TamSaha 185. Sayı / Nisan 2020

25 F MacaristanMillî Takımı Geçmişi arayanlar utbolun, Kıta Avrupa’sında ilk filizlendiği ve serpildiği noktalar- dan biri olan Macaristan, hiç kuşkusuz bu özelliğinin de etki- siyle uzun yıllar boyunca futbol dünyasının en önde gelen ülkele- rinin arasında yer almıştı. Ancak 1980’lerin ortalarından itibaren kendisini büyük bir buhranın içinde bulan Macar futbolunun yüzü, 30 yılı aşkın bir süredir doğru dürüst gülebilmiş değil. Vakti zamanında bünyesinden tümdünyanın gıpta ettiği hari- kulade yıldızlar çıkaran ve o yıl- dızları müthiş bir ahenk içinde kullanarak adeta önüne geleni devirebilen Macar Millî Takımı, artık o günlerin çok uzağında. Macarların futbolla tanışması, henüz Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde ol- muştu. 1901’de Macar Futbol Fe- derasyonu’nun kurulması ve ilk 24 ulusal şampiyonanın düzenlenme- sinin ardından 1902’de de Macaris- tan Millî Takımı ilkmaçına, imparatorluğun diğer yarısını oluşturan Avusturya karşısında çıkmış, maç 5-0 Avusturya üstünlüğüyle tamamlanmıştı. Macaristan, 1930’ların ikinci yarısından itibaren Avrupa’nın en önemli futbol güçlerinden biri haline gelecekti. 1934 Dünya Kupası’nda ilk turda Mısır’ı 4-2 geçip çeyrek finale kalan fakat bu turda ezeli rakibi Avusturya’ya 2-1 yenilen Macarlar, 1938 Dünya Kupası’ndaysa ilk büyük başarısını elde ediyor ve sırasıyla Doğu Hol- landa Antilleri (bugünkü Endo- nezya), İsviçre ve İsveç’i eleyerek finale kalıyordu. Finalde İtalya’ya 4-2 yenilen Macarlar, böylelikle ilk dünya ikinciliklerini elde ediyordu. Macaristan Millî Takımı’nın efsane mertebesine ulaştığı dönemse 1950’lerdi. Omeşhur kadroda Zoltan Czibor, Nandor Hidegkuti, Sandor Kocsis, Jozef Bozsik ve tabiî ki Fe- renç Puşkaş gibi “süper star”ların bulunması, takımın elde ettiği ba- şarıların elbette öncelikle bireysel yeteneklerle açıklanabileceğini akla getirse de işin püf noktası, bu bireysel yeteneklerden azami şekilde faydalanabilen bir sistemin oluşturulmasındaydı. Öyle ki Mar- ton Bukovi ve Gusztav Sebes gibi teknik adamların çalışmaları neti- cesinde 1920’lerden beri dünyada en çok kabul gören sistem olanWM dizilişinde M harfini oluşturan kısmı tersine çevirip (3-2-2-3 şeklindeki rakamsal ifade 3-2-3-2’ye dönm- üştür) WWolarak anılmaya başla- yan yeni bir sistemin denenmesi, Macar Millî Takımı’na, klasikWM oynayan rakipleri karşısında büyük bir avantaj sağlamıştı. 1949’da Millî TakımTeknik Direk- törlüğüne başlayan Gusztav Sebes’in ilkmaçında Çekoslovakya deplasmanında alınan 5-2’likmağ- lubiyet biraz kafaları karıştırdıysa da kısa süre içerisinde sistemin meyveleri toplanmaya başlamıştı. Takımbumağlubiyet sonrası oyna- dığı sekiz maçın altısını kazanırken rakip filelere tam 36 gol göndermiş, kalesindeyse 9 gol görmüştü. Bu sekiz maçlık şovun ardından 14 Mayıs 1950’de Avusturya’yla Vi- yana’da yapılan ve 5-3 kaybedilen maçın da Macaristan Millî Takı- mı’nın tarihinde çok önemli bir yeri olduğunu söyleyelim. Zira Macarlar bumaçtan sonra yaklaşık 50 ay boyunca yenilgi yüzü görmeyecek ve bu süre içinde yapacakları 32 maçta 28 galibiyet, 4 de beraber- lik elde edecekti. Mevzubahis seri içerisinde ilk büyük başarı, 1952 Helsinki Olimpi- yatı’nda geldi. Sırasıyla Romanya, İtalya, Türkiye, İsveç ve Yugos- lavya’yı deviren Macarlar, altınma- dalyanın sahibi olurken, oynadıkları beş maçta rakip filelere tam 20 gol göndermişti. Macaristan Millî Takımı’nın o yıl- larda oynadığı en unutulmaz oyun- lardan biriyse, daha sonraları tüm zamanların en büyük futbol klasik- lerinden biri olarak kabul edilecek bir özel maçta, ünlüWembley Stadı’nda İngiltere’ye karşı sergile- necekti. 25 Kasım 1953’te oynanan maçta futbolunmucidi olmakla övünen İngilizlerin, kendileri için kapalı kutu konumundaki rakipleri karşısında yaşadıkları 6-3’lük hezi- met, futbol dünyasındaki taktiksel gelişimin de nasıl bir “boynuzun kulağı geçmesi” örneği haline geldiğinin göstergesiydi. 30 yıldır kendisine herhangi bir alternatif üretilmeyenWM sistemi, üzerinde ufak değişiklikler yapılmış versi- yonu karşısında adeta çuvallamıştı. Maç boyunca Macarların çektiği 35 şuta karşılık İngilizlerin sadece 5 şutta kalmalarıysa, tabelada yazan neticeden kesinlikle daha dehşet verici bir farkı gözler önüne seriyordu. Maçın ardından İngilizler, “yenilen pehlivanın güreşe doymaması” deyimini haklı çıkarırcasına, bir rövanş karşılaşması oynanması talebinde bulunmuştu. Lâkin tale- bin kabul görmesi üzerine altı ay sonra Budapeşte’nin NEP Stadı’nda oynananmaç, İngilizler adına skor açısından öncekine göre çok daha feci olacak ve Macarlar 7-1’lik göz kamaştırıcı bir galibiyete imza ata- caktı. Bu skor aynı zamanda İngil- tere Millî Takımı’nın tarihinde aldığı en farklı mağlubiyetti ve günü- müzde de bu özelliğini korumakta... Özellikle İngiltere karşısında aldık- ları olağanüstü galibiyetlerin de futbol kamuoyunda yarattığı hay- ranlık neticesinde 1954’teki Dünya Kupası’na mutlak favori olarak giden Macarlar, İsviçre’deki turnu- vaya da bu görüşleri destekler nitelikte çarpıcı skorlar elde ederek başlamıştı. İlkmaçında Güney Kore karşısında kupanın o ana kadarki gol rekorunu kırarak 9-0 galip gelen “Altın Takım”, bir sonraki maçın- daysa Federal Almanya’yı 8-3’le 1950’li yıllarda tümdünyanın en çok hayranlık duyduğu takımolan Macaristan’dan geriye bugün sadece adı kalmış durumda. Yıldızlar karması olduğu günlerden vasatı aşamayan oyunculardan kurulu alelâde bir takımolduğu bugünlere gelen Macaristan, 1986 Dünya Kupası’ndan bu yana sadece EURO 2016’da boy gösterebildi. Macarlar İngilizleri Wembley’de 6-3, Budapeşte’de ise 7-1 yenmeyi başarmıştı...

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==