TamSaha 176. Sayı / Temmuz 2019

savunma oyuncusu içeren ultra defansif bir görüntüde çıkmıştı. Federal Almanya ise rakibinin aksine daha pozitif bir anlayışla sahada yer alsa da maç, açık ara tarihin en sıkıcı Dünya Kupası finali niteliğine bürünmüştü bile. 65’inci dakikada Monzon’un, Klinsmann’a yaptığı sert faulün ardından kırmızı kartla oyundan atılmasından sonra ise Arjantin kendi yarı sahasından neredeyse hiç çıkmayacaktı. Dü- ğümü çözecek olansa, 83. dakikada Arjantin ceza sahası içinde Sensini ile Völler arasındaki ikili mücade- lede Völler’in yerde kalmasının ar- dından Meksikalı hakemCodesal’ın çaldığı penaltı düdüğü olacaktı. Açıkçası Völler’in düşüşü çoğu futbolseverin kafasında soru işareti yaratacak cinstendi ancak hakem bir kere kararını vermişti. Atışı kul- lanan Andreas Brehme’nin fileleri bulmasıyla da Federal Almanya tatsız finali 1-0’lık skorla kazanan taraf oluyor ve tarihinin üçüncü dünya şampiyonluğuna uzanıyordu. Arayış içinde geçen yıllar Bumüthiş turnuvanın ardındansa Klinsmann’ın Inter günleri beklen- tilerin biraz altında seyrediyordu. Klinsmann, Milano ekibindeki ikinci sezonunda bu kez ligde 14 gol kaydetmişti fakat mavi-siyahlılar sezonu yine üçüncü sırada tamam- lamıştı. Yine de Serie A’daki bu tat- sızlık, aynı sezon UEFA Kupası’nın kazanılmasıyla unutulacaktı. Kupada sırasıyla RapidWien, Aston Villa, Partizan, Atalanta ve Spor- ting’i eleyerek finale yükselmiş, finalde de Roma’ya 2-0 ve 0-1’lik skorlarla üstünlük sağlayarak kupayı müzesine götürmüştü. Klinsmann’ın Inter’deki üçüncü se- zonuysa adeta bir felâket niteliğin- deydi ve kendisi lig boyunca sadece yedi gol atabilirken Inter ise puan tablosunda sekizinci sırada kal- mıştı. Klinsmann adına talihsizlik- ler, o yaz İsveç’te düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda da süre- cekti. Almanya, ilk turda Hollanda, BDT ve İskoçya ile birlikte yer aldığı grupta sadece İskoçya’yı yenebil- miş ve sonmaçta İskoçya’nın BDT’yi yenmesi sayesinde grup ikincisi olarak yarı finale kalmıştı. Yarı finalde ev sahibi İsveç’i 3-2’lik skorla eleyip bir finale daha adını yazdırmayı başaran Almanlar, finaldeyse sürpriz ekip Dani- marka’ya 2-0’lık skorla kaybedi- yordu. Klinsmann ise turnuvayı tek golle kapatmıştı. Yıldız oyuncu, bu iniş-çıkışların da etkisiyle, o yaz transfer döneminde Inter’le de yol- larını ayıracak ve soluğu Monaco’da alacaktı. Fransa Ligi’nde yeniden kendine gelen Klinsmann, toplamda 30 kez fileleri havalandırdığı iki se- zona karşın burada da şampiyonluk yaşayamıyordu. Bu iki sezonun ardından gelen 1994 Dünya Kupası’ysa sadece Klins- mann’ın kariyerindeki değil, Alman futbol tarihindeki en büyük şoklar- dan biriyle noktalanacaktı. Öyle ki ilk turu fazla bir sorun yaşamadan geçen, ikinci turda da Belçika’yı saf dışı bırakan ve üst üste dördüncü finale göz kırpmakta olan Almanya, çeyrek finalde, üstelik de 1-0 öne geçtiği maçta, Bulgaristan’a 2-1 mağlup olarak kupaya veda ede- cekti. Yine de Klinsmann, turnuva- daki beş maçta beş gol atmıştı ve bu performans sayesinde 1994 yazında Tottenham’a transfer olarak siciline bir büyük ligi daha eklemeyi biliyordu. Tottenham’daki ilk sezonunda tüm kupalarda 50maça çıkıp 29 kez rakip fileleri havalandıra tecrübeli golcü, Premier Lig’in en önemli yıldızlarından biri haline gelmişti belki ama bumacerası da uzun sür- meyecekti. Zira kendisini Bayern Münih çağırıyordu. 31 yaşına gelmiş olmasına karşın henüz kariyerinde bir lig şampiyonluğu yaşamamış olduğu da düşünülürse Bayern, bu açığın kapatılması için en uygun adres sayılırdı. Ancak Klinsmann’ın Münih’teki ilk sezonunda da bu beklentiler boşa gidiyor ve Bayern, ligde Dortmund’un gerisinde, ikinci sırada kalıyordu. Yine de sezonun tamamen başarısız geçtiği söylene- mezdi, zira Bayern, UEFA Kupası’nı, finalde genç Zinedine Zidane’lı Bordeaux’yu devirerek kazanmayı başarmıştı. Klinsmann ise kupada oynadığı 12 maçta 15 gol atarak bu başarının baş mimarı olmuştu. Koleksiyonun son parçaları 1996 yazına gelindiğindeyse Klins- mann, kariyerinde üçüncü kez bir Avrupa Şampiyonası’nda boy gös- teriyordu. Almanya, ilk turda İtalya, Çek Cumhuriyeti ve Rusya’ya rakip olduğu zorlu gruptan yedi puanla lider olarak çıkarken, tecrübeli golcü Rusya filelerine iki gol gön- dermişti. Klinsmann, daha sonra çeyrek finalde Hırvatistan’ı 2-1 yendikleri maçta da takımının ilk golüne imzasını atacaktı. Almanya yarı finalde İngiltere’yi, İtalya 90’daki neticeyi anımsatır şekilde, 1-1 bitenmaçın ardından penaltı- larla eleyerek yine finale kalmış, finaldeyse Çek Cumhuriyeti’ni, 1-0 geriye düştüğümaçta Oliver Bierhoff’un altın golüyle 2-1 yene- rek tarihinin üçüncü Avrupa şam- piyonluğunu elde etmişti. Böylece Klinsmann, hemAvrupa hem dünya şampiyonluğu olan ender oyunculardan biri olarak futbol tarihindeki yerini biraz daha sağlamlaştırıyordu. Klisnmann’ın kariyerindeki en büyük eksiklikse, kulüpler düze- yinde henüz bir lig şampiyonluğu yaşayamamış olmaktı. Bunu da nihayet 1996-97 sezonunda gidere- cek ve Bayern forması altında yıllardır hayalini kurduğu lig şampi- yonluğuna kavuşacaktı. Bu şampi- yonluğun ardındansa Bayern’den ayrılma kararı alan Klinsmann, ka- riyerinin son sezonu olacak 1997-98 sezonunun yarısını Sampdoria’da yarısını da Tottenham’da geçire- cekti. 1998 Dünya Kupası’nda da millî formayı son kez giyen Klins- mann, ilk turda ABD ve İran’ı 2-0’lık skorlarla yendikleri maçlarla ikinci turda Meksika’yı 2-1 mağlup ettik- leri karşılaşmada birer gol kayde- decek ve Dünya Kupalarında toplamda 11 gole ulaşarak o esnada Gerd Müller, Just Fontaine ve Pele’den sonra Dünya Kupaları tari- hinin en golcü dördüncü oyuncusu olma unvanını Sandor Kocsis ile paylaşacaktı. Ancak Almanya, çey- rek finalde Hırvatistan karşısında 3-0’lık bir bozguna uğrayarak tur- nuvaya veda ediyor ve Klinsmann, kariyerini ikinci dünya şampiyonlu- ğuyla noktalama fırsatını kaçırmış oluyordu. Teknik adamlıkta aradığını bulamadı Futbolu bıraktıktan sonra ABD’ye yerleşen Klinsmann, yedi yıllık bir aradan sonraysa, kendi evinde ya- pılacak Dünya Kupası’na hazırlanan Almanya Millî Takımı’nın başına getirilecek ve böylece teknik direk- törlük hayatına da atılmış olacaktı. Ne var ki Klinsmann teknik direk- törlükte pek de aradığını bulamaya- caktı. Almanya, 2006 Dünya Kupası’nda ilk turda Kosta Rika, Ekvador ve Polonya ile birlikte yer aldığı gruptan üçte üç yaparak sorunsuz bir biçimde çıkmış, ikinci turda İsveç’i de zorlanmadan geçmiş, ardından çeyrek finalde de Arjantin’i penaltılarla elemeyi başarmıştı belki ama yarı finalde uzatmalara gidenmücadelede İtal- ya’ya 2-0 kaybetmekten kurtula- mamış ve daha sonra Portekiz’i yenmeleri neticesinde kazanacak- ları dünya üçüncülüğüyle yetinmek zorunda kalmıştı. Turnuva sonrasında görevini yar- dımcısı JoachimLöw’e devreden Klinsmann, 2008’de bu kez Ba- yern’in başına geçtiyse de burada da aradığı başarıyı yakalayamadı ve sezonu tamamlayamadan ABD’ye dönmek zorunda kaldı. Klinsmann daha sonra 2011 yılında yeni ikamet adresinde iş bulma şansını yakala- yarak ABDMillî Takımı’nın teknik direktörlüğünü üstleniyordu. ABD’yi 2013’te CONCACAF Gold Cup şampiyonluğuna taşıyan Klins- mann, 2014 Dünya Kupası’nda da Almanya, Portekiz ve Gana gibi zorlu rakiplerle karşılaştığı ilk tur grubunda takımını Almanya’nın ardından ikinci yaparak bir üst tura çıkarmayı başarıyor, bu turdaysa Belçika’ya uzatmalarda boyun eğiyordu. Buraya kadar aslında ABDMillî Takımı ile Klinsmann arasında iyi bir birliktelik yakalandığı söylene- bilirdi. Ancak işler, bir sene içinde değişmeye başlayacaktı. Önce 2015 CONCACAF Gold Cup’ta Jamaika ve Panama’ya peş peşe kaybederek dördüncü olan ABD, ardından asıl büyük şoku yaşayacak ve 2018 Dünya Kupası elemeleri final gru- buna iki mağlubiyetle başlaması sonrasında ABD Futbol Federas- yonu tarafından görevinden alına- caktı. Klinsmann, o tarihten sonraysa bugüne dek henüz yeni bir takımı çalıştırmaya yanaşmadı. 68 69

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==