TamSaha 189. Sayı / Ağustos 2020

nedenden ötürü formdüşüklükleri de yaşamaya başlamıştı. Ancak 1957 yazında John Charles’ın Juven- tus’a transfer olması, 1958’de de Jack’in Patricia Kemp ile evlenerek daha mazbut bir hayata başlama- sıyla birlikte Charlton artık Leeds savunmasının yeni lideri haline gelecekti. Lâkin bundan sonra bir müddet acı tecrübeler bekliyordu genç savun- macıyı. Leeds United üç sezon boyunca alt sıralardan kurtulma mücadelesi veriyor ve bunların sonuncusunda başarısız olunca da 1960 yılında yeniden ikinci lige dön- mek zorunda kalıyordu. Yorkshire ekibi dört yıl boyunca da bu seviye- den kurtulamayacaktı. Öte yandan Leeds’in ikinci ligde geçirdiği bu süre içerisinde Jack Charlton’ın golcü yanı da keşfedilecekti. Bun- daki en büyük pay da 1961’de takı- mın başına gelen teknik direktör Don Revie’ye aitti. Leeds’in çehre- sini değiştirecek olan Revie, hava toplarındaki üstünlüğünden dolayı Jack Charlton’ı duran toplarda hep rakip ceza sahasına gönderiyor, hatta mutlaka gole ihtiyacı olan bazı maçların son anlarında oyun içeri- sinde de onu ileride tutuyordu. Bu sayede 1960-61 ve 1961-62 sezonla- rında Jack ligde 16 gole imzasını at- mıştı. Gelgelelim Jack’in, hareketli oyun içerisinde zaman zaman santrfor mevkiinde kullanılmaktan hoşnut olduğu söylenemezdi. Takı- mın ikinci ligden hemen kurtulma- ması da moralini bozan başka bir etmendi. Kendisinden iki yaş küçük kardeşi çoktan ulusal bir yıldız olmuşken o, amaçsız gibi görünen bir ikinci lig takımında olmayı pek de kabullenemiyordu. Bu yüzden transfer izni almak istemişti fakat onu kaybetmeye pek de niyetli olmayan Revie bonservisi için yüksek fiyatlar çekince Liverpool ve Manchester United’dan gelen teklifler kabul görmeyecek, Jack de Leeds’de kalmayı sürdürecekti. 1963-64 sezonunda Leeds nihayet ikinci ligde şampiyon olarak birinci lige geri dönüyordu. Bu geri dönüş sonrasındaysa artık küme düşme- meye çabalayan değil, zirveye oynayan bir Leeds vardı. 1964-65 sezonunda Jack Charlton’ın forma- sını giydiği Leeds, küçük kardeş Bobby Charlton’ın Manchester United’ıyla ligi aynı puanda bitirmiş fakat şampiyonluğu rakibine averajla kaybederek ikinci sırada kalmıştı. Jack, yine çoğu kafayla olmak üzere dokuz gol kaydetmişti. Millî formayla çok geç tanıştı Jack Charlton, biraz geç de olsa artık İngiltere’nin en itibarlı sa- vunma oyuncuları arasındaydı ve 30 yaşında nihayet millî formayla da tanışıyordu. 10 Nisan 1965’te Wembley’de İskoçya ile oynanan karşılaşmada teknik direktör Alf Ramsey ona ilk kez şans vermişti. Aslında ilk bakışta Jack Charlton’ın millî formayı geç giymiş olması dik- kat çekiyordu belki ama biraz daha dikkatli bakıldığında yine de kendi- sinin harikulade bir zamanda millî takıma yerleştiği de bir gerçekti. Zira önlerinde, İngiltere’nin ev sa- hipliğini yapacağı bir Dünya Kupası vardı ve bu büyük turnuvada o güne kadar istediği sonuçları alamamış olan İngilizler, ev sahibi olmanın da avantajıyla her zaman- kinden çok daha fazla iddialıydı. İngiltere Millî Takımı’nın o esnadaki en önemli isimlerinden biriyse Bobby Moore’du. Moore, aynı yıl- larda Avrupa futbolunda büyük iz bırakan Helenio Herrera yöneti- mindeki Inter’in savunma lideri Armando Picchi ve yakın gelecekte bu alanda dünya futbolunun en yetkin ismi haline gelecek Alman efsanesi Franz Beckenbauer gibi aklı, tekniği, oyun görüşü, pas becerisi ve saha içi liderliğiyle ön plana çıkan tarzda bir savunma oyuncusuydu. Böyle bir savunma- cının yanına Jack Charlton gibi son derece sert, fizikli ve hava topla- rında rakiplere göz açtırmayan bir ismin eklenmesi de ideal defans ikililerine prototip teşkil edecek bir ortaklığın doğmasına yol açacaktı. Haliyle Moore-Charlton ikilisi İngiliz Millî Takımı tarihinin en iyi döne- mindeki savunma ikilisi olmakla kalmayacak, bu alanda tüm za- manların en iyi defans ortaklıkla- rından biri olarak kayıtlara geçecekti. Dünya Kupası öncesindeki 1965-66 sezonunda da Leeds, ligi ikinci sırada bitirecekti. Şampiyonluk yarışında bu kez de altı puanlık farkla Liverpool’a teslim olmuşlardı. Sonrasındaysa nihayet tüm İngilte- re’nin büyük bir heyecanla bekle- diği turnuva, 11 Temmuz 1966’da Wembley’de oynanan İngiltere- Uruguaymaçıyla başlıyordu. Göbe- ğinde Moore-Charlton ikilisinin yer aldığı, onların arkasında da kalede Gordon Banks’in beklediği İngiliz savunması kusursuza yakındı belki ama ev sahibi ekibin hücumda henüz akordu tutmuyordu. Nitekim karşılaşma golsüz eşitlikle sona ermişti. İngiltere, ikinci maçındaysa Meksika engelini 2-0’lık galibiyetle aşıyordu. Gruptaki son karşılaşma- daysa İngilizlerin rakibi Fransa’ydı. Fransa, her ne kadar maçın başla- rında Robert Herbin’in kafa şutunda gole yaklaştıysa da sonraki dakika- larda oyunun üstünlüğünü İngil- tere’ye kaptıracak, maçtaki ilk gol de 38. dakikada ev sahibi ekipten gelecekti. Sol kanattan RayWil- son’ın yaptığı ortada, o esnada ileri çıkmış olan Jackie Charlton kafayı vurmuş, top direkten döndüyse de Roger Hunt hemen o noktada bitivererekmeşin yuvarlağı ağlara göndermeyi bilmişti. İngilizler ikinci yarıda Hunt ile bir gol daha bularak mücadeleyi 2-0’lık galibiyetle bitir- miş ve grup lideri olarak çeyrek finale yükselmişlerdi. İngiltere, turnuvanın ilk turunda en çok savunmasıyla övgü almıştı ve bunda Jack Charlton’ın payı da yad- sınamayacak derecede büyüktü. Tecrübeli oyuncu bu sayede artık dünyanın en iyi savunmacıları ara- sında da anılmaya başlamıştı. İngil- tere’nin çeyrek finaldeki rakibiyse Arjantin’di. Özellikle Güney Ame- rika temsilcisinin hayli sert, negatif bir futbol anlayışını tercih etmesi nedeniyle son derece tatsız-tuzsuz geçen karşılaşmada İngiltere kale- sini yine gole kapatırken, rakip kalede aradığı golüyse son dakika- larda Geoff Hurst ile buluyor ve bu sayede 1-0 galip gelerek yarı finaldeki yerini alıyordu. İngilizler adına belki de turnuvanın en zor maçı da bu turda oynana- caktı. Karşılarında o ana kadar oy- nadığı oyun itibarıyla en çok alkış alan takımkonumundaki Portekiz vardı. Portekiz, son iki turnuvanın şampiyonu Brezilya’yı devirip ilk turdan devre dışında bırakmıştı, ta- kımın yıldızı Eusebio ise dört maçta yedi gol atarak gol krallığını nere- deyse garantilemişti. Turnuvanın başından beri gol yememiş olan İn- gilizlere karşı Eusebio’nun ne yapa- cağı da merakla bekleniyordu. Söz konusumaç gelip çattığındaysa oyuna iyi başlayan taraf ev sahibi ekip oldu ve ilk yarıyı da Bobby Charlton’ın golüyle 1-0 önde kapa- yacaklardı. Charltonların küçüğü, kariyerinin en etkili oyunlarından birini oynarken 80. dakikaya geldi- ğinde güzel bir gole daha imzasını atmış ve ülkesi adına finalin kapılarını ardına kadar aralamıştı. Ağabey Jack ise bu golden yaklaşık iki dakika sonra belki de hayatında yapmadığı bir sakarlığı yapacaktı. Gelişen Portekiz atağında Antonio Simoes sağ kanattan topu içeri doğru ortalamış, iyi yükselen Jose Torres de İngiliz file bekçisi Banks’ten evvel topa dokunmuştu. Ancak Banks’in hemen arkasında bulunan Jack, ani bir refleksle bu topu tokatlamıştı. Şansına o günkü kurallar gereği bunun cezası oyun- dan ihracı içermiyor, sadece penaltı verilmesiyle yetiniliyordu. Atışı Eusebio’nun gole çevirmesiyle Por- tekiz farkı bire indirirken, İngiltere de turnuva başından beri kalesinde ilk kez gol görmüştü. Yine de kalan sekiz dakika Portekiz’in daha fazla- sını yapması için yeterli olmayacak ve İngiltere, maçı 2-1 kazanarak finale yükselmesini bilecekti. Bobby ve Jackmillî takımda 101 100

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==