TamSaha 174. Sayı / Mayıs 2019

1999-2000 sezonuna kadar Türk futbolunun kulüpler düzeyindeki uluslararası başarıları maalesef bir hayli sınırlıydı. 1988-89 sezonunda Galatasaray’ın Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yarı final oynaması, çıtanın konulduğu en yüksek seviyeye tekabül ediyordu. Bundan 20 yıl öncesindeyse Göztepe, Fuar Şehirleri Kupası’nda yarı final görmüştü. Bunun haricinde Şampi- yon Kulüpler Kupası’nda Galatasa- ray iki, Beşiktaş da bir kez, Kupa Galipleri Kupası’ndaysa Fener- bahçe, Göztepe ve Bursaspor birer kez çeyrek final görmüştü. Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde başladığı 1999-2000 sezonu önce- sinde UEFA, Kupa Galipleri Kupa- sı’nı kaldırıp Şampiyonlar Ligi’nin katılımcı sayısını arttırmış, kupa şampiyonlarını UEFA Kupası’na yönlendirmiş ve Şampiyonlar Li- gi’nde ilk tur gruplarında üçüncü sırayı alan takımların da sonrasında UEFA Kupası’na yatay geçiş yapma- sına karar vermişti. O sezon Devler Ligi’nde Chelsea, Milan ve Hertha Berlin’le aynı grupta yer alan Gala- tasaray ise ilk dört maç sonunda 1 puanda kaldığında üst tura çıkma şansını yitirdiyse de kalan iki maçı kazanması halinde grup üçüncüsü olarak UEFA Kupası’ndan yoluna devam edebilecekti. Önce Hertha Berlin’in deplasmanda 4-1’likmüt- hiş bir skorla devrilmesi, ardından da Milan’ın nefesleri kesen bir mücadelede, Ümit Davala’nın attığı son dakika penaltısıyla 3-2 mağlup edilmesi neticesinde de bu hedefe ulaşılmıştı. Galatasaray, Hertha Berlin ve Milan maçlarında öylesine bir ivme yakalamıştı ki takımdaki herkes artık karşılarına kimgelirse gelsin yenebileceklerine inanmaya başla- mıştı ve bir sonraki hedef de UEFA Kupası’nda yolun sonuna kadar git- mek olarak belirlenmişti. Bu yolda da ilk önce Bologna’yı 1-1 ve 2-1’lik skorlarla eleyen sarı-kırmızılılar, ardından da Borussia Dortmund’u 2-0 ve 0-0’la geçerek çeyrek finale kalıyor ve ne denli iddialı oldukla- rını da iyiden iyiye gösteriyordu. Çeyrek finalin ilkmaçında Mallorca’nın deplasmanda 4-1’lik skorla sürklase edilmesi, Galatasa- ray’ın artık kupayı kazanmaması için hiçbir sebebin bulunmadığını gösterir nitelikteydi. İstanbul’daki maçı da 2-1 kazanıp yarı finale kalan Galatasaray, bu turda da Leeds United’ı 2-0 ve 2-2’lik skor- larla geçiyor ve sekiz maçta tek bir yenilgi dahi almadan finale kalarak bir ilke imza atıyorlardı. 17 Mayıs’ta Kopenhag’da oynanan finaldeyse Galatasaray’ın karşı- sında bir başka İngiliz ekibi, Arse- nal vardı. Sarı-kırmızılılar, kâğıt üzerinde favori gözüken rakiplerine karşı dişe diş bir mücadele ortaya koyup onlara ceza sahası civarında neredeyse hiç şans tanımayınca skor 0-0’a kilitlenip kalıyordu. Uzatmalara geçildikten dört dakika sonra Gheorghe Hagi’nin Tony Adams’a vurması yüzünden kırmızı kart görmesi, Galatasaray adına çok büyük bir dezavantajdı. Bu da yetmezmiş gibi Bülent Korkmaz’ın da omzu çıkmış ve kaptan, oyuncu değişikliği hakkı kalmadığı için maçı sargılar içinde tamamlamak zorunda kalmıştı. Altın gol kuralı- nın uygulandığı bölümde ilk uzatma devresinin sonlarındaysa Taffarel, Ray Parlour’ın yaptığı ortada Thierry Henry’nin kafa vuruşunu kusursuz bir refleksle çıkararak Galatasaray’ın kurtarıcısı oluyordu. Uzatmaların ikinci devresinde de sonucun değişmemesi üzerineyse penaltı atışlarına geçilecekti. Gala- tasaray, kullandığı ilk üç penaltıda hata yapmazken, Arsenal ise Davor Suker ve Patrick Vieira ile iki atışı heba etmişti. Hal böyle olunca, Gheorghe Popescu’nun kullanacağı penaltı, sonucu belirleyecek niteliğe bürünmüştü. Kaleci David Seaman’ın sağına, alt köşeye doğru sert bir şut gönderen Rumen yıldızın hedefi bulmasıyla da Galatasaray, güçlü rakibini devirmeyi başarıyor ve Türk futboluna da kulüpler düzeyindeki ilk Avrupa kupasını armağan etmiş oluyordu. Galatasaray-Arsenal: 0-0 (4-1p) (1999-2000 sezonu) BONUS 54

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==