TamSaha 166. Sayı / Eylül 2018

43 Porto, hiç şüphesiz D Grubu’ndaki takımlar içerisinde Avrupa kupa- larında en parlakmaziye sahip olan taraf. 1987’de Şampiyon Ku- lüpler Kupası’nı, 2004’te de Şampi- yonlar Ligi’ni kazanmayı başaran Portekiz temsilcisi, ayrıca UEFA Kupası/Avrupa Ligi’nde de 2003 ve 2011’de mutlu sona ulaşmıştı. Porto, belki eskisi kadar güçlü ol- masa da Şampiyonlar Ligi’nde son altı sezonun dördünde ilk tur grup- larından çıkarken bir kez de çeyrek final oynayarak bu lig için halen ne denli önemli bir tecrübeye sahip olduğunu da ortaya koydu. Mavi-beyazlı ekip, kendi liginde 2013’te kazandığı şampiyonluk sonrasında dört sezon boyunca Benfica’nın gerisinde kaldıysa da geçen sezon bu şanssızlığını kır- mayı başardı ve yeniden şampiyon olmanınmutluluğunu yaşadı. Bir önceki sezon kiralık olarak Beşik- taş forması giyen Kamerunlu golcü Vincent Aboubakar, Porto’nun geçen sezonki en skorer ismiydi ve tümkulvarlarda 26 kez rakip file- leri havalandırdı. Malili forvet Mo- ussa Marega da 20 golle takımının ligdeki en golcü oyuncusuydu ve Aboubakar-Marega ikilisi, Por- to’nun kaydettiği gollerin yaklaşık yarısına imza atmışlardı. Porto’da Aboubakar haricinde Türk futbol- severlerin yakından tanıdığı bir diğer isimse, sol bekmevkiinde görev yapan Brezilyalı Alex Telles. Telles, 2014 başından 2015 sonla- rına dek Galatasaray forması giymişti. Porto’nun şu anki kadrosundaki en şöhretli isminse, kaleci Iker Casil- las olduğunu iddia etmek herhalde yanlış olmaz. Aktif futbolcular içerisinde kariyeri en parıltılı birkaç kişi arasına girebilecek kadar muazzambir sicili olan Casillas, 16 yıllık Real Madrid kari- yerini noktaladığı 2015 ortasından beri Porto’nun kalesini korumakta. Portekiz ekibinde Cezayirli hücum oyuncusu Yacine Brahimi ve Mek- sikalı sağ kanat Jesus Corona da dikkat edilmesi gereken isimler… Son yıllarda Türk takımlarıyla Por- to’nun sık sık eşleştiğini görmüş- tük ama Portekiz ekibinin bu yıla kadar Galatasaray ile yolları kesişmemişti. Porto, ilk olarak 2002-2003 yılında, UEFA Kupası dördüncü turunda Denizlispor ile eşleşmiş ve evindeki ilkmaçta 6-1’lik bir galibiyet elde ederken, Denizli’deki rövanştansa 2-2’lik beraberlikle ayrılmıştı. 2007-2008 sezonunda bu kez Şampiyonlar Li- gi’nde Beşiktaş’a rakip olan Porto, temsilcimizi evinde 2-0, İstan- bul’da da 1-0’lık skorlarla mağlup ederken, bir sonraki sezon da Fe- nerbahçe’yle aynı grupta yer almış ve Kadıköy’den 1-1’lik beraberlikle dönerken, Porto’da da 2-1’lik gali- biyete uzanmıştı. 2010-11 sezo- 42 bağlayarak savunmasını da takviye etti. Lokomotiv Moskova ile Galatasaray’ın yolları, daha evvel bir kez daha Şampiyonlar Ligi ilk turunda kesişmişti. 2002-2003 se- zonunda Barcelona ve Club Brugge ile birlikte aynı grupta yer alan iki ekip arasındaki maçlarda taraflar ilk olarakMoskova’da kozlarını paylaşırken gülen taraf, 2-0’lık skorla Galatasaray olmuştu. Ancak birkaç hafta sonra Ali Sami Yen Stadı’nda oynanan karşılaşma- daysa Lokomotiv, 2-1’lik skorla galip gelmişti. Lokomotiv, bunun haricinde, Türk takımlarıyla Avrupa kupalarında dört defa daha eşleşti. 1997-98 sezonunda Kupa Galipleri Kupası ikinci turunda Kocaelispor’a rakip olan Rus tem- silcisi, evinde 2-1 galip bitirdiği ilk maçın rövanşında İzmit’ten golsüz beraberlikle dönerek tur atlayan taraf olmuştu. 2000-2001 sezo- nundaysa Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Beşiktaş ile eşleşen Lokomotiv, temsilcimize Moskova’da 3-1, İstanbul’da da 3-0’lık skorlar neticesinde boyun eğmişti. Lokomotiv, 2015-16 sezo- nundaysa Avrupa Ligi’nde ilk tur gruplarında Beşiktaş’a bir kez daha rakip olurken bu kez taraflar arasındaki iki maç da 1-1’lik eşit- likle noktalanmıştı. Lokomotiv, bir sonraki turdaysa Fenerbahçe ile eşleşmiş ve İstanbul’daki mü- cadeleden 2-0mağlup ayrıldıktan sonra kendi evinde de 1-1’lik be- raberlikten fazlasını alamayınca devre dışı kalmıştı. Porto’nunmazisi parlak Schalke, Almanya’nın en köklü kulüplerinden biri olsa da, Bundesliga’nın kurulduğu 1963’ten beri bu ligde hiçbir şampiyonluk yaşayamamış olmasıyla da dikkat çeken bir takım. Bayern Münih’in ülke futbolunda her yıl daha büyük bir hâkimiyete ulaş- ması, Schalke’nin makûs talihini yenebilmesi uğrunda da işini iyice zorlaştırıyor. Schalke’nin geçen sezonu Bundesli- ga’da ikinci olarak tamamlamasıysa, tarihinin en iyi derecelerinden birini elde ettiği anlamına geliyor zira bundan evvel altı defa daha ligi ikinci sırada tamamlamışlardı. Mavi-beyazlı ekip, Bundesliga’yı önemli bir noktada tamam- larken, elde ettiği başarıda en çok göze batan noktalardan biri, bunu mütevazı sayılabilecek bir kadroyla yapmış olmasıydı. Alman futbolunun önemli yeni nesil oyuncuları arasında gösteri- len Leon Goretzka ve MaxMeyer takımın başlıca yıldız adaylarıydı. Orta alanda Nabil Bentaleb ve Yevhen Konoplyanka ise kadronun nispeten enmeşhur isimlerin- dendi. Öte yandan takımın en golcü oyuncusu, 13 golle Avustur- yalı Guido Burgstaller olmuştu ve ondan sonraki en skorer ikinci isimse, emektar Brezilyalı savun- macı Naldo’ydu. Naldo demişken, geçen yılki kadroda, yedek kaleci- ler hariç 30 yaşın üzerindeki tek isim oydu. Yani Schalke, fazla yıldızı olmadığı gibi, çok tecrübeli isimlere de sahip sayılmazdı. Buna rağmen elde edilen ikincilik, ligin son 12 haftasında toplanan 29 puan da göz önüne alındığında, gelecek adına hayli umut vericiydi. Sezon sonunda MaxMeyer’in Crystal Palace’a gitmesi Schalke adına önemli bir kayıp olurken, yapılan transferler içindeyse Bayern’den gelen Sebastian Rudy ve Hoffenheim’dan alınan Mark Uth belki de en kayda değer olanlarıydı. Schalke’nin en çok göze batan yönlerinden bir diğeriyse, takımı 33 yaşındaki Domenico Tedesco’nun çalıştırıyor olması. Bundesliga’da Hoffenhe- im’ın 31 yaşındaki teknik direktörü Julian Nagelsmann’dan sonra en genç ikinci teknik adamkonu- munda olan Tedesco, geleceği hayli parlak bir çalıştırıcı olarak görülü- yor ve genç teknik adamın, kendi gibi genç olan takımıyla bir yükseliş öyküsüne imza atması da ihtimal dâhilinde. Alman ekibi, geçmiş- teyse, biri yine Galata- saray’la olmak üzere, Türk takımlarıyla üç defa eşleşti. 1996-97 sezonunda UEFA Kupası ikinci turunda Trabzonspor’a rakip olan Schalke, temsilci- mizi Gelsenkirchen’de 1-0mağlup etmiş, Avni Aker’deki maçtan da 3-3’lük beraberlik çı- kartarak turu geçmişti. Hatta Schalke, sonra- sında dört rakibini daha ekarte ederek kupaya da uzanacaktı. 2005-2006 sezonunda bu kez Şampiyonlar Ligi ilk tur grupla- rında Fenerbahçe’nin karşısına çıkan Schalke, İstanbul’da da 3-3’lük bir beraberlik elde ederken, Almanya’daki maçtan 2-0’lık galibiyetle ayrılmıştı. 2012-13 sezonundaysa Şampiyon- lar Ligi ikinci turunda Galatasaray ile eşleşen Schalke, Türk Telekom Stadyumu’ndaki ilkmaçta saha- dan 1-1’lik beraberlikle ayrılsa da kendi evindeki rövanşta Aslan’a 3-2’lik skorla boyun eğmekten kurtulamamıştı. Schalke genç ve dinamik nunda Beşiktaş ile bu kez UEFA Avrupa Ligi grup aşamasında kar- şılaşan Porto, dışarıda 1-1’lik bera- berlik, içeride de 3-1’lik galibiyet elde ediyordu. Porto önünde Türk takımlarının şanssızlığınıysa geçen sezon Beşiktaş kırdı. Devler Ligi’nde grup aşamasında karşı- laştığı rakibini, üstelik de deplas- manda 3-1 mağlup etmeyi başaran Beşiktaş, evindeyse Portekiz tem- silcisiyle 1-1 berabere kaldı.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==