TamSaha 181. Sayı / Aralık 2019
“MerhumÇupi’nin yazısını unutamam” Libero oynadığınız bir süreç var. Neydi işin aslı? Fenerbahçe serüvenimTSYD Kupası ile başladı. Hazırlıkmaçla- rında çok da iyiydim. Antrenörü- müz Didi’ydi. İlk ligmaçında Boluspor ile oynayacağız. Didi de beni beğeniyor, bunu hissediyo- rum. Ziya ağabey (Şengül) futbolu bırakmıştı. Didi bana Necdet ağa- bey kanalıyla haber gönderdi. Ziya ağabeyin yokluğunda libero oynatmak istiyor. “Necdet ağa- bey, benmahallede bile libero oy- namadım” dedim. “Bak dinle, Ziya bıraktı. HemMillî Takım’da hem de Fenerbahçe’de boşluk var” dedi. Alpaslan var ama o da benimgibi gezmeyi çok seviyor. Ama yalnız başına. Yılmaz Şen de bırakacak futbolu. Alpaslan ile ben kalacağımorada. İkna oldum. Bolu’ya gittik, maçı 1-0 kazandık. Ben de çok iyi oynadım. Rahmetli İslamÇupi bir yazı yazmıştı, “Bu nasıl bir beyin, bu nasıl bir zekâ? Ama bu beyinden önce Nevruz’u Fenerbahçe’ye transfer eden be- yinleri öpmek lâzım. Fenerbahçe müthiş bir futbolcu kazandı” gibi ifadeler kullanmıştı. Kopuş nasıl oldu peki? Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Benfica maçı için Portekiz’e gittik. O zaman bazı sıkıntılar vardı. Didi ismi biraz Fenerbahçe’nin üstüne çıkmıştı. Nereye gitsek hep Didi, Didi, Didi… Rahmetli Semih Ba- yülken de müthiş bir Fenerbah- çeli. Kaldıramıyordu bu durumu. “Önce Fenerbahçe, sonra Didi” diyordu. Haklıydı da. Avrupalılar bunu bilmiyordu tabiî. Didi bir efsaneydi çünkü. Bence orada Didi’ye bir komplo kuruldu. Di- di’ye verilen rapora kulakları- mızla şahit olduk. “Kasaba takımı, ağır takım, siz daha iyisiniz” filan denildi. Ertesi gün de maça çıka- cağız. Altyapıya rahmetli Abdul- lah Gegiç’i getirdiler. Biz hissettik tabiî Didi’yi yiyeceklerini, Gegiç’in de takımın başına geçeceğini. Nitekimöyle oldu. Biz Benfica’dan 7 gol yiyince Didi’nin bileti kesildi. Antrenörlüğe de Gegiç geti- rildi. Bende de düşüş başladı. Gegiç, “Nevruz yılların forveti, libero oynar mı?” diyordu ama bir Galatasaray maçında mecburen o da beni libero oynattı. O gün de üçlük olduk. Şimdiki nesle tavsiyeleriniz neler? Futbolcu iyi antrenman yapmalı, gıdasına dikkat etmeli ve uykusunu asla aksatmamalı. Bu üç şey çok önemli. Çok detaya girmek istemiyorum ama ben Fe- nerbahçe’ye geldiğimde 68 kiloydum. 52 kiloya kadar düştüm. Tamamen yaşan- tımla ilgiliydi bu. Ne doğru dürüst yemek yedimne uyudumne de antrenman yaptım... O dönem zaten haftada üç gün idman yapı- yorduk, birinden de kaytarı- yorduk. Şimdi neredeyse her gün üç antrenman yapılıyor. O nedenle güç lâzım, iyi bes- lenmek lâzım, iyi dinlenmek lâzım. Bunlar olmayınca olmuyor. “Cemil Turan gibisi gelmedi” En beğendiğiniz santrfor- lar?.. Her dönem iyi futbolcular çıkıyor ama bugün takımını ileriye götüren Burak var Beşiktaş’ta. Hem stil hemde fizik olarak oldukça etkili. Cenk Tosun var mesela. Daha da başarılı olacaktır. Cenk ceza sahası içinde biti- rici vuruşları çok iyi yapıyor. Burak ise kaleye uzak aldığı toplarda bile tehlikeli oluyor. Hemneticeye gitmeyi bili- yor hem rakibi yoruyor. Arkadaşla- rına da pozisyon hazırlıyor. Türkiye çok iyi santrforlar gördü. Ben çoğunu izledim. Metin Oktay gibi, Osman Arpacıoğlu gibi, Bora Öztürk gibi... Onlar hem iyi insan hemde iyi futbolculardı. Tanju Çolakmüthiş bir santrfordu. Ömer Kaner son derece kaliteliydi. Ama Cemil Turan’ın üstüne görmedim. Onun kalitesine yaklaşan bir tek Rıdvan (Dilmen) vardı. Altyapı ile ilgili görüşleriniz… Tartışmasız çok önemli. Kulüpler mecburen altyapıya önemvermeye başladı. Real Madrid-Galatasaray maçını izledik. 16-17 yaşındaki çocuk üç gol attı Galatasaray’a. Bugün bakıyorsunuz, bizde de var böyle çocuklar. Millî Takımımız ne kadar gençleşti. Benimdönemimde yaşları 29’a dayanan futbolcuların yaşlarını küçültüp Ümit Millî Takım’da oynattılar. Ben o zamanlar 20 yaşındayım. Yerimde duramıyo- rumama bir keremillî oldum. Futbolda şansımhep yaver gitti ama Millî Takımkonusunda hep şanssız- lık vardı. Ne zaman çağırılsam ya sakatlandımya hastalandım... TFF bu konuda neler yapıyor peki? Bugün bütün altyapılarda çok iyi oyuncular var. Şu anda takibe aldı- ğımız 2006 doğumlu 1500-2000’e yakın çocuk var. Kulüpleri de bu çocuklardan haberdar ediyoruz. Scout ekipleri gelip izliyor. Başka bölgelerden getirdiğimiz bazı genç- ler Fenerbahçe’de, Galatasaray’da, Kasımpaşa’da, Başakşehir’de yo- luna devam ediyor. Onları izlemeye gittiğimizde koşarak bize sarılma- ları tarifi zor bir duygu. Gördükleri ilgi o gençlere özgüven ve motivas- yon sağlıyor. Benimde iki evladım var. Futbolcu olmalarını çok ister- dim ama kısmet değilmiş. Gerekli araştırmalar yapılıyor. Daha iyi imkân sağlanması halinde altyapı- lardan dünya çapında yıldızlar çıkabilir. Ama burada şunu da unutmamak gerek; antrenörler de iyi imkânlara sahip olmalı ve sadece işini düşünmeli. “İlk 11’in 6’sı Türk olmalı” Yabancı meselesine nasıl bakıyorsunuz? Galatasaray’ı izliyorum, sahaya 11 yabancı ile çıkıyor. Diğerlerinde de durumpek farklı değil. Yaban- cıya karşı değilim ama sahaya Türk insanının duygusunu yansıtacak kimse yok. Bunu sağlayabilmek için ilk 11’in en az 6’sı Türk olmalı. Yabancı oyuncu buraya para için geliyor. Avrupa’da ununu elemiş, eleğini asmış futbolcunun paradan başka ne hedefi olabilir ki? Bunu ben de yaşadım. 1974’te biraz bekle- semBeşiktaş’a, Galatasaray’a ya da Fenerbahçe’ye giderdim. Ama 125 bin lira alırdım. 450 bin liraya Mer- sin’e gittim. Hangisi doğru? Büyük takımlar 10 transfer yerine 8 trans- fer yapıp, altyapı için bütçe oluştu- rabilir mesela… En beğendiğiniz antrenör?.. Bence bu noktada en önemli kıstas bir hocanın çalıştığı kadrodur. Bence kötü antrenör yok artık Tür- kiye’de. Ekonomik sıkıntı yaşanmı- yorsa bütün antrenörler başarılı olur. Mustafa Denizli çok iyi arkada- şım. Onunla dört sene yan yana oynadım. Saha içinde iyi bir kaptan olduğu gibi futbolu iyi bilir. Fatih Terimbu noktaya tesadüfen gel- medi. Takımın iyi ise ve çalışmayı seviyorsan ba- şarı yakalanır. Mesela Şenol Güneş... İftihar ve dua ettiğimiz bir insan. Abdullah Avcı, Aykut Kocaman, Ünal Karaman… Hepsi iyi hocalar. Antrenörler ko- nusunda bir tav- siyeniz var mı? Başarıyı da başa- rısızlığı da pay- laşmak lâzım. Antrenörlere, oyunculara saygı göstermek lâzım. Mevcut antrenör- lerin ufkunu açmak lâzım. Çünkü çok iyi oyuncular var. Bugün Millî Takımımız, Avrupa çapında bir kad- roya sahip. Ama sakatlanmalara ve beslenmeye çare bulmamız şart. İyi beslenme, iyi idman ve iyi istira- hatle bu sorun da aşılabilir. İnsan vücudu öyle enteresan bir makine ki, uygun tedavi ile üç haftada iyile- şir, tedavi etmezsen 21 günde. Ben bunu saptadımkendi hayatımda. Bizim zamanımızda adalemiz çekti- ğinde İstinye’ye eski boksör Yorgo Tagar’a giderdik. Müthiş kuvvetli parmakları vardı. O parmaklarıyla adalelerimi sıkar, “1 hafta sonra oynayacaksın” derdi. Oynardımda. Şimdi iğnelerle takviye yapıyorlar. Bence manasız. Vücut onu kendi kendine tamir etmeli. İğne ile üç hafta yerine bir hafta sonra oynu- yor ama tekrar sakatlanıyor ve 1.5 ayda iyileşiyor. Son sözleriniz… Oyunculuğumdöneminde hep iyi insanlara rastladımve mali sıkıntı yaşamadım. Yönetimsel hiçbir sı- kıntım olmadı. Antrenörlerle de iyi anlaştım. Ama Candan Tarhan ve Necdet Niş’in bendeki yeri ayrıdır. Hâlâ rahmetli Candan Tarhan’ın eşini arar, konuşurum. Oğlu Ogan da evlâdımgibidir. 8 9 104 105
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==