TamSaha 184. Sayı / Mart 2020

44 45 Reçber ile karşı karşıya kaldıktan sonra yerden plasesini yaparak farkı ikiye çıkarmıştı. Millîlerimizi bu kâbustan uyandıran isimse dakikalar 26’yı gösterirken Tayfur Havutçu oldu. Sergen Yalçın’ın ceza sahasına girerken çektiği şut kaleci Antti Niemi’den dönmüş ve pozisyonu iyi takip eden Tayfur da boş ağları havalandır- makta zorlanmamıştı. Bu golle birlikte morallenen Millî Takımımız, dokuz dakika sonra beraberliği ya- kalıyordu. 2-2 sonrasında maç uzun süre kilitlenirken, son dakikalarda iki gol daha bulan Millî Takımımız, 4-2’lik galibiyetle grupta ilk iki sırayı sağlama alıyordu. Ancak liderlik, averajla Almanya’daydı. Zira Almanlar bir gün evvel Moldova’yı 6-1’le geçmeyi bilmişti. Millî Takımımızın önündeki bir sonraki engel, 4 Eylül’deki Kuzey İrlanda deplasmanıydı. Karşılaş- mayı 3-0 kazananmillîlerimiz puanını 15’e çıkartıyor, Almanya ise aynı gün Finlandiya deplasma- nından 2-1’lik galibiyetle dönerek liderliğini sürdürüyordu. Almanya ucuz kurtuldu Dört gün sonra gruptaki sıralamayı hemen hemen şekillendiren iki maç oynandı. Almanya, kendi sahasında Kuzey İrlanda karşısında maçın ba- şında Oliver Bierhoff ile öne geçmiş, sonra da Christian Ziege’nin hat- trick yapmasıyla 4-0’lık rahat bir galibiyet almıştı. Millî Takımımızsa Moldova deplasmanında uzun süre yenik durumda götürdüğümaçta son dakikalarda Tayfur Havutçu ile bir puanı kurtarıyor ve Almanya’nın iki puan gerisine düşüyordu. Eğer Moldova’yı yenebilmiş olsaydık, sonmaçta Almanya deplasmanında alacağımız bir beraberlik bile, ikili averajda Almanya’ya üstün gelece- ğimiz için, bizi grupta lider yapmaya yetecekti. Fakat Moldova beraber- liği sonrasında grup liderliği için Almanya deplasmanında artık bir galibiyet gerekiyordu ki bu hiç de kolay bir iş değildi. Yine de Millî Takımımızın 9 Ekim’deki bu son maçta galip gelmesinin dışında da finallere direkt katılmasını sağlaya- bilecek bir durum söz konusuydu. Dokuz grubun ikincileri arasında, gruplarında birinci, üçüncü ve dör- düncü sırada yer alan takımlardan en çok puanı toplayan takımda şampiyonaya doğrudan katılıyordu ve millîlerimizin Almanya karşı- sında bir beraberlik alması halinde, Portekiz-Macaristanmaçını Porte- kiz üç veya daha farklı kazanmadığı müddetçe en iyi ikinci olabilecektik. Almanya-Türkiye maçı, her iki tarafın da yüksek tempoda müca- dele ettiği bir karşılaşmaydı. Böyle olunca top sürekli iki kale arasında gidip geliyor ve ortaya çok sayıda da gol pozisyonu çıkıyordu. Ancak iki taraf da son vuruşlarda istediğini yapamayınca top bir türlü ağlarla buluşmuyordu. Son dakikalarda Sergen Yalçın’ınmüthiş bir drip- lingle rakip ceza sahasına girmesi fakat Oliver Kahn engelini aşama- masıysa maçın en kritik anıydı. Eğer bu pozisyon gol olsaydı, millîlerimiz grupta ilk sırayı alarak doğrudan finallere katılabilecekti. Ancak golün kaçması, baraj maçla- rını da zorunlu kıldı zira maçın 0-0 sona ermesi ve buradan aldığımız bir puan, Portekiz’in Macaristan’ı 3-0 yenmesi neticesinde işimize yaramamıştı. Play-off için çekilen kuralardaysa rakibimiz İrlanda Cumhuriyeti olacaktı. Tayfur’dan kader penaltısı İrlanda Cumhuriyeti hem 1996 Avrupa Şampiyonası’na hemde 1998 Dünya Kupası’na katılma şansını oynadığı baraj maçlarında kaybetmişti. Aynı şeyin üçüncü kez başlarına gelmesini istemeyen İrlandalılar, 13 Kasım 1999’da kendi sahalarındaki ilkmaça gayet agre- sif ve saldırgan bir oyunla baş- lamıştı. Millî Ta- kımımız maçın ilk bölümlerinde özellikle kalecisi Rüştü Reçber’in kritik kurtarışlarıyla rakibine direnirken, ay-yıldızlıların ilk yarının sonlarına doğru bu baskıyı azaltıp oyunda dengeyi kurma- sının ardındansa ortaya mücade- lenin çok, gol pozisyonununsa az olduğu bir maç çıktı. Uzun süre 0-0 devam edenmaçta denge anca bitime 11 dakika kala bozuldu ve İrlanda futbolunun yeni yıldızı olarak gösterilen 19 yaşın- daki Robbie Keane, takımını 1-0 öne geçiren golü atmayı başardı. Ancak İrlandalıların gol sevinci fazla sürmeyecekti. 83’üncü dakikaya gelindiğinde Lee Carsley kendi ceza sahası içerisinde topa önce yatarak bir müdahalede bulunmaya çalıştı, daha sonra da üstün- den geçmekte olan topa eliyle de dokununca İsveçli hakemAnders Frisk penaltı noktasını gösterdi. Atışı kulla- nan Tayfur Havutcu’nun topu köşeden ağlara göndermesiyle de Millî Takımımız beraberliği yakaladı ve maçın da böyle bitmesiyle, dört gün sonra kendi evimizde oynaya- cağımız rövanş maçı öncesinde avantajı eline geçirdi. Bursa’da oynanan ikinci maçta İr- landalılar 0-0’ın kendilerine yetme- diğini biliyordu ama deplasmanda olduklarından bir türlü istedikleri baskıyı kuramıyordu. Millîlerimizse tedbiri elden bırakmadan rakip ka- leye gitmeye çalışıyor ve bu atak- larda, İrlandalılara kıyasla çok daha tehlikeli gol pozisyonları da üreti- yordu. Hatta her iki yarıda birer şutumuz da direklerden dönüyordu. İlkmaçın kahramanlarından Rüştü Reçber’in 37’nci dakikada sakatlanıp yerini Engin İpekoğ- lu’na bırakması da İrlanda için bir avantaj teşkil etmedi zira bu sefer de Engin kalesinde çok başarılı bir maç çıkarı- yor ve İrlandalılara gol şansı tanımıyordu. Maçın son an- larında tamamen ileri çıkan İrlanda savunmasının zaafını değerlendiren Sergen Yalçınmüthiş bir depara kalkarak tek başına bir kontratak geliştiriyor ama yaklaşık 50metre top sürme- nin getirdiği yorgunluğun da etki- siyle son anda İrlanda kalecisi Dean Kiely’ye takılıyordu. Maçtaki son ciddi tehlike de buydu. Kısa süre sonra Fransız hakemGilles Veissie- re’nin çalan son düdüğü, maçın 0-0 sona erdiğini ve şampiyonaya katılma hakkını kazanan tarafın Türkiye olduğunu ilân ediyordu. İrlanda da bir büyük turnuvaya katılma şansını üst üste üçüncü kez son düzlükte kaçırmanın hüznüyle baş başa kalıyordu. Inzaghi’nin numarasına kaybettik Millî Takımımız turnuvada B Grubu’na düşmüş ve rakipleri İtalya, Belçika, İsveç üçlüsü olmuştu. İtalya’nın her zaman Avrupa futbolunun en iddialı ekiplerinden biri olması, Belçika’nın da turnuvaya Hollanda ile birlikte ev sahipliği yapması, doğrusunu söylemek gerekirse işimizi zorlaştı- ran bir faktördü. İlkmaçımız 11 Ha- İlkmaçtamağlup ettiğimiz Almanya’ya deplasmanda da boyun eğmedik ama yine de grup birincisi olamayıp baraj maçlarına kaldık... Tayfur Havutcu’nun Dublin’de attığı penaltı golü, Millî Takımımıza EURO 2000 finallerinin kapısını açtı

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==