TamSaha 176. Sayı / Temmuz 2019

sında yeniden yapılanma planları çerçevesinde uzun yıllar yararlana- bileceği bir golcü arayışı içinde de bulunan Federal Almanya Millî Takımı için bu doğrultuda en uygun adaylardan biri olarak Stuttgart’ın genç golcüsü ön plana çıkmaktaydı. 1986-87 sezonunda da rakip filelere 16 gol göndermesinin ardından Klinsmann nihayet 12 Aralık 1987’de Brezilya ile oynanacak özel maç için Amillî takımkadrosuna da çağrılıyor ve müsabakada sahaya ilk on birde çıkıyordu. Klinsmann, 27 Nisan 1988’de İsviçre ile oyna- dıkları ve 1-0 kazandıkları karşılaşmadaki tek gole imzasını attığındaysa aynı zamanda millî forma altındaki ilk gol sevincini yaşamış oluyordu. İlk uluslararası deneyimler 1988 yazı, Klinsmann’ın uluslararası kariyeri açısından bir mihenk taşı niteliğindeydi. Federal Almanya, 1988 Avrupa Şampiyonası’na ev sahipliği yapıyordu. Doğal olarak Almanların turnuvadaki hedefi zir- veydi. Zaten şampiyonluğun da en büyük favorisi konumundaydılar. Klinsmann da bu iddialı takımın gol yollarında Rudi Völler’le birlikte en önemli silahı konumundaydı ve genç oyuncunun bu turnuvada gös- tereceği başarı, onun Stuttgart’tan çok daha üst seviyede bir kulübe gitmesini de neredeyse garantile- yecekti. Federal Almanya, turnuvanın AGrubu’nda İtalya, İspanya ve Dani- marka ile eşleşmişti. Açılış maçında İtalya ile karşılaşan Federal Al- manya, 1-0 geri düştüğümücadele- den 1-1’lik beraberlikle ayrılıyordu. Almanlar, Danimarka ile oynaya- cakları ikinci maçtan itibarense vi- tesi arttıracaktı. Maçta gol perdesini açan isim 10. dakikada Klinsmann olurken, karşılaşmanın sonlarında bir gol de Olaf Thon’dan gelince Fe- deral Almanya 2-0’lık galibiyete uzanıyordu. Almanlar, gruptaki son maçlarında da İspanya’yı Rudi Völ- ler’in golleriyle 2-0 yenerek grubu lider tamamlamayı başarıyor ve ad- larını yarı finale yazdırıyordu. Federal Almanya, yarı finaldeyse Hollanda ile eşleşmişti. Dev ran- devu, 21 Haziran’da, Hamburg’daydı. Federal Almanya’nın hücumdaki önemli silahı Pierre Littbarski’nin maç öncesinde ısınırken sakatlan- ması ve yerine Frank Mill’in ilk on bire alınması, Almanların dengesini biraz bozmuş gibi görünse de maç tamamen başa baş bir mücadeleye sahne oluyordu. Yine de karşılaş- manın ilk yarısında, tribünlerden ‘gol’ sesinin yükselmesini sağlayacak herhangi bir gelişme yaşanmadı. İkinci yarının başlamasıyla birlikte Hollanda tamoyunda üstünlüğü ele geçiriyordu ki 54. dakikada gelişen Federal Almanya atağında Klins- mann’ın Frank Rijkaard ile girdiği ikili mücadele sonrasında ceza sa- hası içinde yere düşmesi, maçın ha- kemi Romen Ioan Igna tarafından penaltı olarak yorumlandı. Lothar Matthaeus tarafından kullanılan atışta Hollanda kalecisi Hans van Breukelen az kalsın topu çeliyordu ama müdahalesi yeterli olmayınca top ağlarla buluşmuş ve Federal Almanya 1-0 öne geçmişti. Hollandalılar, rakiplerinin kazandığı penaltı esnasında hakeme yoğun itirazlarda bulunmuşlardı ama sa- dece yirmi dakika sonra bu konuda rakiplerinin belki de kendilerinden daha fazla mağdur olacağı bir pozis- yon yaşanacaktı. Marco van Basten, aldığı uzun bir pas sonrası sağ ta- raftan Federal Almanya ceza saha- sına girmiş ve onu karşılayan Jürgen Köhler de kayarak rakibinin ayağındaki topa müdahale etmeye çalışmıştı. Van Basten, Köhler’in bacağının uzandığını görür görmez o bacağın üstünden kendisini yere atarken, sanki turnuvanın en çok konuşulan isimlerinden biri olmaya niyetlenen hakem Igna, ikinci kez beyaz noktayı işaret ediyordu. Bu sefer penaltı için topun başına geçen isimRonald Koeman’dı ve Koeman bu vuruşlardaki ustalığını, kaleci Eike Immel ile topu ayrı ayrı köşelere göndererek bir kez daha kanıtladı: 1-1. Hollandalılar 1-1’den sonra da ikinci golü bulabilmek için Federal Almanya kalesine yüklenmeye devam etti. Karşılaşmanın uzat- maya gitmesine yalnızca üç dakika kalmışken JanWouters’ın Federal Almanya savunmasını gafil avlayan ara pasına van Basten çok iyi hare- ketlendi ve yerde kayarak yaptığı vuruşla topu uzak köşeden ağlarla buluşturdu. Bu gol, Hollanda’yı fi- nale taşıyacak olan 2-1’lik neticeyi belirlerken, Klinsmann ve arkadaş- ları, kendi evlerindeki turnuvaya yarı finalde veda etmenin hüznüyle baş başa kalmıştı. O yaz Klinsmann’ınmillî mesaisiyse henüz bitmemişti. Kendisi Avrupa Şampiyonası’ndan sonra, 1988 Seul Olimpiyatları için Federal Almanya OlimpikMillî Takımı’nın da kadro- suna alınmıştı. Bu turnuvadaysa ilk turda İsveç, Çin ve Tunus ile birlikte yer aldığı gruptan İsveç’in ardından ikinci olarak çıkan Federal Al- manya, ardından çeyrek finalde Zambiya’yı 4-0 yenmiş, Klinsmann da hat-trick yaparak karşılaşmaya damgasını vurmuştu. Ancak Fede- ral Almanya, yarı finalde Brezilya’ya 1-1 biten 120 dakika sonrasında penaltılarla teslim olacaktı. Alman- lar, bronz madalya maçındaysa İtalya’yı 3-0’lık net bir skorla devi- rirken Klinsmann takımının ilk golünü kaydediyor ve Seul’den evine en azından bir bronz madalyayla dönmüş oluyordu. Stuttgart’tan Inter’e Avrupa Şampiyonası’nda Federal Almanya’nın beklenen şampiyon- luğu kazanamaması, hatta finale dahi kalamaması, Klinsmann’ınsa dört maçı bir golle geride bırakması, kendisinin Stuttgart’tan daha büyük bir takıma transfer olmasını da geciktirecek bir durumdu. Böy- lece Klinsmann, 1988-89 sezonunu da Stuttgart’ta geçirecekti. Ancak bu kez ortaya koyacağı performans, Avrupa’nın dev kulüplerinin daha fazla beklememesini sağlayacaktı. Burada da asıl etkiyi, Stuttgart’ın UEFA Kupası’ndaki ilerleyişi yapı- yordu. Kupada Tatabanya, Dinamo Zagreb, Groningen, Real Sociedad ve Dinamo Dresden’i eleyen Klins- mann ve arkadaşları, adlarını finale yazdırıp Diego Maradona’lı Napoli’ye rakip olmuştu. İki maç üzerinden oynanacak fina- lin ilk ayağı Napoli’deydi ve Stutt- gart, karşılaşmanın ilk yarısını 1-0 önde kapatmasına karşın sahadan 2-1 mağlup ayrılıyordu. Yine de bu dezavantajlı bir skor sayılmazdı. Ne var ki Stuttgart’taki ikinci maçın başlarında Napoli ilk golü bulan taraf oluyor, devrenin ortalarında Klinsmann skoru eşitlese de İtalyan ekibi sonrasında iki gol daha bula- rak işi bitirme noktasına geliyordu. NitekimStuttgart maçın son çeyreğinde skoru 3-3’e getirse de bu yeterli olmayacak ve kupa Napoli’ye gidecekti. Ancak az önce ima ettiğimiz üzere bu performans, Avrupa’nın büyük kulüplerini, Klinsmann transferine ikna etmek için fazlasıyla yeterliydi. Beklenen transfer de 1989 yazında gerçekleşecek ve Inter, 3 milyar liret karşılığında golcü oyuncuyu renklerine bağlayacaktı. Inter’in kadrosunda hâlihazırda Lothar Matthaeus ve Andreas Brehme yer almaktaydı ve Klinsmann’ın gelme- siyle birlikte mavi-siyahlılar o dö- nemki yabancı kotalarını üç Alman yıldızla doldurmuş oluyordu. Milano’nun diğer yakasında, Milan’ın kadrosundaysa üç Hollan- dalı yıldız Ruud Gullit, Frank Rijkaard ve Marco van Basten bulunuyordu. Yani bir bakıma Hollanda-Almanya rekabeti artık Inter-Milan rekabeti üzerinden de tanımlanabilecek bir hale gelmişti. Ne var ki Serie A’da 1989-90 sezo- nunda gülen taraf ne Inter ne de Milan olacak, şampiyonluk kupası Maradona’nın Napoli’sine gidecekti. Inter’in puan cetvelinde üçüncü sırada kaldığı ligde Klinsmann ise 13 gol kaydetmiş ve takımının en 64 65

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==