TamSaha 167. Sayı / Ekim 2018

Bulgaristan önündeki büyük şok 1993 yılının ikinci yarısı, millî takımlar düzeyinde de Deschamps adına büyük bir travmaya sahne ol- muştu. Deschamps’ın, Fransa Millî Takımı’yla boy gösterdiği ilk büyük turnuva, 1992 Avrupa Şampiyo- nası’ydı. Ancak Fransa, turnuvada beklentilerin çok uzağında kalmış ve ilk iki maçında İsveç ve İngiltere ile berabere kalmasının ardından sonmaçında Danimarka’ya yenile- rek gruptan çıkamamıştı. Bunun ardından Fransızlar, 1994 Dünya Kupası’na ne pahasına olursa olsun katılmakta kararlıydı. Açıkçası ele- melere de iyi başlamışlardı. İsveç, Bulgaristan, Avusturya, Finlandiya ve İsrail’le birlikte yer aldıkları grupta bitime iki maç kala Fransa, 13 puanla liderdi. Onları 12 puanlı İsveç ve 10 puanlı Bulgaristan rakip etmekteydi. Sondan bir önceki maçlarda Fransa, Paris’te, iki puanlı grup sonuncusu İsrail’le oynarken, İsveç de Stockholm’de, üç puanla sondan ikinci sırada yer alan Fin- landiya’yı ağırlayacaktı. Fransa’nın galibiyeti, finallere gitmesini kesin- leştirecekti. İsveç de kazanması halinde, averajı Bulgaristan’dan daha iyi olduğu için finalleri büyük ölçüde garantileyecekti. Ne var ki Fransa-İsrail maçı, bekle- nenden çok daha farklı bir senar- yoya sahne olacaktı. 21. dakikada gelişen İsrail atağında Ronen Harazi fileleri havalandırmış ve Ortadoğu temsilcisi bu şok golle 1-0 öne geç- mişti. Yine de Fransızların bu golden fazla etkilendikleri söylenemezdi. Nitekim sekiz dakika sonra Franck Sauzee’nin golüyle skora 1-1’lik eşitlik gelecekti. 43. dakikadaysa David Ginola takımını 2-1’lik üstün- lüğe taşıyacaktı. İlk yarısı da bu neticeyle sona ererken, maçın son bölümlerine kadar da skorda başka bir değişiklik olmayacaktı. Ancak 84. dakikada Roni Rozental’ın sürüklediği hızlı atakta Harazi topla birlikte ceza alanına giriyor, vuru- şunu kaleci Bernard Lama çelse de seken topu Eyal Berkovitz tamam- layarak skoru 2-2’ye getiriyordu. Fransa, bu golle birlikte finallere gitmeyi garantileme fırsatını kaçıracak duruma zaten gelmişti. Ancak 90+3. dakika oynanırken Fransızlar bir darbeyle daha karşı karşıya kalacaktı. Gelişen İsrail kontratağında sol kanattan yapılan ortayı penaltı noktası civarında Ruvin Atar, şık bir makas vuruşuyla ağlara gönderiyor İsrail, 3-2’lik şok bir galibiyete imzasını atıyordu. Bumaçla aynı günün oynanan diğer karşılaşmalardaysa İsveç, Finlandi- ya’yı Stockholm’de 3-2 yenerken, Bulgaristan da kendi evinde Avus- turya’yı 4-1 mağlup etmişti. Bu du- rumda İsveç, 14 puanla zirveyi ele geçiriyor ve Fransa ile Bulgaristan sonmaçta birbirleriyle oynayacağı için finallere gitmeyi garantiliyordu. Bulgaristan ise Fransa’yla arasın- daki puan farkını bire indirmişti ve bu durumda Fransa-Bulgaristan maçı da gruptan çıkacak ikinci ta- kımı belirleyecek bir play-off karşı- laşması hüviyetine bürünmüştü. 17 Kasım’da Paris’in Parc des Prin- ces Stadı’nda oynanan karşılaş- mada 31. dakikada Eric Cantona’nın attığı golle Fransa 1-0 öne geçiri- yordu. Fransa’nın artık bu noktadan sonra finallerde yer alması nere- deyse kesin gibiydi zira kendilerine beraberliğin dahi yettiği bir maçta, 50 bine yakın taraftarının önünde skor üstünlüğünü de ele geçirmiş- lerdi. Ancak 37. dakikaya gelindi- ğinde sol kanattan Krasimir Balakov’un kullandığı köşe atışında Emil Kostadinov ön direkte topa kafayı vuracak ve fileleri havalan- dırarak skoru 1-1’e getirecekti. İlk yarının da bu skorla sona erme- sinin ardından ikinci yarıda Fransa maçın sonlarına kadar oyunu bu şekilde tutmayı bilecekti. Ancak maçın son dakikası içinde, Dünya Kupaları elemelerindeki en büyük sürprizlerden birinin gerçekleşti- ğine şahit olunacaktı. Sağ kanatta köşe gönderi yakınında topu alan Ginola, teknik direktörü Gerard Houllier’nin vakit geçirmesi için kendisine haykırdığını duymamış ve topu içeri ortalamıştı. Ancak top diğer taraftaki Bulgar sağ bek Emil Kremenliev’e gelmişti. Kremenliev topu Balakov’a aktarırken Balakov da orta çizgideki Luboslav Penev’le oynuyordu. Penev topu aldığın- daysa sağ çaprazdan ceza alanına doğru sokulan Kostadinov’u göre- cek ve arkadaşına güzel bir pas atacaktı. Kostadinov da on sekize girerken bu topu kontrol edip Alain Roche’tan sıyrılacak ve ardından da yakın doksana çok sert bir şut gönderecekti. Top üst direğin altına çarptıktan sonra ağlarla buluşuyor ve bu golle maçı 2-1 kazanan Bulgaristan, film senaryolarına taş çıkartan iki karşılaşma sonrasında Fransa’nın önüne fırlayarak Dünya Kupası finallerinde yer alma hak- kını elde ediyordu. Üst üste ikinci kez Dünya Kupası’na katılma şan- sını kaçıran Fransa’nın önündeyse, ev sahipliğini üstleneceği dört yıl sonraki turnuvayı beklemekten başka bir seçenek kalmamıştı. Juventus’ta geçen altın yıllar Fransa’nın yaşadığı bu en büyük futbol trajedilerinden birinin ardın- dan yeniden Deschamps’ın kulüpler düzeyindeki kariyerine dönecek olursak… 1994 yazına gelindiğinde, ikinci lige düşürülen Marsilya’dan ayrılması artık kesinleşen Desc- hamps’ı Avrupa’daki birçok önemli kulüp transfer etmek için girişimde bulunmuş ve bu yarışı kazanan taraf da Juventus olmuştu. Juventus, Deschamps takıma katıl- dığında sekiz sezondur şampiyon olamamaktaydı ve bu, onlar için çok büyük bir ara sayılırdı. Ancak Fransız oyuncu, yeni takımının şeytanın bacağını kırmasına yar- dımcı olacak ve siyah-beyazlılar, 1994-95 sezonunu Serie A’da zir- veye çıkarak tamamlayacaklardı. 1995-96 sezonuysa, Deschamps’ın kariyeri açısından yine önemli bir kilometretaşı niteliğindeydi. Şampi- yonlar Ligi’nde ilk turda Dortmund, Steaua Bükreş ve Rangers’ı geride bırakan Juventus, ardından çeyrek finalde Real Madrid’i, yarı finalde de Deschamps’ın eski takımı Nantes’ı eleyerek bu kupada 11 yıl aradan sonra finale kalmıştı. Finalde son şampiyon Ajax’ın karşısına çıkan Juventus, 1-1 biten 120 dakika sonrasında rakibine penaltılarda üstünlük sağlayarak bu büyük ku- payı tarihinde ikinci kez müzesine götürmenin sevincini yaşıyordu. Deschamps da üç yıllık bir aranın ardından kariyerinin ikinci Şampi- yonlar Ligi zaferini elde etmişti. Juventus, bundan sonraki iki sezonda da Devler Ligi’nde finale kadar gidecekti. Ancak bu finallerin ilkinde Dortmund’a 3-1, ikincisin- deyse Real Madrid’e 1-0’lık skor- larla boyun eğeceklerdi. Siyah-beyazlılar Serie A’daysa bu iki sezonu şampiyon olarak tamamlamıştı. Dünya ve Avrupa şampiyonunun kaptanı Bu noktada yeniden Fransa Millî Takımı’na dönülüp bakıldığındaysa, 1994 Dünya Kupası elemelerinde yaşanan travma sonrasında göreve gelen Aime Jacquet’nin Deschamps’ı takımın yeni kaptanı olarak belirlediği ve başta Zinedine Zidane olmak üzere kadroyu birçok genç yetenekle takviye ettiği görü- 80 81

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==