TamSaha 181. Sayı / Aralık 2019
mund’u 12-0 yenerek geliştirecek- lerdi) veWeisweiler’in takımının ne denli sıra dışı bir potansiyele sahip olduğunu göstermekteydi. 1967-68 sezonundaysaWeisweiler’in öğrencileri artık Bundesliga’da zirve mücadelesi vermeye başlamışlardı. Eylül ayında Kaiserslautern’i 8-2, Kasım ayında da Neunkirchen’i 10-0 yenmeleri de her takımın gözünü korkutacak cinstendi. Sezon başında Hannover’e giden Jupp Heynckes’in yerine Fortuna Düsseldorf’tan trans- fer edilen santrfor Peter Meyer’in de bu çıkışta büyük payı vardı. Golcü oyuncu, sezonun henüz yarısı geride kaldığında 19 golle ligin en çok gol atan ismiydi. Ancak Ocak ayında oy- nadıkları bir hazırlıkmaçında kendi kalecisi Volker Danner ile çarpışan Meyer’in ayak bileği iki yerden kırıla- cak ve talihsiz oyuncunun kariyeri de bu sakatlığın ardından bitme nokta- sına gelecekti. Bu trajedi sonrasında Gladbach sezonun ilk yarısındaki ofansif temposunu ikinci yarıda tam manasıyla koruyamayınca da ligi şampiyon Nürnberg’in beş puan geri- sinde, üçüncü sırada tamamlamakla yetinecekti. Her şeye rağmen 77 golle yine ligin en golcü takımı olmayı bil- mişlerdi. Gladbach, bir sonraki sezonda da ligde üçüncü sırada kalırken, 1969-70 se- zonuyla birlikte tarihi bir eşiği nihayet aşacak ve Bundesliga’daki ilk şampi- yonluğunu kazanacaktı. Bu perfor- mansın altında yatan temel sebeplerden biri de takımın artık sa- dece ofansif olarak değil, defansif açı- dan da üst düzeye gelmiş olmasıydı. Öyle ki Gladbach, şampiyon olurken ligin en çok gol atan takımı değildi. 71 gol atmışlar ve bu alanda 80 gol bara- jını geçen Bayern ve Köln’ün gerisinde kalmışlardı. Fakat kalelerinde sadece 29 gol görmüşlerdi ki ligde 30 golün altında yiyen başka bir takımyoktu. Kupaları toplama zamanı Ertesi sezona gelindiğindeWeiswei- ler, üç yıl önce Hannover’e gitmiş olan Heynckes’i Mönchengladbach’a dön- meye ikna edecekti. Orta sahada Günter Netzer zaten son birkaç yıldır ligin en iyi pasörü haline gelmişti ve onun önüne de Gerd Müller’den sonra Bundesliga’daki en iyi bitiricilerden birine dönüşen Heynckes’in yerleşti- rilmesinin, Gladbach’ı bir kademe daha yukarı çıkartması kaçınılmazdı. Bu sezondaWeisweiler’in kariyerinde yeni bir sayfa da açılacaktı zira ken- disi, takımıyla birlikte Şampiyon Ku- lüpler Kupası’nda mücadele edecekti. Kupanın ilk turunda Kıbrıs Rum tem- silcisi Pezoporikos ile eşleşen Glad- bach, zayıf rakibini 6-0 ve 10-0’lık skorlarla rahatça eliyordu. İkinci turdaysa İngiliz şampiyonu Everton’a rakip olan Gladbach, 1-1 biten iki maçın ardından Merseyside ekibine penaltılar neticesinde boyun eğmek- ten kurtulamayacaktı. Yurt dışındaki bu hayal kırıklığına rağmen Gladbach yurt içindeyse çizgisini bozmuyor ve üst üste ikinci kez şampiyonluğa ula- şarak, 1963’te kurulan Bundesliga’da bunu başaran ilk takımoluyordu. 1971-72 sezonunda bir kez daha Fe- deral Almanya’yı Şampiyon Kulüpler Kupası’nda temsil edenWeisweiler’in öğrencileri, bu defa geçen yılki şans- sızlıklarını kırmak istiyorlardı. İlk turda İrlanda’nın Cork Hibernians ta- kımını 2-1 ve 5-0’lık neticelerle geride bırakan Gladbach, ikinci turda Inter’le eşleştiğinde İtalyan ekibine şans tanıyanların sayısı çok daha fazlaydı. Ancak 20 Ekim’de Mönchenglad- bach’ta oynanan ilkmaç, futbol tari- hinde eşine benzerine kolay kolay rastlanmayacak bir senaryoya sahne olacaktı. Ev sahibi ekip, maçın başla- rında Heynckes ile öne geçerken, Inter 20. dakikada Roberto Bonin- segna ile eşitliği yakalamıştı. Bundan sonrasındaysa Gladbach adeta bir kasırga gibi Inter’in üzerine esmeye başlamış ve ikisi Ulrik Le Fevre, birer tanesi de Netzer ve Heynckes’ten gelen gollerle henüz ilk yarı sonunda 5-1’lik üstünlüğü yakalamıştı. İkinci yarıda da frene basmayan Gladbach, Netzer ve Sieloff ile birer gol daha bulunca maçı da 7-1’lik olağanüstü bir skorla kazanacaktı. Gelgelelimbu büyük futbol destanı, adeta masa ba- şında harcanacaktı. Öyle ki ilk yarının ortalarında Interli Boninsegna’ya tribünlerden bir kola kutusu atılmış, İtalyan oyuncu da bunun ardından bir müddet yerde kıvranmıştı. İtalyanlara göre kutu doluydu ve oyuncuları bu yüzden sakatlanmıştı, Almanlara gö- imkânlardan yararlanmak istiyordu ve bunun sonucunda da Köln ve çevresindeki şehirlerde yetişen genç, amatör oyunculardan kurulu bir takım inşa etmek için çalışmaktaydı. Kulüp başkanı Franz Kremer ise hem biraz daha gösterişli bir takım isti- yordu hemde takımın ne oynadığıyla ilgili teknik direktörün işine de sık sık karışmayı seven bir yapısı vardı. Hal böyle olunca daWeisweiler, üç yıllık bir sürenin ardından kulüpten ayrılacaktı. Antr-parantez, Weisweiler’in ikinci Köln dönemiyle ilgili en ilginç ayrın- tıysa, aslında farkında olmadan, gele- cekte mücadele edeceği canavarın yaratılmasına vesile olmasıydı. Şöyle ki, kendisinin 1970’li yıllarda en büyük rakibi Bayern Münih olacaktı. 1960’ların ortasına doğru Bayern sıra- dan bir takımken onun başına geçen ve kısa süre içinde Franz Beckenba- uer, Gerd Müller ve Sepp Maier gibi gencecik isimler etrafında bir takım kurarak yakın gelecekte Avrupa fut- boluna damga vuracak ekibi yaratan kişiyse Yugoslav teknik adamZlatko Çaykovski’ydi. İşte o Çaykovski, 1950’lerin önemli futbolcularından biriyken, 1955’te, 32 yaşında Parti- zan’dan ayrılıp Köln’e gelmiş ve bu- rada ilk olarak spor akademisinde, ardından da 1. FC Köln’deWeiswei- ler’in öğrencisi olmuştu. Kulüp başkanıyla yaşadığı anlaşmaz- lık sonrasında 1. FC Köln’den ayrılan Weisweiler buna karşılık şehri terk etmeyecek ve Viktoria Köln takımı- nın yeni teknik direktörü olacaktı. Aslında usta-çırak rekabeti de ilk kez burada yaşanacaktı zira 1961 yılında Zlatko Çaykovski, Almanya’daki ilk teknik adamlık deneyimini yaşamak üzere 1. FC Köln’ün başına geçecek ve kariyerinin ilk sezonunda da takımını Federal Almanya şampiyonu yapa- caktı. Weisweiler ise imkânları daha kısıtlı bir kulüp olan Viktoria’da pek de beklediğini bulamayacaktı. 1963’te Bundesliga’nın kurulmasının ardın- dan Viktoria, kendisine ikinci lig klas- manında yer bulabilmişti. 1963-64 sezonunda Bundesliga’ya yükselme şansını da kıl payı kaçırıncaWeiswei- ler daha fazla şansını zorlamaya çalışmayacaktı. 1964 Nisan’ında Bo- russia Mönchengladbach’tan gelen teklif sonrasında yeni bir başlangıcın iyi olacağını düşünenWeisweiler, Viktoria Köln’le de yollarını ayıracaktı. Geleceğin yıldızlarını bir araya getirdi Weisweiler, M’Gladbach’ta yeni görevine başladığında takımı Bundesliga’nın bir alt klasmanında, o dönemki bölgesel ligin batı konfe- ransında yer almaktaydı. Hedef Bun- desliga’ya yükselmekti veWeisweiler bu uğurda son derece genç bir takım oluşturmuştu. Takımın hâlihazırda en önemli isimlerinden biri, 21 yaşındaki golcüsü Herbert Laumen ikenWeis- weiler onun yanına altyapıdan yeti- şen 19 yaşındaki Jupp Heynckes’i de yerleştirecekti. AyrıcaWiesbaden’den 22 yaşındaki hücum oyuncusu Bernd Rupp ve 1. FCMönchengladbach’tan da 18 yaşındaki sol açıkWerner Wad- dey de transfer edilecekti. Weisweiler, takımın saha içi liderliğiniyse henüz bir yıl evvel 1. FCMönchenglad- bach’tan alınmış olan 21 yaşındaki Günter Netzer’e vermişti. M’Glad- bach’ın geçirdiği bu yeniden yapı- lanma neticesinde ilk on birinin yaş ortalaması 21.5 olmuştu ki bu sayede bulundukları ligde açık ara en genç takımhaline gelmişlerdi. Bundan dolayı Rheinische Post gazetesinde de Gladbach’tan “die Fohlen” yani “taylar” diye bahsedilmiş ve bu, kısa süre içinde takımın günümüze dek gelecek lâkabı halini almıştı. Weisweiler, ilk sezonunda Heynckes, Laumen, Rupp, Waddey ve Netzer’le hücumda takımına müthiş bir işlerlik kazandırıyordu. Öyle ki M’Gladbach bölgesel ligin batı konferansında şampiyonluğa ulaşırken 92 gol atarak aynı zamanda ligin de en golcü ekibi olmuştu ve sıkı durun, bu 92 golün 77’sini, az önce adlarını saydığımız beş oyuncu aralarında paylaşmıştı. Evet, beş oyuncu üzerinden 77 gol üretmişlerdi ve 1950’lerdeki ofansif oyun anlayışının aksine dünya futbo- lunda 1960’larla birlikte defansif fut- bol moda olmaya başlamışken bir teknik adamın çıkıp sanki zamanı geri sararcasına neredeyse beş oyun- cuyla sürekli hücum eden bir yapı oluşturması, üstelik de sadece bu oyuncularla ligdeki en çok gol atan ikinci takımdan bile daha fazla gol bulması (söz konusu takım, ligi üçüncü sırada bitiren Fortuna Düssel- dorf’tu ve 71 gol atmıştı) adeta aklın sınırlarını zorlayacak cinstendi. Gladbach, 1965-66 sezonuyla birlik- teyse Bundesliga’ya “merhaba” di- yordu. LâkinWeisweiler’in öğrencileri ilk sezonlarında Bundesliga’da alt sı- ralarda kalmaktan kurtulamamış ve sezonu 18 takım arasında 13. olarak tamamlamıştı. Ertesi sezona gelindi- ğindeyse Gladbach bu kez ligi seki- zinci sırada bitiriyordu belki ama attığı 70 golle ligin en golcü takımı olmayı başarmıştı. Üstelik Laumen, Rupp ve Netzer üçlüsünün attığı gol sayısı 48’di ki ligin şampiyonu Bra- unschweig bile sezon boyunca takım halinde 49 gol atabilmişti. 7 Ocak 1967’de Schalke karşısında aldıkları 11-0’lık galibiyetse bir Bundesliga re- koruydu (bu rekoru 11 yıl sonra Dort- 1975’te hem lig şampiyonu olan hemde UEFA Kupası’nı kazanan Jupp Heynckes, Horst Köppel, Allan Simonsen, Berti Vogts, Uli Stielike ve Rainer Bonhof’u da bünyesinde bulunduran efsane Mönchengladbach kadrosu... 110 111
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==