TamSaha 178. Sayı / Eylül 2019
bunu koruyamamış ve iki mücade- leden de 1-1’lik beraberlikle ayrıl- mak zorunda kalmıştı. Neticede İtalyanlar grubu üç beraberlikle tamamlamıştı ve işin ilginci, Kamerun’un da üç beraberlik ve üç puanı vardı. Ancak iki gol atıp iki gol yemiş olan İtalya, bir gol atıp bir gol yemiş olan Kamerun’u gol fazlasıyla geçerek güç bela da olsa ikinci tura kalmıştı. İtalya’nın ilk turda ortaya koyduğu tatsız futbol, ikinci tur gruplarında rakip oldukları Arjantin ve Brezilya karşısında neredeyse kimsenin kendilerine şans tanımamasına yol açmıştı. Arjantin son şampiyondu, Brezilya ise turnuvaya 1 numaralı favori olarak gelmişti. GökMavililer, Arjantin’le yaptıkları ilkmaçı 2-1 kazandıklarında da bu kanı pek de- ğişmeyecekti zira Brezilya da aynı Arjantin’i 3-1 yenecekti; üstelik çok daha göze hoş gelen bir futbol oynayarak. Böylece gruptaki son İtalya-Brezilya maçı, grup birinci- sini, yani yarı finalisti belirleyecekti ve maçta beraberlik de Brezilya’nın işine gelmekteydi. 5 Temmuz’daki karşılaşmaysa, tüm zamanların en unutulmaz futbol klasiklerinden birine dönüşecekti. İtalya, henüz beşinci dakikada Paolo Rossi ile 1-0 öne geçerken, Brezilya 12. dakikada Socrates ile buna cevap vermişti. 25’te Rossi bir kez daha sahneye çıkıp skoru 2-1’e getirdikten sonraysa Brezilya rakibi üzerinde büyük bir baskı kurmaya başlaya- cak fakat Scirea önderliğindeki İtal- yan savunması, Sambacılara karşı uzun süre direnecekti. Gelgelelim 68’de Falcao’nun skoru 2-2’ye ge- tirmesi, yarı final biletinin yeniden Brezilya’nın eline geçmesini sağla- mıştı. Derken 75’te Rossi kendisini bir ulusal kahramana dönüştürecek golü de atacak ve hat-trick yaparak İtalya’yı 3-2’lik galibiyete, dolayı- sıyla da yarı finale taşıyacaktı. İtalya, yarı finalde de Polonya’yı, yine Rossi’nin golleriyle 2-0 geç- mesinin ardından adını finale de yazdırmıştı ve 44 yıllık dünya şam- piyonluğu hasretine son verme adına Federal Almanya karşısına çıkacaktı. 11 Temmuz’da Santiago Bernabeu Stadı’nda oynanan finalde ilk fırsatı İtalya yakalıyor fakat 24. dakikada Hans-Peter Briegel’in on sekiz içinde Bruno Conti’yi düşürmesi üzerine kazanı- lan penaltıda Antonio Cabrini son derece kötü bir vuruş yaparak topu yandan auta gönderiyordu. İlk yarının golsüz tamamlanması- nın ardından 57. dakikaya gelindi- ğindeyse Claudio Gentile’nin sağ kanattan ceza sahasına ortaladığı topu arka direkte Rossi tamamlıyor ve İtalya 1-0 öne geçiyordu. İtalya, 1-0’ı da bulmasının ardın- dansa çok daha üstün oynamaya başlayacak ve gol opsiyonlarının sadece Rossi ile sınırlı olmadığını göstermekte de gecikmeyecekti. 67. dakikada Scirea, savunmada kaptığı bir top sonrasında takımını hızla atağa kaldırıyor ve Conti ile paslaşmalarının ardından da sağ köşeden on sekiz içine giriyordu. Devamında önü kapanan Scirea, çareyi topu yarımyuvarlak içindeki Tardelli’ye aktarmakta bulacaktı. Tardelli de güzel bir ilk dokunuşla topu soluna doğru çekiyor ve yerde kayarak harikulade bir voleyle uzak köşeye gönderiyordu: 2-0. Tardel- li’nin gol sonrasında yumruklarını sıkıp kendinden geçercesine haykırarak koşturmasıysa maçın akıllarda en çok yer eden enstanta- nelerinden biri olacak, hatta bu sevinç gösterisi, yıllarca birçok futbol programının da jeneriklerini süsleyecekti. 81. dakikada Alessandro Altobelli’nin golü, İtalya’nın artık işi bitirdiği anlamına gelirken, 83. dakikadaysa Paul Breitner skoru belirliyor ve böylece Gök Mavililer 3-1’lik galibiyetle, 1934 ve 1938’in ardından üçüncü kez dünya şampiyonu olmanın coşkusunu yaşıyordu. Kazanılmadık kupa bırakmadı Bu büyük başarı sonrasında da Scirea’nın kupa koleksiyonu aynı hızla büyümeyi sürdürecekti. Zaten Juventus, 1982 Dünya Kupası’nın kahramanı Paolo Rossi ile Fransız- ların büyük yıldızı Michel Platini’yi de kadrosuna katmıştı ve çoğu ki- şiye göre dünyadaki en etkili takımı kurmuş durumdaydı (Aslında Rossi bir yıl evvel alınmış fakat daha ön- cesinde şikeye karışmış olması üzerine bir cezası bulunduğundan 1981-82 sezonunun son birkaç ma- çında anca oynamaya başlamıştı). Ancak 1982-83 sezonunda evdeki hesap yine de çarşıya pek uyma- mıştı. Serie A’da Roma’nın gerisinde ikinci sırada kalan Juventus, Şampi- yon Kulüpler Kupası’nda da finalde Hamburg’a tek golle teslimolmuştu. Sezonun tesellisi, İtalya Kupası’nın kazanılmasıydı. Bunun acısıysa 1983-84 sezonunda çıkacaktı. Siyah-beyazlılar Kupa Galipleri Kupası’nda Lechia Gdansk, Paris St. Germain, Haka Valkeakoski, Manc- hester United’ı eleyerek finale geli- yor ve bu son düzlükte de Porto’yu 2-1 mağlup ederekmüzelerine bir Avrupa kupası daha götürüyordu. Ayrıca bunun yanına bir İtalya Ligi şampiyonluğu daha eklenmiş ve sezon çifte kupayla kapatılmıştı. 1984-85 sezonundaysa Juventus’un önündeki tek hedef, artık Kupa 1’i de kazanmaktı. Bu uğurda Serie A’yı bile biraz boşlamayı göze aldık- ları söylenebilirdi zira sezonu altıncı sırada tamamlayacaklardı. Sezonun Avrupa’dan gelecek ilk kupasıysa, UEFA Süper Kupası’ydı ve Juventus, Liverpool’u 2-0mağlup ederek bu kupayı da kazanmıştı. Siyah-be- yazlılar Şampiyon Kulüpler Kupa- sı’nda da Ilves, Grasshoppers, Sparta Prag ve Bordeaux’yu saf dışı bırakmalarının ardından finalde ye- niden Liverpool’a rakip olmuşlardı. Heysel Faciası’nın gölgesinde kalan müsabakada rakibine bu kez Plati- ni’nin penaltı golüyle 1-0 üstünlük sağlayan Juventus, nihayet Avrupa’nın en büyük kupasını da kucaklamayı başarmıştı. Scirea ve arkadaşları bunun devamında da Kıtalararası Kupa’yı, Argentinos Juniors ile yaptıkları 2-2’likmücadeleyi müteakiben penaltılarla kazanıyordu. Böylece Scirea, takım arkadaşı Cabrini ile birlikte, futbolda uluslararası dü- zeyde kazanılabilecek tümkupaları kazanan ilk oyuncular olarak (daha sonra onları Stefano Tacconi, Sergio Brio, Arnold Mühren ve Danny Blind izledi) tarihe geçiyordu. Polonya’da acı bir son 1986 yılında kariyerinin yedinci ve son Serie A şampiyonluğunu yaşayan Scirea, 1987-88 sezonun sonundaysa futbolculuk serüvenini noktalama kararı aldı. Ancak fut- boldan kopamayan Scirea, Juventus adına ‘scout’ olarak görev yapmaya başladı. Elbette bu kararının, kendi- sinin sonunu hazırladığından biha- berdi. Lâkin kader ağlarını çoktan örmüştü. 1989-90 sezonunda UEFA Kupası’nda mücadele edecek olan Juventus, ilk turda Polonya’nın Gornik Zabrze takımıyla eşleşmişti. Maçtan evvel kulüp, Scirea’yı rakibin analizi için Polonya’ya gönderme kararı aldı. Scirea, vazife uğruna gittiği Polonya’da 3 Eylül 1989 tarihinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Kendisini taşıyan araç, bir kamyonla çarpışmış ve aracın bagajındaki yakıt bidonlarının alev alması, talihsiz futbol adamının sonu olmuştu. Scirea henüz sadece 36 yaşındaydı. Acı bir tesadüf, Scirea’dan önce İtalyan futbolunda libero olarak yıldızlaşan ve Scirea’nın çocukluğunda tuttuğu 1960’ların o meşhur Inter’inin önemli isimlerinden biri olan Armando Picchi de yine 36 yaşında kanserden vefat etmişti. Scirea ailesinin yaşadığı felaketse bu kadarla sınırlı da değildi. Hâliha- zırda zaten kalp ve böbrek rahatsız- lıkları bulunan babası Stefano, oğlunun vefatını haber aldıktan sonra fenalaşıp hastaneye kaldırıl- mıştı. Ancak yaşlı adam, doktorla- rın tüm çabasına karşın bu acıya sadece bir hafta dayanabilmişti. Juventus ise o talihsiz sezonda UEFA Kupası’nda Gornik Zabrze’yi elediği gibi sonraki turlarda da karşısına kim çıktıysa devirecek ve kupanın sahibi olacaktı. Elde edilen bu zafer de eski takım arkadaşları tarafından Scirea’ya ithaf edili- yordu. Siyah-beyazlı camia bu kadarıyla da yetinmeyecek ve takımınmaçlarını oynadığı Delle Alpi Stadı’nın güney tribününe Sci- rea’nın adı verilecekti. 2011’de yeni açılan Juventus Stadı’na geçilmesi- nin ardından da bu gelenek yaşatı- lacak ve yeni stadın güney tribünü de adını yine Scirea’dan alacaktı. 1985’te Liverpool’u yenerek Süper Kupa’yı kazanan Juventus’ta kaptan Scirea seremonide.... Scirea, katıldığı son Dünya Kupası olan Meksika 86’da Maradona’yı durdurmaya çalışıyor.... 72 73
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==