TamSaha 171. Sayı / Şubat 2019

Milan gibi takımlar, Batistuta için resmi bir teklif dahi iletemiyordu. Bu şartlar altında onun için en iyi adresse, yurt dışındaki büyük kulüplerden biri olabilirdi. Bu doğ- rultuda 1997 yazında da çok büyük bir fırsatla karşı karşıya kalmak üzereydi. Zira yıldız oyuncusu Ronaldo’yu rekor bir bedelle Inter’e satan Barcelona, santrfor mevki- inde doğan boşluğu Batistuta ile doldurmak istiyordu ve iki ülke basınına göre de bu iş bitme noktasına gelmişti. Amma velâkin Barcelona’nın yeni teknik direktörü Louis van Gaal, son anda Batistuta yerine Lyon’dan Sonny Ander- son’un transfer edilmesini iste- yince, Arjantinli yıldız için bir büyük fırsat daha kaçmış oluyordu. Ertesi sezona gelindiğinde Fioren- tina, Serie A’da yeniden üst sıraları zorlamaktaydı. Batistuta’nın attığı 21 golün sağladığı büyük katkıyla da sezonu beşinci sırada tamamlıyor- lardı. Batistuta’nın formgrafiğinin yukarı çıkması son derece önem- liydi zira o yaz, Fransa’da düzenle- necek olan Dünya Kupası’nda millî formayla özlenen başarıyı yakalamanın hesapları içindeydi. Bir Dünya Kupası hat-trick’i daha Arjantin, söz konusu turnuvanın ilk turunda Hırvatistan, Japonya ve Jamaika ile birlikte H Grubu’nda yer alıyordu. İlkmaçta Japonya engelini Batistuta’nın tek golüyle aşan Tangocular, ikinci maçlarında da Jamaika’yı 5-0mağlup edecekti. Bu karşılaşmada üç gol birden atan Batistuta da dört yıl önceki Yuna- nistanmaçındaki hat-trickinden sonra Dünya Kupalarındaki ikinci hat-trickini yapmış oluyor ve iki farklı Dünya Kupası’nda hat-trick yapan ilk (ve şu ana kadarki tek) oyuncu olarak da tarihteki yerini alıyordu. Arjantin, gruptaki sonmaçında da Hırvatistan’ı tek golle geçip grubu ilk sırada tamamlamış ve ikinci turda da İngiltere ile eşleşmişti. 1986’daki unutulmaz Arjantin-İn- giltere maçından 12 yıl sonra, taraflar bir kez daha bir Dünya Kupası maçında kozlarını paylaşa- caktı. Arjantin, maçın henüz beşinci dakikasında Batistuta’nın penaltı golüyle üstünlüğü ele geçirdiyse de sadece dört dakika sonra İngilizler de bir penaltı kazanıyor ve Alan Shearer’ın atışı gole çevirmesiyle de skora denge geliyordu. 16. dakika- daysa Michael Owen’ınmüthiş bir slalom sonucunda attığı golle bu kez İngilizler öne geçmişti. Arjan- tin’in, ilk yarının sonlarında Javier Zanetti’nin golüyle 2-2’yi bulması- nın ardındansa skorda başka deği- şiklik olmayınca maç önce uzuyor, devamında da penaltılara kalıyordu. Penaltılarda da rakibine 4-3’lük üstünlük sağlayan Güney Amerika temsilcisi, böylece çeyrek finale yükselmeyi başarmıştı. Çeyrek finalde Arjantin’in karşı- sında Hollanda vardı. Portakalların 12. dakikada Patrick Kluivert ile öne geçtiği maçta Arjantin beş dakika içinde Claudio Lopez ile skoru eşitlediyse de 90. dakikada Dennis Bergkamp, Tangocuların hayallerini yıkacak ve Arjantin, dört yıl önce olduğu gibi bu turnuvaya da erken sayılabilecek bir biçimde veda ede- cekti. Çeyrek finaller öncesinde gol krallığı yarışında beş golle zirvede olan Batistuta ise daha sonra Davor Suker tarafından geçilecekti. Dünya Kupası’nda takımı hedefi tutturamadıysa da Batistuta bir kez daha en iyi golcülerden biri oldu- ğunu ispatlamıştı. Yaşı da artık 29’a geldiği için kendisinin daha ne kadar Fiorentina’da kalacağı gitgide daha büyükmerak konusu olmaktaydı. Yine de kulüp, artık tarihindeki en büyük golcüsü haline gelmiş Batistuta’yı bırakmamakta kararlıydı. Floransa’daki son yıllar Yıldız oyuncu böylece 1998-99 se- zonuna da Fiorentina’da girecekti. Mor Menekşeler, o sezon öncesinde takımı da İtalya’nın en tecrübeli teknik adamlarından olan Giovanni Trapattoni’ye emanet etmişti ve bu değişiklik, özellikle sezonun ilk yarısında son derece olumlu sonuç vermişti. Fiorentina, haftalarca ligde liderlik koltuğunda oturmuştu ve devre ara- sına gelindiğinde de Milan ve Lazio ile birlikte şampi- yonluk yarışında olan üç takımdan biriydi. Ancak sezonun ilk 19 haftasında 41 puan toplayan Mor Me- nekşeler, son 15 maçtaysa sadece 15 puan alarak akıl almaz bir düşüş yaşayınca sezonu üçüncü sırada ta- mamlayacaktı. Yine de bu derece, takımın son 15 yıl- daki en iyi derecesiydi ve bu sayede Fiorentina, ertesi sezon Şampiyonlar Ligi’nde de yer alabilecekti. Ligde bu sezonda da 21 gole imzasını atan Batistuta ise gol krallığını tek bir golle kaçırmıştı. Fiorentina, 1999-2000 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde ilk turda Barcelona, Arsenal ve AIK Solna’ya rakip olmuştu. Mor Menekşeler, gruptaki tek ye- nilgilerini Camp Nou’da Barcelona karşısında alırken, iç sahada hem Barcelona hemde Arsenal’le berabere kalmışlardı. Grupta Barcelona’nın ardından ikinci sırayı alacak takımı belirleyecek maçtaysa Fiorentina, Arsenal’i Londra’da Batistuta’nın golüyle 1-0 mağlup etmiş ve böylece adını ikinci tura yazdırmıştı. İkinci tur gruplarındaysa Fiorentina bu kez Manchester United, Valencia ve Bordeaux ile eşleşirken ilkmaçında Floransa’da Manchester United’ı Batistuta ve Abel Balbo’nun golleriyle 2-0mağlup ederek bu aşamaya da iyi bir giriş yapmıştı. Fiorentina, daha sonrasında Valencia’yı da içeride yenmişti fakat kazanması halinde grupta ikinci sırayı alarak çeyrek finale kalacağı maçta Bordeaux ile kalesinde son dakikada gördüğü gol neticesinde 3-3 berabere kalınca, tarihi bir fırsatı kaçırmıştı. Fiorentina’nın önüne bu son dakika golü saye- sinde geçen Valencia ise o yıl Devler Ligi’nde finale kadar gidecekti. Geç gelen şampiyonluk ve son perde Öte yandan Şampiyonlar Ligi’ndeki bu yoğun trafik, Fiorentina’yı ligde olumsuz etkilemişti ve yedinci sı- raya gerileyen Mor Menek- şeler, bir sonraki sezonda Şampiyonlar Ligi’nde yer alma fırsatını da kaçırmıştı. Batistuta ise yine takımın en büyük yıldızıydı. Ligde 23, Avrupa’da da altı golü bulunuyordu. Ancak ken- disi, sezon sonuna gelindi- ğinde, Fiorentina’da yapabileceği her şeyi yaptığını ve kariyerinin sonlarında artık bir şampi- yonluk görmek istediğini belirterek ilk kez açık açık ayrılmayı istediğini dile getiriyordu. Fiorentina Başkanı Cecchi Gori de bu talep karşısında daha fazla direnemeyecek ve 108 109 Büyük golcü futbola Roma’da veda etti

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==