TamSaha 168. Sayı / Kasım 2018
zanırdık. Önümüze gelen her takımı yener geçerdik. Artık beni daha büyük turnuvalara çağırmaya başla- mışlardı. Çok güzel günlerimiz geçti. Gençtik ve saf futbol oynuyorduk. Keşke hep öyle kalsaydık. Sadece fut- bol oynasaydık. Şimdi profesyoneliz ve sadece futbolu düşünemiyoruz. Ailen var, sorumlulukların var, fatu- raların var, borçların var… Kafan karı- şabiliyor. Allah’a çok şükür, son üç senedir inanılmaz mutluyum. Maddi anlamda her şey yolunda. Kafan rahat olduğu zaman, bu durum futboluna da yansıyor. Açıkçası üç yıldır bunun meyvelerini yiyorum. Sochaux seni turnuvada görüpmü takıma dâhil etti? Altyapı eğitimini nasıl aldın? Beni önce iki kere denemeye çağırdılar. Bunlar iyi geçti. Sonra 12 yaşındayken sözleşme imzaladım… Biliyorsunuz, Altınordu altyapı eğiti- minde çok iyi… Sochaux ondan bir tık daha iyi diyebiliriz. Belki fotoğraflar- dan görmüşsünüzdür. İçinde dört tane büyük idman sahası olan çok büyük bir şatoda kalıyorduk. Karlı dö- nemler için de kapalı sahamız vardı. Her şey futbolcu odaklıydı. Ancak tek bir kültürleri vardı; hem okulda hem futbolda iyi olacaksın. Tek istedikleri şey buydu. Ama maalesef okul kısmı bende eksikti. Allah’a şükür, sahada iyi olduğum için anlayış gösterdiler ve 7-8 yıl orada kaldım. İlk başlarda çok zorluk yaşadım. 13 yaşını doldurma- mıştım. Arkadaşlarımı, annemi, babamı bırakıp gelmiştim. Evimle tesisler arasında 2.5 saat mesafe vardı. Tesislerde kalmaya başladım. Tesislerde 50 kişi vardı. Kimseyi tanı- mıyorsun; senden büyükler, küçükler var. Bir de ben sınıfta kalmıştım. Bütün arkadaşlarım aynı sınıftaydı; tek başıma ben bir sınıftaydım. Bu yüzden daha da zor geçti. İlk başlarda çok ağlıyordum. Anneme beni alma- sını söylüyordum. Biz Fransa’da doğ- sak büyüsek de çok şükür Türküz… Türk kültürü ile büyüdük. İyi ki de böyle büyümüşüz. Fransızlar benim kafama pek uymuyor açıkçası… Fransa 1. Ligi’nde Sochaux formasıyla çok az oynayabildiğini görüyoruz. Orada az forma giymek, içinde ukde olarak kaldı mı? Kalmaz olur mu? İki lig, bir de kupa maçı oynadım. Hepsinde de iyi oyna- dım. Özgüvenimgeri geldi. Hocalar beni takdir etti. Ama ne olduysa oldu, bir daha kadroya giremedim. Niye ol- duğunu da söylemediler. Ben de ay- rılma zamanının geldiğini düşündüm. Seninle birlikte futbola başlayan arkadaşların başaramadı ama sen bugün buradasın. Nasıl başardın? Biliyorsunuz ki futbolda çok büyük yetenekler silinip gitmiştir. Bence bu işte insan faktörü çok önemli. Nedir insan faktörü? Doğru insanlara denk gelmen gerekir. Doğru hocalara, doğru arkadaşlara… Çünkü bu insan- lar senin için çok önemli. Seni hayata bağlarlar. İyi maç oynadığın zaman kötü yanını söyleyebilen doğru göz- lere ihtiyacın vardır. Bazı arkadaşlar tanıyorum, kötü oynuyor ama yanın- dakiler “Sen en iyisisin” diye kendi- sini pohpohluyor. Futbolcu da onlara inanıyor. Benim çevremböyle değildi. Mesela bir maçta beş gol atsambile yakınımda, “Şurada yanlış yaptın. Bu yanlışları düzeltmelisin” diye uyarı- larda bulunan insanlar vardı. Ben çok ama çok çalıştım. İnanılmayacak derecede çok çalıştım. Arkadaşlarım, annemve babambana çok sahip çıktı. Her maçıma geldiler. Fransa’da şu an sadece Umut oynuyor. Mevlüt ağabeyin bile bazen eleştirildiği oldu. Yurt dışında Türk olmak zor. Şimdi bakıyoruz Cengiz, Cenk, Çağlar, Hakan ve Enes gibi iyi oyuncularımız dışarda oynuyor ama saymaya kalk- tığın zaman bir elin parmaklarını geçmez. Brezilyalılar gibi dünyaya çok sayıda oyuncu ihraç etmiyoruz… Türkler olarak dezavantajlıyız. En ufak bir şeyde, “Sen alışamadın… Senin dil problemin var” gibi olum- suzluklar futbol yaşantımıza büyük etki ediyor. Şimdi İspanya’dayım. Niye oynatmıyorlar beni? İspanyolcayı bilmiyorumdiye… Biz Türkiye’ye ya- bancı futbolcu transfer ediyoruz değil mi? Ona tercüman veriyoruz, onunla İngilizce konuşuyoruz. Bizi anlasın diye çırpınıyoruz; kendisine yardımcı oluyoruz. Ama oralarda öyle bir kültür yok. “Bizimülkemize geldin, bizimdi- limizi öğrenmek zorundasın” diyorlar. Ama Türkiye’de bu yok. Türkiye yabancılara daha çok sahip çıkıyor. Peki, yabancı dil bakımından kendini geliştirmek için bir şeyler yapıyor musun? Yapıyorum tabiî ki. Hiç yapmaz mıyım? İspanyolcamı geliştiriyorum. İngilizcemve Fransızcamvar. Ama saha içinde hocamız her dediğini anlamanızı istiyor. En ufak tolerans göstermiyorlar. İngiltere’ye gitseydim hiçbir sorun yaşamazdım ama dilini bilmediğimbir ülkedeyim. İspanyol- cayı yeni yeni öğreniyorum. 1.5 aydır epeyce mesafe kat ettim. Zamanla cümle kurma noktasına da geleceğim inşallah. 2012-2013 sezonuyla birlikte Tür- kiye’ye gelip Elazığspor’a imza at- mıştın. Transferin nasıl gerçekleşti? Elazığspor’dan önce Samsunspor’a gitmiştim… 20 günlük bir kampa sü- reci geçirdik… Hoca bir oynatıyor, bir oynatmıyor. İmza töreni yaptık. Her şey tamamdı. Şu an İsviçre Millî Takı- mı’nı çalıştıran Vladimir Petkovic, o dönemde Samsunspor’un başındaydı. Transfer döneminin bitmesine iki gün kala bana, “Ya A2’ye gidersin ya da takımına geri dönersin” dedi. Şoke 46 47 “ Motivasyonla, yürekle oynayan bir yapımız var. Bunu herkes bilir. Bizimgeri dönüşlerimizin çoğu aslında bunun sayesindedir. Millî ruhumuz bu yüzden üsttedir. Böyle bir ülkeyiz. Fransa’da bu yok. Otomatiğe bağlamışlar. Makine gibiler. Sistematikler. Türkiye’de durumböyle değil. “ Ankara’da adeta yeniden doğdum. Sezon başı rahmetli İlhan Cavcav Başkanımız, “Serdar’ı bu takımda istemiyorum, çünkü çok sakatlanıyor” demişti. Ama İbrahimÜzülmez Hocam, arkamda durdu. Sezona çok iyi başladım. Sonra çok profesyonelce çalıştım. Belki bu zamana kadar ilk kez böyle çalıştım. Allah’a şükür faydasını gördüm. Onlarınmeyvesini yavaş yavaş topluyorum. “ İspanya’da bütün statlar tıklım tıklımdolu. Oturacak yer yok. Sahalar halı gibi… Üstende yatsan yeridir. Futbolcu için saha, taraftar çok önemli. Futbolcu olduğunu hissediyorsun. Faul alıyorsun ya da kayıyorsun, herkes ayağa kalkıp çıldırıyor. Gol attığını düşün bir de… İnsanlar kendilerini parçalıyor… En güzel yanı da kamp olmaması. “ Gençlerbirliği’nde sözleşmemin sonuna geldiğimde büyük takımların ilgisi vardı ama Ankara’da o kadar mutluydumki dışarı çıkmak istemedim ve Osmanlıspor’a imza attım. Sezon boyunca inanılmaz çaba sarf ettim. Hedefimde büyük takıma veya başka bir yere gitmek yoktu. Evet, hayalim İspanya’ydı. Bunu gerçekleştirebildim ama keşke ligden düşmeseydik de Ankara’da kalsaydım.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==