TamSaha 171. Sayı / Şubat 2019

takımının başarılarında önemli pay sahibi olmuştu. Bir kez daha Norveç Millî Takımı’na dönülüp bakılacak olursa, İskandinav temsilcisi, 1998 Dünya Kupası’ndan sonra 2000 Avrupa Şampiyonası’na da katılma hakkı elde etmişti. İlk turda İspanya, Yugoslavya ve Slovenya’ya rakip olan Norveç, ilkmaçında İspanya’yı tek golle mağlup ederek turnuvaya çok etkileyici bir başlangıç yapmış olsa da bir sonraki maçında Yugoslavya’ya aynı skorla kaybedi- yordu. Norveç, sonmaçındaysa Slovenya ile golsüz berabere kaldı ve böylece grubu Yugoslavya ile aynı puanda tamamlamasına kar- şın rakibinin ikili averajda gerisinde kalarak turnuvaya ilk turda veda etti. Solskjaer adınaysa katmerli bir hüzün söz konusuydu zira kendisi bir uluslararası turnuvayı daha gol atamadan geride bırakmıştı. Sakatlıkların gölgesinde Solskjaer’in Manchester United kariyerindeyse erken bir sona doğru yaklaşılmaktaydı. 2001-2002 sezonunda 17’si ligde olmak üzere resmi maçlarda toplam 25 gol kaydeden ve Old Trafford’daki en verimli günlerini geçiren Norveçli, bir sonraki sezondaysa dokuzu ligde, toplam 15 gol atmış ve United kariyerindeki beşinci Premier Lig şampiyonluğunu da görmüştü. Bu sezon ayrıca Alex Ferguson’ın Solskjaer’i birçokmaçta sağ açık oynatmasıyla da akıllara kazınmıştı. 2003-2004 sezonuysa malûm sonun başlangıcı niteliğindeydi. 16 Eylül’de Panathinaikos ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçında dizinden ağır bir sakatlık geçiren Solskjaer, sezonun son haftalarında takıma dönse de yaz döneminde di- zinden bir ameliyat daha geçirecek ve bunun sonucunda 2004-2005 sezonunda hiç forma giyemeye- cekti. 2005 yılının sonlarında Solskjaer yeniden futbol oynayabi- lecek duruma geldiyse de iki yıldan uzun bir süredir doğru dürüst maça çıkamamış olması nedeniyle form tutup kadroya girmekte zorlanacak ve bu sezonu da sadece beş maçta oynayarak tamamlayacaktı. 2006-2007 sezonu, Solskjaer’in futbolculuk kariyerine noktayı koyduğu sezon olacaktı belki ama boşa geçen üç sezonun ardından Norveçli golcüden görkemli bir veda gelecekti. Sezona golle başlayan ve böylece Premier Lig’de 40 ay süre gol orucunu da nihayet bozan Solskjaer, sezonun sonuna dek ligde 19maçta forma şansı bulacak ve yedi gol atacaktı ki, futboldan kopma noktasına gelmiş bir oyun- cunun 34 yaşında bu geri dönüşü gerçekleştirmesi mucize niteliğin- deydi. Manchester United da Solskjaer ile birlikte altıncı şampiyonluğunu kazanmıştı. Sezon bitimindeyse Solskjaer dizinden bir kez daha ameliyat olacak ve tammanasıyla iyileşe- meyeceğinin anlaşılması üzerine de futbol hayatına nokta koyma kararını alacaktı. Bundan yaklaşık bir yıl sonraysa Manchester United, Solskjaer için bir jübile maçı düzen- leyecek ve Espanyol ile oynanan maçta Solskjaer, alışılageldiği üzere yine karşılaşmanın son çeyreğinde oyuna girecekti. Yeni bir kariyere doğru Alex Ferguson’ın Solskjaer’e göstereceği vefa, sadece bu jübile maçıyla sınırlı değildi. Kendisi, öğ- rencisinin futbol aklına fazlasıyla güvenmekteydi ve onun, Manches- ter United’ın rezerv takımında teknik adamlığa başlamasının doğru olacağını düşünüyordu. Böylece 2008-2009 sezonuyla birlikte Solskjaer, bu görevi üstlenecekti. Sezonun ortasına gelindiğindeyse sürpriz bir gelişme yaşanacak ve Norveç Futbol Fede- rasyonu, Age Hareide’den boşalan millî takım teknik direktörlük pozisyonu için Solskjaer’e teklifte bulunacak fakat Solskjaer, henüz bu görev için hazır olmadığını öne sürerek teklifi geri çevirecekti. Manchester United’da 2009-2010 sezonunda rezerv lig şampiyonluğu yaşayan Solskjaer, bir sonraki adım olaraksa kendisine İngiltere kapıla- rını açan Molde kulübüne, teknik direktör olarak dönecekti. 2010 sonunda Molde’nin başına geçen Solskjaer, ilk sezonunda takımına tarihinin ilk Norveç şampiyonluğunu yaşatırken, ikinci sezonunda da üst üste ikinci zafere imzasını atıyordu. Solskjaer’in Molde’si, 2013’te ligde unvanını koruyamadıysa da bu kez Norveç Kupası’nı kazanacaktı. Bu başarılar, Solskjaer’in geleceği hayli parlak bir teknik adamolduğuna işaret etmekteydi ve bu vesileyle de 2014 başında Cardiff City, kendisine teknik direktörlük teklifinde bulunacaktı. Ancak yazının başında da değinildiği üzere düşme hattın- daki Cardiff için Solskjaer de çare olmayacaktı. Cardiff’in ertesi sezon Championship’e de iyi bir başlangıç yapmaması üzerine Solskjaer ile yollar ayrılacaktı. Solskjaer, yaklaşık bir yıllık boşluğun ardından yeniden Molde’de teknik direktörlüğe gelirken, 2017 ve 2018 sezonlarında takımına iki ikincilik kazandıra- caktı. Sonrasında da Norveçli rotasını malûm olduğu üzere bir kez daha Old Trafford’a çeviriyordu. Yeniden kurtarıcı rolünde 19 Aralık’ta Manchester United ile geçici sözleşmeye imzasını atan Solskjaer, Kırmızı Şeytanların tek- nik direktörü olarak ilkmaçına da üç gün sonra, eski takımı Cardiff City karşısında çıkıyor ve 5-1’lik bir galibiyet elde ediyordu. Bu aslında hiç de küçümsenecek bir skor sayılmazdı zira United, Alex Fergu- son’ın ayrılması sonrasında ilk kez bir Premier Ligmaçında beş gol birden bulmuştu. Bir sonraki maçta içeride Huddersfield Town’ı 3-1 yenen United, bundan dört gün sonra da yine Old Trafford’da oyna- nan karşılaşmada Bournemouth engelini 4-1’lik skorla geçiyordu. Kırmızı Şeytanlar, yeni yılın ilk maçındaysa Newcastle United’ı deplasmanda 2-0mağlup ediyordu. Solskjaer öncesinde bu sezon üst üste üç maç bile kazanamamış olan takımın dörtte dört yapması elbette takdire şayandı ama henüz üst sıra- lardaki bir takımla oynanmamış ol- duğu da bir gerçekti. Bu bakımdan 13 Ocak’ta Tottenham ileWemb- ley’de yapılacakmaç, son derece kritikti ve Solskjaer yönetimindeki Manchester United’ın durumu da bu maç özelinde daha iyi anlaşılabile- cekti. Karşılaşmada her ne kadar Tottenham çok daha baskılı bir oyun ortaya koysa da kaleci David de Gea harika bir performans sergileyerek kalesine gelen 11 şutun hepsini kurtarıyor, bunun üzerine bir de ani kontratakta Marcus Rashford topu rakip filelerle buluşturunca, United bu zorlu sınavı da 1-0’lık galibiyetle geçmeyi başarıyordu. Manchester United’ın bunun ardından iç sahadaki Brightonmaçını 2-1 kazanmasıyla birlikte de Solskjaer, kulüp tarihinde çıktığı ilk altı ligmaçını da kazanan ilk teknik direktör olarak kayıtlara geçecekti. Solskjaer’in, Manchester United’ın başındaki bu kusursuz performan- sının daha ne kadar devam edeceği bilinmese de Norveçli çalıştırıcının şu anki görevini geçici olarak sürdürmekten ziyade önümüzdeki sezon da Kırmızı Şeytanları çalıştır- ması gerektiği düşüncesi futbol kamuoyunda gitgide yayılmakta. Futbolculuğunda oyuna sonradan girdiği maçlarda birçok kez takımını ipten almasıyla meşhur olan ve çoğu futbolsever tarafından da “süper yedek” olarak anılan Solskjaer’in, teknik direktörlükte de benzer bir biçimde kurtarıcı rolüne soyunması ve bu rolün şu ana kadar hakkını vermesiyse hayli mânidar. 95 94 Güle güle Solskjaer

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==