TamSaha 184. Sayı / Mart 2020
47 46 ziran’da Arnhem’de İtalya’ya kar- şıydı. İlk yarıda rakibimizle başa baş oynuyorduk ve devre bittiğinde de tabelada golsüz eşitlik vardı. Ancak ikinci yarı başladıktan yedi dakika sonra gelişen bir İtalya atağında Filippo Inzaghi’nin sağ taraftan ceza sahasına girdikten sonra kaleye paralel çevirdiği topa Alpay Özalan ayak koyuyor, havalanan topuysa Antonio Conte röveşatayla ağlarımıza göndererek İtalya’yı 1-0 öne geçiriyordu. Gole rağmen Millî Takımımız mücadeleyi bırakmamıştı. 10 dakika sonra, İtalya ceza alanının sağ tarafından kazanılan serbest vuruşta Sergen Yalçın içeriye çok güzel bir orta kesiyor ve Okan Bu- ruk’un kafa vuruşu da ağlarla bulu- şunca skora denge geliyordu. Ne var ki 70’inci dakikaya gelindi- ğinde, ceza sahası içerisindeki nu- maralarıyla meşhur Filippo Inzaghi, Ogün Temizkanoğlu ile on sekizimiz içinde girdiği bir ikili mücadele son- rasında kendisini yere bırakacak, maçın İskoç hakemi Hugh Dallas ise bu numaraya aldanarak penaltı noktasını işaret edecekti. Atışı yine Inzaghi kullanıyor ve kalecimiz Rüştü Reçber’i mağlup ederek skoru 2-1’e getiriyordu. Kalan 20 dakikalık süredeki çaba- mız da bu durumu değiştirmeye yetmeyince Avrupa Şampiyonala- rındaki dördüncümaçımızda da puanla tanışamamış oluyorduk. İkinci maçımızda rakibimiz İsveç’ti. İskandinav temsilcisi, ilk karşılaş- masını Belçika’ya karşı oynamış ve sahadan 2-1 mağlup ayrılmıştı. Biz de İtalya’ya kaybettiğimiz için iki taraf da puansız durumdaydı ve bu maçı kaybedecek olan taraf şansını tamamen yitirecekti. Bu durumun yarattığı tedirginlik, iki takımın da öncelikle gol yememeyi düşünme- sine yol açıyor ve ortaya turnuvanın belki de en sıkıcı karşılaşması çıkıyordu. 90 dakika boyunca gole en çok yaklaşılan an, Mustafa İzzet’in ceza sahası üzerinden çektiği ve direğin az farkla yanından auta giden şuttu. Böylece maç 0-0 sona eriyordu. Diğer karşılaşmadaysa İtalya, Belçika’yı 2-0mağlup etmişti. Belçika zaferi Bu durumda, sonmaçlar öncesinde İtalya altı puanla lider, Belçika da üç puanla ikinci sıradaydı. Türkiye ve İsveç’in ise birer puanı bulunuyordu. Sonmaçlarda millîlerimizin Bel- çika’yı yenmek dışında bir seçeneği yoktu. Belçika’yı yenmemiz halin- deyse, İtalya-İsveç maçında İsveç’in, bizim elde ettiğimizden daha farklı bir galibiyet almamasını beklememiz gerekecekti. İsveç’in bizimle aynı skorlu bir galibiyet alması halindeyse grup ikincisini kura çekimiyle belirlemek gerekecekti. Belçika-Türkiye maçının başında ev sahibi ekip Luc Nilis’le gole yak- laştıysa da Nilis’in sağ çaprazdan çektiği şutu Rüştü Reçber bloke etmeyi başarıyordu. Millî Takımımız bundan sonra oyunda dengeyi sağ- larken yavaş yavaş Belçika kalesini yoklamaya da başlamıştı. İlk yarı- nın sonunda 1-0 öne geçenmillîleri- miz, 70’inci dakikaya gelindiğinde hızlı bir atakta 2-0’ı buluyordu. Bu gol, artık Belçika önünde üzerimize düşeni yaptığımızın da göstergesiydi. O esnada İtalya-İsveç maçında da İtalya’nın 1-0’lık üstün- lüğü vardı ve çeyrek final artık bize çok yakındı. Her ne kadar İsveç son dakikalarda skora dengeyi getirse de İtalya bunun altında kalmayacak ve kısa süre içinde bir kez daha öne geçerekmaçı 2-1 kazanacaktı. Belçika-Türkiye maçı da 2-0 sona erince, grup lideri İtalya’nın ardından ikinci sırayı alarak turnuvada son sekiz takımdan biri olmayı başarıyorduk. Kırmızı kart ve kaçan penaltı Çeyrek finaldeki rakibimiz Portekiz olmuştu. Portekiz belki de o ana kadar turnuvanın en flaş takımıydı ve birçok kişinin gözünde de şampiyonluğun 1 numaralı favorisi haline gelmişti. Öyle ki, ilkmaçında İngiltere’yi 2-0 geri düşmesine karşın 3-2 mağlup etmiş, ardından Romanya’yı 1-0 yenerek liderliği garantilemiş ve sonmaçında da Almanya karşısında, sahaya yedek kadroyla çıkmasına karşın 3-0’lık bir galibi- yet elde ederek bütün rakiplerine gözdağı vermişti. 24 Haziran’da Amsterdam’da oyna- nan çeyrek final mücadelesine hızlı başlayan taraf Portekiz’di. Özellikle Luis Figo savunmamızı çok zorluyor ve gerek driplingleri, gerekse şutlarıyla oyuncularımızı bir hayli terletiyordu. Tamoyunda dengeyi kurabilmek adına gerekli çabayı göstermeye başlamıştık ki 29’uncu dakikada Alpay Özalan’ın gördüğü kırmızı kart sonrasında işimiz iyice zora girdi. Bu dezavantajlı duruma karşın Portekiz ataklarına karşı bir müddet daha direndiysek de 44’üncü dakikada sağ kanattan Figo’nun ortasına Nuno Gomes’in vurduğu kafa sonucunda 1-0 geriye düşüyorduk. Tamhavlu atmak üzere olduğumuzu düşündüğümüz esnadaysa şans kapımızı çalacak, ancak duraklama dakikalarında kazandığımız penaltıyı Portekiz kalecisi Vitor Baia kurtarınca o son şans da uçup gidecekti. İkinci yarı başladıktan yaklaşık 10 dakika sonra Figo’yu bir kez daha durdurmayı başaramayınca yıldız oyuncu sağdan ceza alanı- mıza sokuluyor ve içeriye çevirdiği topu arka direkte boş pozisyonda olan Nuno Gomes zorlanmadan ağlarımıza gönderiyordu. Kalan süre içerisinde Portekiz’in de oyunu rölantiye alması sonucunda başka gol gelmiyor ve millîlerimiz sahadan 2-0mağlup ayrılarak EURO 2000macerasına nokta koyuyordu. Ancak tarihimizde ilk kez bir Avrupa Şampiyonasında bu kadar ileriye gitmiştik ve bu sanki iki yıl sonraki Dünya Kupası’nda yaşayacağımız büyük başarıların da bir habercisi gibiydi. Ev sahibi Belçika’yı 2-0 yenen Millî Takımımız tarihinde ilk kez çeyrek finale yükselmişti. EURO 2000’in golsüz biten tekmaçı Türkiye ile İsveç arasında oynanmıştı. EURO 2000’deki yürüyüşümüze çeyrek finalde eşleştiğimiz Portekiz set çekmişti.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==