TamSaha 179. Sayı / Ekim 2019
böyleydi. Şimdi isterseniz filmi biraz daha geriye saralımve Eto’o’nun yaşantısının ilk yıllarını kısaca anımsayalım. 10 Mart 1981’de, Kamerun’un başkenti Yaounde’nin banliyölerinden Nkon’da dünyaya gelen Samuel Eto’o Fils’in küçük- lüğü, buradaki Mvog-Ada adındaki mahallede geçecekti. Ancak ailenin gitgide büyümesi (yıllar ilerledikçe Eto’o’nun iki erkek, üç de kız kardeşi olacaktı) neticesinde muhasebeci- likle uğraşan babası, birkaç yıl sonra, ülkenin en büyük şehri olan Douala’ya taşınacaktı. Fakat aile, burada da pek beklediğini bulama- yacak, hatta baba Eto’o’nun işsiz kaldığı bir dönemde anne Eto’o, Do- uala limanı yakınlarında balık sat- maya başlayarak ailesini kıt kanaat de olsa geçindiren isimolacaktı. İlhamkaynağı Roger Milla’ydı Öte yandan 1990 Dünya Kupası gelip çatmıştı ve bu turnuva, Kamerun futbolu adına da çok büyük bir dönümnoktası teşkil edecekti. Daha önce sadece 1982 Dünya Kupası’nda boy gösteren ve bu turnuvaya ilk turda üç maçta üç beraberlik alarak veda eden Kamerun, bu kez çok sansasyonel bir başlangıca imza atı- yor ve açılış maçında, son şampiyon Arjantin’i tek golle devirerek dün- yada futbolla ilgilenen tümgözlerin üzerine çevrilmesini sağlıyordu. Kamerun, bir sonraki maçında Romanya’yı da 2-1 mağlup ederek ikinci turu garantileyecek, söz ko- nusu ikinci tur maçındaysa Kolom- biya’yı uzatmalarda yine 2-1’lik skorla geçerek Dünya Kupalarında son sekiz takım arasına kalan ilk Afrika takımı olacaktı. “Boyun Eğmez Aslanlar” olarak da anılmaya başlayan takımın en dikkat çeken ismiyse, turnuvadan önceki son sezonunu Hint Okyanusu’ndaki Reunion adasında yarı amatör bir takımda geçiren, 38 yaşındaki Roger Milla’ydı. Romanya ve Kolombiya galibiyetlerinde sonradan oyuna girip takımının dört golünü de kay- deden Milla, dört golle turnuvanın en golcü oyuncuları arasına girmişti. Kamerun, çeyrek finaldeyse İngil- tere ile karşılaşırken, 1-0 yenik duruma düştüğümaçta oyuna yine sonradan giren Milla’nın bu kez iki asist yapmasıyla 2-1 öne geçiyor fakat bitime yedi dakika kala Gary Lineker’ın penaltısıyla skoru eşitle- yen İngilizler, uzatmalarda bir Lineker penaltısıyla daha 3-2 öne geçerek yarı final vizesini alan taraf oluyordu. Yine de Kamerun, genelde keyifsiz geçen turnuvaya en çok renk katan takım olmuştu ve 38’likMilla da bu takımın kahramanı olarak adından en çok söz ettiren isimkonumun- daydı. Douala sokaklarında top pe- şinde koşan binlerce çocuktan biri olan Eto’o da 1990 Dünya Kupası’nı büyük bir heyecanla takip etmişti. Sokakta birlikte top oynadığı arka- daşları arasında en yetenekli ve en golcü oyuncu da oydu ve bundan dolayı arkadaşları ona “KüçükMilla” demeye başlamıştı. Kendisine ya- kıştırılan bu lâkabın esin kaynağının Dünya Kupası’nda kahramanlaş- ması ve ülkesinin de yarı finalin kıyısından dönmesi, Eto’o’nun bü- yüdüğünde Milla gibi bir futbolcu olacağına dair çok daha fazla hayal kurmasına ve bu hayallere ulaşabil- mek için çok daha fazla çalışmasına da yol açacaktı. Neticede Eto’o 11 ya- şına geldiğinde, Douala’daki hatırı sayılır futbol akademilerinden biri olan Kadji Sports Academy’ye kay- dolarak futbolcu olma yolundaki ilk ciddi adımını atıyordu. Çok değil, birkaç yıl içerisinde Eto’o, söz konusu akademinin en çok sivrilen isimlerinden biri olacak ve şehre gelen Avrupalı gözlemciler de bu genç yeteneğin adını yavaş yavaş duymaya başlayacaktı. Kendisini ilk olarak Fransa’dan transfer etmek isteyen kulüpler olmuştu fakat Eto’o’nun o günlerde doğru düzgün bir kimlik kartına bile sahip olma- ması, bu kulüplerin transferden belge yetersizliği nedeniyle vazgeç- melerine yol açmıştı. Ardından, daha önce de belirtildiği üzere, millî takımyetkilileri de genç oyuncuya Amillî takım seviyesinde dahi şans verilebileceğine kanaat getirecek ve Eto’o, 16. doğumgününden bir gün önce, 9 Mart 1997’de, Kamerun’un Kosta Rika ile oynadığı özel maçta, millî formayı ilk kez sırtına geçire- cekti. Bu düzeyde maça çıkabilmesi için eksik belge sorunu da artık aşıl- mıştı ve bu sayede, Avrupa kulüpleri de daha 16 yaşına basmadan Amillî olan bir oyuncuyu kadrolarına kata- bilmek için yeniden kolları sıvamıştı. Sonuçta Eto’o, Real Madrid tarafın- dan transfer edilecek, daha sonrasında da 1997-98 sezonunu geçireceği, o dönemde 2. Lig’de mü- cadele etmekte olan Leganes takı- mına kiralanacaktı. Genç oyuncu, bu ilk profesyonel sezonu sonrasında da kendisine Kamerun’un 23 kişilik Fransa ’98 kadrosunda yer bul- muştu ki hikâyeye de zaten buradan başlamıştık. İsterseniz artık Eto’o’nun tümdünyayı kendisine hayran bıraktığı yıllara doğru da yavaş yavaş ilerleyelim. İlk büyük adımlar Real Madrid, Eto’o’nun beklediği şansı kendisine bir türlü sunamaya- caktı. 1998-99 sezonunda genç oyuncu Beyaz Şimşekler adına sa- dece tek bir ligmaçına çıktı, ardın- dan da ara transfer döneminde Espanyol’a kiralandı. Lâkin Eto’o, Espanyol’da da forma giyme fırsatı bulamayacaktı. Ertesi sezon Real Madrid’le yine benzer bir başlangıç yaşadı. Önce iki maçta az da olsa süre aldı, sonrasında da kiralık olarak Mallorca’ya gönderildi. Öte yandan 2000 yılının Ocak ayında, Eto’o’nun yeteneklerini ciddi anlamda geniş kitlelere gösterebile- ceği ilk ciddi fırsat ayağına geli- yordu. Kamerun ile birlikte Afrika Uluslar Kupası’nda mücadele ede- cekti. İlk tur gruplarında Fildişi Sa- hili’ni 3-0 yendikleri karşılaşmada millî forma altındaki ilk golünü kay- deden Eto’o, daha sonrasında çeyrek finalde Cezayir’i 2-1 ve yarı finalde Tunus’u 3-0 yendikleri maç- larda da birer gol atmayı başardı. Ni- jerya ile oynanan final maçında da başroldeki isimlerden biri oydu. 120 dakikası 2-2 sona erenmücadelede Kamerun’un gollerinden biri ondan gelmişti. Kamerun, daha sonrasında penaltı vuruşlarıyla kupaya uzanır- ken Eto’o, Patrick Mboma ile birlikte takımının en golcü iki isminden biri olarak bu başarıda aslan payını da almıştı. Afrika Uluslar Kupası sonrasında Mallorca günlerine gelecek olur- sak… Eto’o nihayet doğru yerdeydi. Yıldızı Mallorca’da iyice parlaya- caktı. Kırmızı-siyahlı ekipte geçir- diği yarım sezonda 13 maçta altı gol atarak bir anda takımın en gözde isimlerinden birisine dönüşmüştü. Ancak bu performansı, kadrosunda birbirinden büyük yıldızları barındı- ran Real Madrid’e dönebilmesi için yeterli olmayacaktı. Aslında bu durum, Mallorca kulübünün de işine gelmişti. Kendisinden çokmemnun oldukları Eto’o’yu bu vesileyle transfer edebileceklerdi. Nitekim o yaz transfer döneminde de bu yönde imzalar atılıyor ve Eto’o tamamen Mallorca’nın futbolcusu oluyordu. 2000 yılının yazında, Mallorca’ya transfer olmasından kısa bir süre sonra, Eto’o’yu bir büyük sınav daha bekliyordu. Kamerun’u bu kez Sydney Olimpiyatları’nda, olimpik millî takım forması altında temsil edecekti. Kamerun, ilk turda ABD, Çek Cumhuriyeti ve Kuveyt ile mücadele ederken bu üç maçta beş puan toplayarak gruptan çıkıyor ve çeyrek finale kalıyordu. Bu turda altınmadalyanın 1 numaralı favorisi konumundaki Ronaldinho’lu Bre- zilya ile eşleşen Kamerun, uzatma- lara gidenmaçta rakibini altın golle 2-1 mağlup ederek yarı finale kala- caktı. Yarı finalde de Şili engelinin yine 2-1’lik skorla aşılmasının ardından Kamerun adını finale yaz- dırmayı başarıyor ve kadrosunda Eto’o, İspanya’daki ilk adımlarını Leganes formasıyla attı Kamerunlu oyuncu, Mallorca’daki performansıyla büyük golcüler arasına girdi 84 85
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==