TamSaha 166. Sayı / Eylül 2018

Gönülden Kaleme Her pro- fesyo- nelliğe adım atan futbol- cunun amacı ilk andan itiba- ren önce kendi şehirlerinin takımlarında, sonra da dört büyüklerden birinde oyna- maktır. Bir de o takımların altyapısında oynuyorsa, ta- kımlarının yıldız oyuncuları, altyapı oyuncuları için birer idoldür. Ağabeylerinin gözü- nün içine bakarlar, bir şeyler söylesin, onun futbolculuğu hakkında olumlu cümleler kullansın diye. Bu takdir o kadar önemlidir ki, genç oyuncuların işini hiç olmadığı ölçüde daha arzulu ve istekli yapmasını sağlar. Ülkemizde futbolu bırakan oyuncuların büyük çoğunluğu bir profesyonel takımı alarak yarışmacı antrenör olarak hayatlarına devam etmek is- tiyor. Herhangi bir profesyonel takımbulamayan oyuncular, mecburen altyapının yolunu tutuyor. Altyapı için bir dona- nım edinmeden futbolculuk döneminin sağladığı tanınırlık sayesinde hoca oluyorlar. İdeallerinde altyapı hocalığı olmadığından, bir fırsatını bularak yarışmacı antrenör olarak imza atma yoluna gidi- yorlar. Bu tarifim tümhocaları kapsamıyor. Mutlaka ilk he- defi altyapıdan oyuncu yetiş- tirmek olan hocalar da vardır. Belli süre oyuncu yetiştirmek, gerekli tecrübeyi edindikten sonra yarışmacı ligde hoca olarak görev yapmanın kendi- sine sağlayacağı avantajı bilerek, işinmutfağından ye- tişmenin sağladığı deneyimle az hata yaparak kuşkusuz daha başarılı olacaktır bu yolu izleyen antrenörler. Bu konuyu ele almama, sey- rettiğim spor programında, bir hocanın on sekiz transfer ya- pılmış takımı için üç transfer daha istemesi neden oldu. As- lında bu durum o hocaya özgü bir durumdeğil. Profesyonel liglerdeki hocalar üretmek ye- rine tüketme yolunu seçiyor. Yani transfer yaparak gör- dükleri eksiklikleri doldur- maya çalışıyorlar. Üretim kısıtlı, tüketim sınırsız olunca da kulüplerin sınırlı kaynağı tükeniyor ve borç batağı karşısında UEFA yaptırımları kaçınılmaz oluyor. İşin özü, ben kulüplerin borçlarının bir sebebinin de teknik direktör- lerin transfer isteklerinden kaynaklandığı düşüncesinde- yim. Çünkü hiç altyapıda ça- lışmamış, yetiştirmemiş, yani üretmemiş bir hocadan üretmesini beklemek hayalcilikten öte bir şey değildir. O teknik direktörlük hayatı boyunca hep hazır oyuncu- larla çalışmış, onların sorun- larını çözmek üzerine tecrübe sahibi olmuştur. Bizimülkemizde genç kav- ramı 23 yaşında oyuncunun İsmail Gökçek Yetiştirici ve yarışmacı hoca 92 93 başka takıma kiralanarak tecrübe sahibi olması şeklinde tezahür ediyor. Peki, Avrupa’nın önde gelen liglerinde durumne? Orada 18 ya- şındaki futbolcu gelişimini tamamlamışsa A takımın ilk on birinde yerini almakta ve tecrübeyi takımında oynayarak edinmekte, özetle eksiklerini tamamlayacak kişisel antren- manlar A takımda da devam etmekte. Biz tek tük örnekler dışında 18 yaşında altyapıdan yetişen oyuncuları direkt A takıma koyamıyoruz. Teknik direktörler bu sorumluluğu almaktan kaçınıyor. Oysa takım içinde gelişimini tamamlayan oyuncu taktik disipline daha kolay uyum sağlayacak ve ve- rimi artacaktır. Galatasaray’ın 2000 yılında UEFA Kupası’nı almasından bu yana, ülkemizin futbolda lokomotifi sayılan dört büyüklerimiz dünyanın parasını harcayarak çok sayıda transfer yaptı. Şimdi sorum şu; Şampi- yonlar Ligi’nde veya UEFA Avrupa Ligi’nde final mi gördük? Cevabı hayır. Şampiyonlar Ligi’nde Beşiktaş grubunu lider bitirdi, bizleri umutlandırdı, belki final görürüz diye…Maalesef Bayern Münih bu hayalimizi sonlandırdı. Galatasaray ve Fenerbahçe yaptıkları onca transfere rağmen ön eleme maçlarında elenerekmaliyetli bir hayal kırıklığı yaşattı. Ellinci yılında şampiyonluk parolasıyla yola çıkan Trabzonspor yaptığı onca transfere rağmen ne şam- piyon olabildi ne de Avrupa kupalarına katılabildi. İkinci sorum, eğer altyapıya yönelip 5 yıllık planlama ile bir takım oluşturulsaydı Avrupa kupala- rında alınacak sonuçlar bundan dahamı farklı olacaktı? Hedef Avrupa kupalarında final gör- mekse yine final göremeyecek- tik ilk yıllarda… Ama tek farkla! Başarısızlığınmaliyeti cüzi bir miktar olacaktı. Fakat daha sonraki yıllarda birlikte oynama pratiği gelişmiş bir takımmey- dana gelecekti. Futbolumuzun kurtuluşu, yetiş- tirici hocalığın özendirilmesi ve altyapı seferberliğinden geç- mektedir. Altyapıda çalışacak hocalara her türlü imkân sağ- lanmalı. Kulüplerimizin ithal etmek yerine ihraç etmeleri, borç batağından hızla çıkmala- rının önünü açacaktır. Pro lisans almak isteyenlere, işinmutfa- ğında yani altyapıda en az üç yıl çalışma şartı getirilmeli. Tabiî altyapıda çalışacak gerekli kursları aldıktan ve yeterli donanıma sahip olduktan sonra. Çalışma süresi bittiğinde bir rapor hazırlamalı. Yaşanılan so- runların ve çözüm önerilerinin bulunduğu bir rapor. Çalıştığı kulübe ve federasyona vereceği bu raporlar yetkili kurumlarca değerlendirilmeli. Bu uygulama sayesinde altyapıda çalışacak sembol oyuncular, genç fut- bolcu adaylarının öğrenme iste- ğini had safhaya yükseltecek, yaşadıkları tecrübeleri aktarma yoluyla bu oyuncularamaksi- mumkatkı sağlayacaktır. Dolayısıyla özgüveni yüksek, daha kaliteli oyuncuların yetişmesinin yolu açılacak ve kulüplerimiz, kaliteli gençleri kadrolarına katacaktır. Pro lisans sahibi olmak isteyen oyuncular, altyapıda edindikleri tecrübeler ışığında çalıştırdıkları takımlarında sadece transfere yönelik uygulamalar yerine üretime, yetiştirmeye yönelik yöntemler de geliştirecektir. Son söz tüm takımların taraf- tarlarına… Yıldız oyuncu iste- mek yerine altyapıdan çıkan oyuncularınıza sabır gösterin. Maçlarda tribünleri doldurarak hemkendi yıldızınızın çıkma- sına vesile olun hemde yöneti- cilerinizi öze dönmek için cesaretlendirin. Sağlıkla kalın… Son söz tüm takımların taraftarlarına… Yıldız oyuncu istemek yerine altyapıdan çıkan oyuncularınıza sabır gösterin. Maçlarda tribünleri doldurarak hemkendi yıldızınızın çıkmasına vesile olun hemde yöneticilerinizi öze dönmek için cesaretlendirin.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==