TamSaha 176. Sayı / Temmuz 2019
golcü ismi olmuştu. Bir önceki se- zonu şampiyon tamamlayan Inter’in üçüncü sıraya gerilemesi, ezeli rakip Milan’ın üst üste ikinci kez Şampiyon Kulüpler Kupası’nı ka- zanması, Milan’ın Hollandalı yıldızı Marco van Basten’in Serie A’da 19 golle gol kralı olması gibi ayrıntılar düşünüldüğünde aslında 1989-90 sezonu ne Inter adına ne de Klins- mann adına tatmin edici geçmiş sa- yılırdı. Ancak Klinsmann, o yaz yine İtalya’da düzenlenecek olan 1990 Dünya Kupası’nda bu durumu fazlasıyla telafi edecek ve kariyerinin de zirvesine çıkacaktı. Dünya şampiyonluğuna giden yol Federal Almanya, İtalya 90’da ilk turda Yugoslavya, Kolombiya ve Birleşik Arap Emirlikleri ile aynı gruba düşmüştü. İlkmaçına, en ciddi rakibi Yugoslavya karşısında çıkan Federal Almanya, 28. daki- kada Matthaeus’un golüyle 1-0 öne geçerken, 39. dakikada sol kanattan Brehme’nin ön direğe doğru yaptığı ortaya kale sahası köşesi üzerinde Klinsmann’ın uçarak kafayı vurma- sıyla da fark ikiye çıkacaktı. İkinci yarının başlarında Yugoslavya bir ara farkı bire indirdiyse de sonra- sında Matthaeus ve Völler ile iki gol daha bulan Federal Almanya saha- dan 4-1’lik etkileyici bir galibiyetle ayrılacak ve evvelki iki turnuvada finalde kaybettiği kupayı bu kez nihayet kazanabilmek için ne denli iddialı olduğunu açıkça göstere- cekti. Federal Almanya, ikinci ma- çındaysa turnuvanın en zayıf takımı olarak görülen BAE’yi, müsabaka- nın başlarında çok sayıda gol pozis- yonunu cömertçe harcamasına karşın 5-1’lik skorla mağlup edi- yordu. Klinsmann bumaçı da bir gol ve bir asistle geride bırakmıştı. Son maçında da Kolombiya ile 1-1 bera- bere kalıp grubunu lider bitiren Federal Almanya’yı ikinci turdaysa sürpriz bir eşleşme bekliyordu ve ezeli rakipleri Hollanda ile bir kez daha kozlarını paylaşacaklardı. Birçok kişiye göre bu bir tür erken finaldi. Zira iki takımda turnuvaya şampiyonluğun başlıca adayların- dan olarak gelmişlerdi. Ancak ilk tur sonunda üç maçta iki gol atabi- len ve üç beraberlik alan Hollanda son derece tatsız bir görüntü ortaya koyarken, üç maçında 10 gol atıp beş puan toplayan Federal Almanya ise hayli etkileyici bir performans sergilemişti. Buna karşın Mila- no’daki maça Hollanda, ilk turdaki görüntüsüne kıyasla biraz daha canlı başlamıştı. Ancak karşılaş- manın 22. dakikasına gelindiğinde Dünya Kupalarında görülmüş en aptalca didişmelerden biri yaşana- cak ve bunun sonucunda da maç adeta gazı kaçmış bir meşrubata dönecekti. Rijkaard, Völler’e yaptığı sert bir faulün ardından sarı kart görmüş, hakemin bu kartı not ettiği esnadaysa gidip Völler’e tükürmüş- tü. İşin komiği Arjantinli hakem Juan Loustau’ya durumu anlatmak için çırpınan Völler de bu itirazlar neticesinde sarı kart görecekti. Faulden doğan serbest atışın ardın- dansa Hollanda kalecisi Hans van Breukelen, topu tutmasına rağmen havadaki Völler’e ayağıyla dokunup sanki Völler’den bir çelme yemiş gibi yere atlayarak tiyatroyu sürdü- rüyordu. Ardından da Rijkaard yer- deki Völler’in yanına gelip öfkeli bir biçimde Alman oyuncunun kulağını çekince gerilim iyice tırmanacaktı. HakemLoustau ise sanki ortada karşılıklı bir didişme varmışçasına çözümü her iki oyuncuyu da kırmızı kartla oyun alanının dışına gönder- mekte buluyordu. Kartların ardın- dan Rijkaard’ın Völler’in yanına gelip rakibine bir kez daha tükür- mesiyse terbiye sınırlarını iyice zorlayan bir hareketti. Taraflar sahada 10’ar kişi kaldıktan sonra Federal Almanya Teknik Direktörü Franz Beckenbauer, orta sahada ofansif olarak görevlendir- diği Lothar Matthaeus ve Pierre Littbarski’yi biraz daha merkeze çekerek Rijkaard’ın bu bölgedeki yokluğunu fırsata çevirmeye çalı- şacak ve bunda da başarılı olacaktı. Orta alanda hâkimiyeti sağlayan Federal Almanya, ilerideyse tek başına kalmasına karşınmüthiş bir enerji ve mücadele örneği ortaya koyan Klinsmann sayesinde Hol- landa savunmasını yormaktaydı. Hollanda Teknik Direktörü Leo Beenhakker ise gidişatı tersine çevirebilecek ciddi bir hamle üretememişti. İlk yarı 0-0’lık skorla geride kalsa da Federal Almanya’nın pozitif oyunu, ikinci devrede çok geçme- den sonuç verecekti. 51. dakikada sol kanada deplase olan Guido Buchwald’ın yerden ön direğe doğru yaptığı ortaya Klinsmann çok iyi hamle yapıyor ve topu tek vuruşta van Breukelen’ın yanından ağlarla buluşturarak takımını 1-0 öne geçi- riyordu. Hollanda, geri düştükten sonra da bir türlü istediği üretken- liği sağlayamayacaktı. Maçın son bölümleri yaklaşırken Brehme’nin uzun topuna Klinsmann’ın hare- ketlenmesiyle gelişen bir Federal Almanya kontratağında Klinsmann on sekiz üzerinden sert bir şut çekecek ancak top direkten döne- cekti. 85. dakikaya gelindiğindeyse Brehme on sekizin tamköşesinden uzak direk dibine sağ ayağıyla harika bir plase yaparak Federal Almanya’yı 2-0’lık üstünlüğe taşıyacaktı. Hollanda, bitime iki dakika kala Fe- deral Almanya ceza alanı içine dol- durulan bir uzun topa hareketlenen van Basten’in sanki Köhler tarafın- dan çekilmişçesine kendisini yere bırakması ve bu numarayı da ha- keme yedirmesiyle bir penaltı ka- zanıyor ve Ronald Koeman’ın atışı gole çevirmesiyle de farkı bire indi- riyordu. Ancakmaçı uzatmalara ta- şıyacak ikinci bir gol için hem fazla süre kalmamıştı hemde Hollanda turnuva boyunca üzerinden atama- dığı o bozuk görüntüsüyle zaten çok daha fazla süresi bile olsa buna yapabileceğine dair bir güven de vermiyordu. Neticede karşılaşma Federal Almanya’nın 2-1’lik üstün- lüğüyle sonuçlanıyor ve Almanlar, Hollanda’dan, iki yıl önce kaybet- tikleri yarı final maçının rövanşını almış oluyordu. Hayli yüksek tansiyon altında geçen bu ikinci tur eşleşmesi son- rasında Federal Almanya’nın çey- rek finalde Çekoslovakya ile yaptığı maçsa, turnuvanın en sıkıcı müsa- bakalarından biriydi. Yine de Fede- ral Almanya, maçın ilk yarısında Klinsmann’ın on sekiz içinde düşü- rülmesiyle bir penaltı kazanmış ve atışı Matthaeus’un gole çevirme- siyle de mücadeleden 1-0 galip ay- rılarak adını yarı finale yazdırmayı bilmişti. Federal Almanya, yarı fi- naldeyse İngiltere’yi, 120 dakikası 1-1 bitenmücadelenin ardından penaltılarla saf dışı bırakıyor ve Dünya Kupalarında üst üste üçüncü kez finale kalarak turnuva tarihinde bunu başaran ilk takım oluyordu. Federal Almanya, dört yıl evvel olduğu gibi finalde yine Arjantin’le karşı karşıya gelecekti. Ancak Arjantin dört yıl öncesine göre çok daha negatif bir görüntü içindeydi. Çeyrek finali ve yarı finali seri pe- naltı atışları sayesinde geçen Arjan- tin’de kaleci Sergio Goycochea bu iki maçta üç penaltı kurtarmıştı ve sarı kart cezalısı Caniggia’nın yok- luğu ile Maradona’nın formsuzluğu da düşünüldüğünde Arjantin Teknik Direktörü Carlos Bilardo’nun aklına en çok yatan formül de belli ki finali de penaltılara taşımak ve bu nok- tada da bir kez daha Goycochea’nın çizgi üzerindeki yeteneklerinden istifade etmekti. Zaten Güney Amerika temsilcisi sahaya da altı 66 67
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==