TamSaha 172. Sayı / Mart 2019

andıran bir ortamda sporcuların iki saat boyunca koşturacakları bir etkinliğe insan fizyolojisinin dayanması da haliyle pekmümkün görünmüyordu. Katarlı yetkililerse, yapılacak stadyumlara en üst düzey teknoloji ürünü olan soğutma sistemleri kuracaklarını ve maçların 25 derece sıcaklığındaki ortamlarda oynanabileceğini iddia etmekteydi. Stadyumlar demişken… Bu da apayrı bir sorundu. Dünya Kupası organizasyonunda kullanılması için FIFA, ev sahibi ülkenin en az 12 stat kullanmasını talep etmekteydi. Ka- tar’daysa, başkent Doha’daki 50 bin kişilik Uluslararası Halife Stadyumu haricinde, FIFA’nın kriterlerini karşılayan herhangi bir stadyum bulunmuyordu. Katar’ın adaylık komitesi bu sorunu da Halife Stad- yumu dâhil iki stadyumu genişlet- mek, 10 stadyumu ise sıfırdan inşa etmek suretiyle çözmeyi planla- maktaydı. Bunun içinmaddi kaynakları da elbette fazlasıyla ye- terliydi ama sorun sadece stadyum inşa etmekle de sınırlı değildi. Bu statların çevresine, on binlerce taraftarı ve turistleri kaldırabilecek kadar geniş toplanma alanları ve ulaşım ağları kurulması da gerek- mekteydi. Üstelik statların içinde klimalarla sıcaklık sorunu bir nebze aşılacak olsa da dışarıdaki top- lanma alanlarında sıcak havayla nasıl başa çıkılacağı da muğlaktı. Tümbunların yanı sıra siyasi birtakım sorunlar da Katar’da düzenlenecek bir turnuvayı sıkın- tıya sokabilecek cinstendi. Katar’ın İsrail’i resmi olarak tanımaması, İsrail’in turnuvaya katılması halinde bir sorun teşkil edebilirdi. Buna, 2017’den itibaren Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Senegal gibi devletlerin, çeşitli terör örgütlerine destek verdiği iddiasıyla Katar’la olan tüm diplomatik ilişkilerini askıya alması eklendiğinde, sorun daha da derinleşecekti. Son olarak, Katar’da Dünya Kupası için yapımına başlanan stadyumla- rın inşaatlarında çalıştırılan işçilerin durumları da uluslararası kamuo- yunda hayli negatif tepkilerle karşı- lanacaktı. Batı basınında yer alan iddialara göre, inşaatlarda yaşanan kazalar neticesinde yaşamını yitiren işçilerin sayısı henüz 2015’te 1000’i aşmıştı. Yetkililer bu konuda net rakamlar vermekten kaçındığı için de spekülasyonların ardı arkası kesilmiyordu. Ancak yetkililerin şeffaf olmaktan kaçınması, bir yan- dan da ister istemez bölgedeki işçi- lerin, insan haklarına aykırı dü- zeyde çalıştırıldıkları iddialarını güçlendiriyordu. Yine 2015 yılında, BBC adına görevli dört gazetecinin, Katar’da işçi ölümleriyle ilgili haber yapmaya çalıştıkları esnada gözaltına alınmaları da özellikle Batı’da büyük infial yaratıyordu. Yeniden iklimle ilgili sorunlara dö- necek olursak, Katar’ın organizas- yon hakkını elde etmesinden kısa bir süre sonra, Katarlı yetkililer, FIFA nezdinde, turnuvanın kış aylarında düzenlenip düzenlenme- yeceğine dair zemin yoklamaya başlamıştı. Statları klimalarla donatmanın sorunu çözmek için yeterli olmayacağına dair şüpheler arttıkça da bu konu, dünya gene- linde daha çok dile getirilmeye başlanıyordu. FIFA, konunun daha derinlemesine araştırılması için 2013 sonlarında bir komisyon da kuruyor ve bu komisyonun 2015 başında verdiği raporda da Dünya Kupası’nın, Kasım sonundan Aralık sonuna kadar düzenlenmesinin çok daha mâkûl olacağı vurgulanı- yordu. Velhasıl, 19 Mart 2015’te FIFA, turnuvanın 21 Kasım-18 Aralık ta- rihleri arasında düzenleneceğini açıklıyordu. Böylece tarihte ilk kez bir Dünya Kupası, futbol sezonunun sonuna değil de ortasına alınmış oluyordu. Tabiî bu durumda özel- likle futbol kulüpleri tarafından fazlasıyla eleştirilecekti. Ev sahipliğiyle alâkalı bu kadar problemli husus bulunan Katar’ın buna rağmen neden bu görev için seçildiği ve bu kararda neden ısrarcı olunduğuysa, sorunların belki de en büyüğüne işaret etmekteydi. FIFA’nın, Katar’ı ev sahibi olarak ilân etmesinin hemen ardından rüşvet dedikoduları zaten ortaya atılmaya başlamıştı. 2011’in Mayıs ayında, Asya Futbol Konfederasyonu Baş- kanı olan Katarlı Muhammed Bin Hammam ile CONCACAF Başkanı olan Trinidadlı JackWarner hak- kında başlatılan yolsuzluk soruş- turması neticesinde bu iki yönetici, FIFA Etik Kurulu tarafından görev- lerinden süresiz uzaklaştırılıyordu. Bu noktada akıllara gelen ilk şey de Hammam’ınWarner’a, kendi konfe- derasyonuna bağlı delegeleri, Katar’a oy vermeleri yönünde ikna etmesi için rüşvet verdiği yönündeydi. Öte yandan aynı dönemde, Katar’ın adaylık komitesinde yer alan Faedra El Mecid, Katar’ın, Afrika Futbol Konfederasyonu Başkanı Issa Hayatou’ya da bir buçukmilyon dolarlık rüşvet verdiği iddiasını ortaya atıyordu. El Mecid, bir süre sonra bu iddiasının yanlış olduğunu beyan edecek, fakat çok geçmeden bir açıklamada daha bulunarak, söz konusu yalanlamayı, büyük bir baskı altında kalarakmecburen yaptığını dile getirecekti. 2012’de, ABD’li savcı Michael Garcia’nın FIFA’daki yolsuzlukları araştıran bir rapor hazırlamasıyla kuşkular gitgide artıyordu. Üstelik Garcia, Faedra El Mecid’in FBI tara- fından tanık koruma programına alınmasını da sağlamıştı. 2015’teyse, FBI ve İsviçre federal polisi tarafından, FIFA üzerinde çok daha geniş bir yolsuzluk operas- yonu başlatılıyordu. Bunun netice- sinde de iş, FIFA Başkanı Sepp Blatter’in devrilmesine kadar gide- cekti. Yine de bunca kızılca kıyamet koparken, Katar’ın ev sahipliğinin düşmesine yol açacak seviyede somut bir rüşvet bulgusuna ulaşıl- madığının da altını çizmek lâzım. Özellikle ev sahibi seçiminde Katar’a kaybeden ABD, Japonya ve Avustralya gibi ülkeler, ev sahipliği- nin Katar’dan alınması yönünde çok fazla baskı yaratmaya çalışsa- lar da rüşvetle ilgili kesin kanıtların ortaya konamaması, böyle bir aksiyonun önünü tıkıyordu. Aradan birkaç yıl daha geçti ve bu- günlere gelindi. Katar’ın ev sahipli- ğiyle ilgili tartışmalar hâlâ bitmiş değil. Lâkin son zamanlarda bu tartışmaların biraz daha hafiflediği ve futbol kamuoyunun yavaş yavaş kendisini Katar’da, kış aylarında düzenlenecek bir Dünya Kupası fikrine alıştırdığı da söylenebilir. Öte yandan, sayılan tümbu saha dışı sorunların haricinde, futbolse- verlerin Katar’a kuşkuyla bakması- nın saha içiyle ilgili bir nedeni daha vardı. O da, Katar’ın, Dünya Kupası ev sahipliğini üstlenene dek, futbolda herhangi bir kayda değer başarısının bulunmayışıydı. Futbolu geç keşfettiler Öyle ki, Dünya Kupalarının ilk iki organizasyonu olan 1930 ve 1934’ten sonra, 2022’ye kadar hiçbir turnuvaya, daha evvel herhangi bir Dünya Kupası’nda boy göster- memiş bir ev sahibi seçilmemişti. Dahası, Katar’ın bırakın Dünya Ku- palarına katılmayı, kendi konfede- rasyonu içinde bir ağırlığı olduğunu dahi iddia etmek güçtü. İlk kez 1980’de katıldıkları Asya Kupa- sı’nda, 2015’e kadar toplamda dokuz kez boy göstermişlerdi ve bunların yedisinde turnuvaya ilk turda veda ederken, sadece iki defa çeyrek final oynayabilmişlerdi. Bu kupada oynadıkları 32 maçınsa yalnızca altısını kazanmışlardı. Ancak geçtiğimiz ay, Birleşik Arap Emirlikleri’nde 17.’si düzenlenen Asya Kupası’nda Katar Millî Takımı, adeta şeytanın bacağını kırdı ve 2022’de, hiç de düşünüldüğü gibi figüran bir ev sahibi olmayacağı yönünde de ciddi sinyaller verdi. Zira Katar, turnuvada oynadığı yedi maçtan da galibiyetle ayrılarak, ta- rihinde ilk kez Asya şampiyonu ol- manınmutluluğunu yaşıyordu. Söz konusu turnuvaya geçmeden evvel isterseniz kısaca, Katar’da dünden bugüne futbolun gelişimiyle ilgili belli başlı notları düşüverelim. Katar, dünyada futbolun en geç ya- yıldığı noktalardan biri konumun- daydı. Bölgede oynanan ilk futbol maçı, 1948 yılında, burada çalışan yabancı petrol işçileri arasında yapılmıştı. Katarlıların bir futbol kulübü kurmasıysa, 1950 yılına denk gelecekti ve günümüzde, ülkenin başlıca kulüplerinden biri olan El Ehli Doha, o tarihte El Necah adı altında faaliyete geçecekti. Katar Futbol Federasyonu 1960’ta kurulurken, ulusal ligin oynanmaya başlamasıysa 1963’ü bulacaktı. Katar Futbol Federasyonu 1970’te, yani ülkenin İngiliz himayesinden çıkmasından bir sene önce, FIFA’ya üye olmak için gerekli izni alıyordu. Aynı yılın 27 Mart gününde de Katar Millî Takımı, Bahreyn’e karşı ilk maçına çıkıyor fakat mücadeleden 2-1’likmağlubiyetle ayrılıyordu. 1970’lerin sonunda, önce 1976 Asya Kupası, ardından da 1978 Dünya Kupası’na katılabilmek adına ilk kez elemelere katılan Katar Millî Takımı, bu denemelerinde başarısız olacaktı. Katar, 1970’lerde beş kez Basra Körfezi ülkelerinin katıldığı Arap Körfez Kupası’nda da boy gös- termişti lâkin en fazla yedi katılım- cının yer aldığı bu turnuvalarda da sadece bir kez üçüncü olabilmişti. Aslında o yıllarda, Arap ülkelerinin geneli, Kuzey Afrikalılar haricinde, futbolda henüz ciddi bir varlık gös- terememişti. İçlerinde ilk ciddi çıkışı gösteren taraf, 1970’lerin ikinci yarısından itibaren Kuveyt’ti. Kuveyt, 1976 Asya Kupası’nda final oynayıp İran’a 1-0 kaybederken, dört yıl sonraki turnuvadaysa finalde Güney Kore’yi 3-0mağlup ederek Asya şampiyonluğuna ulaşan ilk Arap temsilcisi olmuştu. Kuveyt, 1982 Dünya Kupası’na da katılma başarısını göstermiş ve bu kupada da Körfez ülkelerini temsil eden ilk ülke unvanını elde etmişti. 96 97 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak bir başka stat... Katar 2022’nin futbol elçisi Xavi

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==