TamSaha 164. Sayı / Temmuz 2018

ArseneWenger’in 1 Ekim 1996’da Arsenal’in başına geçmesi, aslında Ada futbolunda bir devrimniteli- ğindeydi. O güne dek Kıta Avrupa- sı’ndan çok az çalıştırıcı bir İngiliz kulübünün başına geçmişti. Wen- ger, kısa süre içinde de alışılmışın dışında bir teknik direktör oldu- ğunu gösterecekti. Farklı antren- manmetotlarından, futbolcuları için değişik diyet listeleri uygula- masına kadar, İngilizlere değişik gelen birçok yöntemdenemek- teydi. Arsenal, Wenger yönetimin- deki ilk sezonunda ligi üçüncü sırada tamamlarken, bir sonraki sezondaysa, yedi yıllık bir aranın ardından şampiyonluğa ulaşı- yordu. Londra ekibi, bundan sonraki üç sezondaysa ligi, Manchester United’ın gerisinde ikinci sırada tamamlayacak, arada bir kez de UEFA Kupası’nda finale çıkacak fakat bunda da Galatasa- ray’a penaltılar neticesinde teslim olacaktı. Yine de takımınWenger öncesin- deki döneme göre bir seviye atla- dığını görmek güç değildi. 2002’de bir kez daha şampiyon olunurken, bunu 2003’te yine ikincilik takip ediyordu. Asıl büyük başarıysa 2003-2004 sezonunda geldi ve Wenger’in Arsenal’i, Premier Lig’de çıktığı 38 maçta 26 galibiyet ve 12 beraberlik alarak namağlup şampiyon oldu. İngiliz futbolunda, Preston’ın 1889’da kazandığı ilk şampiyonluktan tam 115 yıl sonra bir takımyenilgisiz şampiyonluk sevinci yaşamıştı. Arsenal, bir sonraki sezondaysa yine bir basamak gerileyerek ligi ikinci bitirdi. Böylece sekiz sezon içerisinde üç şampiyonluk ve beş de ikincilik yaşamış oldu. Avrupa’da beklenen başarıysa, 2005-2006 sezonunda gelmiş ve Wenger’in öğrencileri, Şampiyon- lar Ligi’nde, Ajax, Real Madrid, Juventus ve Villarreal’i geride bırakarak adlarını finale yazdır- mışlardı. Ne var ki Barcelona’ya karşı oynanan final mücadele- sinde henüz 18. dakikada Jens Lehmann’ın kırmızı kartla oyun dışında kalması, Arsenal’in işini 42 43 Yeni sezon öncesinde kulüpler kadrolarını revizyondan geçirirken, bazılarında değişim en tepede yaşanıyor. İşte Avrupa futbolundaki teknik direktör değişikliklerinden en çok göze batan beş tanesi. Beş büyük değişim Teknik Direktörler Onur Erdem bir hayli zora sokuyordu. Londra ekibi buna rağmen ilk yarıyı Sol Campbell’ın golüyle 1-0 önde kapatsa da maçın son çeyrek saati içinde Eto’o ve Belletti’den gelen goller neticesinde Barcelona maçı 2-1 kazanarak kupaya uzanıyordu. Arsenal, 2006-2007 sezonundan itibaren, uzun yıllardır evi olan Highbury’den ayrılarak, yeni inşa edilen Emirates Stadı’na geçiyordu. Takımın son 10 yılda yakaladığı ivme de göz önüne alındığında, yeni statla birlikteArsenal’in artık İngiltere’de veAvrupa’da çok daha büyük bir ağırlığa sahip olması beklenmekteydi. Gelgelelim beklentilerle gerçekler adeta taban tabana zıt gidecekti. Arsenal, bu sezondan itibaren bırakın şampi- yonluğu, lig ikinciliğini bile unutur hale geliyor ve genellikle üçüncü- dördüncü sıralar arasında gidip gelmeye başlıyordu. Emirates’teki ilk 10 sezonda Premier Lig’de dört üçüncülük, altı da dördüncülük alanArsenal, 2015-16 sezonunda Leicester City’nin ardından ikinci sırada kendisine yer bulsa da son- raki iki sezonu beşinci ve altıncı sıralarda tamamlayarak yıllardır katılmakta olduğu Şampiyonlar Ligi’nden de uzaklaştı. 2005’ten 2014’e kadar herhangi bir kupa da kazanamayanArsenal için, 2014, 2015 ve 2017’de kazanılan İngiltere FederasyonKupası da fazla bir teselli niteliği taşımadı. Başarıdan uzak geçen sürenin ilk yıllarındaWenger, transfer konu- sunda cimri davranmakla suçla- nırken, son yıllarda bu konuda kesenin ağzının açılmasına karşın yine hedeflerin uzağında kalın- ması, tecrübeli teknik adamın pozisyonunun iyice tartışılmasına yol açmıştı. 20 Nisan 2018’e gelindiğinde deWenger, sezon sonunda, 22 yıla yakın bir süredir sürdürmekte olduğu görevini bı- rakacağını açıklıyordu. Arsenal yönetiminin, Wenger döneminin ardından teknik direk- törlüğe kimi getireceği, Ada futbo- lunda yaklaşık bir ay boyunca en önemli gündemmaddelerinden biri olurken, 23 Mayıs’ta, Wen- ger’in halefinin, İspanyol Unai Emery olduğu resmen duyuruldu. Emery, ilk ciddi çıkışını 2008-2012 döneminde görev yaptığı Valen- cia’da gerçekleştirmiş, takımıyla üç kez La Liga’yı üçüncü sırada tamamlamasının ardındansa Spartak Moskova’daki ilk yurtdışı deneyimini hüsranla geride bırak- mıştı. Ardından yeniden ülkesine dönen Emery, bu kez Sevilla’nın başına geçecek ve Endülüs ekibini üst üste üç UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğuna taşımayı başara- caktı. Bu başarının neticesinde de 2016 yazında Paris St. Germain, Emery’yi teknik direktörlüğüne getirmişti. Avrupa’nın son yıllarda Manches- ter City ile birlikte kadro yapılan- masına en çok para harcayan kulübü olan Paris St. Germain, Emery’yi göreve getirdiğinde zaten dört sezondur Fransa’da şampiyon olmaktaydı ve artık Şampiyonlar Ligi’nde zirveye çıkmak istiyorlardı. Ne var ki Emery’nin ilk sezonu, bu açıdan hiç de parlak geçmeyecekti. İspanyol çalıştırıcı, önceki sezon ligde 96 puan alan yeni takımıyla 87 puanda kalacak ve şampiyon- luğu Monaco’ya kaptıracaktı. Asıl trajediyse Şampiyonlar Ligi’nin ikinci turunda, Barcelona ile oynanan eşleşmede yaşanı- yordu. PSG, kendi evindeki ilk maçı 4-0’lık etkileyici bir skorla kazanmıştı. Gelgelelim Camp Nou’daki rövanşta, ikisi durak- lama dakikalarında olmak üzere kalesinde yarım düzine gol gören PSG, sahadan 6-1’lik ağır bir yenilgiyle ayrılarak kupaya veda ediyordu. Yaşanan bu sarsıntılara karşın, PSG yönetimi 2017-18 sezonunda da yoluna Emery ile devam etme kararı alıyordu. Emery, yurtiçinde takımıyla bu kez dört kupa birden kazansa da Şampiyonlar Ligi ikinci turunda Real Madrid’e her iki maçta da mağlup olunarak elenilmesi, PSG yönetimini artık başka arayışlara itecekti. Bunun üzerine de sezon sonunda PSG ile Emery’nin yollarının ayrılmasına karar verilecekti. Açıkçası Emery’nin, PSG’de sahip olduğu imkânlar göz önüne alındığında, çok başarılı olduğunu iddia etmek güçtü. Nitekim kulüp yönetimi de bunun sonucunda kendisiyle daha fazla devam et- meye gönüllü olmamıştı. Ancak İspanya dışında önce Spartak Moskova’da, ardından da PSG’de beklentileri pek karşılayamamış olan Emery’nin, bu ayrılık sonra- sında ivedilikle Arsenal’in başına geçmesi, İngiliz futbol kamuo- yunda bir hayli tartışılır hale geldi. Ada basınında birçok kişi, Arse- nal’in bu tercihiyle şampiyonluk hedeflemediği ve sadece Şampi- yonlar Ligi’ne katılacak seviyeye geri dönmesinin, kulüp yönetimi için yeterli olacağını iddia etti. Tabiî bu noktada, Arsenal’in transfere ne kadar yatırım yapacağı da kilit rol oynayacak zira Londra ekibinin, kadro kalitesi açısından Manchester City, Manchester United, Chelsea, Liverpool hatta Tottenham gibi takımların gerisinde kaldığı artık genel bir kanı halini almış durumda ve Şampiyonlar Ligi’nden uzakta geçecek bir sezon öncesinde aradaki bu farkı kapatacak ölçüde transfer yapabilmek hiç de kolay olacağa benzemiyor. Kısacası Emery’nin, Londra’da ateşten bir gömleği sırtına geçirdiği söylenebilir. Arsenal (Giden: ArseneWenger, Gelen: Unai Emery)

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==