TamSaha 166. Sayı / Eylül 2018

Philippe Coutinho, Ocak ayında bonuslarla beraber 160milyon euroyu bularak Nou Camp yollarına düştüğünde Klopp’un felsefesi de biraz değişmek zorunda kaldı. Yine de bu parayı harcamak için acele etmedi Klopp. Sadece artık S.O.S. veren defansını Virgil van Dijk ile kuvvetlendirdi. Geri kalan isim- lerin neredeyse tamamı ise klasik Klopp tedrisatından geçmişçesine farklıydı. Salah zaten Messi ve Ro- naldo seviyesinde bir sezon geçiri- yordu. Ona eşlik eden Firmino ve Mane de önceki sezonların üstüne koymuş, Trent Alexander-Arnold gibi gencecik bir yıldız adayı doğmuş, Emre Can, Juventus gibi bir devin radarına girecek seviyeye gelmiş ve Oxlade-Chamberlain Arsenal’deki o bildiğimiz sıradanlı- ğından çok daha fazlasını verebile- ceğini kanıtlamıştı. Kısacası Liverpool, Şampiyonlar Ligi fina- linde Real Madrid’in karşısına tam bir Klopp takımı olarak çıktı. Gayet iyi bir ekipti ve teknik direktörleri sayesinde bireysel anlamda hepsi fazlasıyla gelişebilmişti. Mourinho bu noktada ağzını açamazdı zira Klopp her başarının transferle gelmeyeceğini ve kişisel gelişimin bunda daha öncelikli yeri olduğunu yine kanıtlıyordu. Ne var ki bu felsefe her ne kadar başarısız denemese de o kupayı Merseyside’a getiremedi. Klopp harika bir takımyaratmıştı. Hepsi çok çalışkandı ve kendi içlerinden yıldızlar çıkarabilmişti. Ama yine de derinlik anlamında büyük problem- leri vardı. Finalin ilk yarım saati geride kalırken takımın yıldızı Salah sakatlandığında Klopp kulübesine baktı ve onun yerine alabileceği tek adamın sakatlıkları yüzünden bir türlü çizgisini bulamamış olan Lallana olduğunu gördü. Zaten Ox-Chamberlain ve Emre Can’ın final öncesi sakatlıktan doğan eksiklikleri tam olarak dol- durulamamışken Salah’ın da kaybı fazlaydı. Rakip Real Madrid olunca bu kayıpların telafisi imkânsızlaşı- yordu. Dolayısıyla yeni sezonda Klopp, felsefesinin üstüne biraz eklemeler yapmalıydı. Transferler Nitekim sezon bitmişti ve Coutinho’dan elde edilen paranın büyük kısmı hâlâ kasada duru- yordu. Şampiyonlar Ligi finalinde iyice ayyuka çıkan kaleci problemi başlı başına çözümbekliyordu. Üstelik Emre Can, Juventus ile anlaşmış, Ox-Chamberlain’in ise sakatlığı beklenenden ağır çıkmıştı ve yeni sezonun neredeyse tama- mını kaçıracaktı. Yani orta sahaya da müdahale gerekiyordu. Hücum hattında ise finaldeki o çaresizliğe bir daha düşürmeyecek şekilde bir derinlik katkısı şarttı. Yeni sezona da Mignolet ve Karius ile başlasaydı Liverpool taraftarının içi hiç ama hiç rahat olmayacaktı. Zira takımın tüm çabaları, bir sani- yelik bir dikkatsizliğe yine kurban gidebilirdi ve herkes bu kırılganlığı tekrar kaldıracak kadar sabırlı ol- mayabilirdi. Tümbu şüpheleri orta- dan kaldıracak bir isim artık şarttı. Brezilyalı Alisson’un gelişi bundan çok daha fazlasını hissettirdi ve heyecan yarattı. Nitekimuzun yıllar sonra Liverpool ilk kez dünyanın en iyi kalecilerinden birine sahipti. Onu Ocak ayından beri markaja almıştı Klopp. Alisson da onu haksız çıkar- mayacak bir sezon geçirmişti. Gole sebebiyet veren tek bir hata yapmadı ve yüzde 79.3’lük kurtarış oranıyla beş büyük lig kalecileri içinde sadece Oblak ve De Gea’nın gerisinde kaldı. Ayrıca artık her elit kaleciden beklenen kaliteli ayak- lara ve top dağıtma becerisine faz- ose Mourinho lâf dalaşını ve akıl oyunlarını her zaman çok sevdi. Maç öncesi, maç sonrası, hafta arası derken bu kez sezon henüz başlamadan sahneye çıktı. Bir zamanlar transfere bu kadar para harcanmasına karşı olduğunu belirten Jürgen Klopp’un bu yaz transfer mevsimindeki aktifliğini eleştirdi ve Klopp’un bu hamleler- den sonra baskı altında olacağını belirtti Portekizli. İlk bakışta, “Klasik Mourinho işte” denebilir ama haklılık payı hiç yok değil. Klopp’unmalûm sözleri ağzından çıktığı zaman işler bu denli çığırın- dan çıkmamıştı. Ancak PSG’nin Neymar ve Mbappe’ye bir çırpıda 400milyon euro sayıvermesi, transfer piyasasını kökünden sarstı. Tümyıldız ve yıldız adayla- rının bonservis ücreti bir anda düşünülen değerinin neredeyse iki katına çıktı. Klopp’un da elinde böyle bir isimbulunuyor ve büyük hayali olan Barcelona’ya gitmek için fırsat kolluyordu. Nitekim Liverpool Mustafa Akkaya Yeni bir Kırmızı 56 57 Jürgen Klopp öncülüğünde güzel futbol, yeni umutlar ve Şampiyonlar Ligi finali derken Liverpool gözünü 18 yıllık hasretine tekrar dikti. En son 1990 yılında kazanabildikleri lig şampiyonluğu, Kırmızılar üzerinde her zaman bir baskı yaratıyor. Üstelik geçen sezonki başarıların üstüne mantıklı transferler gelince hedefin getirdiği sorumluluk bir kat daha arttı. J

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==