkaktı. Hiç gününde olmasa, sakat
sakat oynasa dahi Fener’in ışığını bir surette, bir
vasıtaylamutlaka yakıyor bu centilmenModalı. Bu
yüzden de özellikle yirmili yılların başından itibaren
kolay kolay sırtı yere gelmiyor sarı lacivert timlerin...
Romanyamuhtelit takımı, Millî Takımımızın
karşısına çıkan RomanyaMillî Takımı kadar kuvvetli
idi. Buna rağmen güçlü Fener müdafi vemuavin hattı
seri Rumen hücumlarını iade etmekte çokmuvaffak
oldular. Maç başlar başlamaz bir karışıklık sonucu
yedikleri gol (yine Gansl atmıştı) maneviyatlarını
biraz kırsa da, stadyumu dolduran binlerce Fener ve
Türk taraftarı oyuncuları yüreklendiriyordu.
Özellikle Zeki’ye “Haydi Zeki, haydi gol” diye
bağırıyorlardı.
Yirminci dakikayı biraz geçmişti ki; Hasan Kâmil
Bey’in ceza sahasına doğru doldurduğu bir topun
kaleci tarafından tokatlanması ve Ömer Bey’in
önünde kalması üzerine, bu oyuncunun topu son
derece şık bir plase ile kaleye yollaması seyircileri
coşturuyordu. İşte Fener yapacağını yapmış ve
oyunu berabere duruma getirmişti. Bir müddet
karşılıklı hücumlarla geçenmaçta ilk partinin
sonlarına doğruMillî Takımımızın da belalısı olan
İsidor Gansl yine yapacağını yapıyor ve topu bir kez
daha Fener kalesine gönderiyor ve bir müddet sonra
da Çekoslovak hakemin düdüğü ilk partiyi
bitiriyordu.
Stadyumda “Acabamağlup olacakmıyız?” lâfları
dolaşmaya başlamıştı. Ama Romanya takımının
bilmediği bir güç vardı Fener’de. Zeki Rıza henüz
başlamamıştı. Çok çalıştı Fenerbahçe kaptanı. Bir
aralık da Nihad Bey’e derinlemesine bir pas attı. Pası
alan Nihad Bey seri bir şekilde ceza sahasına girdi.
TamFenerbahçe hesabına sayı yapacağı sırada, o
ana kadar son derece nezaketli misafirlerimiz bir
çelme takma suretiyle onu yere yuvarladılar.
Bay Anton Kratky penaltı noktasını göstermekte
tereddüt etmedi. Topun başına hiç şüphesiz Zeki Bey
geçti...
Müsâvi bir durumalanmüsabaka bundan sonra
hususiyetle Fener takımının fâikliği ile geçse de
başka gol atılmadı. Nihayetinde iki ikiye berabere
neticelendi. Böylecemillî maçta iki, kendi kulübünün
maçında da bir sayı yapan Zeki Rıza en az Gansl
kadar kıymet ihtiva ettiğini gösteriyordu. Millî
Takım’ın iki güzide unsuru Üstad Zeki Rıza ve Arslan
Nihad Beylerinmanevi huzurunda saygıyla
eğiliyoruz efendim…
1) 14-16 Nisan 1911 tarihlerinde oynanan Galatasaray
Kolojvar müsabakalarından bahsediliyor.
Fenerbahçe - RomanyaMuhteliti Müsabakasından
bir enstantane (Spor Âlemi, Teşrin-i Sânî 1339)
62
1...,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,60-61 64-65,66-67,68-69,70-71,72-73,74-75,76-77,78-79,80-81,82-83,...126
Powered by FlippingBook