TamSaha 163. Sayı / Haziran 2018
isme bir anlamda âşık olur. Ma- halle maçlarında art arda çalımlar atarken veya uzaktan bir şut çekerken kendini onlardan biriyle eş tutar! Belki sırf Batistuta orada oynuyor diye Fiorentina’ya sevda- lanır. O isimlerin üzerine iki jene- rasyon daha gelmiş olsa dahi, bugün 30’lu yaşlarında olan o çocuğun kalbinde ilklerin yeri her daim ayrıdır. Sonradan gelen bir futbolcunun onların arasına girmesi zordur. Fakat Salah başta Mısır olmak üzere tümMüslüman futbolseverler için bu alanda zoru başarıyor. Sadece bugünün çocuklarına ve gençlerine ilham vermiyor. 90’larda Kahire sokak- larında top koşturmuş ve idolle- rini çoktan yüreğine kazımış bugünün yetişkinlerinin de gön- lünü kazanıyor. Zira milyonlarca çocuğun gerçekleşemeyen hayallerini ve neredeyse tanrısal ama temiz bir gücü temsil ediyor bugün Salah. Salah’ın farkı ne? Peki, Salah etkileyiciliğini nasıl bu denli görülmemiş bir seviyeye yükseltti? Sonuçta Avrupa futbolunda iz bırakmayı başarmış ilk Müslüman futbolcu o değil. Salah’tan önce Zidane’dan Mesut Özil’e, Emre Can’dan Demba Ba’ya, Benzema’dan Abidal’e dek bir sürü isimMısırlıdan önce Müs- lüman dünyasını yeşil sahalarda temsil etti. Onun henüz Zidane ile kıyaslanamayacağını, hatta kari- yer toplamında Benzema’dan dahi geride olduğunu kabul edersek “Neden Salah?” sorusu bir adımdaha öne çıkıyor. Aslında cevap çok basit. Salah her daim halktan biriydi. Çocukken de gençken de Basel’deyken de Roma’dayken de ve şimdi de onlardan olarak kaldı. Buradaki belirleyici unsur Salah’ın Zidane, Benzema veya Mesut Özil gibi Avrupa’da doğup büyümek yerine direkt Mısır’dan çıkmış olmasın- dan daha derin. Elbette bunun da bağ kurma anlamında diğerlerine göre avantajı mevcut. Fakat Salah içinden çıktığı insanlarla sürekli iletişimhalinde. Bugün yaşadığı yerde Müslüman kesimle sohbeti kesmiyor veya ilgiden bıkıp onlar- dan kaçmıyor. Daeş ve radikal türevlerinin estirdiği “Müslüman kötüdür” rüzgârını rahatça dağıtabiliyor bu şekilde. Peki ya Mısır’da durumnasıl? Bir kere Ekim ayındaki Mısır-Kongo maçında 90+4’te attığı penaltı ile basamak atladı Salah. Ülkesini 28 yıl süren aradan sonra Dünya Ku- pası’na götüren bir penaltıydı bu. O gece önce tribünlerde, sonra sokaklarda devam eden sevinç dalgası, ülkenin böyle bir ortak sevince ne kadar ihtiyaç duydu- ğunun net bir göstergesiydi. O golü getiren kişinin de halk kahramanı olması sürpriz değildi. Oysaki Salah daha yeni başlı- yordu. Liverpool’un yeni yıldızı, içinden çıktığı halka sonraki aylarda kucak dolusu gol hediye ederek hepsini Liverpool taraftarı yapacaktı. Millî takımı Dünya Kupası’na götüren golü atmak, etkileyici olsa da tek başına kalıcı bir etkiye sahip olamazdı. Liverpool forma- sıyla ilk sezonunda 40’tan fazla gol atmak, o etkiyi daha da sağ- lamlaştırdı. Yine de Salah’ta bun- lardan fazlası var. Hâlâ her yıl en az bir kere doğup büyüdüğü çiftçi kasabası Nagrig’e gidiyor Salah. Yerel halkın çeşitli röportajlarda da değindiği üzere tamamen şımarıklıktan uzak ve onlardan biri gibi hareket ediyor. Arabasına binmiyor, sokaklarda yürümeyi tercih ediyor ve onunla sohbet etmek isteyen kimseyi geri çevir- miyor. Sırf halini hatırını sormak ve ona ne kadar borçlu olduğunu haykırmak için çocukluk yılların- daki hocasını içtenlikle arayabili- yor. Nagrig’deki evindeyken kapısı çaldığında hiç yüksünme- den açıp cevap verebiliyor. Kısacası Muhammed Salah, Nagrig’dekiler için hâlâ 15 yıl önce sokaklarda top oynayan çocuk gibi. İnsanlara dokunmak onun için çok kolay. Ve o insanların gözünde naif ve ulaşılabilir bir kahraman Salah. Salah’ın Nagrig’den Liverpool’a yolculuğu her Mısırlının hayalle- rini süslüyor. Onlarla beraber büyümüş birinin basamakları birer birer çıkıp Premier Lig’de krallığını ilân edişi belki de hep- sine “Neden ben de yapamaya- yım?” dedirtiyor. Tabiî ki sadece futbolcu olma hayaliyle değil. Salah’ınki öylesine bir etki ki, üniversiteyi kazanmaya çalışan bir öğrenciye de güç veriyor, sıradan bir pastacıyı da Kahire’nin en iyisi olmaya teşvik ediyor, belki Nil kıyısındaki bir bilgisayar meraklısını yaratıcı bir yazılım fikri bulabileceğine inandırıyor. Veya 74 kişinin hayatını kaybettiği Port Said stadyum faciasından sonra futbolu takip etmeyi bırakmış kişileri, işten kaçarak Liverpool maçı izlettirecek kıvama tekrar sokabiliyor. Tümbu özellikleri taşıyan birinin nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu anlamak o kadar zor değil. Salah’ı betimlemeye yeltenen her tanıdı- ğının aklına ilk gelen sözcük “alçakgönüllü” oluyor. Onunla ça- lışan antrenörler Salah’ın inançlı, iyi kalpli, yardımsever, etik ve 176 177
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==