TamSaha 181. Sayı / Aralık 2019

tribünden izledi ama anneme hiç nasip olmadı. Sonra Şekerspor’da şampiyonluk yaşadım. İlk sene 1. Lig’e çıktık. Yavaş yavaş adımdu- yulmaya başladı. Galatasaray’dan, Fenerbahçe’den teklif aldım. Beşiktaş yöneticileri beni İstanbul’a getirdi. Rahmetli Mehmet Üstün- kaya dönemiydi. Bu arada Fener- bahçe’de oynadım ama aileden kalma bir Beşiktaşlılık vardı. Rahmetli ağabeyim çok koyu Beşiktaşlıydı. Ondan etkilenerek ben de Beşiktaşlı olmuştum. Üç yılın ardından Şekerspor’dan ayrılmamgündeme geldi. Beşiktaş ve Galatasaray ile görüştüm. Rahmetli Süha Özgermi vardı. Galatasaray camiasının içindeydi ve benim iyi dostumdu. O da Gala- tasaray’da oynamamı çok istiyordu. Fakat kısmette Mersin varmış. O dönemBeşiktaş’tan 125 bin lira istemiştim fakat Mersin 450 bin lira önerdi. 1974’te hakikaten büyük paraydı. Şu an oturduğum evi de o parayla almıştım. Mersin’de 1 sene oynadıktan sonra Galatasaray için İstanbul’a döndüm. O zaman fut- bolcu kaçırma gibi şeyler vardı. Fenerbahçe de beni kaçırdı ve orada kaldım. Genç yaşta büyük bir takım… 1975’te Fenerbahçe’ye adım attım. İki sene oynadım ama tam alışama- dım. İstanbul’un renkli hayatı etki- ledi beni. Gençliğin getirdiği bazı acemilikler de var tabiî. Kazandığı- mız parayı tutmayı beceremedik. Hatalar üst üste gelince İzmir’e Altay’a gitmemgerekti. İyi ki de gitmişim. O dönemGaziantep 850 bin lira teklif etti ama ben 450 bin liraya Altay’ı tercih ettim. O zamanlar antrenör rahmetli Necdet Niş’ti. Fenerbahçe’de de birlikte çalışmıştık bir dönem. Didi’nin yardımcılığını yapmıştı. Altay’da dört yıl oynadım. Çok da mutluydum. Rahmetli Esin Özgener başkandı. Ona müthiş saygımvardı. Bana büyük bir jesti olmuştu. Kulüpten aldığım450 bin lirayı ne yapacağımı sorduğunda, “Ev almayı düşünüyorum” demiştim. Evini satan bir arkadaşına yönlendirmişti beni. Ama arkadaşı daireyi en son 700 bin liraya bıraktı. Haliyle param yetmedi. Bir gün Alsancak’ta Esin ağabeye rastladım. “Aldınmı daireyi?” diye sordu. “Yok başkan. Paramyetmedi” dedim. Eksiğimi sordu ve o evi alabilmem için bana 250 bin lira daha verdi. Bu çok büyük ve unutulmaz bir jestti benim için. Allah rahmet eylesin. O daireyi aldım sonra. İzmir’de de yıllarca kaldım. Çok güzel dostluk- larım oldu. Takımda çok iyiydi. 1979’da Galatasaray’ı eleyerek Tür- kiye Kupası’nı kazandık. Bir kez de finalde Fenerbahçe’ye kaybettik. “Gençlerin çoğunu biz önerdik” Altay’dan sonraki süreçte neler yaşadınız? Güzel yılların ardından geri sayım başladı. İki sezon Üsküdar Ana- dolu’da, bir yıl da Vefa’da oynadık- tan sonra futbolu bıraktım. Araya evlilik girdi, çocuk falan oldu. Ne aparız diye düşünürken Eyüp’ten teklif aldım. Genel kaptan Haluk Bey aile dostumdu. “Oynar mısın?” diye sorunca, “Oynarım” dedim. İki sene Eyüp forması giydim. İlk sezo- numda şampiyonluğu kıl payı ka- çırdık. O süreçte 3. Lig’den 2. Lig’e çıktık. Sonra Ali Uras’ın TFF Baş- kanlığı döneminde millî olmuş ve en az 10 yıl futbol oynamış olanlara antrenörlük için kurslar açıldı. Ben de katıldım. Şenol Güneş, Fatih Terim, Ali Kemal Denizci, rahmetli Ümit Kayıhan da kursa gelenler arasındaydı. 9 yıldır TFF’de görev yapıyorum. Gençleri yetiştiriyoruz. Bugün Millî Takımkadrosunda yer alan oyuncuların çoğu bizlerin raporları doğrultusunda ortaya çıktı. 13 bölgemiz var ve Türkiye’nin her tarafını tarıyoruz. Antrenörlüğe nerede adım attınız? Antrenörlük diplomasını aldıktan sonra bir Düzce deneyimim oldu. Sayın Aziz Yıldırımbenim çok iyi dostumdur. Anne tarafı Düzcelidir. Antrenörlüğe karar verdiğimde ilk olarak Düzce’ye gittim. Bana, “Gel kaptan, şu takımı çalıştıralım beraber. Sana maddi, manevi her konuda yardımcı olacağım” dedi. Güzel şeyler de yaşadık ama olmadı. Benim ilk denememdi. Düzce’de çok fanatik bir taraftar grubu var. Takımına çok bağlı. Hep başarı istiyor. Ama işler istediğimiz gibi gitmedi ve 6 ay sonra ayrıldım. Bir dönemBakırköy’de rahmetli Necdet Niş’in yardımcılığını yaptım. Sonra Kasımpaşa’yı çalıştırdım. Kasımpaşa kendi muhitim. Çok güzel şeyler yapmak istiyorduk. Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman belediye başkanıydı. Malumo da Kasımpaşalı. Bana, “Ağabey gel şu takımı al” dedi. Kasımpaşa 3. Lig’de düşmemeye oynuyordu o dönem. Aldık, derledik topladık. Fenerbahçe ile bir temasınız daha var bildiğimiz kadarıyla… Mustafa Denizli Altay’dan arkada- şım. Fenerbahçe’de çalışırken bir gün beni aradı. “Bırak Kasımpaşa’yı, benimyardımcılığımı yapacaksın Fenerbahçe’de” dedi. Tabiî benim Tayyip Bey’e haber vermemgereki- yordu. Tayyip Bey de Fenerbahçeli. Kendisini aradım, “Efendim, Mustafa Denizli beni yanına istiyor” dedim. “Hemen bırak git” dedi. Fakat orası da olmadı. Neden olmadığını hâlâ çözebilmiş değilim. Sonra içimde bir kırıklık oldu. Bir gün sebebini sordumMustafa Hocaya. “Ne olur bana bunu sorma” dedi. Ben de pek üzerinde durmadımama şevkim kırıldı o zamanlar. TFF’deki göreviniz nasıl başladı? Fenerbahçe konusunda kırgınlık yaşadığımdönemde çocuklarım okuyordu. Çalışmamgerekiyordu. Biraz birikimimvardı. Bir süre öyle idare ettim. Futbol Federasyonu’nda herkes beni tanıyordu. Dönemin Başkanı Mahmut Özgener de Altay’daki yıllarımdan beni bir ağa- bey olarak tanır ve sever, sayardı. O dönembaşladı Federasyondaki görevim. İşimi de lâyığı ile yaptığımı düşünüyorum. Beşiktaş’ın eski kaptanı Necdet Ergün burada, Rasim Kara Hoca, Mehmet Ekşi burada. Şöhretler karması ile birlikte çalışı- yoruz. Günlerimiz çok güzel geçiyor... “Keşke Fenerbahçe’de kalabilseydim” Sizde en çok iz bırakan takım hangisi? Oynadığımher takımın kalbimde ayrı yeri var. Ama bugün futbolcu olsaydım tabiî ki Fenerbahçe’de oynamak isterdim. Keşke Fener- bahçe’de uzun yıllar kalabilseydim. Kendi hatalarımyüzünden koptum. Gezmeyi çok seviyordum. Bekâr- dım. 23-24 yaşlarındaydım. Her şey güllük gülistanlıktı. Bir özenti de vardı. Ankara ve Mersin’de geçen dört yılın ardından Fenerbahçe’ye gelmek bana olağanüstü bir cesaret verdi. Ama o dönemde kulüpte fut- bolcuları yönlendirecek, hatasını yüzüne vuracak futbolun içinden gelmiş bir insan, ağabey yoktu. İdari menajer Ercan Aktuna ağabeyimiz vardı. Dünya iyisi bir insandı. Bizi üzmek istemezdi. Keşke biraz üzseydi. Belki de biz işimize gelmiyor diye anlamak istemedik. Altay’da çok hatıralarım var. Şekerspor zaten ilk göz ağrım. Erokspor gibi, Camialtı gibi… Mersin’de de unutulmaz hatıralarım oldu. O zaman 2. liglerde Avrupa’da en çok parayı harcayan kulüptü Mersin İdmanyurdu. O sıralar kadrosunda üst düzey oyuncular vardı. Antrenör de Kaloperovic’ti. Beni de o transfer etmişti. İkinci Lig’e yabancı antrenör yasağı ge- lince takımbir anda hocasız kaldı. İlk yarı bittiğinde sondan ikinci sıradaydık. Sonradan Bülent Giz yönetiminde toparlandık ama 1 puanla şampiyonluğu Orduspor’a kaptırdık. Ben de zirve yapmıştım o sene. Sahaya çıktığım zaman taraftarlar Cruyff diyemezlerdi de “Curuf” diye bağırırlardı benim için. Bülent Giz, Galatasaray’a beni anla- tınca Süha Özgermi ile konuştum. O da beni rahmetli Metin Oktay’a yönlendirdi. Fenerbahçe’ye kaçırılışınızdan söz eder misiniz biraz da… Galatasaray ile görüştüğüm sıra- larda yaşandı o olay. Fenerbahçe’de oynayan Çubuklu’dan Aydın vardı. “Semih Baba (Bayülken) seninle görüşmek istiyor” dedi. Ben de Galatasaray görüşmesini anlattım. “Tamam, ben sana söylemiş ola- yım” dedi. Sonra beni Şekerspor’a götüren “Arap” lâkaplı Güngör ağa- bey geldi yanıma. Çok severim onu da. Futbolu bırakmış ve spor malze- meleri satan bir mağaza açmıştı. “Nevruz, Semih Baba seni Fener- bahçe’ye götürürsemkulübe bir sezonlukmalzeme alacağına söz verdi” dedi. Kıramadım. “Tamam, yarın buluşalımgidelim” dedim. Üsküdar’da buluşup Fenerbahçe tesislerine geçtik. Bir odaya kapat- tılar beni, oldumFenerbahçeli... İyi ki de olmuşum. Teknik direktör Necdet Niş yönetiminde 1977-1978 sezonunu 6. sırada bitiren Altay. Soldan sağa ayaktakiler: Mustafa Denizli, Zafer Bilgetay, Muzaffer Etçil, Nevruz Şerif, Erol Togay, Tanzer Sencer. Oturanlar: Sabahattin Erbuğa, Uğur, Akif Başaran, Bilal Yaşar, Mustafa Kaplakaslan. (ayaktakileroturanlar.com) Mersin İdmanyurdu günlerinde... 102 103

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==