TamSaha 187. Sayı / Haziran 2020
matik bir biçimde değişmişti. İngiltere’de Chelsea’den sonra zengin bir sahip bularak bambaşka bir seviyeye çıkan bir diğer kulüpse Manchester City olacaktı. City, kendi yağıyla kavrulduğu dönem- lerde iki defa İngiltere şampiyonu olmuştu ve bunların sonuncusu 1968 yılındaydı. Keza Federasyon Kupası’nı da en son 1969’da müze- lerine götürmüşlerdi. 1970 yılında da Lig Kupası ile Kupa Galipleri Kupası’nı kazanmışlardı. Bundan sonrasındaysa Manchester City, Ada’nın sıradan takımlarından birine dönüşüyor, hatta 1990’ların başından itibaren ülke futboluna şehrin diğer takımı Manchester United’ın damga vurmasıyla birlikte iyice arka planda kalıyordu. Öyle ki “Manchester” ve “futbol” sözcükleri yan yana geldiklerinde, City taraf- tarları haricinde neredeyse kimse- nin aklına ilk gelen şey Manchester City değildi. Arap sermayesi City ve PSG’ye yaradı 2008 yılının Eylül ayına gelindiğin- deyse Birleşik Arap Emirlikleri’nin önde gelen ailelerinden birine men- sup olan Şeyh Mansur bin Zayid el- Nehyan’ın sahibi olduğu Abu Dhabi United Group’un Manchester City’yi satın almasının ardından işin rengi değişecekti. 2009-2010, 2010-2011 ve 2011-2012 sezonlarında top- lamda 400milyon pounda yakın transfer harcaması yapan Manc- hester City, bu yatırımın sonunda 2012 yılının Mayıs ayında, 44 yıllık bir aranın ardından şampiyonluğa ulaşıyordu. O günden sonra da yatı- rımlarını aynı şekilde sürdüren Abu Dhabi United Group sponsorlu- ğunda City 2014, 2018 ve 2019’da da Premier Lig’de şampiyon oluyordu. Ancak Manchester City, Şampiyon- lar Ligi’nde henüz hayallerdeki zafere ulaşamadı, hatta final dahi göremedi. Avrupa futbolunda büyük bir ser- maye desteğini arkasına alarak çehresi ciddi manada değişen son takımsa Paris St. Germain’di. 1970 yılında kurulan PSG, 2011 yılında, Katarlı iş adamı Nasır el-Halifi’nin başkanlığındaki Qatar Sports In- vestments şirketi tarafından satın alınana kadar Fransa’da olsun, Avrupa’da olsun zaman zaman parlak dönemler geçirmişti. 1986 ve 1994’te Ligue 1’de şampiyon olan başkent ekibi, 1996’da da Kupa Ga- lipleri Kupası’nı kazanmıştı. Yine de 2011 itibarıyla St. Etienne ve Marsil- ya’nın 10’ar, Nantes’ın sekiz, Mo- naco ve Lyon’ın yedişer, Bordeaux ve Reims’in de altışar şampiyon- luğu bulunan Fransa’da PSG’nin ka- zanmış olduğu o iki şampiyonluğun çok büyük bir ağırlığı olduğu söyle- nemezdi. Bundan sonrasındaysa Zlatan Ibra- himovic’ten Edinson Cavani’ye, Kylian Mbappe’den Neymar’a kadar birçok yıldızı renklerine bağlayan, bu süreçte 1 milyar eurodan fazla para harcayan, hatta Neymar için harcadığı 222 milyon euroluk be- delle de dünya transfer rekorunu kıran PSG, 2012-13 sezonundan günümüze kadar geçen sekiz sezo- nun yedisinde Ligue 1’i şampiyon olarak tamamladı. Şampiyonlar Ligi’ndeyse onların da Manchester City ile benzer bir kaderi paylaştık- ları söylenebilir. NitekimQSI tara- fından satın alındıklarında belirle- nen başlıca hedef, Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuydu, gelgelelimPSG henüz bu turnuvada finale dahi gelemedi. Roman Abramovich, Mansur bin Zayid el-Nehyan ve Nasır el-Halifi gibi figürlerin futbol dünyasına getirdiği bu hareketliliğin ardından sırada dengeleri tamamen değişti- rebilecek bir zenginin topa girmesi söz konusu. Zira Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed bin Sel- man’ın başkanlığındaki Suudi Arabistan Kamu YatırımFonu’nun, Premier Lig ekiplerinden Newcastle United’ı satın alma işlemlerinin tamamlanması, bu yazı yazıldığı esnada anmeselesiydi. Newcastle Suudilerin takibinde Veliaht prensin futbolla ne denli haşir neşir olduğu pek bilinmiyor ve böylesi bir devir teslimin sonra- sında Newcastle’a ne kadar yatı- rımda bulunulacağı hakkında da kesin bir şey söylemek elbette zor. Kendisinin kuzeni, haliyle de Suudi Arabistan kraliyet ailesine mensup bir başka isimolan Prens Abdullah bin Musa’ad, Şubat 2018’de Sheffield United’ı satın almıştı. (Önceki beş sene süresince de kulübün yüzde 50 hissesine sahipti) O dönem Championship’te mücadele eden Sheffield, Prens Abdullah’ın ipleri eline alması sonrasındaki ilk se- zonda Premier Lig’e yükseldi belki ama sonrasında bir transfer çılgın- lığı içerisine de girmedi. Bilakis kırmızı-beyazlı ekip, son derece geleneksel ve mütevazı bir kadro yapılanması içerisinde… Öyle ki Sheffield’ın kadrosu, Premier Lig’in beynelmilel bir yapıya büründüğü son çeyrek asırdaki manzaranın aksine, büyük ölçüde Britanya ve İrlanda adalarından, yani İngiltere, İskoçya, Galler, Kuzey İrlanda ve İrlanda Cumhuriyeti tâbiyetindeki oyunculardan oluşmaktaydı (Bu grubun dışında sadece altı oyuncu- ları var, onların da üçü kiralık). Dolayısıyla Veliaht Prens Muham- med de sahip olacağı kulübü kuzeni Prens Abdullah gibi bir yaklaşımla yönetirse, Newcastle United bir anda çok farklı bir kimliğe bürün- meyebilir. Ancak Prens Muham- med’in yatırımlar konusunda gözünü karartması halindeyse fut- bol tarihinin akışını değiştirebilecek türden hamleler yapması da kimse için sürpriz olmamalı. Veliaht pren- sin elindeki potansiyelin tahayyül edilebilmesi için şöyle bir karşılaş- tırma yapalım isterseniz. Chelsea’nin sahibi Roman Abramo- vich’in günümüzdeki net varlığı 13 milyar dolar olarak tahmin edili- yor. Abu Dhabi United Group’un sahibi Şeyh Mansur’un net varlığı 30milyar dolar, Nasır el-Halifi’nin tahmini net varlığı ise altı milyar dolar civarında. Ancak Qatar Sports Investments’ın Katar Ulusal Varlık Fonu’na bağlı olduğu, bu fonun da 300milyar doların üzerinde bir değerinin bulunduğunun da altını çizmek lâzım. Bunlara karşılık, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Sel- man’ınsa kişisel servetinin üç ile altı milyar dolar dolaylarında olduğu söylense de Newcastle United’ı dev- ralması beklenen Suudi Arabistan Kamu YatırımFonu’nun varlığının 320milyar doları bulduğu, Suud ai- lesinin toplamnet varlığınınsa 1.5 trilyon dolara yakın olduğu bir ger- çek. Manchester City’nin arkasın- daki Abu Dhabi Emirliği’nin gayrisafimillî hasılasının yıllık 220 milyar dolar, PSG’nin arkasındaki Katar’ın gayrisafimillî hasılasının yıllık 190milyar dolar ve New- castle’ın arkasına geçmesi bekle- nen Suudi Arabistan’ın gayrisafi millî hasılasınınsa yıllık yaklaşık 780milyar dolar olduğu da başka bir çarpıcı ayrıntı. Suudi Kralı Sel- man’ın 84 yaşında olduğu ve ülkeyi fiilen Prens Muhammed’in yönettiği de göz önüne alınırsa, Newcastle için kesenin ağzının açılması ha- linde para sınırı diye bir mefhumun ortadan kalkacağı dahi söylenebilir. Bu noktada, eğer yakın gelecekte ciddi bir sıçramada bulunacaklarsa, başlangıçta nasıl bir noktada bu- lunduklarını anımsatmaya yardımcı olması açısından Newcastle’ın geç- mişten bugüne İngiliz futbolu içeri- sinde çizdiği profili de üç aşağı, beş yukarı tasvir etmekte fayda var. Altın günler çok geride kaldı 9 Aralık 1892’de kurulan Newcastle United kulübü, İngiliz futbolunun en üst kademesinde oynamaya da 1898-99 sezonu itibarıyla başladı. Kısa süre içinde de kulüp tarihinin en parlak dönemi yaşanacaktı. 1905, 1907 ve 1909’da ligde şampi- yonluğa ulaşan siyah-beyazlılar, 1910’da da Federasyon Kupası’nı Şeyh Mansur bin Zayid el-Nehyan’ın kulübü satın almasının ardından Manchester City 44 yıllık şampiyonluk hasretini 2012’de dindirmişti 1907 yılının şampiyon Nwcastle takımı... Fransa’da yıllar boyu iki şampiyonlukla yetinen bir takım olan PSG, Katarlı iş adamı Nasır El-Halifi’nin kulübü satın almasının ardından şampiyonluklara ambargo koyan bir dev haline dönüştü. 92 93
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==