TamSaha 189. Sayı / Ağustos 2020
üzerindeydi. Leeds, Şampiyonlar Li- gi’nin de ilk sezonunda boy göster- mişti göstermesine ama ilk turda Stuttgart’ı saf dışı bırakmasının ardından ikinci turda Rangers’a elenmiş ve o dönemde sekiz takı- mınmücadele ettiği grup aşama- sına kalamamıştı. Büyük bir hayal kırıklığıyla geride kalan bu sezonun ardındansa to- parlanma emareleri gösteren ve iki sezon üst üste ligi beşinci sırada bi- tiren Leeds, 1995-96 sezonunda 13. sırada kalınca HowardWilkinson’ın etrafındaki çember yeniden daral- maya başlamış, bir sonraki sezonun başında kötü neticeler gelmeye devam edince de kulüp yönetimi kendisininmukavelesini feshet- mişti. Wilkinson’dan sonra göreve gelen George Graham ise yakın geçmişte Arsenal’le şampiyonluk- lar yaşamış bir teknik adamdı. Grahamyönetiminde yaklaşık iki sezon geçiren Leeds yeniden üst sı- ralara tırmanmaya da başlayacaktı. Bu dönemde kulüp adına asıl önemli gelişmeyse, altyapıdan yetişen Harry Kewell, Ian Harte, Stephen McPhail, Alan Smith ve Jo- nathanWoodgate gibi oyuncuların üstyapıya kazandırılmalarıydı. 1998’de Tottenham’a giden Graham, bu bakımdan sportif olarak pek bir iz bırakmasa da Leeds’in son önemli jenerasyonunu açığa çıka- ran adamolarak kulüp tarihinde muteber bir yer edinmişti. İflâsa giden yol Graham’den bayrağı devralacak teknik adamsa, onun yardımcılığını da yapmış olan David O’Leary oluyordu. Bir yıl önce kulübün başkanlığına gelen Peter Ridsdale, O’Leary’ye önemli bir transfer bütçesi de sunacaktı. Bunun neti- cesinde Leeds United, 1999 yazında golcüsü Jimmy Floyd Hasselbaink’i Atletico Madrid’e kaptırsa da Mic- hael Duberry, Michael Bridges, Dar- ren Huckerby, Danny Mills ve Jason Wilcox transferleri için, Hasselba- ink’ten gelen paranın neredeyse iki katını harcıyordu. Bu bonkörlük, başlarda iyi sonuç da verecekti. Leeds, 1999-2000 sezo- nunda ligi Manchester United ve Arsenal’in ardından üçüncü sırada tamamlarken, UEFA Kupası’nda da Partizan, Lokomotiv Moskova, Spartak Moskova, Roma ve Slavia Prag’ı eleyerek yarı finale kadar gelmiş, bu turdaysa daha sonradan kupayı da kazanacak olan Galata- saray’a 0-2 ve 2-2’lik skorlarla teslim olmuştu. 2000-2001 sezonundaysa Leeds United, Şampiyonlar Ligi’nde oyna- yacak olmanın da hevesiyle kese- nin ağzını iyice açacak ve Rio Ferdinand, Robbie Keane, Mark Viduka, Olivier Dacourt, Dominic Matteo gibi isimler için 50milyon sterline yakın harcamada buluna- caktı. Bu, kulüp tarihinin de en çok harcama yapılan sezonu niteliğin- deydi. Devler Ligi’nde ilk turda Barcelona, Milan ve Beşiktaş, ikinci turda da Real Madrid, Lazio ve An- derlecht’in bulunduğu gruplardan çıkan Leeds, çeyrek finaldeyse Deportivo ile eşleşmiş ve Elland Road’daki ilkmaçı 3-0 kazandıktan sonra deplasmanda rakibine 2-0 yenilmesine rağmen adını yarı finale yazdırmayı da başarmıştı. Bu turdaysa Leeds’in geçen yılın da finalisti olan Valencia’ya gücü yet- miyor ve Yorkshire ekibi, rakibine 0-0 ve 3-0’lık skorlarla boyun eğmek zorunda kalıyordu. Ancak bu başarı, Leeds adına “Lale Devri”nin de sonu niteliğinde ola- caktı. Zira o sezon Premier Lig’i dördüncü sırada bitiriyorlardı ve İngiltere o dönemde Şampiyonlar Ligi’ne üç takımgönderebildiğin- den, bir sonraki sezon Devler Ligi’nde boy gösterme şansını ka- çırmışlardı. Bu, ilk bakışta anormal bir durumgibi gözükmeyebilir. Fakat başkan Ridsdale’in transfere bol keseden para harcamasının altında yatan sebep, birkaç yıllık Şampiyonlar Ligi geliriyle karşıla- yabileceğini düşündüğü yüklü miktarda banka kredisi çekmiş olmasıydı. 2001-2002 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde yer alamaya- cak olmak, bu anlamda büyük riskti. Ridsdale buna karşılık söz konusu sezonda son bir kurşun atmaya çalışacak ve Robbie Fowler ile Seth Johnson’ı Elland Road’a getirebil- mek için 20milyon sterlin daha harcayacaktı. İlk başta bu hamle işe yaramış görünüyordu zira Beyazlar lige gayet iyi bir giriş yapmış ve 12. haftaya kadar yenilgi yüzü gör- mezken, yeni yıla da lider girmiş- lerdi. Fakat 2002 yılı Leeds adına berbat başlıyor ve ligde üst üste yedi maç galip gelemeyen takım beşinci sıraya kadar geriliyordu. Sonrasında da bu kayıpların telafisi mümkün olmayacak ve Leeds, se- zonu da yine bu sırada bitirecekti. UEFA Kupası’nda dördüncü turda PSV Eindhoven tarafından saf dışı bırakılmışlardı. Bunun sonucunda sezon bitiminde David O’Leary’nin görevine de son verilecek ve yerine, daha evvel Barcelona ve İngiltere Millî Takımı’nı da çalıştırmış olan Terry Venables getirilecekti. Ne var ki başkan Ridsdale büyük bir borca girdiğini biliyordu ve yine Şampiyonlar Ligi’nde yer alamaya- cak olmalarından ötürü artık çareyi oyuncu satmakta aramaya başla- mıştı. 2002-2003 sezonunda Rio Ferdinand dönemin en pahalı oyuncusu olarak 30milyon sterline Manchester United’a satılırken, Robbie Keane Tottenham’a, Lee Bowyer West Ham’a, Jonathan Woodgate Newcastle’a ve Robbie Fowler da Manchester City’ye gidi- yordu. Bu satışlardan 50milyon sterlinin üzerinde gelir elde edil- diyse de kulüp çoktan 100milyon sterlinin üzerinde borca battığından dolayı bu bile yaraya merhem ola- mamıştı. Tabiî kadronun zayıflama- sıyla birlikte takımın performansı da düşüşe geçiyordu. Küme düşme korkusu yaşayan takımda Venables sezon ortasında görevden ayrılmış, yerine Peter Reid gelmiş, çok geç- meden başkan Ridsdale de istifa ederek bir bakıma “kaçmıştı.” Bu kaos içinde Leeds son haftalarda zor bela alınan birkaç galibiyet sayesinde Premier Lig’e tutunabile- cekti. Gelgelelimbu aslında sadece bir yıl- lık bir ötelemeydi. 2003-2004 sezo- nuna da Harry Kewell’ı Liverpool’a, Olivier Dacourt’u Roma’ya, Nigel Martyn’i de Everton’a kaptırarak giren Leeds, iyice zayıflayan kadro- suyla ligi 19. sırada bitirecek ve Championship’in yolunu tutmak zorunda kalacaktı. 2004-2005 se- zonunun ortasında Leeds United, Chelsea’nin Roman Abramovich’ten önceki sahibi Ken Bates tarafından satın alınıyordu. Fakat Bates de sorunları çözemeyecek ve 2007’de kulübe kayyum atanacak, bununla birlikte gelen 10 puan silme ceza- sıyla da birlikte Leeds üçüncü kademeye, yani League One’a dü- şecekti. Kulüp, tarihinin en karanlık günlerini yaşıyordu. Bielsa ile gün yüzüne çıktılar Leeds, League One’dan hemen geri de dönemedi. İlk sezonlarında play-off finalinde, ertesi sezon da play-off yarı finalinde kaybeden taraf oldular. 2009-2010 sezonun- daysa nihayet ligde ikinci sırayı 2000-2001 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde oynayacak olmanın hevesiyle kesenin ağzını açan Leeds United, yarı final oynamayı başarsa da ertesi sezon Devler Ligi’ne katılmayı beceremeyince iflas bayrağını çekecekti.... 117 116
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==