TamSaha 170. Sayı / Ocak 2019

116 117 İzlanda futbolunda iz bırakmış babası Arnor’un bir maçta aynı anda sahada İzlanda formasını terletmesi, dönemin İzlanda Futbol Federasyonu Başkanı Eggert Magnusson’un hayallerini süslü- yordu. Bunun da İzlanda toprakla- rında gerçekleşmesinde ısrarcıydı. İşte bu yüzden İzlanda Millî Takımı Teknik Direktörü Logi Olafsson, 24 Nisan 1996 tarihinde oynanan Estonya-İzlanda karşılaşmasında, Arnor ile ilkmillî maçına çıkacak olan oğlu Eidur’u İzlanda’da oyna- nacak bir maçta aynı anda sahada oynatabilmek için dakikalar 62’yi gösterdiğinde Arnor’u çıkararak, 13 numarayı giyen Eidur’u oyuna aldı. Eidur Gudjohnsen kalan yarım saatte çokmüsait pozisyonlar ya- kalasa da İzlanda formasıyla çıktığı ilkmaçta ilk golünü atmayı başara- madı ve maçtan sonra yapılan rö- portajda eline geçen fırsatları gole çevirmesi gerektiğini ama ilkmaçı olmasının kendisini yeterince tat- min ettiğini söyledi. Baba Arnor ise oğluyla beraber İzlanda forması giymenin her zaman hayali oldu- ğunu belirtirken, hayalinin gerçek- leşmesini ‘Fantastik’ bir durum olarak niteledi. Her ne kadar aynı maçta baba ve oğlunun oynaması millî maçlar tarihinde ilk kez ya- şansa da ikili bir millî maçta aynı anda sahada hiçbir zaman oynaya- madı. Bunun da sebebi Eidur Gud- johnsen’in Estonya galibiyetinden bir ay sonra U18 takımıyla yaptığı bir maçta talihsiz bir biçimde bile- ğini kırarak çok uzun süre sahalar- dan uzak kalmasıydı. Eidur bu sakatlıktan sonra millî takıma seçilebilmek için üç sene beklemek zorunda kaldı. Bu süre zarfında yaşı ilerleyen babası da millî takımkari- yerini noktaladığından, baba-oğul asla bir maçta beraber oynayamadı. Eggert Magnusson’un hayali ger- çekleşmese de Arnor ve Eidur Gud- johnsen birbirlerine benzer şekilde İzlanda Millî Takımı’nın değişilmez isimlerinden oldu. Arnor Gudjohn- sen ilk kez 1979 yılında İsviçre ma- çında sırtına geçirdiği formayı 1997 yılına kadar giydi ve oynadığı 73 maçta 14 gol attı. 1991 yılında oyna- nan özel maçta İzlanda’ya 5-1’lik skorla mağlup olan Millî Takımımıza dört gol kaydeden isimde Arnor Gudjohnsen’di. Oğlu Eidur ise baba- sının yerine oyuna girdiği günden, büyük sürpriz yaparak dünya fut- bolunda iz bıraktıkları 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’na kadar İzlanda Millî Takımı’nın formasını giydi. Şampiyonadan sonra ise aktif futbol hayatına son verdi. Millî takımkariyeri boyunca 88 maçta 26 gol kaydeden Eidur Gudjohnsen, İzlanda’nın en çok gol atan ve en fazla maça çıkan üçüncü oyuncusu. PSV Eindhoven’da yaşadığı talihsiz sakatlıklar sebebiyle KR Reykjavik takımına kiralanan Gudjohnsen, bir sene ülkesinde oynadıktan sonra İngiltere’nin BoltonWanderers takımına transfer oldu. İki senelik Boltonmacerasının ardından 2000 yazında Chelsea’nin yolunu tutarak altı sezon forma giyeceği kulübe imzayı attı. Maviler aynı transfer dö- neminde Hollandalı yıldız Jimmy Floyd Hasselba- ink’i de kadrosuna kat- mıştı. İki oyuncu, transfer oldukları ilk sezonmuh- teşembir uyum sağlaya- cak ve Claudio Ranieri önderliğinde üç sezon bo- yunca Chelsea’nin deği- şilmez ileri ikilisi olacaktı. İlkmaçına 2000’de Manchester United karşısında oynanan Com- munity Shieldmaçında Gianfranco Zola’nın yerine oyuna dâhil olarak çıkan Eidur Gudjohnsen, yıldızının parladığı Chelsea’de 255 maçta 76 gol ve 31 asistlik bir performans sergiledi. 2003 senesinde Roman Abramovich’in kulübü satın alma- sıyla Chelsea’nin çehresi değişmişti. Teknik direktörlüğe Porto’da Şam- piyonlar Ligi’ni kazanan Jose Mou- rinho’nun getirilmesiyle büyük miktarda paralar harcanarak kad- roya Didier Drogba, Arjen Robben gibi önemli isimler eklendi. İzlandalı yıldız, o dönem Jose Mou- rinho’dan sonra ilk 11’de eskisi kadar şans bula- masa da 2004-05 sezonunda Mavilerin Premier Lig’de oynadığı 38 karşılaşmada da forma giydi. Eidur Gudjohnsen altı yıllık Chelsea macerasında iki Premier Lig şampi- yonluğu, bir Lig Kupası şampiyon- luğu ve iki Community Shield şampiyonluğu kazanmayı başarıp 2006’nın Haziran ayında dünya devi Barcelona’ya 12 milyon euro bon- servis bedeliyle transfer oldu. Bir önceki sezon Arsenal’i Stade de France’da mağlup ederek kazanılan Şampiyonlar Ligi zaferinin ardından Barcelona kulübü Henrik Larsson’la yollarını ayırmıştı. İsveçli yıldızın yerine ise bir başka İskandinav yıl- dız olan İzlandalı Eidur Gudhjohnsen kadroya dâhil edilmişti. Gudjohn- sen’e biçilen rol Chelsea’deki son yıllarına benzer bir roldü. İlk 11’de kendisine fazla yer bulamasa da sahada işler yolunda gitmediğinde veya ihtiyaç duyulduğunda teknik direktörlerin sarılabileceği bir can simidiydi. Eidur Gudjohnsen, Kata- lan ekibinde oynadığı 2008-09 se- zonundaki İspanya Ligi, Kral Kupası ve Şampiyonlar Ligi üçlemesinde de çorbada tuzu olanlardandı. Geçen üç sezonun ardından yaşı ilerleyen ve Fransa’nın Monaco ekibine transfer olan İzlandalı oyuncunun kariyeri Barcelona’dan sonra fazla- sıyla hareketli geçti. Fransa mace- rasından sonra 10 kulüp değiştiren Gudjohnsen’in yolu sırasıyla Totten- ham, Fulham, AEK Atina, Cercle Brugge, Club Brugge, BoltonWan- derers, Shijiazhuand Ever Bright, Molde ve Pune City gibi kulüplerden geçti. Eski ritmine ve temposuna ulaşamasa da yaşı ilerleyen ve talihsiz sakatlıklar yaşayan bir fut- bolcunun bu denli önemli kulüpler tarafından tercih edilmesi, Eidur Gudjohnsen’in iyi iş etiğine sahip bir oyuncu olduğunu kanıtlar nitelikte. Direnç, fiziksel güç ve tükenmeyen enerji gibi İzlanda futbolunun tipik özelliklerini taşımasının yanında golcülüğü, sert bitiriciliği, röveşata- ları ve top kontrolüyle öne çıkan İzlandalı yıldız, kariyeri boyunca pek çok önemli isimle de çalıştı. PSV’de oynarken Brezilyalı Ronaldo ile takım arkadaşı olan Gudjohnsen; Claudio Ranieri, Jose Mourinho, Pep Guardiola, Frank Riijkard, Harry Redknapp gibi çok önemli teknik direktörlerin talebesi oldu. Tüm bunlara ek olarak ana mevkii olan santrfor dışında gerektiğinde forvet arkası, 10 numara oynayabilen, çok zor durumlarda ise sağ ve sol kanatta bile görev yapabilen çok yönlü bir oyuncu olması, İzlandalı- nın uzun süre profesyonel futbol hayatını sürdürmesini sağlayan faktörlerdendi. Ve torunlar… Eidur Gudjohnsen her fırsatta baba- sının onun için çok önemli bir rol model olduğunu belirtirken, kendi de profesyonel seviyede futbol oy- nayan ve profesyonel olma yolunda ilerleyen oğulları için de örnek bir baba olmayı başarıyor. 20 yaşındaki en büyük oğlu Sveinn Aron Gud- johnsen şu an İtalya 2. Ligi ekiple- rinden Spezia’nın formasını giyiyor. Forvet oynayan fakat babasının ak- sine solak olan Sveinn Aron küçük yaşlarda Barcelona altyapısında yetişmiş, ardından kısa süre İspan- ya’nın Gava takımında oynadıktan sonra ülkesinin yolunu tutmuştu. Sveinn Aron, İzlanda’da HK Kopa- vogs, Valur ve Breidablik takımla- rında oynadıktan sonra bu sezonun başında Spezia’ya transfer oldu ancak henüz sadece altı maçta forma giydi. Sveinn Aron’un diğer iki kardeşinin hikâyesi ise daha ilgi çekici. Ortanca kardeş olan Andri Lucas Gudjohnsen şu an Real Mad- rid’in altyapısında. Fakat bir sene önceye kadar Espanyol’un altyapı- sında oynuyordu. Babası gibi santr- for olan genç İzlandalı, Espanyol’un U16 takımıyla 2017-2018 sezonunda 20 gol barajını aşarak dikkatleri üzerine çekmiş ve büyük kulüple- rinmenziline girmişti. Andri Lucas bugünlerde İzlanda U19 formasını da giyiyor ve geçtiğimiz ay UEFA U19 Avrupa Şampiyonası eleme maçında Türkiye’ye de rakip oldu. Kardeşlerin en küçüğü Daniel Tris- tan’ın da geleceği bir o kadar parlak görünüyor. Real Madrid’e transfer olmadan önce geçtiğimiz yıl Barce- lona’nın U12B takımının kaptanı olan Daniel, Danone Uluslar Turnu- vası’nda kaydettiği 6 golle takımın açık ara yıldızıydı. Yaşına göre sert şutları ve uzun boyuyla dikkatleri üzerine çeken Daniel Tristan Gudjohnsen’i ileride babası gibi bir kariyer bekliyor olabilir. Futbol dâhil olmak üzere basketbol, tenis, atletizmgibi pek çok farklı spor dalında sporcu ailelerin sporcu çocuklarına sık sık rastlayabiliyo- ruz. Bunlara sayısız örnekler de verebiliriz. Hatta kimi zaman bu ailelerin çocukları büyüdüklerinde ebeveynlerinin sporculuk yaşantı- larında elde ettiklerinden çok daha fazlasını başarabiliyor. Ancak Gudjohnsenlerin hikâyesi bunlarla kıyaslandığında biraz daha olağan- üstü bir durum. Futbolcu bir baba- nın, futbolcu oğluyla aynı maçta forma giymesi, ardından oğlunun dünya futbolunda, ülkesinde çok önemli bir isimhaline gelmesi ve üçüncü kuşağın şu an dünyanın önemli futbol kulüplerinin altyapı- larında forma giyiyor olması emsal- siz bir durum olmakla beraber sporun bambaşka bir boyutunu da gözler önüne seriyor. Babasının omuzlarında Chelsea tribünlerini selamlayan Tristan, şimdi Real Madrid altyapısında... Sveinn Aron Andri Lucas

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==