TamSaha 168. Sayı / Kasım 2018

yonlar Ligi’nde ikinci turda Paris St. Germain engeline takılmışlardı belki ama bir önceki sezona göre daha iyi bir noktada oldukları da açıktı. Dolayısıyla 2015-16 sezonuna da Mourinho yönetiminde girile- cekti. Ancak söz konusu sezonda, belki de kimsenin hâlâ ne olduğunu anlamadığı bir biçimde, Chelsea lige peş peşe yenilgiler alarak başlaya- cak ve Premier Lig’de 16. haftada dokuzuncumağlubiyetin alınması sonrasında da Abramovich ile Mou- rinho arasındaki bağlar bir kez daha kopacaktı. Mourinho’nun bundan sonraki adresiyse, şu sıralar pamuk ipliğine bağlı günler geçirmekte olduğu Manchester United olacaktı. Busby ile Ferguson’ın yarattıkları efsane Bu noktada Mourinho’nun hikâye- sinden Manchester United tarihine doğru bir geçiş yapacak olursak, United’ın Ada’nın en büyük kulüp- lerinden birine dönüşmesini sağla- yan ilk kişinin, Sir Matt Busby olduğunu söylemeden geçmemek gerekir. Busby, 1945’te United’ın ba- şına geçtiğinde, kulübün 30 küsur sene evvel kazanılmış iki şampi- yonluğu bulunmaktaydı. Genç yete- nekleri keşfetme konusunda son derece mahir bir ekibi olan Busby, bu sayede adeta sıfırdan bir takım yaratmış ve o takım, 1950’li yıllarda üç defa İngiltere şampiyonu ol- muştu. Ne var ki 6 Şubat 1958’de Münih’te geçirilen uçak kazasında takımın neredeyse yarısı yitip git- mişti. Kazayı yaralı olarak atlatan Busby, sonrasında yeniden takımı inşa etmek için kolları sıvamış ve bunun neticesinde de 1960’ların ikinci yarısında iki İngiltere şampi- yonluğu daha kazanmış, en önem- lisi de 1968’de Şampiyon Kulüpler Kupası’nı İngiltere’ye getiren ilk isim olmuştu. Matt Busby’nin 1971’de emekli olmasının ardındansa Manchester United bir anda sıradanlaşmış, hatta 1974’te küme düşme üzüntüsünü dahi yaşamıştı. Sonrasında tekrardan birinci lige dönüp zirveyi zorlamaya başladıysa da bir türlü sonunu getiremiyordu. Kulübün kaderini değiştirmesi içinse, 6 Kasım 1986’da İskoç teknik adam Alex Ferguson’la anlaşılacaktı. Ferguson, öncesinde yedi sene boyunca Aberdeen’i çalıştırmış ve Rangers-Celtic hegemonyasının olduğu bir ligde Aberdeen’i üç defa şampiyonluğa taşıdığı gibi, 1983 yı- lında Kupa Galipleri Kupası’nı da finalde Real Madrid’i yenerek kazanma başarısını göstermiş, ardından UEFA Süper Kupası’nda da Hamburg’u devirmiş bir isimdi. Dolayısıyla kendisine tanınan kredi, sınırsıza yakındı. NitekimFerguson yönetimindeki ilk dört sezonda United üç kez ligde ilk 10’a dahi girememişti. Beşinci sezonda kazanılan Kupa Galipleri Kupası’ysa, İskoç teknik adamın kredisinin biraz daha uzamasını sağlamıştı. Altıncı sezonda da şam- piyonluğun kıl payıyla kaçmasının ardından, United nihayet Ferguson yönetimindeki yedinci sezonunda, 26 yıllık şampiyonluk hasretine noktayı koyabilmişti. Ancak Kırmızı Şeytanlar, bundan sonrasındaysa ligde muazzambir hâkimiyet kura- caklardı. Ferguson’ın emekli olacağı 2012-13 sezonunun sonuna kadar geçen geçen 20 sezonda United 12 şampiyonluk daha kazanırken, kalan sekiz sezonun beşini ikinci, üçünü de üçüncü olarak tamamla- yacaktı. Üstelik Manchester United, bu süre zarfında iki kez de Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşayacaktı. 21 sezon boyunca ligde ilk üçün dı- şına çıkmayan ve 13 defa şampiyon olan bir kulübün, artık Ferguson göreve geldiği zamankine kıyasla çok daha ileri bir noktada yer aldığı su götürmez bir gerçekti. Bu da Ferguson’dan sonra göreve gelecek teknik direktörlere, zamanında Ferguson’a gösterilen sabrın göste- rilmesinin çok zor olacağı anlamına gelmekteydi. Gerçekten de Fergu- son’dan koltuğu devralan David Moyes yönetiminde takım ilk beşin bile dışında seyretmeye başlayınca, Moyes ile sezonun bitmesi beklen- meden yollar ayrılıyordu. Sonra- sında göreve gelen Louis van Gaal da ligde bir dördüncülük, bir de be- şincilik elde edince kendisinde daha fazla ısrar edilmeyecekti. Bu du- rumda da United’ın teknik direktör- lükmevkiine lâyık görülecek son isim, Jose Mourinho olacaktı. Mourinho çare olabilir mi? Görüleceği üzere Mourinho ile United arasındaki birliktelik, aslında her iki tarafın da problemli dönemlerine denk gelmişti. Mourinho, 2010’da Inter’den ayrılmasının ardından gerek Real Madrid’de, gerekse tekrardan Chelsea’de görev yaptığı dönem- lerde şampiyonluklar yaşamasına karşın kendisinden beklentileri tam manasıyla karşılayamamıştı. Üste- lik Real Madrid ve Chelsea’de şam- piyon olduğu sezonların ertesinde, takımlarının ani düşüşler yaşama- sına da mâni olamamıştı. Haliyle Mourinho’nun Manchester United’a gelişi, 2004’te Chelsea veya 2010’da Real Madrid’e gelişi gibi de olma- mıştı. 2004 ve 2010’da yeni görevle- rine teknik direktörlük âleminin en çok parlayan yıldızı olarak başlayan Portekizli, Manchester United’ın başına geldiğindeyse kendisini yeniden ispatlama ihtiyacı hisseder bir durumdaydı. Tabiî United da Mourinho’nun göreve geldiği esnada, Premier Lig’i silip süpürdüğü günlerin uzağın- daydı ve iki taraf arasında kurulan bu birlikteliğin işe yaraması halinde iki tarafı da eski günlerine döndü- rülebileceği umulmaktaydı. Mourinho’nun Old Trafford’daki ilk sezonuysa bu beklentileri karşıla- maktan uzaktı. Takım ligi altıncı sırada bitirebilmişti. UEFA Avrupa Ligi’nin, finalde Ajax’ın 2-0mağlup edilerek kazanılmasıysa, bir son- raki sezon Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı sağlayacak olması açısın- dan önemliydi ama Manchester United çapındaki bir takım için artık Avrupa’nın 2 numaralı kupasının kazanılması çok da büyük bir anlam ifade etmiyordu. Mourinho, 2017-18 sezonundaysa daha derli toplu bir Manchester United ortaya çıkartmıştı belki ama Josep Guardiola yönetimindeki Manchester City’nin ligde rekor puanla şampiyon olacak bir perfor- mans ortaya koyması neticesinde çaresiz bir biçimde ikinciliğe razı olmuştu. United, Şampiyonlar Ligi’ndeyse hayal kırıklığı yaşamış ve ikinci turda Sevilla tarafından saf dışı bırakılmıştı. Gitgide kontrolünü kaybediyor Bu şartlar altında geçilen 2018-19 sezonundaysa şu ana kadarMourin- ho’nunUnited’ı açısından işler hiç de iyi gitmedi. ÜstelikPortekizli teknik adambu durumun yarattığı gerilimi de artık saklamakta fazlasıyla zorla- nıyor. ÖrneğinPremier Lig’de üçüncü haftada iç sahada alınan 3-0’lık Tot- tenhamyenilgisi sonrasında kendi- sine bumağlubiyetle ilgili sorular sormaya çalışan basınmensupla- rına, üçün asıl anlamının kendisinin bugüne dekkazandığı Premier Lig şampiyonlukları olduğunu, kendisi dışında şu anda Premier Lig’de görev yapan diğer teknik adamlarınsa toplamda iki şampiyonlukları bulun- duğunu söylemesi, “müflis tüccarın eski defterleri karıştırmasına” dair verilebilecek bir örnek niteliğindeydi. Söz konusumaç neticesinde ligin üçüncü haftasına üç puanla 13. sı- rada kapatanUnited, sonrasında Burnley veWatford deplasmanların- dan galibiyetle dönüp biraz topar- lanma emaresi gösterse de ardından içerideWolverhampton ile berabere kalıp deplasmanda daWest Ham’a kaybedince, çanlar iyiden iyiye Mourinho için çalmaya başlıyordu. 6 Ekim’deOld Trafford’daNewcast- le’la oynananmaçın ilk yarısı 2-0 yenikkapatıldığındaysa artık herkes Mourinho’nunUnitedmacerasının bittiğini düşünüyordu ki Kırmızı Şeytanlar son 20 dakikada üç gol bulupmaçı çevirince Portekizli teknik adambiraz daha zaman kazanmış oldu. Manchester United, ligdeki bir son- raki maçındaysa 20 Ekim’de Chelsea karşısına çıktı ve bumaçta da 1-0’lık yenilgiden skoru 2-1’e çevirmeyi başardı. Eğermüsabakayı bu şekilde tamamlayabilseler, belki de üzerle- rindeki kara bulutlar bir nebze daha dağılacaktı. Fakat 90+6’da Ross Barkley’nin attığı gollemaç 2-2 sona erince, Mourinho’nun kontrolünü iyice kaybetmeye başladığına bir kez daha şahit olunuyordu. Porte- kizli, önce kendi önünde gole sevi- nen Chelsea antrenörüMarco Ianni ile kavgaya kalkışırken araya diğer saha görevlilerinin girmesiyle zar zor yerine dönebildi. Daha sonra da bu tavrı nedeniyle Chelsea taraftarı- nın kendi aleyhinde sloganlar attı- ğını duyunca da tribünlerin önüne gidip eliyle “üç” işareti yaparak, yani Chelsea ile üç şampiyonluk kazandığını anımsatmaya çalışarak, bu kez de rakip taraftarlarla münakaşaya girmiş oldu. Gelinen noktada, Şampiyonlar Li- gi’nde peş peşe oynanacak Juventus maçlarıyla beraber bunların ardın- dan Premier Lig’de çıkılacakManc- hester derbisinin, Mourinho ile United arasındaki beraberliğin daha ne kadar sürebileceği hususunda belirleyici olması bekleniyor. Eğer Kırmızı Şeytanlar bu karşılaşma- larda da beklentilere cevap vere- mezse, yolların ayrılması kuvvetle muhtemel. Tabiî bu olası ayrılık son- rasındaysaMourinho’nun devrinin artık sonuna gelinip gelinmediği ve United’ın Ferguson’ın ardından yeni- den zirveye çıkabilmek için daha ne kadar beklemek zorunda olacağı soruları da çok daha yüksek sesle sorulur hale gelecek. Real Madrid ve ikinci Chelsea dönemi artılar kadar eksiler de barındıranMourinho’nun, bunların ardından başarısızlıkla geçmiş bir United dönemi yaşaması, Portekizli teknik adamın popülaritesine hiç şüphesiz büyük bir darbe indirecek ve bunun ardından kendisine yeni- den çıkış imkânını kimbilir hangi ligde hangi takımsağlayabilecek? KezaManchester United da Louis van Gaal’in ardından bir başka marka teknik direktörle daha istedi- ğini elde edemezse, kimbilir hangi çalıştırıcıyla yeniden Premier Lig’in zirvesine çıkma şansını yakalaya- cak? İki soruya da cevap bulmak, şu aşamada hayli zor görünüyor ve bu bilinmezlik, adeta bir fasit daire yaratırcasınaMourinho ile United arasındaki gerilimi de besledikçe besliyor. 102 103

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==