TamSaha 187. Sayı / Haziran 2020

Dünyanın en iyi oyuncularını uyum içerisinde çalıştırmak gerçekten de maharet ister. Zagallo, bu bakımdan dört dörtlük bir teknik adamlık örneği sergilemişti. Savunmanın göbeğinde Piazza-Brito, orta alanda Clodoaldo- Gerson, hücumhattının ortasında da Pele-Tostao ile yarattığı ikililer, birbirlerini mu- azzam tamamlayan ve o bölgelerin gelmiş geç- miş en iyileri arasında gösterilebilecek ikililerdi. Jairzinho’yumüthiş bir gol silahına dönüştür- mesi, Rivellino’yu sol açığa adapte etmesi de takdire şayandı. 1958 ve 1962’de bu kupayı fut- bolcu olarak kazanan Zagallo, 1970’teki zaferle birlikte Dünya Kupası’nı hem futbolcu hem tek- nik adam olarak kaza- nan ilk isimolmuştu. Orta Saha: Clodoaldo Yıldızların arasında daha geride oyna- yan oyuncuların dikkat çekmeleri de el- bette zordur. Orta sahada defansif bir görev üstlenmişseniz işiniz daha da zor- dur. Hele de 20 yaşında toy bir delikan- lıysanız vay halinize! Dünya Kupası’na gelirken Clodoaldo’nun içinde bulunduğu durum tam da buydu. Ancak fiziği, tekniği ve atletizmi müthiş bir biçimde harmanlamış olan Clodoaldo, çoğu rakip atağı savunmaya iş düşmeden bitirmesi ve ince paslarıyla takımının hücum akışına sağladığı katkı sayesinde söz konusu turnuvanın Perulu Cubillas ile birlikte en çok parlayan genç oyuncusu olmuştu. Yarı finaldeki Uru- guaymaçında takımına hayat veren golü atmasıyla da şampiyonluktaki payını iyice somutlaştırmıştı. Sol Bek: Everaldo Dünya futbolunda Roberto Carlos markasından evvel sol bek denildi- ğinde akla gelen belki de ilk kişi Nilton Santos’tu. 1958 ve 1962’de şampiyon olan kadronun parlayan isimlerinden olan Nilton Santos’un ardındanmillî takımın sol beki olmak hiç de kolay değildi. Teknik direktör Mario Zagallo, Gremio’lu Everaldo’ya bu görevi verdiğinde de muhtemelen genç oyuncunun bacakları da hafiften bir titremiştir. Yine de Everaldo bir Nilton Santos olamadıysa da o görkemli 1970 kadrosu içerisinde sırıtan bir isimde olmamış ve takımla uyumlu bir performans ortaya koymayı başarmıştı. Santrfor: Tostao Sol Açık: Rivellino Corinthians’ta ofansif orta saha olarak görev yapan Rivellino, 10 numaralı formanın da en çok yakıştığı yıldızlardandı. Ancak 1970’teki kadroda yaşanan yıldız enflasyonu nede- niyle Zagallo onu sol kanatta görevlendir- mişti. Muazzambir teknik kapasitesi ve şut yeteneği olan Rivellino’nun top sol ayağına geldiği zaman yapa- mayacağı şey yoktu. Sihirli bir pas, adrese teslimbir orta, rakibin belini kıran bir çalım, ağları yırtarcasına sert bir şut… Pele’den sonra gözlerin en çok üzerine çev- rildiği isimoydu. Turnuvada üç golle oynarken, Çekoslo- vakya’ya attığı frikik golü de kupanın en güzel gollerin- den biri olmuştu. Onun, yeni neslin daha çok Ronaldinho vesilesiyle tanıdığı flip-flap çalımını ilk popülerleştiren kişi olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Sağ Açık: Jairzinho Futbol tarihinde salt yetenek göz önüne alınacak olursa ilk söylenecek isimGarrincha’dır. Böylesi bir yete- nek sonrasında sağ açıkta görev yapmak da ateşten gömlek giymeye eşdeğerdi. Jairzinho’nun tekniği Gar- rincha seviyesinde değildi ama zaten başka kimsenin tekniği de o seviyede değildi ki! Buna karşılık Jairzinhomüthiş bir atletizme ve sürate sahipti, bu sayede onun önünde de kolay kolay durulmuyordu. Gol noktalarına da çok iyi hareketlenebi- len Jairzinho, rakip savunmaların da öncelikle Pele’yi durdurmaya çalışması sayesinde 1970DünyaKupası’nda hermaçta gol atmayı başarmış, o takımın en skorer ismi olmuştu. Santrfor: Pele Henüz 17 yaşındayken Dünya Kupası fi- nalinde iki gol atıp takımını şampiyon- luğa taşıyan başka bir isimde gelmedi, üç dünya şampiyonluğu kazanan da… Pele’yi uzun uzun anlatmaya gerek yok aslında… Ancak son yıllarda, kendisini yeterince tanımayanlar tarafından tuhaf bir biçimde başarılarına dudak bükülmeye başlandı ya, o yüzden bazı şeyleri tekrar hatırlatmakta da fayda var. Kendisi için “futbol tarihinin gör- düğü en komple hücumoyuncusu” de- nilirse bu kesinlikle mübalağa olmaz. Tekniği kusursuza yakındır. Garrincha kadar akıl sınırlarını zorlayacak sevi- yede olmasa da bu alanda en iyi isim- lerden biridir. Ronaldinho’nun yaptığı top cambazlıklarını ondan yarım asır evvel yapabilmekteydi kendisi. Atle- tizmi yine kusursuza yakındır. Bitiricilik konusunda müthiştir. Son vuruş olarak Gerd Müller veya Roma- rio sanki çok daha rahat gol yapan adamlar olarak gözükür göze ama Pele, Müller’den de Romario’dan da daha fazla gol atmıştır. Üstelik golün her türlü- sünü atmıştır, Müller ve Romario’da buna pek rast- lanmaz. Oysa Pele, Hugo Sanchez gibi röveşata da atmıştır, Marco van Basten gibi dömivole de... Boylu poslu bir oyuncu olmamasına rağmen hava topla- rında da son derece etkilidir. Kendisinden 15-20 san- timuzun savunmacıların üzerinden sayısız kafa golü atmıştır. Şut konusuna gelince…Mesela günümüzün bu alan- daki en iyi iki ismini düşünelim. Cristiano Ronaldo ile Lionel Messi’yi... Ronaldo’nun şutlarından öncelikle akla gelenler, uzakmesafeden, topa ayak üstüyle çok sert vurarak attıklarıdır. Ronaldo plase vuruşla- rıysa daha az tercih etmektedir. Messi ise aksine ceza sahası üzerinde topu önünde buldumu ayak içiyle neredeyse istediği noktaya plaseyi bırakır. Ama öyle uzakmesafelerden bütün kuvvetiyle topa asıldığı da pek vaki değildir. Pele ise kaleye yaklaştı- ğında isterse Messi gibi plase yapar, çok yakınlarda değilse de Ronaldo gibi bombalar. Bir de Pele hak- kında çok büyük bir yanılgı hâkim. Bu da onun zamanında futbolda savunmanın çok zayıf yapıldığı ve bu sayede çok kolay goller attığının zannedilmesi. İşin doğrusuysa, 1950’lerde futbolda hücum anlayışı, savunmaya karşı aşırı derecede baskınken, 1960’larla birlikte bu durumun tam tersine döndüğü- dür. Kısa bir süre içinde dünya futbolunda maç ba- şına gol ortalaması neredeyse yarı ya- rıya düşerken, savunma oyuncularının sertliği de gaddarlık seviyesine kadar gelmiştir. Pele de kariyerinin büyük kısmını, bu negatif futbol anlayışının yükselişte olduğu dönemde geçirmiş, çoğumaçta da rakip savunmacılardan tabiri caizse dayak yiye yiye oynamıştır. 1970 Dünya Kupası’nda da Pele, Bre- zilya’nın en büyük silahıydı ve rakip ta- kımlar da savunma taktiklerinin büyük kısmını, onu dur- durmak üzerine kuruyorlardı. Hal böyle olunca da, daha önce de vurguladığımız gibi, Brezilya’nın hü- cumdaki diğer silahlarına adeta gün doğuyordu. Bu du- rumdan en iyi istifade eden isimde Jair- zinho olmuştu. Meksika’da kazanılan şampiyonluğun tarihi önemlerinden biri de tabiî ki Pele’nin üç dünya şampiyonluğu kazanan tek isimolarak ölümsüzleşmesini sağlamasıydı. Ge- lecekte Dünya Kupalarının iki yılda bir düzenlenmesi gibi bir uygulamaya geçilmediği sürece de Pele’nin bu başarısını geçmeyi bırakın, egale etmek bile neredeyse imkansıza eşdeğer olacağa benzer. Futbol dünyasında tıp doktoru olmasıyla bilinen başlıca isimSocrates’tir. Ancak ondan evvel Tostao’nun tıp fakültesi me- zunu olduğu da bir gerçektir. Tostao’nun üst düzey bir zekâya sahip olduğu bura- dan da anlaşılabilir. Saha içindeyse, belki de ufak tefek yapısının da etkisiyle, ele avuca sığmayan bir oyuncu olan Tostao, kusursuz bir tekniğe ve öldürücü bir sol ayağa sahipti. Brezilya milli takımı içerisinde de forvet hattında Pele ile en iyi anlaşan ismin o olduğu söylene- bilirdi. Pasör özelliklerinin de en üst düzeyde olması nedeniyle Pele’ye ve sağ kanattan sık sık ceza alanına giren Jairzinho’ya çok iyi servisler yapabilmekteydi. Henüz 26 yaşındayken gözünden yaşadığı bir sakatlık nedeniyle futboldan kopması, hiç kuşkusuz futbol dünyası adına çok büyük bir kayıptır. Orta Saha: Gerson 1970 Brezilyasının orkestra şefi Ger- son’du. Gerson, sihirli sol ayağıyla topu istediği noktaya, istediği şiddette gönde- rebilmekteydi. Takımın hücum organi- zasyonlarını şekillendiren, temposunu ayarlayan isim de ondan başkası değildi. Genellikle ayağa kısa paslarla oynayan Brezilya, Gerson’un adrese teslimuzun pasla- rını da yeri geldiğinde bir tür joker olarak kullanmakta ve rakip savunmaları tamamen çaresiz bırakmaktaydı. Tabiî Gerson sadece paslarıyla çilingir vazifesi görme- yen, iş başa düştüğünde bizzat gerekeni yapabilen bir yeteneğe de sahipti. Nitekim 1970 Dünya Kupası fina- linde uzun süre 1-1’e kilitlenenmücadelede takımını 2-1’lik üstünlüğe taşıyan golde de onun imzası vardı. Teknik Direktör: Mario Zagallo 44 45

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==