TamSaha 170. Sayı / Ocak 2019
İlk Libertadores zaferi Boca’dan River Plate, 1976’da bir kez daha Libertadores Kupası finaline yük- seldiyse de bu sefer Brezilya’nın Cruzeiro ekibine 1-4, 2-1 ve 2-3’lük skorlar sonrasında teslimolacaktı. Bundan sonraki iki sezondaysa Boca Juniors kendi adına şeytanın bacağını kırdığı gibi, ezeli rakibi River Plate ile olan çekişmesinde de çok önemli bir eşiği aşmış oluyordu. Boca, 1977’de çıktığı Libertadores Kupası finalinde son şampiyon Cru- zeiro’yu 1-0, 0-1 ve 0-0 bitenmaçlar sonrasında penaltılarla devirerek tarihinin ilk Güney Amerika şampi- yonluğunu elde ediyordu. Sarı-mavililer, ertesi yıl da Kolombiya’nın Deportivo Cali ekibine 0-0 ve 4-0’lık skorlarla üstünlük sağlayarak unvanlarını korumayı başaracaklardı. Boca Juniors, Libertadores Kupa- sı’nı kazanması neticesinde Kıtala- rarası Kupa’da da boy gösterme hakkı elde ederken bu finallerin ilkinde, Şampiyon Kulüpler Kupası şampiyonu Liverpool’un çekilmesi neticesinde o kupanın finalisti Borussia Mönchengladbach ile karşı karşıya gelmiş ve rakibini, Arjantin’de 2-2 sonuçlanan ilkmaç sonrasında Almanya’daki rövanşta 3-0mağlup ederekmutlu sona ulaşmıştı. Boca’nın bu başarısını ertesi sezonda da tekrarlaması muhtemeldi belki ama Avrupa şampiyonu Liverpool’un bir kez daha kupaya katılmayı kabul etme- mesi neticesinde organizasyon bu defa yapılmıyordu. Boca’nın böylesine istimüzerinde olduğu bir dönemde, Arjantin futbol tarihinin en önemli dönemeçlerin- den birine de gelinmişti. 1978 Dünya Kupası, Arjantin’de düzenlenecekti. O güne dek sadece bir kez bu turnuvada final oynayan, onda da komşusu Uruguay’a kaybeden Arjantin, artık seyircisinin de desteğiyle dünya şampiyonluğu özlemine bir son vermek istiyordu. Tabiî ki Boca taraftarlarının beklen- tisi de millî takımın iskeletinin, Güney Amerika şampiyonu olan takımlarından gelecek oyuncularla oluşturulması yönündeydi. Ne var ki bırakın takımın iskeletini oluş- turmayı, teknik direktör Cesar Luis Menotti tarafından açıklanan 22 ki- şilik kadroda tek bir Boca oyuncusu dahi yer almıyordu. Buna karşılık kadroda River Plate’ten, kaptan Daniel Passarella da dahil olmak üzere beş oyuncu bulunmaktaydı. Menotti’nin tercihi çileden çıkardı İşin daha da garibi, turnuva başla- madan sadece birkaç hafta önce Boca Juniors ile yaşadığı anlaşmaz- lık neticesinde kulüpten ayrılan ve millî takımkadrosu açıklandığında kulüpsüz durumda olan Alberto Tarantini de kadroya çağrılmıştı. Futbolculuk kariyerinde bir sezon Boca’da da oynayan fakat River Plate ile herhangi bir alâkası olma- yan teknik direktör Menotti’nin neden böylesine bir tercihte bulun- duğu pek anlaşılamadıysa da bu durum, Boca’lı taraftarları fazlasıyla öfkelendirmişti. Hatta organizasyon komitesinin, maçların oynanacağı statları belirlerken Buenos Aires’ten iki stat seçmesi fakat Boca’nın Stadı La Bombonera’yı göz ardı etmesi de söz konusu öfkeyi biraz daha arttıracaktı. Bu kararla- rın sebepleri net bir biçimde açık- lanmamıştı belki ama turnuva öncesinde La Bombonera’da oyna- nan birkaç hazırlıkmaçında taraf- tarların oynanan oyundanmemnun olmayıp Menotti’yi istifaya çağır- maları ve Boca Juniors Teknik Di- rektörü Juan Carlos Lorenzo’nun millî takımın başına geçmesi yö- nünde tezahüratlarda bulunmaları- nın, fitili ateşlediği düşünülüyordu. Arjantin Millî Takımı, turnuva oynanmaya başladığındaysa yavaş yavaş da olsa performansını arttı- racak ve en sonunda finalde Hollan- da’yı 3-1 mağlup ederek, tüm ülkenin neredeyse yarım asırdır ha- yalini kurduğu bu görkemli kupayı kucaklayacaktı. Tabiî kupanın, aynı zamanda River Plate’in kaptanı olan Passarella’nın ellerinde yükselmesi, hatta final maçının da yine River Plate’in stadı olan El Monumental’de oynanması, bu büyük başarı üzerine River taraftarlarının azami derecede gururlanmasını da sağlamıştı. Boca’ya gönül veren Arjantinlilerinse bir yanları elbette müthiş bir sevinç yaşıyordu ama bir yanları da bu başarı tablosunda sarı-mavi renklerde hiçbir fırça do- kunuşunda bulunulmamasını kati- yen hazmedemiyordu. Tabiî River Plate taraftarları da rakiplerini daha da kızdırmak için bu fırsatı kaçırmayacak ve Arjantin’in dünya şampiyonluğunu River Plate kazanmışçasına rakiplerine sataşmaya başlayacaklardı. Boca’nın bu alanda River Plate’ten rövanşı almasıysa sekiz sene sonra gerçekleşecekti. Şöyle ki 1970’lerin sonunda Argentinos Juniors for- ması altında adeta güneş gibi parla- yan, 1979’da ayrıca Arjantin Genç Millî Takımı’yla bir dünya şampi- yonluğu da yaşayan genç yıldız Diego Maradona, Boca taraftarı ol- duğunu açık açık söyleyerek bu ku- lübe transfer olmayı çok istemiş ve 1981 yılında da nihayet bu transfer gerçekleşmişti. Maradona her ne kadar bir sezon sonra Barcelona’nın yolunu tuttuysa da Boca ile bir Arjantin şampiyonluğu yaşayarak kulübün kahramanları arasındaki yerini almıştı. İşte o Maradona, 1986 Dünya Kupası’nda, turnuva tarihinin belki de en büyük bireysel performansını ortaya koyuyor, bunun neticesinde de Arjantin, tarihindeki ikinci dünya şampiyonluğuna uzanıyordu. River şeytanın bacağını kırıyor Öte yandan 1986’da River Plate, Li- bertadores Kupası’ndaki bahtsızlı- ğını da nihayet yeniyordu. Finalde Kolombiya’nın America Cali takı- mıyla kozlarını paylaşan River, 2-1 ve 1-0’lık galibiyetler alarak bu ku- payı tarihinde ilk kez kazanmanın sevincini yaşamıştı. River daha sonra Kıtalararası Kupa’da da Steaua Bükreş’i tek golle devirecek ve bir önemli zafere daha imzasını atacaktı. 1980’lerin ve 1990’ların genelinde de Boca Juniors sancılı bir dönemden geçerken, River Plate çok sayıda şampiyonluk yaşamaktaydı. Boca, 1981’de Maradona ile kazandığı şampiyonluk sonrasında 1992’ye kadar beklemek zorunda kalmış, ardından da bu kez altı yıllık bir suskunluk içine girmişti. Yani 17 yılda düzenlenen 28 ulusal şampiyonadan sadece birini kaza- nabilmişlerdi. Aynı dönemde River Plate ise dokuz kez zirveye çıkmıştı. River, 1996 yılında, Libertadores Kupası’nı da bir kez daha müzesine götürecekti. Finalde yine America Cali ile oynamışlar ve bu sefer ilk maçı 1-0 kaybetmelerine karşın evlerindeki rövanşı 2-0 kazanarak Güney Amerika’nın en büyüğü ol- muşlardı. Kıtalararası Kupa’daysa Juventus’a rakip olan River, istedi- ğini alamıyor ve rakibine tek golle boyun eğiyordu. Ezeli rekabette Boca’nın yeniden atağa kalkacağı yılsa 1998’di. Sarı- mavililer, 1998 ve 1999’da peş peşe iki şampiyonluk kazanıyordu. Tabiî River da buna cevap vermekte gecikmedi ve sonraki iki şampiyo- nada da gülen taraf onlar oldu. Bundan sonrasındaysa, özellikle Libertadores Kupası’nda Boca’nın altın çağı başlıyordu. 2000 yılında Palmeiras’ı, 2001’de de Cruz Azul’u devirerek ardı ardına iki kez Güney Amerika’nın zirvesine çıkan Boca, ayrıca 2000’deki Kıtalararası Ku- pa’da da Real Madrid’i 2-1 mağlup etmeyi başaracaktı. Boca, ertesi yılsa bu kupayı Bayern Münih’e tek 108 109 Boca Juniors 1977’de ilk Libertadores Kupası’yla... Arjantin’in ilk Dünya Kupası, River Plate’li kaptan Passarella’nın ellerinde yükselirken, 22 kadroda tek bir Boca’lı yer almamıştı. River Plate ilk Libertadores Kupası’nı 1986’da kazanmıştı Boca’lıların hayalini Maradona 1986’da gerçekleştirmişti
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==