TamSaha 171. Sayı / Şubat 2019

önü çok açık. Gerçekten bu zamanı değerlendirirlerse hayal edemeye- cekleri yere gelirler. Antalyaspor’da takımolarak ligin ilk yarısında çok başarılı bir performans gösterdiniz ve ilk dörde girmek için çok yüksek bir şansınız var. Ligin ilk yarısının değerlendirmesiyle beraber Antalyaspor’un bu sezonki hedeflerinden bahseder misin? Gelecek sezon Avrupa kupalarında mücadele etme hayaliniz var mı? Çok iyi karakterli ve sağlambir takımımız var. İlk yarıda alınan 27 puan oldukça iyi bir puan. Ama bu bizi kandırmasın ve rehavete sürüklemesin. Çünkü ikinci yarılar her zaman zordur. Bunu yıllardır yaşıyorum. Çünkü tüm takımlar ikinci yarıda dönüşü olmayanmaçlar oynayacak. Kimi küme düşmemeye kimi şampiyonluğa kimi de UEFA’ya oynayacak. Eksik olan yerlerine transfer yapıyorlar. Biz hafta hafta bakıyoruz. Kazandıkça hedefimiz kendini belirleyecek. Sezonun şampiyonluk yarışını nasıl değerlendiriyorsun? Şampiyonluk yarışında bence Başakşehir önde gibi görünüyor. Hatta yarışta tek başına şu an. Eğer geçmişteki hataları yapmazlarsa ve yaptıkları hatalardan ders alırlarsa şampiyon olmaları büyük bir ihtimal. Ligimizde bu sezon uygulanmaya başlanan VAR sistemi hakkındaki görüşlerin neler? İşin sonucuna baktığınızda çok faydalı bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Ama futbolun doğasına uygun olmayan yanları da var. Yani gol atıyorsun, tam sevine- ceksin, hakemVAR’a gidecek diye sevinemiyorsun. Kısacası futbolun doğallığı kalktı ortadan. Yani maçın heyecanını, sevincini ve üzüntü- sünü biraz etkiledi. Ama kararlara bakıldığında yüzde 90’dan fazla doğru karar verildiğini görüyorum. Gerçekten de ligimizde gerekliymiş. Goller iptal edildi. Gol atan takım seviniyor, gol yiyen takımüzülüyor. Ama iptal edildiğinde golü yiyen takıma ekstra bir motivasyon oluyor. Belki dışarıdan bunu izleyiciler anlamıyor ama saha içinde ben bunu hissediyorum. Belki senin için erken bir soru ama aktif futbol hayatını ne zaman sonlandırmayı düşünüyorsun? Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük planların dâhilinde mi yoksa farklı bir yola izlemek mi istiyorsun? Oynayabileceğimkadar oynamak istiyorum. Tabiî antrenörlük de yapmak istiyorum. Sonuçta bu mesleği yapıyorum. Antrenörlük, çok başka bir şey. Yaptığımız hataları, gördüğümüz şeyleri insanlara aktarabilmek, onlara gelişim sağlayabilmek için antrenör olmak istiyorum. nunda takım şampiyonluk için yarışıyordu. Hemküme düşme mücadelesi veren takımlarda oynamanın hemde şampiyonluk içinmücadele eden bir takımda oynamanın tecrübesini yaşamış bir oyuncu olarak bu iki durum arasında nasıl farklar var? Hangi durumda baskıyı daha fazla hissediyordun? Her iki durumda takımın havası nasıl farklılıklar gösteriyordu? Aslında ikisi de stresli. Ama biri keyifli, diğeri keyifsiz stres. Küme düşmemek için oynamak her zaman çok zordur. Moral olmaz, bir sürü sıkıntı olur. Küme düşmemeye oynuyorsan, o sezon en iyi ihtimalle 4-5 maçta bir kazanıyorsun de- mektir. Karabük’te 13 hafta kaza- namadığımı bilirim. Böyle olunca özgüvenin gidiyor ve moral bozuk- luğu içerisinde stres dolu günler ge- çiriyorsun. Genel anlamda bakıldığında işimiz, haftalık. Yani tamamenmaç gününe bağlı. Maç kazanıyorsan bir dahaki maça kadar evde de dışarıda da huzurlu- sun. Ama yeniliyorsan tam tersi. Bunu bilerek yapıyoruz bu işi. Medipol Başakşehir’de bugünlerde tümdünyaya adını duyuran Cengiz Ünder ve AMillî Takım’ın önemli isimlerinden İrfan Can Kahveci gibi genç oyuncularla oynadın. Onlara çaylak dönemlerinde ağabeylik yapmak ve gösterdikleri gelişime birebir tanıklık etmiş olmak sana nasıl hissettiriyor? Bu oyuncularla ilgili neler söylersin? Cengiz’le gurur duyuyorum. Ülke olarak da gurur duyuyoruz kendi- siyle. Helâl olsun. Kampa geldiğinde 19 yaşındaydı ve ilk idmanına çıktığında inanılmaz şeyler yaptı. Gol atıyor, topu alıyor, harika dönüşler yapıyordu. Geleceği için çok doğru bir kulübe gelmişti. Kötü oynadığı zamanlar da oldu ama hocalar da ısrar etti. İnanılmaz yetenekli. Sonuca çok etki ediyor. Daha iyi yerlere geleceğine inanıyo- rum. İrfan da aynı şekilde. Çok yetenekli ve iyi bir oyuncu. Hele ki bu sezon iyi oynuyor. Bence iki sene içinde Avrupa’da görürüz onu. Şu an Antalyaspor’da da Fehmi Koç, Harun Alpsoy, Doğukan Sinik gibi geleceği parlak genç futbolcu- lar var. Takımdaki tecrübeli oyun- cuların gençlerle nasıl bir ilişkisi var? Sen bu oyuncuların geçtiği yollardan geçmiş bir futbolcu olarak onlara mentörlük yapıyor musun? Bu oyuncuların geleceği hakkında neler söylersin? Fehmi yeni katıldı aramıza. Çok güzel bir unvan aldı. Ligde forma giyen en genç oyuncu oldu. Bu yaşta unvanı aldı ama bundan sonrası da önemli. Sonuçta bu seviyede olmak onlar için bir avantaj. Biraz önce de dediğimgibi. her dakika bir şey öğrenebilirler. Ülke futbolunda genç futbolcuya ihtiyacımız var. Şu dönemde gerçekten oynayabiliyorsan önün o kadar açık ki. Cengiz’in örneğini verdik; Altınordu’da bir sene, Ba- şakşehir’de bir sene ve Roma. Bu kadar basit aslında. Yani her şey onların elinde. Öğrenmek de geliş- mek de. Bu potansiyel var hepsinde. Teknik özellikleri gelişmiş bir oyuncusun ancak pek çok futbolsevere göre yeteneklerinle kıyaslandığında gelmen gereken noktalara ulaşamadın. Bu görüşe katılıyor musun? Geriye baktığında neleri daha iyi veya daha fazla yapabilseydin bugün çok daha farklı bir Hakan Özmert olabileceğini düşünüyorsun? Daha fazla neler yapabilseydim derken, aslında yapabileceklerimi yapıyorum. Gençlik zamanlarımda oyun olarak biraz istikrarsızlık vardı. Şu anmaça psikolojik olarak bir hafta öncesinden hazırlanıyo- rum. Biliyorumne yapmamgerek- tiğini. Dedimya; 30 yaşına kadar belki de futbolu bilmeden oynamı- şız. Şu an bilerek oynuyor, nerede duracağımızı ve ne yapacağımızı biliyoruz. 21’li yaşlarımda forma giyerken 27 ligmaçında oynadım. Bu kadar maçta forma giymek iyi bir sayı. Ama sezon sonuna geldiği- mizde Anadolu takımları dışında isteyen yoktu beni. Çünkü büyük takımlarda gerçekten iyi oyuncular oynuyordu o zaman. Büyük takıma gitmek kolay değildi. Şimdi ise 10-15 maç oynayan, 5-6 maçta gol atan oyuncular hemen büyük takıma gidebiliyor. Şimdi çok kolay. Çünkü genç oyuncu yok. Bizim zamanı- mızda üç yabancı, sekiz de yerli futbolcu oynuyordu. Seçenek çoktu ki büyük takımda oynayan yerli oyuncular Millî Takım’a gidiyordu. Başarı da ortadaydı. Şimdi gençlerin 36 37 “ Gençlik zamanlarımda oyun olarak biraz istikrarsızlık vardı. Şu anmaça psikolojik olarak bir hafta öncesinden hazırlanıyorum. Biliyorum ne yapmamgerektiğini. Dedimya; 30 yaşına kadar belki de futbolu bilmeden oynamışız. Şu an bilerek oynuyor, nerede duracağımızı ve ne yapacağımızı biliyoruz. “ Cengiz’le gurur duyuyorum. Kampa geldiğinde 19 yaşındaydı ve ilk idmanına çıktığında inanılmaz şeyler yaptı. Gol atıyor, topu alıyor, harika dönüşler yapıyordu. Geleceği için çok doğru bir kulübe gelmişti. İrfan da aynı şekilde. Çok yetenekli ve iyi bir oyuncu. Bence iki sene içinde Avrupa’da görürüz onu.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==