TamSaha 181. Sayı / Aralık 2019

manya’ya resmen savaş ilân etmesi- nin ardından da Avrupa’da yaşayan herkesin hayatının akışı baştan aşağı değişecekti. O esnada 20 yaşında olan Weisweiler için de işi gücü acilen bı- rakma vakti gelmişti zira birçok yaşıtı ve hemcinsi olan Alman vatandaşı gibi o daWehrmacht tarafından çağrılmaktaydı. Askere alındıktan sonra hava savunma sınıfında eğitimgören Weisweiler, bir süre sonra Münih’te bir birliğe transfer edilecekti. Şansına, burada FCWacker Münih adlı bir kulüpte tekrar futbola dönme şansını yakalayacak ve izinli olduğu günlerde bu takımla maçlara çıkabilecekti. Ne var ki Weisweiler Münih’te savaş sonuna kadar kalmayacak ve bu im- kândan da uzun süre faydalanamaya- caktı. Üstelik savaşın sonlarına doğru sevk edildiği Gdansk’ta, ülkeyi çoktan işgale başlamış müttefik güçlerine esir de düşecekti. 1945 yılının baha- rında Üçüncü Reich dağılmak üzereydi. 30 Nisan’da Adolf Hitler’in intihar etmesi ve 2 Mayıs’ta da Berlin’in düşmesiyle birlikte savaş fiilen biterken bu durum 8 Mayıs’ta Nazilerin teslimolduklarına dair anlaşma imzalamalarıyla resmiyete de dökülecekti. Weisweiler gibi siyasi niteliği bulunmayan esir askerler de kısa süre içerisinde serbest bırakıla- cak ve evlerine döneceklerdi. Weisweiler, serbest kalmasının ar- dından yeniden doğduğu şehir olan Lechenich’e gelmişti. Ancak hayat şartları artık doğduğu güne kıyasla daha bile çetindi. O gün Almanya, bir dünya savaşının enkazı altından kalkmak için nasıl mücadele verece- ğinin derdine düşmüş bir ülkeyken artık bir değil, iki dünya savaşının enkazını nasıl kaldırabileceğini kara kara düşünmekte olan bir ülkeydi. Haliyle ekmek de aslanın ağzında değil, midesindeydi. Weisweiler de ilk başta bir anlamda eli mecbur bir şek- lide, savaş öncesindeki işi olan toptan gıda satıcılığına yönelmişti. Ancak futbolu da bir türlü aklından çıkartıp atamıyordu. İlk adres de yeniden, oturduğu kasabanın takımı VfB Lec- henich olacaktı. Kulübün savaş son- rasında tekrardan faaliyete geçebil- mesi için kolları sıvayanWeisweiler, ihtiyaçtan dolayı sadece futbolcu ola- rak değil, aynı zamanda teknik adam olarak da memleketinin kulübüne hizmet edecekti. Alaylı değil mektepli Bu tecrübenin de etkisiyle futbolun saha içinden olduğu kadar saha ke- narından da hayli keyifli olduğunu görenWeisweiler, bu alanda kendisini nasıl daha fazla geliştirebileceğini düşünmekteydi ki karşısına belki de hayal bile edemeyeceği bir fırsat çıkı- yordu. Burunlarının dibindeki Köln’de, ülkemizde Köln Spor Akademisi ola- rak bilinen Alman Spor Üniversitesi, 1947 yılının Temmuz ayında açılacaktı ve üniversitede futbolla ilgili de tek- nik adamlık eğitimleri verilecekti. Hatta söz konusu eğitimprogramı çerçevesinde, Federal Almanya Millî Takımı’nın da teknik direktörü olan Sepp Herberger de üniversitede ders verecekti. Bu fırsatı kaçırmak iste- meyenWeisweiler de altı hafta sonra üniversiteye kaydını yaptıracak ve Herberger’den alacağı teknik adamlık eğitimini de birincilikle tamamlayacaktı. Weisweiler adına 1947-48 sezonun- daki önemli gelişmeler bununla da sı- nırlı kalmayacaktı. Akademide eğitim almak için yeniden Köln’e yerleşen Weisweiler, savaş öncesinde olduğu gibi yine Köln BC’de top oynamaya başlamıştı ki 13 Şubat 1948’de kulübü, şehrin diğer bir önemli kulübü olan SpVgg Sülz ile birleşme kararı aldı ve kurulacak yeni kulübün adı da 1. FC Köln olarak belirlendi. 1. FC Köln, bir- kaç ay sonra da Köln şehrinin bulun- duğu bölgenin en üst düzey ligi olan (Federal Almanya’da henüz Bundes- liga kurulmamıştı ve ülke genelinde futbol, bölgesel liglerle oynanmak- taydı) Batı Oberliga’ya yükselmek için play-off oynamış, ancak Rhenania Würselen’e iki maç sonunda kaybet- mekten kurtulamamıştı. Daha da fenası, ikinci maçtaWeisweiler başın- dan çok kötü bir şekilde sakatlanıp hastaneye kaldırılmış, hatta ertesi gün bir ara hayatını kaybettiğine dair bir dedikodu dahi yayılmıştı. Kısa süre sonraysa genç futbol adamının kafa- tasında kırık olduğu ancak hayati tehlikeyi atlattığı açıklanacaktı. Hem oyuncu hem teknik direktör Öte yandan Köln’ün o sezon hedefine ulaşamaması üzerine teknik direktör Karl Flink görevden ayrıldığındaysa Weisweiler artık teknik direktörlük sertifikasını da almış olduğundan kulüp yönetimi ona oyuncu-teknik direktör olmasını teklif edecekti. Bir yıl sonraysaWeisweiler yönetimin- deki Köln, Batı Oberliga’ya yükseliyor ve genç teknik adamda yeni kariye- rindeki ilk başarısını elde etmiş oluyordu. 1952’ye kadar Köln’e hem oyuncu hem teknik direktör olarak hizmet verenWeisweiler, daha sonraları kendisine bir koltukta iki karpuz taşımanın nasıl olduğu sorul- duğundaysa şu ilginç cevabı vermişti: “Takımda en az beş oyuncunun benden iyi oynadığını biliyordum. Ancak benimde belli ki kendime güvenimve kararlılığımherkesten fazlaydı. Futbola da çok daha fazla kafa yoruyordumve futbolla ilgili kendi fikirlerimvardı.” Weisweiler, 1952 yılına gelindiğin- deyse Rheydter SV takımının başına geçecekti ve bu ekibi de ilk sezo- nunda Batı Oberliga’ya taşımayı bilecekti. İki yıl sonraysa, kendisinin kariyerindeki ilk ciddi sıçrama denile- bilecek gelişme yaşanacaktı. Federal Almanya Millî Takımı, 1954 Dünya Kupası’nda kimsenin beklemediği bir başarı elde ederek dönemin süper gücü Macaristan’ı devirerek dünya şampiyonluğuna ulaşmıştı. Almanla- rın teknik direktörü Sepp Herberger ise elde edilen bu büyük başarıya rağmen zafer sarhoşluğuna kapılma- mıştı. Kendilerinden çok daha güçlü bir rakibi yendiklerinin bilincindeydi ve onun için önemli olan futbol tari- hinde bir defa olabilecek bir başarıyla yetinmek değil, bunu sürekli kılabile- cek bir düzeni oturtabilmekti. Dolayı- sıyla çalışmalarında kendisine eşlik edecek ve bir müddet sonra da ondan bayrağı devralacak bir yardımcı ara- yışı içerisindeydi. Aklına ilk gelen isim de spor akademisinde en iyi öğrencisi olanWeisweiler’di. Genç teknik adam, hocasından gelen teklifi duyduğunda seve seve kabul edecekti. Weisweiler, bu sayede bir anda Almanya’nın en çok göz önünde bulunan futbol adamlarından birine de dönüşmüş oluyordu. Herberger’in yanında pişti Herberger’in yardımcılığıyla birlikte bu dönemdeWeisweiler’in üstlendiği bir diğer önemli görev de mezun olduğu akademide ders de vermeye başlamasıydı. Futbolun teorik kıs- mıyla ilgili donanımını geliştirmesi açısından bu dönemin son derece ve- rimli geçtiği söylenebilirdi. Gelgelelim bu çok da uzun sürmeyecekti. 1955-56 sezonu arifesinde Köln kulübü bir kez dahaWeisweiler’i çağırıyor ve o da bu çağrıya kayıtsız kalmayınca iki tarafın yolu yeniden kesişiyordu. Ne var ki bu dönem çok da verimli geçmeyecekti. Weisweiler, transfer yaparak hazır oyuncular getirmektense öncelikli olarak eldeki Köln’de hemoyuncu hem teknik direktör günlerinde, ayakta sağ başta... En ünlü öğrencilerinden Vogts’la birlikte... 108 109

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==