TamSaha 182. Sayı / Ocak 2020

ninho’yu azıcık seyretmek dahi, onu kabul etmeleri hususunda yeterli olmuştu. Sonrasında Sport altyapısı bünyesinde iki yıllık bir eğitimden geçen Juninho, 11 Kasım 1993 tarihinde, Sport Recife’nin Fluminense ile deplasmanda oynadığı maçta ikinci yarıda oyuna girerek, 20 yıla uzanacak futbol kariyerinin ilk resmi maçına çıkmış oluyordu. Birkaç hafta sonra Brezil- ya’da sezon sona ermiş ve Juninho, ilk sezonunda Sport formasını sadece iki maçta giymişti belki ama 1994 sezonunda kendisi artık kırmızı-siyahlıların ilk 11’inde oyna- maya başlayacak ve o sezon takı- mıyla hemPernambuco Eyalet Ligi’ni hemde kuzeydoğu eyaletle- rinin takımlarının boy gösterdiği Copa do Nordeste’yi kazanma ba- şarısını gösterecekti. Bu hızlı çıkışın ardından da Brezilya’nın en önemli kulüplerinden olan Vasco da Gama elini çabuk tutacak ve genç yıldız adayını renklerine bağlayacaktı. Juninho, doğduğu şehirden 2300 ki- lometre güneydeki Rio de Janeiro’ya gidip ailesinden ilk kez uzaklaşma- nın getirdiği zorluklara rağmen Vasco’ya çabuk adapte olacak ve ilk sezonundan itibaren de takımın önemli oyuncularından birine dönüşecekti. Kariyerinin yurt çapındaki ilk büyük başarısını da Vasco ile elde eden Juninho, 1997 yılında Brezilya Serie A’yı kazan- manın sevincini yaşayacaktı. Bu, aynı zamanda kendisinin uluslararası alanda da şöhret yolunda ilk adımları atmasına vesile olacak bir başarıydı zira kendisi, ertesi sezon Vasco formasıyla, Güney Amerika’nın Şampiyonlar Ligi niteliğindeki Libertadores Kupası’nda boy gösterecekti. Söz konusu sezonda kupanın ilk tur gruplarında Brezilya’dan Gre- mio’nun yanı sıra Meksika ekipleri America ve Guadalajara’ya rakip olan Vasco, grubunda ikinci sırayı alarak son 16’ya yükselmişti. Bu turda da bir başka Brezilyalıyı, Cruzeiro’yu deviren Vasco, çeyrek finalde bir kez daha Gremio’nun karşısına çıkarken rakibine bu kez 1-1 ve 1-0’lık skorlarla üstünlük sağlayarak yarı final vizesi alıyordu. Final öncesindeki bu son dönemeç- teyse Vasco’nun karşısına, Arjantin futbolunun devi, River Plate çık- mıştı. Rio’daki ilkmaçı 1-0’lık gali- biyetle geride bırakmayı bilen Vasco’yu, bir hafta sonra Buenos Aires’te hayli zorlu bir rövanş beklemekteydi. NitekimRiver, ilk yarının ortalarında Juan Pablo Sorin’in attığı golle şartları eşitle- mişti ve kendisine turu getirecek ikinci golü bulabilmek adına da Vasco’yu bir hayli baskı altına almıştı. Favori frikik golü River’e Maçta son 10 dakikaya girilirken de River’ın 1-0’lık üstünlüğü sürü- yordu. Derken Vasco, rakip yarı ala- nın ortalarından bir frikik kazandı. Atışı kullanmaya gelen Juninho topa ayak içiyle ama olanca gücüyle öylesine vurdu ki, top River barajını sanki sağ köşeye gidecekmiş gibi geçtikten sonra muazzambir kavis alarak sol üst köşeye yöneldi ve ağlarla buluştu. Böylece Vasco, 1-1’lik beraberlikle final vizesini alıyor, dünya futbolu da yepyeni bir frikik ustasına “merhaba” diyordu. Bu golün, Juninho açısından da anlamı son derece büyük olacaktı. Hatta kendisi, futbolu bıraktıktan sonra verdiği bir röportajda River’a attığı frikik golünün en sevdiği frikik golü olduğunu dahi söyleye- cekti. Vasco ise bu zaferin ardından finalde rakip olduğu Ekvador tem- silcisi Barcelona Guayaquil’e de şans tanımayacak ve iç sahada 2-0, deplasmanda da 2-1’lik galibi- yetlerle kupaya uzanacaktı. Bu, Vasco’nun ilk ve şu ana kadarki tek Libertadores Kupası zaferi ol- masından ötürü tarihi bir başarıydı. Vasco’yu bir sonraki adımda bekle- yense, Avrupa şampiyonu Real Madrid’e karşı oynayacakları Kıta- lararası Kupa finaliydi. Tokyo’daki maçta ilk gol, 25. dakikada Roberto Carlos’un sol kanattan yaptığı or- tayı Vasco’lu Nasa’nın ters bir kafa vuruşuyla kendi ağlarına yollama- sıyla geliyor ve mücadelenin ilk yarısı da Real Madrid’in 1-0’lık üstünlüğüyle sona eriyordu. İkinci yarıya gelindiğindeyse 56. dakikada Real Madrid savunmasının uzak- laştırmakta zorlandığı topu on sekiz üzerinde Juninho çok iyi kontrol ediyor ve sonrasında sert bir vu- ruşla üst köşeden ağları sarsarak skoru 1-1’e getiriyordu. Ne var ki bitime yedi dakika kala Raul fırsat- çılığını konuşturup İspanyol temsil- cisi adına bir gol daha kaydedince 2-1’lik galibiyetle kupaya uzanan taraf, Real Madrid olacaktı. 1999 yılındaysa Juninho, 28 Mart’ta Güney Kore ile oynanacak özel maç için ilk kez Brezilya Millî Takımı’na çağırılacaktı. 7 Eylül günüyse, Juninho, eşine belki de bir daha rastlanmayacak bir olayın kahra- manı olarak futbol tarihindeki yerini alacaktı. O gün hemBrezilya Millî Takımı, Porto Alegre kentinde düzenlenecek özel maçta Arjantin’i ağırlıyordu hemde Vasco, Güney Amerika’nın o dönemkulüpler dü- zeyindeki ikinci önemli organizas- yonu olan Mercosur Kupası’nda, Uruguay’ın Nacional ekibiyle Mon- tevideo’da karşı karşıya gelecekti. Gündüz Arjantin’e karşı oynanan maçta ikinci yarıda oyuna giren Juninho, müsabakanın ardından uçağa atlayıp soluğu Montevideo’da alacak ve Nacional maçının da ikinci yarısında oyuna dâhil ola- caktı. Böylece kendisi aynı gün içerisinde iki farklı ülkede maça çıkan ilk ve tek oyuncu oluyordu. Yeni uluslararası başarılar 2000 yılının Ocak ayına gelindiğin- deyse, Vasco’yu önemli bir ulusla- rarası turnuva daha beklemekteydi, o da, FIFA tarafından ilk kez düzen- lenecek olan ve dörderli iki grupta sekiz takımınmücadele edeceği FIFA Kulüpler Dünya Şampiyona- sı’ydı. Katılımcı listesi belirlendi- ğinde henüz 1999’daki Libertadores Kupası tamamlanmamış olduğu için Vasco, bu kupanın son şampi- yonu olarak turnuvadaki yerini ala- caktı. İlk turda Manchester United, Necaxa ve South Melbourne ile oynadığı üç maçı da kazanan Vasco, böylece finale de yükselmişti. Ancak Corinthians’a karşı oynadık- ları finalde 120 dakika boyunca “gol” sesi çıkmazken Juninho, yerini uzatmalarda Viola’ya bırakmış ve onun yer alamadığı seri penaltılar neticesinde de kupa, Corinthians’ın olmuştu. Yılın geri kalanıysa, bu tatsızlığı büyük ölçüde unutturacak başarı- lara sahne olacaktı. Takım, Brezilya Serie A’da bir kez daha şampiyon- luğa ulaşırken, Mercosur Kupası’nı da, yine kulüp tarihinde bir ilke imza atarak kazanmayı başarı- yordu. Kupada Palmeiras’a karşı oynanan finalin hikâyesiyse filmi çekilecek cinstendi. Juninho’nun da bir gol attığı ilkmaçta Vasco 2-0 galip gelmişti. Rövanşıysa Palmei- ras 1-0 kazanmıştı ve sadece galibiyet sayılarına bakıldığından iş üçüncümaça kalmıştı. Bumaçtaysa ilk yarı sona erdiğinde skor tabela- sında 3-0’lık Palmeiras üstünlüğü vardı. Ancak ikinci yarının ilk bölümünde Romario’nun iki penaltı golüyle ayağa kalkan Vasco, bitime dört dakika kala Juninho’dan gelen golle skoru eşitliyor, duraklama dakikalarındaysa Romario’nun hat-trick yapmasıyla mücadeleden 4-3 galip ayrılarak kupayı müze- sine götürüyordu. 2000 yılıyla ilgili ilginç bir diğer ay- rıntıya da değinmeden geçmeyelim. Futbolseverlerin 1990’ların ikinci yarısında Middlesbrough ve Atletico Madrid formaları altında oynarken âşinâ olduğu bir diğer Juninho da 2000 yılında Vasco tarafından kira- lanmıştı. Brezilya’da iki Juninho’nun aynı ipte oynayıp oynamayacağına dair bir özdeyiş var mıdır bilemeyiz ama aynı lâkaplı iki oyuncunun bir- den kadroda yer almasının özellikle basınmensuplarının işini zorlaştı- Sport Recife’de ilk adımlar Vasco’da parlayan bir yıldız... 90 91

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==