TamSaha 178. Sayı / Eylül 2019

Weisweiler ve Heynckes ile müthiş ortaklık Kısa süre içerisine Netzer’in pasları ve Heynckes’in golleriyle birlikte takımın geleceğine dair umutlar da yeşermeye başlamıştı. Ancak belki de en önemli noktaysa, bu cevher- leri en iyi biçimde işleyecek kişi olan teknik direktör Hennes Weisweiler’in 1964’te takımın başına geçmesiydi. Weisweiler, Mönchengladbach’ın yönetimini ele aldığında, henüz kariyerinde önemli başarılar elde etmiş bir teknik adamdeğildi. 1. FC Köln ve Viktoria Köln takımlarında görev yapmış ama herhangi bir şampiyonluk yaşayamamıştı. Bu birliktelik aslında her iki tarafı da zirveye taşıyacak bir birliktelikti. Mönchengladbach, Weisweiler yönetimindeki ilk sezonunda ikinci ligde şampiyon olarak Bundesli- ga’ya yükseliyordu. Netzer de genç yaşına rağmen saha içinde göster- diği liderlik, başta Heynckes olmak üzere takımın gol yollarındaki isim- lere attığı inanılmaz paslar ve tabiî ki oyun zekâsıyla bir anda ülke- sinde en çok dikkat çeken yıldız adaylarından biri haline gelmişti. Netzer’in sadece paslarının altını çizersek, kendisinin gollerine de haksızlık etmiş oluruz tabiî. Mönc- hengladbach’ın Bundesliga’ya yük- seldiği sezonda o dönemki bölgesel ligde oynadığı 38maçta 22 kez de rakip fileleri bizzat havalandırmıştı Netzer. Kısacası kendisi bölgesel ligdeki genç oyuncular içerisinde belki de en çok parlayan isim konumundaydı ve bu durum, Federal Almanya Millî Takımı Teknik Direktörü Helmut Schön’ün de dikkatinden kaçmayacaktı. Sonuçta Netzer, 9 Ekim 1965’te Federal Almanya’nın Avusturya ile oynadığı ve 4-1 kazandığı dostluk maçında 90 dakika sahada yer alarakmillî formayı ilk kez giyme şerefine nail olacaktı. Öte yandan, 1960’lı yıllar, dünyada çok büyük çalkantılara ve değişim- lere sahne olmaktaydı. Gündemin sadece ana başlıklarını saymak gerekirse; ABD’nin Vietnam’a ilk askerlerini yollaması, Berlin Duvarı’nın inşası, Domuzlar Körfezi Çıkarması, Küba Füze Krizi, John F. Kennedy Suikastı, Altı Gün Sa- vaşı, Prag Baharı ve Martin Luther King Suikastı söylenebilir. Genel- likle siyasi alanda yaşanan bu dal- galanmalar, toplumsal hayatta da karşılık bulmakta gecikmeyecekti. Bilhassa gençlik hareketleri, 1960’lara damgasını vuracaktı. Örneğin Batı’da birçok üniversite, adeta gençliğin, mevcut düzendeki bozuklukları açıkça eleştirdiği birer protesto sahasına dönmüştü. Benzer bir protest tavır, müzik alanında da görülecekti. 1960’lara kadar popüler müzik sanatçıları, birer salon beyefendisi gibi en fiya- kalı takım elbiseleri giyerler, saçla- rını muhakkak tararlar, sinekkaydı tıraş olurlar hulasa pırıl pırıl bir imaj çizerlerdi. 1960’larla birlikteyse en bilinen örnekleri The Beatles ve Rolling Stones olan birçok yeni müzik grubu, daha laçka kıyafetler ve eskiye nazaran dağınık ve uzunca saçlarla arz-ı endam ediyordu. Evet, 1970’lerin sonunda peyda olacak heavymetal grupla- rındaki gibi yırtık pırtık kıyafetler ve upuzun saçlar henüz yoktu belki ama bir önceki on yılla kıyaslandı- ğında geçirilen kılık kıyafet evrimi muazzamboyutlarda sayılırdı ve bu da gençliğin o dönemhissettiği değişim isteği ve arzusunun çok yalın bir dışavurumu niteliğindeydi. Gençliğin yeni kahramanı İlginçtir, futbol dünyasında da bu imaj değişikliği hafiften de olsa kendisini göstermeye başlamıştı. 1960’ların ortalarından itibaren yeşil sahalarda da artık “hırpani” denebilecek türden futbolculara rastlanmaktaydı. Bu oyuncular, daha ilk bakışta dönemin gençliği- nin kendileriyle özdeşleştirip idol olarak görmeye başladığı kişilerdi. Herhalde bu alanda da en bilinen örnek olarak kendisine o dönem “Beşinci Beatle” lâkabı bile takılmış olan George Best gösterilebilir. Almanya içinde de uzun sarı saçlarıyla saha içerisinde hemen aykırı bir görüntü vererek göze batan isimNetzer’di. Tabiî dış görünüşteki aykırılık, ortaya konan oyunda da kendisini gösteriyorsa, o futbolcunun gençle- rin gözündeki kıymeti çok daha fazla artıyordu ki Netzer bu tanıma da tammanasıyla uyan bir futbol- cuydu. Aykırıydı zira çoğu kişinin düşünemediğini düşünüp bunu başka neredeyse kimsenin atama- yacağı pasları atarak uygulayabil- mekteydi. Eh, bir futbolcunun görüntüsü de oyunu da sahadaki geri kalan 21 oyuncudan farklıysa, o futbolcunun gençlerin kahramanı olması da kaçınılmazdır herhalde. Netzer de öyle olacaktı. Sadece Mönchengladbach taraftarının değil, futbol meraklısı birçok gencin, 1960’ların ikinci yarısından itibaren en çok hayranlık duymaya başlayacağı isimlerden biri haline gelecekti. Netzer’in söz konusu sıra dışı yete- nekleri onu sadece bir popüler kül- tür ikonu haline getirmiyordu tabiî. Kendisi, genç yaşına rağmen Mönc- hengladbach takımının saha için- deki beyni konumuna da gelmişti. Zaten çok geçmeden kendisine, Berlin Filarmoni Orkestrası’nın ünlü şefi Herbert von Karajan’dan esin- lenilerek “Karajan” lâkabı da takıla- caktı. Sahada takımını yönetişi öylesine kusursuzdu. “Bir insan hem orkestra şefi hem rock yıldızı nasıl olur?” diye soran olursa cevap olarak Netzer’i işaret etmeniz her- halde pek de yanlış olmayacaktır. Netzer’li Mönchengladbach, Bundesliga’daki ilk iki sezonunda orta sıralarda tutunmaya çalışan bir takımgörüntüsünde olsa da Netzer, bu sezonların ilkinde 13 gol, 10 asist, ikincisindeyse 11 gol, 15 asistlik müthiş bir performans ortaya koyarak Bundesliga’da adından en çok söz ettiren isimlerden biri haline gelmişti. Borussia Mönchen- gladbach, genç golcüsü Jupp Heynckes’in 1967 yazında Hanno- ver’e transfer olmasına karşın Bundesliga’daki üçüncü sezondan itibaren yükselişe geçecek ve ligde peş peşe iki sezon üçüncü sırayı elde edecekti. Netzer’in “double- double” alışkanlığıysa devam ediyordu. Söz konusu sezonlarda sırasıyla 13 gol, 12 asist ve 10 gol, 13 asistle oynamıştı. Gladbach ve Netzer, istikrarlı yükselişleri neti- cesinde nihayet 1969-70 sezonunda kulüp tarihinin ilk şampiyonluğuna da ulaşacaktı. Saha içinde takımın kumandanı rolünde olan Netzer de elbette bu başarıda en büyük paylardan birine sahipti. Netzer adına o dönem en büyük talihsizlikse, sezonun sonunda yaşadığı sakatlıktı. Zira kendisi, Helmut Schön tarafından 1970 Dünya Kupası içinmillî takımkad- rosuna alınmıştı ve dört yıl evvel henüz biraz toy kabul edilip kadroya alınmadığı düşünüldüğünde bu onun ilk Dünya Kupası macerası olacaktı. Fakat fiziksel durumunun Meksika’daki turnuvada yer alma- sına müsaade etmeyeceği anlaşı- lınca yerine Hannes Löhr kadroya dâhil edilmiş, Netzer için de büyük bir fırsat heba olmuştu. Kulüpler düzeyine dönülecek olursa, Mönchengladbach 1970-71 sezonuna girerken, üç yıllık bir ayrılığın ardından Heynckes de takıma geri dönüyordu. Yeniden tahsis edilen Netzer-Heynckes ortaklığı da 1970’lerin başlarında Bundesliga’ya damgasını vuracaktı. Weisweiler ve Netzer Mönchengladbach ve Alman Millî Takımı’nın üç önemli oyuncusu Vogts, Netzer ve Heynckes.... 52 53

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==