TamSaha 167. Sayı / Ekim 2018

lüyordu. Fransa, bu yeni takımla 1996 Avrupa Şampiyonası’nda iyi işler çıkardıysa da yarı finalde Çek Cumhuriyeti’ne penaltılar neticesinde elenmişti. Ancak kendi evinde düzenlenecek olan 1998 Dünya Kupası için de bu yeni kadro, Fransız futbolseverlere bir hayli umut aşılamıştı. Merakla beklenen turnuva geldi- ğindeyse Fransa, ilk turda Güney Afrika, Suudi Arabistan ve Dani- marka ile eşleşmişti. Gruptaki üç maçını da fazla zorlanmadan kaza- nan Fransa, ardından ikinci turda Paraguay’ı altın golle 1-0 yeniyor, çeyrek finaldeyse İtalya’yı, golsüz sona eren 120 dakikanın ardından penaltılarla saf dışı bırakıyordu. Fransa, yarı finaldeyse turnuvanın sürpriz ekibi Hırvatistan’la eşleş- mişti. Hırvatlar, her ne kadar ikinci yarının başlarında Davor Suker’le 1-0 öne geçtilerse de sonrasında Lilian Thuram’dan gelen iki gol skoru Fransa lehine çevirmiş ve maç da bu gollerle birlikte 2-1 sona erince Fransa, tarihinde ilk kez bir Dünya Kupası finalinde boy gösterme hakkını elde etmişti. 12 Temmuz’da St. Denis’deki Stade de France’ta oynanan finalde Fransa’nın karşısında, son şampi- yon Brezilya vardı. Maç öncesinde Brezilya’ya şans tanıyanlar çoğun- luktaydı belki ama 27. dakikaya ge- lindiğinde Fransa’nın sağ kanattan Emmanuel Petit ile kullandığı köşe atışında Zinedine Zidane sahneye çıkmış ve kafayı vurarak takımını 1-0’lık üstünlüğe taşımıştı. İlk yarı- nın son anlarında da bu kez soldan kazanılan köşe atışında Youri Djor- kaeff ortayı yapıyor ve topun bir defa daha Zidane’ın kafasıyla bu- luşmasının ardından da fark ikiye çıkıyordu. Fransa, ikinci yarıda Brezilya’yı çok iyi durdurup farkın azalmasına müsaade etmezken, duraklama dakikalarında gelişen kontratakta bir gol de Petit ile bulu- yor ve bunun neticesinde de saha- dan 3-0’lık galibiyetle ayrılarak tarihinin ilk dünya şampiyonluğuna uzanıyordu. Ve bu tarihi başarıda kupa, kaptan Deschamps’ın ellerinde havaya yükselmişti. Deschamps, Dünya Kupası sonra- sında bir yıl daha Juventus forması giymesinin ardından, 1999 yazında Chelsea’ye transfer oluyordu. Lon- dra ekibinde geçirdiği tek sezonda bir Federasyon Kupası şampiyon- luğu yaşayan tecrübeli oyuncu, 2000 yılındaki Avrupa Şampiyona- sı’nda da Fransa’nın kaptanlığını yapmayı sürdürecekti. Turnuvanın ilk turunda Hollanda, Çek Cumhuri- yeti ve Danimarka ile yer aldığı gruptan ev sahibi Hollanda’nın ardından ikinci olarak çeyrek finale yükselen Fransa, bu turda İspanya’yı 2-1 mağlup etmesinin ardından yarı finalde turnuvanın flaş ekibi Portekiz’le karşı karşıya geliyor ve uzatmalara gidenmaçta rakibini Zidane’ın penaltıdan attığı altın golle 2-1 mağlup ederek finaldeki yerini alıyordu. 2 Temmuz’da Rotterdam’ın ev sahipliğini yaptığı finalde İtalya karşısına çıkan Fransa, Avrupa Şampiyonalarındaki en dramatik maçlardan birinin sonunda kupaya uzanacaktı. Karşılaşmanın ilk yarısının golsüz sona ermesinin ardından 55. dakikaya gelindiğinde gelişen İtalya atağında Gianluca Pessotto’nun ortasına altı pas üzerinden ayağını koyan Marco Delvecchio topu ağlarla buluştur- muş ve İtalya’yı 1-0 öne geçirmişti. İtalyanlar bu üstünlüklerini 90 da- kikanın sonuna kadar korumayı da bilmişti. Ancak duraklama dakika- ları tükenmek üzereyken kaleci Fa- bien Barthez’in İtalya ceza alanına doğru doldurduğu topu David Tre- zeguet kafayla indiriyor ve Sylvain Wiltord da bu topu kaptıktan sonra sert bir vuruşla fileleri bularak skora dengeyi getiriyordu. Bu golle birlikte maç uzatmalara kaldı ve bu bölümde de dakikalar 103’ü göste- rirken Robert Pires’in soldan yaptığı ortaya Trezeguet’nin vurduğu nefis volede top bir kez daha ağlarla ku- caklaşınca Fransa 2-1’lik galibiyete, dolayısıyla Avrupa şampiyonluğuna ulaştı. Deschamps da bu başarıyla birlikte, Franz Beckenbauer’den sonra Dünya Kupası, Avrupa Şam- piyonası ve Şampiyon Kulüpler Kupası/Şampiyonlar Ligi kazanan ilk kaptan olarak futbol tarihindeki yerini iyice sağlamlaştırıyordu. Deschamps’ın futbolculuk kariye- rindeki son sezonsa, 2000-2001 sezonu olacak ve bu sezon da Valencia forması altında geçecekti. Deneyimli oyuncu her ne kadar yaşadığı sakatlıklar nedeniyle fazla oynama şansı bulamasa da Valen- cia’nın Şampiyonlar Ligi’nde finale kadar yaptığı yolculukta çorbaya bir miktar tuz eklemişti. Yine de Bayern Münih’le oynanan finalde Deschamps kulübede kalıyor, Valencia’nın kupayı penaltılarla kaybetmesinin ardından da kariyerine noktayı koyuyordu. Monaco ile Şampiyonlar Ligi finalinde Bundan sonrasındaysa Deschamps adına yepyeni bir sayfa açılacaktı. Futbolu bırakan birçok futbolcunun yaptığı gibi o da şansını teknik direktörlükte denemeye karar vermişti ve bu yeni safhadaki ilk görev yeri de Monaco oluyordu. Aslında yeni kariyeri, Deschamps adına hiç de iyi başlamamıştı ve 2001-2002 sezonunda Monaco, ligi 15. sırada tamamlarken düşme hat- tının sadece üç puan üzerinde yer alıyordu. Buna rağmen Monaco yö- netimi kendisiyle yola devam etme kararı aldığındaysa Deschamps takımını ikinci sezonunda lig ikinci- liğine taşıyacaktı. Asıl başarıysa, 2003-2004 sezonunda geliyordu. Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden Monaco, ilk turda Deportivo, PSV ve AEK ile birlikte yer aldığı grubu lider bitiriyor, üstelik bunu yaparken Deportivo karşısında 8-3’lük tarihi bir skora da imzasını atıyordu. Sonrasında ikinci turda Lokomotiv Moskova’yı, çeyrek finalde Real Madrid’i, yarı finalde de Chelsea’yi kupanın dışına itmeyi başaran Monaco, adını finale yazdırmış ancak Gelsenkirchen’de oynanan finalde Porto’ya 3-0 mağlup olmaktan kurtulamamıştı. Monaco’daki görevinden 2005 Eylül’ünde ayrılan Deschamps için bir sonraki durak, futbolculuğunda da formasını giydiği Juventus’tu. Juventus, 2006’da patlak veren Calciopoli skandalı sonrasında Serie B’ye düşürülmüştü. Deschamps bu zor zamanda görevde kaçmayacak ve siyah-be- yazlı ekip onun yönetimindeki yeniden Serie A’ya dönecekti. Bu bir sezonun ardından yönetimle yaşadığı anlaşmazlık sonucu Ju- ventus’tan da ayrılan Deschamps, iki yıllık bir ara sonrasında bir diğer eski takımı Marsilya’nın başına geçti. Marsilya’yı ilk sezonunda ligde şampiyonluğa taşıyan Deschamps, 2012 Avrupa Şampiyonası sonrasındaysa Fransa Millî Takımı’nın yeni teknik direktörü olarak açıklanıyordu. Deschamps yönetimindeki Fransa’nın ilk ciddi sınavı, 2014 Dünya Kupası’ydı. Fransa, turnu- vaya iyi bir başlangıç yaparken İsviçre, Honduras ve Ekvador’la birlikte yer aldığı grubu rahatça lider tamamlıyordu. Fransızlar, ikinci turda da Nijerya engelini 2-0’lık skorla geçmeyi bilecekti. Ancak çeyrek finalde, daha sonra- dan kupayı da kazanacak olan Almanya’ya tek golle teslim olunuyordu. Teknik direktörlükte de dünya şampiyonu Bundan sonra artık Fransa’nın hedefinde, ev sahipliğini de üstle- neceği 2016 Avrupa Şampiyonası vardı. Deschamps’ın öğrencileri bu kez ilk turda Romanya, İsviçre ve Arnavutluk’un önünde grup lideri 82 83

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==