TamSaha 179. Sayı / Ekim 2019

Bursaspor’da oynadıktan sonra Beşiktaş’a transfer oldum. Orada da penaltıları atmaya başladım. 25’in üzerinde penaltı golümvar. Sadece bir penaltı kaçırdım. O da Bursaspor’a karşı. Beşiktaş’ta 8 yıl oynadım. 15 yıllık şampiyonluk hasreti de benimkaptanlık yaptı- ğımdönemde bitti. O süreçte iske- leti altyapıdan gelen oyuncular oluşturuyordu. Ben, Mehmet Ekşi, Necdet (Ergün), Samet (Aybaba)... Sonra Rızalar (Çalımbay), Ziyalar (Doğan), Fikretler (Demirer), Küçük Haluklar (Duranoğlu) filan geldi. Feyyazlar (Uçar), Aliler (Gültiken), Gökhanlar (Keskin) derken üst üste şampiyonluklar geldi. Sizin döneminiz ile bugünün şartlarını kıyaslamanızı istesek... Biz çok çileler çektik. Yaklaşık 20 yıl futbol oynadım. Ama doğru dürüst bir çim sahada kaleci antrenmanı yapamadan bıraktım. Şeref Stadı vardı şimdi Çırağan Oteli’nin olduğu yerde. Orası da toprak sahaydı. 1984’te Beşik- taş’ta jübile yaptım. Yeniköy’de Ritz Carlton Otel vardı. Sonra yıkıldı. Orada dostlarıma ve medyaya yemek vermiş- tim. Benden anılarımı anlatmamı istediler. Bende iz bırakan şeyleri anlattım. Sonra da “Öldüğümde mezar taşıma 20 sene kalecilik yaptı ama doya doya bir çim sahada kaleci antrenmanına çıkamadı” diye yazın dedim. Şimdi bakıyorum; kaleciler antrenmanda, maçta kısa kollu forma ile oynuyor. Biz astronot gibi giyinirdik. Formaya, eşofmana battaniye, yorgan gibi ilâveler ko- yardık. Yaralar yapıştığı için yatakta dönemezdik. 1 sene hiç kapanmazdı yaralarımız. Ama hiç şikâyetçi değildik. Bize kimse bir şey göster- medi. Kendi kendimize kaleye geç- tik ve oynamaya başladık. Deneme yanılmayla öğrendik her şeyi. Ama köyde yürümeye başladığımız andan itibaren sokaktaydık. Çelik çomak, birdirbir, uzuneşek, yakan top, seksek oynardık. Şimdi bunu profesyonel kulüplerde merdiven çalışması, koordinasyon çalışması olarak yapıyorlar. “Kaleci antrenörlüğünü başlattık” Futbolu bıraktıktan sonra antrenör kurslarına gitmeye başladım. An- talya’da bizim altyapı hocamız olan Serpil Hamdi Tüzün vardı. Adnan Dinçer de onunla birlikteydi. Bir gün Adnan Dinçer’i aradım. Okumayı çok severdi. Ondan kitap istedim. Antrenör kursuna gideceğimi söyledim. “Gel beraber çalışalım o zaman” dedi. KalktımAntalya’ya gittim. O zamanlar 1. Lig, 2. Lig ve 3. Lig vardı. Antalyaspor 2. Lig’deydi. Orada yardımcı antrenör oldum. Takımo sezon 1. Lig’e çıktı. Yine 2. Lig’de Uzunköprüspor’da çalış- tıktan sonra yarım sezon da Antalyaspor’da teknik direktörlük yaptım. Sonra Federasyona geldim. Tamer Hoca (Güney) vardı o zaman Şenes Erzik yönetiminde. Piontek Millî Takım’ın başında, Derwall danışman, Fatih Hoca (Terim) Pion- tek’in yardımcısı. Tamer Hocaya gittim, “Ben Türk kaleciliği için bir şey yapmak istiyorum” dedim. “Ne gibi?” diye sordu. “Kaleci antre- nörlüğü yokmesela” dedim. Sonra Fatih Hocaya bahsettim. O da des- tekledi. Şenes (Erzik) Bey de destek verdi. Bu vesileyle hemyardımcı antrenörlük hemde kaleci antre- nörlüğümüessesini kurduk. “12 takımın kalesi Türk’e emanet” Şenes Bey geçen sene Futbol Vakfı’nın yemeğinde bir grupla ko- nuşurken beni çağırdı. “RasimHoca biliyor musun dünyada ilk kaleci antrenörü kursunu sen açtın” dedi. Bunu ben de bilmiyordum. Avru- pa’da 2-3 günlük seminerlerle sertifika programları yapıldı. Biz 33 günle başladık, sonra 18 güne indirdik. Çok kaliteli işler çıkardık. Şu anda UEFA kaleci antrenörü kurslarına da el atıyor. Geçen sezon Süper Lig’de banko oynayan üç yerli santrfor yoktu. Sadece Burak (Yılmaz) ve Umut (Bulut) vardı. Banko oynayan üç yerli stoper yoktu. Ama 12 takımın kalesi yerli kalecilere emanet edildi. Bunların beşi 20, 21, 22 yaşında. Altay 21 ya- şında Fenerbahçe’ye geldi, oynuyor. Trabzonsporlu Uğurcan 22 yaşında, o orada oynuyor. Okan’ı Galatasaray aldı Bursaspor’dan. Muhammed Şengezer var. İleride Avrupa’da oynayan kalecilerimiz de olacak. Mesela Uğurcan Çakır... Bence son derece yetenekli. Altay da iyi. Muhammed Şengezer de çok iyi. Beşiktaş teknik direktörlüğünden ayrılışınız çok konuşuldu ama siz sustunuz. Bunun özel bir nedeni var mı? 1996’da Fatih Hoca ile Millî Takım’ı tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyo- nası finallerine götürdük. Gitmeden önce Fatih Hoca Galatasaray ile an- laştı. Ben de Beşiktaş’la. Hatta Fatih Hoca ayrılınca yöneticilerden biri bana, “Prosedüre göre yardımcısı devam eder, sen kal” dedi. Kabul et- medim. “Fatih Hoca ile geldik, bera- ber gideriz. Bize yakışmaz” dedim. Sonra Beşiktaş’ta çok başarılı bir sezon geçirdik. Bariz hakemhatala- rıyla puanlar kaybettik. Mesela Van’da Sergen’in (Yalçın) frikiğinde smaç yapıldı. Penaltıyı vermedi hakem. VAR sistemi uygulansa Beşiktaş açık ara şampiyon olurdu. Ama ikincilikle yetindik. Galatasa- ray ipi göğüsledi. Beşiktaş’ın tari- hinde 88 gol yok, benim zamanımda atıldı. Artı 62 averaj yakaladık. Rum Kesimi’nden Apoel’in Türkiye’ye gelmemesi ile Avrupa’da tur geçen Beşiktaş, benimdönemimde dör- düncü turda Valencia’ya elendi. Hiç derbi kaybetmedik. TSYD Kupası’nı kazandık. Fair Play de benim için çok önemliydi. En az kart gören takımolduk. Rahmetli Süleyman ağabey başkandı o zaman. “Kulüp zarar görmesin diye…” Çok önemli ama anlatamayacağım konular var. Onlar yüzünden ayrıl- mak zorunda kaldım. 400 bin dolar tazminatımve iki senelik kontratım vardı. Hepsini bırakıp gittim. Bu tavrımnedeniyle Süleyman ağabey bana teşekkür bile etti. Bazı yaşlı yöneticiler ile anlaşmaz- lık yaşadım ama kulüp zarar g örmesin diye sustum. Sonra Bursaspor ile anlaştım. Orada da başarılı olduk. Sonra Çanakkale Dardanelspor, Yimpaş Yozgatspor, Kocaelispor… Rizespor’u 2. Lig’den 1. Lig’e çıkarttık. Kanada’da Ottawa Wizards takımını çalıştırdım. Orada şampiyonluk yaşadım. 4.5 sene Azerbaycan’da Hazer Lankeren ve Karabağ’da görev yaptım. O sıralar zor dönemler yaşıyordu Karabağ. Ermeniler işgal etmiş, oradan ka- çanlar bir takımkurmuş filan… 30-35 yaş ortalamasına sahip bir takım aldık. Takımın yaş ortalamasını ben düşürdüm. Şu an Azerbaycan’ın en iyi takımı. Şampiyonlar Ligi’ne filan gidiyor. Yaklaşık 10 yıldır da TFF’de çeşitli görevlerdeyim. Yaklaşık 1000 kaleci antrenörümezun olmuş toplamda. Bunlar hembir meslek sahibi oldular hemde kaleciler yetiştirdi- ler. Bugünkü başarıda bizim açtığımız kursların etkisi büyük. “Bumaçı kazanalım, ölürsem öleyim!” Gençler sahip olduklarının kıyme- tini bilmeli. 1975’te İzmir’de Sovyetler Birliği’ne karşı oynadım. O dönemhenüz bölünmemişti. Çok iyi bir kadrosu vardı Sovyetle- rin. Dinamo Kiev takımı, millî takım olarak çıktı sahaya. Ben de Bursa- spor’dayken Dinamo Kiev’e karşı iki defa oynamıştım. Valeri Loba- novski adında çok iyi bir antrenör- leri vardı. HemDinamo Kiev’i hem de millî takımı çalıştırıyordu. Maç öncesi 5-6 fark yiyeceğimizi düşünüyorlardı. 1-0 öne geçtik. Hava yağmurluydu. Yerler vıcık vıcık. Ruslar bastırıyor... Ben bir degaj yaptım, Gökmen aşırttı, Ali Kemal ortaladı, Fenerbahçeli Cemil kafaya çıktı ama golü kimin attığı belli değil... BakıyorumAtatürk Stadı’nın skorbordunda “Türkiye: 1 – SSCB: 0” yazıyor. Dakika 88. “Allah’ımgol yemeyeyim, maçtan 1982 yılında Beşiktaş’ın 15 yıllık şampiyonluk hasretine son veren kadronun kalesini RasimKara koruyordu.... Çim sahalara hasret neslin kalecisi... Millî Takımımız tarihinde ilk defa Avrupa Şampiyonası finallerine katılırken, RasimKara, Fatih Terim’in yardımcısıydı... RasimKara ve Süleyman Seba 58 59

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==