TamSaha 171. Sayı / Şubat 2019

Milan ve CSKA Sofya ile aynı grupta mücadele ederken, İtalyan rakiple- riyle yaptığı maçlardan golsüz beraberlikle ayrılmış, CSKA’yı ise 4-0mağlup etmiş ve Batistuta bu maçta hat-trick yaparak dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Deportivo Italiano, bu sonuçların ardından Napoli ile birlikte gruptan çıkmayı da bilmişti ancak çeyrek finalde, Torino’ya yine golsüz ta- mamlanan bir karşılaşmanın ardın- dan penaltılarla boyun eğeceklerdi. Bu turnuvanın ardından yeniden Newell’s’a dönen Batistuta, ilk sezo- nunda ligde 24maçta forma giyer- ken sekiz gol atmıştı. Öte yandan, özellikle İtalya’daki turnuvada gösterdiği performans sonrasında kendisini büyük kulüpler takip etmeye başlamıştı ve 1989 yazında da River Plate, Batistuta’yı renkle- rine bağlayan taraf oluyordu. Ne var ki Batistuta, River Plate’te aradığını bulamayacaktı. River’ı o dönem çalıştırmakta olan Daniel Passarella, Batistuta’yı öncelikli gol silahı olarak kullanmıyor ve genç oyuncunun biraz daha zamanı olduğunu düşünüyordu. Sonuçta Batistuta ilk on birde düzenli olarak şans bulamadığı River’da 21 maça çıkabilmiş ve sadece dört gol at- mıştı. Zaten akabinde de Passarella, Batistuta’ya ihtiyacı olmadığını ve genç oyuncunun başka bir kulübe gidebileceğini söyleyecekti. Bunun üzerine Batistuta için yeni istikamet, 1989-90 sezonunun ortasında gerçekleşecek transfer neticesinde, River’ın ezeli rakibi Boca Juniors olacaktı. Aynı dö- nemde Batistuta, nişanlısı Irina ile de nihayet evlenmiş ve özel haya- tında da yepyeni bir sayfa açmıştı. Lâkin Batistuta, ilk başlarda Bo- ca’da da bekleneni veremeyecekti. O sezonun kalan bölümünde Boca ile ligde 11 maça çıkacak ve sadece iki kez gol sevinci yaşayacaktı. Bu umut kırıcı gidişatı tersine çevi- recek isimse, o esnada takımın ba- şına geçen, Uruguaylı teknik adam Oscar Tabarez’di. Batistuta’ya aradığı özgüveni aşılayan Tabarez, takımın hücumhattında ondan ve Diego Latorre’den çok iyi bir ikili yaratıyor ve bu ikilinin golleriyle de Boca, 1991 Clausura’da şampiyon- luğa ulaşıyordu. Ligde ve Libertado- res Kupası’nda oynadığı 35 maçta 17 gol atan Batistuta, bu perfor- mansı neticesinde Arjantin Millî Takımı Teknik Direktörü Alfio Basile tarafındanmavi-beyazlıların 1991’deki Copa America kadrosuna da dâhil edilecek ve millî forma altındaki ilkmaçına da turnuva öncesinde, 27 Haziran 1991’de, hazırlık amacıyla oynanan Brezilya maçında çıkacaktı. Peş peşe Copa America zaferleri Turnuvaya gelindiğindeyse, Arjan- tin, beşer takımlı iki gruptan oluşan ilk turda, Paraguay, Şili, Peru ve Venezüella’ya rakip olmuştu. Tan- gocular, ilkmaçlarında Venezüel- la’yı 3-0 yenerken gollerden ikisini atan Batistuta da turnuvaya gayet çüklükten kalma bir futbolcu olma hayali vardı. Şimdi bir de Arjantin’in dünya futboluna sunduğu yeni süper starı Maradona vardı. Batistuta, posteri duvarına astıktan sonra, şansını yeniden futbolda denemek üzere bir karar alacaktı. İlk önce okul arkadaşlarıyla birlikte Grupo Alegria adlı mahallî bir takımda futbol oynama fırsatını yakalıyor, sonra da Platense adlı bir başka kulübe geçiyordu (Bu, Arjan- tin’de az çok namı olan Atletico Pla- tense kulübü değil, yine mahallî bir kulüptü). Batistuta, lisanslı futbolcu olarak da ilkmaçına, yaklaşık 16 buçuk yaşındayken, Platense formasıyla Racing Reconquista takımına karşı çıkacaktı. Profesyonelliğe giden yol Platense’de yaklaşık iki yıla yakın top oynayan Batistuta’nın yetenek- leriyse, bir vilayet şampiyonası sırasında, Newell’s Old Boys genç takımına karşı oynadıkları maçta, eski bir millî futbolcu olan ve o sıra- larda Newell’s adına yetenek avcılığı yapan Jorge Griffa tarafından keşfedilecekti. Griffa, maçta iki gol atarak takımını galibiyete taşıyan Batistuta’nın çok özel bir santrfor olabileceğini görmüş ve oyuncuyu Newell’s’a transfer edebilmek için de kolları sıvamıştı. Kısa süre sonra da Batistuta, Newell’s genç takımına geçecekti. Newell’s’daki ilk günleriyse, Batis- tuta için biraz sorunluydu. Yeni bir şehre, Rosario’ya taşınmıştı ve ailesiyle henüz birkaç ay önce yüzükleri taktığı nişanlısı Irina’dan da ayrı kalmıştı. Platense’den kendisiyle birlikte Newell’s genç takımına transfer edilen Gustavo Masat haricinde bir arkadaşı da yoktu ve Rosario’daki ilk günle- rinde de Masat ile birlikte, genç takımoyuncularına tahsis edilen tesislerde kalmaktaydı ve bu da şehir içinde bir sosyal yaşantıya sahip olunmasını engellemekteydi. Neyse ki birkaç ay sonra Newell’s’ın maçlarını yaptığı El Coloso del Parque Stadı’nın yakınlarında, Masat ile ortaklaşa bir daire kiralayacaklar ve özel hayatlarında kendilerine ait az da olsa bir hareket alanı yaratacaklardı. Newell’s Old Boys’un A takımını o sıralarda Marcelo Bielsa çalıştır- maktaydı ve Bielsa, 1988 yazına gelindiğinde, Batistuta’nın artık A takımdüzeyinde oynayabilece- ğine kanaat getirerek onu kadrosuna dâhil edecekti. 25 Eylül 1988’de de Batistuta, Newell’s formasıyla, kariyerindeki ilk profesyonel ligmaçına, San Mar- tin de Tucuman takımı karşısında çıkacaktı. 1989 yılının Ocak ayına gelindiğindeyse, Deportivo Italiano kulübü, İtalya’da katılacağı bir özel turnuva için Batistuta’yı Newell’s’tan kiralayacaktı. Adından da anlaşılacağı üzere bu kulüp, Arjantin’deki İtalyanlar tarafından kurulmuştu ve İtalya’da, Serie A’nın önde gelen kulüplerinin katıldığı bu turnuvaya da Arjantin’de İtalyan kimliğini temsil ettiği için çağrıl- mıştı. Kulübün oyuncuları da genel- likle İtalyan kökenliydi ama kulüp, kadrosu kısıtlı olduğu için turnu- vaya gitmeden önce sadece bu süre için geçerli olacak şekilde, bazı genç ve İtalyan köklerine sahip oyuncu- ları kiralama kararı almıştı. Büyük dedesi bir İtalyan göçmeni olan Batistuta da bu tarife uymaktaydı. Çizme’ye ilk adım Sonuçta bu geçici transfer de ger- çekleşiyor ve Batistuta, çok değil, sadece birkaç sene sonra yıldızla- şacağı Çizme’ye ilk adımını da bu vesileyle atmış oluyordu. Deportivo Italiano, turnuvada ilk turda Napoli, 104 105 Adamolacak çocuk. Boca’daki gençlik dönemi

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==