TamSaha 188. Sayı / Temmuz 2020

kulüpleri böyle bir yıldız adayının farkına varmadan onu kadrolarına katmaları gerektiğine kanaat getiriyordu. Streltsov, küçüklüğünden itibaren SpartakMoskova’yı tutmaktaydı belki ama bir fabrika takımında öylesine futbol oynamaktayken bir anda kendisini Sovyetler Birliği’nin en üst liginde mücadele etmekte olan bir başka Moskova takımında bulacak olmak da onun için hayal etmesi güç bir hadiseydi. Dolayı- sıyla Torpedo kulübü kendisine transfer teklifinde bulunduğunda fazla düşünmeden bu teklifi kabul edecekti. Kaderin cilvesi, Streltsov Torpedo’ya gelip ilk yaz kampını ta- mamladıktan sonra, onu kulübe ge- tiren Maslov görevinden ayrılacak ve yerine Nikolay Morozov gele- cekti. Maslov ile Streltsov’un yolla- rıysa, başarılı teknik adamın dört yıl sonra Torpedo’ya yeniden dönme- siyle bir kez daha kesişecekti. Alelade bir takımdan gelmesine ve henüz çocuk yaşta olmasına karşın Streltsov, Torpedo Moskova antren- manlarında da çok geçmeden ken- disini gösterecek ve yeni hocası Morozov’un da gözüne girecekti. 1954 baharında başlayan yeni se- zonda da genç oyuncu, takımının ligde oynadığı 24maçın 22’sinde sahaya çıkarak dört gol kaydede- cekti. Bu gollerin ilkini attığı 17 Nisan tarihinde de 16 yıl, sekiz ay ve 27 günlüktü ve böylece Sovyet Ligi tarihinin en genç golcüsü de olmuştu. Henüz bir yıl öncesinde mesai çıkışında fabrikadaki arka- daşlarıyla eğlence amacıyla top oy- namakta olan bir delikanlı, bir yıl sonra koca ülkenin en çok dikkat çeken genç oyuncularından birine dönüşmek üzereydi. Çocuk yaşta gol kralı Streltsov’un yıldızının asıl parlaya- cağı sezonsa 1955 sezonu olacaktı. Ligde yine 22 maçta oynayan genç oyuncu bu kez rakip fileleri 15 kez havalandırıyor ve sezonu da gol kralı olarak tamamlıyordu. Bu sa- yede kendisi Haziran ayında millî takıma da ilk kez çağrılacaktı. 26 Haziran 1955’te Stockholm’de İs- veç’le oynananmaçta ilk kez millî formayı sırtına geçiren Streltsov, futbolda eşine ender rastlanır bir başlangıç performansına imzasını atıyordu. İlk düdüğün üzerinden daha üç dakika geçmemişti ki Streltsov topu filelere gönderiyor ve millî takımkariyerine golle giriş yapıyordu. Sadece bu kadarla bile kalsa, 17 yıl, 11 ay ve beş günlük bir oyuncu için zatenmuhteşembir hikâye yazılmış olacaktı. Ancak olacaklar, hayal gücü sınırlarını çok daha zorlayacak cinstendi. Strelt- sov, 14. dakikaya gelindiğinde ken- disinin ve takımının ikinci golünü de kaydedecekti. SSCB daha sonra 33. dakikada Boris Tatuşin ile bir gol daha bulurken, ilk yarının bitimine iki dakika kala Streltsov bir kez daha sahneye çıkacak ve hat-trick yaparak skoru 4-0’a getirecekti. İlk yarının bu skorla geride kalmasının ardındansa SSCB ikinci yarıda da Sergey Salnikov ve Valentin İvanov ile birer gol daha buluyor ve maçtan 6-0’lık galibiyetle ayrılıyordu. Karşılaşmanın ardından da tabiî ki tek konuşulan isimStreltsov’du. Henüz 18 yaşını bile doldurmamış gencecik bir oyuncunun ilkmillî maçında üç gol birden atması, eşine benzerine kolay kolay rastlanabile- cek bir başarı değildi ve böyle bir başarıyı gerçekleştirmiş olması ne- deniyle de kendisi bir anda ülkede adından en çok söz ettiren futbolcu haline gelmişti. Streltsov, ikinci millî maçınaysa aynı yıl, 16 Eylül’de Hin- distan karşısında çıktı. Evet, rakip hayli zayıftı ama SSCB sahadan 11-1 galip ayrılırken Streltsov da bir kez daha hat-trick yapmış ve millî for- mayla ikinci maçında altı gole ulaş- mıştı. SSCB’nin yılın geri kalanında Macaristan ile 1-1, Fransa ile de 2-2 berabere kaldığı maçlarda da forma giyen Streltsov, bu karşılaşmalar- daysa Fransa filelerine bir gol bıra- kacaktı. Madalyasız olimpiyat şampiyonu 1956 yılına gelindiğindeyse genç oyuncunun şöhretinin katlanarak arttığına tanıklık edilecekti. Zira kendisi, 1956 Melbourne Olimpiyat- ları’na gidecek olan SSCB Olimpik Millî Takımı kadrosuna da alınmıştı ve o kadro, Sovyetlere futboldaki ilk önemli başarısını yaşatacaktı. SSCB, turnuvanın ilk turunda Fede- ral Almanya ile karşı karşıya geli- yordu. Sovyet takımı, mücadelenin ilk yarısını Anatoli İsayev’in golüyle 1-0 önde kapadıktan sonra ikinci yarının büyük bölümünde de bu üs- tünlüğünü korumuştu. 86. dakikaya girildiğindeyse Streltsov topu ağ- larla buluşturuyor ve böylece iki farklı üstünlüğü yakalayan SSCB, turu büyük ölçüde garantiliyordu. Almanlar son dakikada bir gol bul- muşlardı ama nafile! 2-1 kazanan SSCB, adını çeyrek finale yazdıran taraf olmuştu. Çeyrek finalde SSCB’nin basit bir antrenmanmaçı yapması bekleni- yordu. Çünkü karşılarında, futbolda hayli geri kalmış bir ülke olan Endo- nezya vardı. Ancakmaçta SSCB tek kale oynamasına rağmen top bir türlü üç direk arasından geçmiyor ve 0-0’lık beraberlik neticesinde de taraflar iki gün sonra bir tekrar maçına çıkmak zorunda kalıyordu. SSCB bu kez 4-0 kazanacaktı. Streltsov bumaçlarda skor ürete- memiş olsa da yarı finalde bunu fazlasıyla telafi edecekti. Sovyetlerin yarı finaldeki rakibi Bulgaristan’dı. Hayli kora kor geçen mücadelenin 90 dakikasında “gol” sesi çıkmamış ve bunun üzerine uzatmalara geçilmişti. Bu bölüm- deyse henüz beşinci dakika içinde İvan Kolev’den gelen gol, Bulgarları 1-0 öne geçiriyordu. Uzatmaların ilk devresi de bu şekilde geride kala- caktı. Bu da yetmezmiş gibi Sovyetlerin sağ beki Niko- lay Tisçenko’nun köprücük kemiği kırılmış, santrfor Valentin İvanov ise baldırın- dan sakatlanmıştı. O gün- lerde oyuncu değişikliği hakkı da olmadığı için iki oyuncu sakat sakat maçı tamamlamaya çalışıyordu belki ama Sovyet takımı mücadeleyi fiilen dokuz ki- şiyle sürdürüyordu. Bulga- ristan’ın finale adım adım yaklaşmakta olduğu ikinci uzatma devresindeyse Streltsov ipleri eline ala- caktı. Önce 112. dakikada takımının beraberlik golünü kaydeden genç yıldız, dört dakika sonrasında da Boris Tatuşin’e güzel bir asist yapıyor ve böylece SSCB “gitti” denilenmaçı çevire- rek 2-1’lik galibiyete, dola- yısıyla da finale uzanmayı başarıyordu. Final öncesindeyse, SSCB Teknik Direktörü Gavril Kaçalin, beklenmedik bir karar alacaktı. Kaçalin, o ana kadar takımın forvet ikilisini, İvanov ile Streltsov’dan oluşturmuştu ve bu ikili, Torpedo Moskova’da da birlikte oynuyorlardı. Ancak İvanov, Bulga- ristanmaçında yaşadığı sakatlığın ardından final maçında oynayabile- cek durumda değildi. Kaçalin, forvet hattında birbirini çok iyi tanıyan iki oyuncuyu birlikte oynatmayı seven bir teknik adamdı ve bu prensip doğrultusunda da İvanov yokken, Streltsov’u da oynatmayarak ileri ikilide Spartak Moskovalı Anatoli İlyin ve Nikita Simonyan’a görev vermeyi kararlaştırmıştı. Kazanan her zaman haklıdır derler. SSCB’nin final maçında Yugoslavya’yı tek golle devirmesi, o tek golü de İlyin’in atması, o esnada Kaçalin’in bu ter- cihini haklı kılmıştı. Streltsov açısından işin tatsız bir diğer yanıysa, o günkü kurallar ge- reği altınmadalyanın sadece final maçında oynayan oyunculara takıl- masıydı. Haliyle final yolundaki Federal Almanya ve Bulgaristan maçlarında takımının en iyisi olan fakat teknik direktörünün biraz tuhaf prensibi nedeniyle finalde oynayamayan Streltsov da madalya alamamıştı. Hatta bu durum, o maçta Streltsov’un yerine oynatı- lan Simonyan’ı bile rahatsız etmiş ve Simonyan, maçtan sonra kendi- sine takılanmadalyayı Streltsov’a vermek istemişti. GelgelelimStrelt- sov da jeste aynı güzellikte karşılık verecek ve arkadaşına “Nikita, bu sende kalsın, ben nasılsa başka birçok şampiyonluk kazanacağım” diyerek teşekkür edecekti. Ancak maalesef yanılıyordu ve bunu da bir buçuk sene içinde öğrenecekti. Dünya Kupası’nda parlaması bekleniyordu 1958 yılında İsveç’te düzen- lenecek olan Dünya Ku- pası’na Sovyetler Birliği tarihinde ilk kez katılacaktı. Turnuva öncesinde de hayli iddialı bir durumdaydılar zira olimpiyatlarda altın madalya kazanan takımla- rında çok önemli oyuncular bulunmaktaydı. Strelt- sov’un haricinde bu oyun- cuların en önemlileriyse İgor Netto, Valentin İvanov ve efsane kaleci Lev Ya- şin’di. Hatta bu üç oyuncu, SSCB’nin 1960’taki Avrupa Şampiyonluğu’nda da baş- rolde yer alacaklardı. SSCB’yi 1958 öncesinde şanslı duruma getiren başka faktörler de vardı. 1950’lerin ilk yarısında dünyanın en güçlü takımı olarak kabul edilen Maca- ristan, 1956’da ülkede yaşanan karşı devrim son- rasında büyük güç kaybet- mişti zira Ferenç Puşkaş, Sanador Kocsis ve Zoltan Czibor gibi yıldızlar bu olay- 78 79

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==