TamSaha 185. Sayı / Nisan 2020

bul’da devam ettim. İlkokulu ve ortaokulu Fındıklı’da bitirdim. Sonra İzzetpaşa’ya taşındık. Liseye orada başladım ama fut- bol yüzünden devam etmedim. Okulu terkmi ettiniz? Evet maalesef… O dönemlerde profesyonel olmuştum. Lise 1’de akademik eğitimi bırakıp Bolu’ya gittim. Cahit Hocayı görmeye geldim! Kimse ‘yapma, etme, okuluna devam et’ demedi mi? Bizim eski yardımcı antrenörü- müz Cahit Sinan, Bolu’da okul müdürüydü. Bir gün sohbet sırasında eğitimdurumumu sordu. Lise 1’de bıraktığımı söyleyince, “Evraklarını getir, burada dışarıdan bitir” dedi. İmtihanlar için okula gittim. Okulun bahçesine girince herkes yanıma geldi. Orada ne aradığımı sordular. Utancımdan sınava gireceğimi söyleyeme- dim, “Cahit Hocayı görmeye geldim” dedim. Sınava da girmedim. Aile bölümünden iyice uzaklaş- madan kızlarınızdan bahsede- limmi? Baba ocağında iki abla, sonrasında da iki kız evlât… Evet, iki kızımvar. Erkek kardeş ya da erkek evlat nasip olmadı. Büyük kızımÖzge çalışıyor. Küçük kızımÖykü Ece ise evle- nip ev hanımı oldu. Futbolu bı- raktığımdönemde büyük kızım 3-4 yaşlarındaydı. Jübile ma- çına gelmiş, hatta sahaya gir- mişti. Maç sırasında bir baktım, bir çocuk koşa koşa bana doğru geliyor. Nasıl girdi anlamadım. Ben de mecburen alıp dışarı çıkardım. Babanızın Atatürk’le tanışma olayı var yanlış bilmiyorsam. Onu anlatır mısınız? Elbette… Babam iki kez karşı- laşmış Atatürk’le. Dolma- bahçe’de, caminin yanındaki iskelede. Karşılaşmakla da kal- mayıp tokalaşıyor, konuşuyor. Daha doğrusu konuşmaya çalışıyor (tebessüm ediyor). Hep anlatırdı Atatürk’le karşı- laşmasını. “Gözlerinden ateş çıkıyordu. Konuşamadım, karşısında irkildim” derdi. Bumaçta iyi oyna, Millî Takımgaranti Gelelimkariyerinizin başlangıç dönemine. Bolu önemli bir adım oldu sizin için. O süreçten bahseder misiniz biraz? Bolulu bir sınıf arkadaşımvardı. Üsküdar Anadolu’da oynarken Şeref Stadı’nda bir maçımı izlemeye gelmişti. Yanında Bolusporlu yöneticiler de vardı. O karşılaşmada beğenilince kendimi Bolu’da buldum. Sezon sonuydu oraya gittiğimde. İki sene kadar Boluspor’da oyna- dım. Amillî formayı da ilk kez Boluspor’da giydim. Daha o dönemdikkat çekmeyi başardınız yani… Boluspor’da dördüncümaçıma çıkıyordum. Takımı Rumen tek- nik direktör Valeriu Neagu ça- lıştırıyordu. Bana, “Bumaçta iyi oyna, Millî Takımgaranti” de- mişti. Rakibimiz Galatasaray’dı. Millî Takımımızın hocası da rahmetli Coşkun Özarı. O gün Coşkun Hoca da tribündeydi. Beni beğenince Millî Takım yolum açılmış oldu. Millî for- mayı giyince de başka kapılar açıldı… Fenerbahçe’ye niyet, Trabzonspor’a kısmet Beklediğiniz oldumu peki? Daha büyük kulüpler ilgilendi mi sizle? Evet. En hızlı davranan da Fe- nerbahçe oldu. Rahmetli Yüksel Günay’ın yanına götürdüler beni. O zaman ikinci başkandı. “Seni almaya karar verdik” de- diler, anlaştık. Beşiktaş da devre- deydi ama Fenerbahçe daha hızlı davranınca bir an önce İstanbul’a dönmek için kabul ettim. Bu arada birkaç belge imzaladım tabiî. Ne ol- duğunu bile bilmediğimbelgeler. Sözleşme mi, senet mi, çekmi, ben de bilmiyorum. O zamanlar Temmuz ayından önce atılan imzalar geçerli değildi ve biz henüz Haziran ayın- daydık. Tatile gitmeye hazırlanıyor- dumve bana, “Nereye gidersen git. İmzaları aldık” demişlerdi. Oradan ayrıldıktan sonra Trabzonspor’da oynayan Ali Yavuz geldi yanıma. “Trabzonspor seni istiyor” dedi. “Fenerbahçe ile anlaştım” dedim ama dinlemedi beni. “Arkadaşlığı- mız var. Gel kurtar beni. Gidelim çay, kahve içelim. Anlaşamazsan döner- sin. Seni Trabzonspor yönetimi ile görüştürmezsembana fırça atarlar” diye ısrar etti. İki arada bir derede kaldınız yani… Aynen öyle. Kalktık gittikMaçka Oteli’ne. Alttan girdiler üstten çıktı- lar, 600 bin liraya beni Trabzonsporlu yaptılar. Fenerbahçe ile de 500 bin liraya anlaşmıştım. O zamanlar 1 Temmuz’a kadar oyuncu kaçırma olayları var. İmza da attık ama yine de bırakmıyorlar beni. O arada Meh- met Ekşi de gelmişti. Tanju Gürsu ve bir idareci aldılar bizi, Ankara Otel’e gittik. 1 Temmuz’a bir hafta kalmıştı ve o süreyi orada geçirdik. Sonra da noterde imzaları atıp resmen Trabzonsporlu olduk. Kazandığınız ilk büyük paraydı sanırımTrabzonspor’dan aldığınız. Neler değişti hayatınızda, ilk olarak ne yaptınız mesela? Fenerbahçe ile yaptığım anlaşmaya göre 100 bin lira fazla kazanmıştım. İlk iş olarak 500 bin liraya anneme Göztepe’de (İstanbul) bir ev aldım. 100 bin lira da bana kaldı. Fenerbahçe’ye de imza attığınızı söylediniz. Ses çıkmadı mı o imzalar konusunda? Çıkmaz olur mu? 3-4 ay kadar sonra kaldığım otele icra kâğıdı geldi. Ben ne anlarım icradan, mahkemeden… Bilmemhiç öyle şeyleri. Ama evrak- lara göre 250 bin lira borçluyum. Hemen genel kaptanımız rahmetli Süha Akçay’ın yanına gittim. “Bana böyle bir şey geldi ağabey. Sözleşme imzalarken size söylemiştimne ol- duğunu bilmediğimbazı evraklara imza attığımı” dedim. Biraz göz gez- dirdikten sonra “Seni icraya vermiş- ler, 250 bin lira istiyorlar” dedi. Ne yapacağız diye üsteleyince de, “Ali Kemal’i veriyoruz onlara. O konuyu görüşürken oradan düşerim 250 bin lirayı. Sen hiç merak etme” dedi. Söylediği gibi de Ali Kemal’in transferinde 250 bin liralık borcu halletti rahmetli. Trabzonspor serüveni nasıl başladı sizin adınıza? İyi başladı. Millî Takım’da da banko oynuyorumo dönem zaten. Ama sancılarımız da olmadı değil… Nasıl sancılar? Mecazi değil (gülerek söylüyor) gerçek sancılardan söz ediyorum. Sol ayak küçük parmağımda nasır vardı. O nedenle çok acı çektim. Çok ilginç bir anımbile var onunla ilgili. Ah o nasır! Anlatacaksınız sanırım… Anlatırım tabiî. Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Kopenhag’la eşleşmiştik. Trabzon’da 1-0 kazandık. Golü de ben attım. Rövanşı var tabiî bunun bir de. Ama o sıralar ayağımdaki nasırın çektirdiği acılar öylesine arttı ki anlatamam. Oraya top ya da ayak- kabı değince beynime vuruyor ağrısı. İdmanda da maçta da kenarı kesik ayakkabı ile oynuyorum. Na- sırlı parmak dışarıda kalıyor. Neyse gittik Kopenhag’a. Isınmaya sahaya çıkacağız. Herkes ayakkabısını giydi, benim ayakkabı yok. Ayakkabıları malzemeciler getirip götürüyor o zamanlar. Gittimmalzemecimiz Mehmet ağabeyin yanına, “Ayakka- bımnerede” diye sordum. “Senin ayakkabıyı getirmedim” demesin mi? “Eeee ne giyeceğiz şimdi?” dedim. “Oğlummaçı televizyon canlı yayınlıyor. Trabzonspor’un oyun- cusu yırtık ayakkabıyla sahaya çıkar mı hiç? Televizyonda görü- nürse ne olacak?” dedi. Adamhaklı… Bir de yağmur var, bardaktan boşalırcasına… Ne yaptınız peki? Ahmet Ceyhan’ın ayakkabısını aldım. Altı lastik. Bu da yetmezmiş Necdet Ergün, 2 Şubat 1977’de Galatasaray’ı İstanbul’da 2-1 yenen Boluspor kadrosunda... Soldan sağa ayaktakiler: İbrahimSarıkaya, Nuri Artış, Alaattin Yolaçan, Talip Işıktan, Ercüment Dinçmen. Oturanlar: Halil İbrahimEren, Çetiner Erdoğan, Şükrü Aydın, Necdet Ergün, Mustafa Akarcalı, Rıdvan Ertan. Futbola başladığı yıllarda Cerrahpaşa formasıyla... 66 67

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==