TamSaha 166. Sayı / Eylül 2018

efsaneleriyle özdeşleşmiş olan yedi numaralı formayı emanet ediyordu. Tabiî o günlerde Ronaldo, henüz şimdiki gibi bir gol makinesine evrilmiş değildi. Buna rağmen genellikle sağ kanatta oynadığı ilk sezonunda United formasıyla tüm turnuvalarda 40maça çıkan genç oyuncu, altı kez de gol sevinci yaşamıştı. Aynı yaz Portekiz Millî Takımı’yla da EURO 2004’te boy gösteren Ronaldo, kendi evlerindeki finalde Yunanistanmucizesinin gerçekleşmesineyse engel olama- yacaktı. Ronaldo, bir sonraki sezon- daysa United ile toplam 50maça çıkıp dokuz defa fileleri havalandırı- yordu. 2005-2006 sezonundaysa genç yıldız Kırmızı Şeytanlar adına 47 maçta 12 defa fileleri sarsmıştı. Ayrıca Portekiz Millî Takımı’yla da 2006 Dünya Kupası’nda boy göster- miş ve siciline bir de dünya dördün- cülüğü işlemişti. 2006-2007 sezonundan itibarense Ronaldo, Manchester United’ın en çok ön plana çıkan yıldızına dönü- şecekti. Bu sezon 53 maçta 23 gol kaydeden Portekizli, Wayne Rooney ile birlikte takımının en golcü ismi olmuştu. Sezon sonundaysa United, Premier Lig’de dört yıllık bir aranın ardından şampiyonluğa ulaşırken Ronaldo da kariyerinin ilk şampi- yonluk sevincini yaşıyordu. Ronaldo ayrıca yıl sonunda Altın Top ödü- lüne de çok yaklaşmış fakat oylamada Brezilyalı Kaka’nın ardından ikinci sırada kalmıştı. 2007-2008 sezonuyla birlikte de artık Ronaldo, birçok kişiye göre dünyanın en iyisi olarak anılmak- taydı. Portekizli yıldız, Premier Lig’de oynadığı 34maçta rakip file- leri 31 kez havalandırırken, Şampi- yonlar Ligi’nde de 11 maçta sekiz gol bulmuş ve Manchester United’ın iki kulvarda da zafere ulaşmasında en büyük paya sahip olmuştu. Ronaldo ayrıca sezon genelinde toplam42 gole imzasını atarak 44 yıldır Manc- hester United’ın bir sezonda en çok gol atan oyuncusu unvanını 46 golle elinde bulunduran Denis Law’un re- korunu kırmaya da çok yaklaş- mıştı. Ronaldo, sezon sonunda da hemAltın Top hemde FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu ödüllerine lâyık görülecekti. Öte yandan sezon sonunda oynanan Avrupa Şampi- yonası’nda Ronaldo’lu Portekiz pek de beklediğini bulamayacak ve çeyrek finalde Almanya tarafından saf dışı bırakılacaktı. Ronaldo, 2008-2009 sezonunda Manchester United ile Premier Lig’de üst üste üçüncü şampiyonlu- ğuna ulaşırken, Şampiyonlar Li- gi’nde de peş peşe ikinci zafer için finalde Barcelona’nın karşısına çık- mıştı. Ancak bumaçta gülen taraf, 2-0’lık skorla Katalan ekibi oluyor ve Arjantinli yıldız Lionel Messi’nin bumaçta bir de gol kaydetmesi üzerine futbol dünyasının gelmiş geçmiş en büyük rekabetlerinden birinin de fitili ateşleniyordu. Real Madrid’e rekor transfer Sezonun bitimindeyse Messi ile Ronaldo arasındaki rekabet, bambaşka bir boyuta taşınacaktı. Zira Real Madrid, Portekizli yıldızı renklerine bağlayabilmek için Manchester United’a 94milyon euro ödeyip dünya transfer reko- runu kırmayı göze almıştı. Böylece dünyanın en iyi iki oyuncusu, dün- yanın 1 numaralı rekabetindeki iki ayrı tarafta yerlerini alacaklardı. Real Madrid-Barcelona rekabeti, artık Ronaldo-Messi rekabeti özelinde de yansımasını bulacaktı. Ronaldo, Madrid’e geldiğinde, Messi’nin Barcelona’sı durdurul- ması neredeyse imkânsız hale gel- miş bir takımolarak görülmekteydi. 2009’da dört kupa kazanmışlardı ve kalan ikisi de (UEFA Süper Kupa ile FIFA Kulüpler Dünya Kupası) yoldaydı. Real Madrid, 2009-2010 sezonunda La Liga’da son sekiz haftaya lider girmesine karşın 31. haftada kendi sahasında Barce- lona’ya 2-0mağlup olarak liderliği rakibine kaptıracak ve sezonu da Barça’nın ardından ikinci sırada tamamlayacaktı. Ligde Messi’nin attığı 34 gole karşılık Ronaldo 26 golde kalmıştı. Şampiyonlar Ligi’ndeyse Barcelona’yı durduran, yarı finalde Inter olmuştu fakat Real Madrid bu alanda da rakibinden daha gerideydi, zira ikinci turda Lyon’a elenmişlerdi. Ronaldo, sezo- nuysa tümkulvarlarda 35 maçta 33 golle kapatmıştı. Sezonun biti- minde Güney Afrika’da düzenlenen Dünya Kupası’ndaysa Ronaldo bu kez fazla etkili olamıyor ve Portekiz ile ikinci turda İspanya engeline takılmaktan kurtulamıyordu. Ronaldo’nun Real Madrid’deki ikinci sezonuysa, kendisinin artık tam mânâsıyla bir gol makinesine dönüştüğünü ispatlar nitelikteydi. Portekizli, sezonu 40’ı ligde olmak üzere 53 golle tamamlamıştı ve La Liga’daki ilk gol krallığına da ulaşmıştı. Ne var ki bu goller henüz Real Madrid’e La Liga’da veya Şampiyonlar Ligi’nde beklenen şampiyonluğu getirmemişti. İkinci sezonundaki tek teselli, Kral Kupası’nın kazanılmasıydı ve Ronaldo da bu durumüzerinden eleştirilmiyor değildi. Birçok futbol yorumcusu, Ronaldo’nun kendine oynama çabası içinde olduğunu, takımı ikinci plana ittiğini ve bu yüzden Real Madrid’in beklenen başarılara ulaşamadığını dile getirmekten çekinmiyordu. La Liga’daki ilk zafer Ronaldo, 2011-12 sezonuna da bu tenkitlerin harareti altında girdi. Kimbilir, belki de hakkında bunlar yazılıp çizildikçe kendisi skor üretme noktasında konsantrasyo- nunu daha da arttırmaktaydı. Zira o sezon La Liga’da 46 gol atacak, toplamda da 55 maçta 60 gole ulaşacaktı. Nihayet bu kez söz konusu goller, Real Madrid’in hedefi bulmasına da yardımcı oluyor ve Beyaz Şimşekler dört yıl sonra La Liga’da yeniden zirveye kurulu- yordu. Real Madrid, Şampiyonlar Ligi’ndeyse yarı finalde Bayern Münih engelini aşamamıştı. 2012-13 sezonuna gelindiğindeyse, Real Madrid, bir önceki sezon yaka- ladığı ivmeyi kaybedecekti. Ligde şampiyonluğu yeniden Barcelo- na’ya kaptırmışlardı. Şampiyonlar Ligi’ndeyse yine yarı finale kadar gelmişler fakat bu sefer de Dortmund engelini aşamamışlardı. Ronaldo, 34’ü ligde olmak üzere sezonu 55 maçta 55 golle tamamla- mıştı ama La Liga’da gol krallığı yarışında 46 gol atan Messi’nin gerisinde kalmıştı. Ancak sezonun sonunda futbol kamuoyunu biraz da şaşırtan bir gelişme yaşanıyordu. FIFA, Altın Top ödülünü son dört senedir üst üste kazanan Lionel Messi’den sonra 2013’te Cristiano Ronaldo’ya lâyık görmüştü. Bununla birlikte de tartışmalar alevlenmişti. Bir kesime göre o sezon Şampiyonlar Ligi’nde müthiş bir performans ortaya koyarak mutlu sona ulaşan, kendi liginde de erkenden şampiyonluğunu ilân eden Bayern Münih’ten, bu başarıda başrol oynayan Franck Ribery veya Arjen Robben bu ödülün sahibi olmalıydı. Bir diğer kesime göre de Messi ile Ronaldo arasında kalına- 82 83

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==